MECMAU

ZEVAİD

HAC

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Kabe Hakkındaki Rivayetler

 

5724. Muaz b. Cebel'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah, Adem'i yeryüzüne indirince, cennet için tam yüz yıl ağladı.

Daha sonra yerin genişliğine bakınca dedi ki: ‘‘Ya Rab! Yeryüzünü benim dışımda imar edecek başka sakin kimse yok mu?’‘ Bunun üzerine Yüce Allah ona şöyle vahyetti: ‘‘Bilakis onda oturacak kimseler var; o kimseler orada benim ismimin anıldığı evler yapacaklar. Üstelik seni kendisine önem verip itina gösterdiğim bir evin yanına yerleştireceğim. Kendisine azametimi yerleştirip konuşturacağım ve ona evim diyeceğim, Fakat benim şanıma bir yere yerleşmek yaraşmaz ve zaten (azametimin simgesi olan kürsüm dışında) hiçbir şey de beni kapsamaz ve yarattığım şeylerde benim otoritemin ve bana boyun eğme alanı dışına çıkamaz, Ey Adem! Yaşadığın sürece bunu sen yükselteceksin; daha sonra da senden sonraki nesiller asırdan asıra inşa edecekler. Sonunda senin çocuklarından İbrahim isimli bir peygambere kadar böyle devam edecek, Onu evimin yapımcısı ve oranın sakinlerinden kılacağım.’‘"

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir. isnadında yer alan İsmail b.

Amr el-Cebeli ve İsmail b. Ayyaş her ikisi de şaibeli olmakla birlikte güvenilirler. Bunun dışındakiler güvenilir kimselerdir.

 

 

 

5725. Abdullah b. Amr anlatıyor: Yüce Allah, Hz. Adem'i cennetten indirince şöyle buyurdu: Ben seninle birlikte bir ev indiriyorum. Arş'ımın etrafında dönüldüğü gibi onun etrafında da dönülür. Arş'ımın yanında namaz kılındığı gibi onun yanında da namaz kılınır. Tavaf zamanı geldiğinde o kaldırıldı. Peygamberler yerini bilemedikleri halde ona yöneliyorlar ve hac yapıyorlardı. Yüce Allah onu (n temellerinin yerini yeniden bulup yükseltmeyi) İbrahim peygambere nasib etti ve onu beş değişik dağdan (elde ettiği harçla / taşla) dikip yeniden bina etti. Bu dağlar ise şunlardır: Hıra, Sübeyr, Lübnan, Tür dağı ve Cebel-i Hayr dağıdır. Ondan elinizden geldiğince istifade edin.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. Ravileri Sahıh ricalidir.

 

 

 

5726. Abdullah b. Amr der ki: Yüce Allah, Hz. Adem'i Hindistan bölgesine, beraberindeki bir fidanla birlikte indirince, o da onu yere dikti. O zaman başı gökte, ayakları ise yerdeydi. Meleklerin konuşmalarını dinlediğinden bu kendisinin yalnızlığını hafifletiyordu. Kendisine baskı uygulanınca kısalarak yetmiş zira oldu. Bunun üzerine Yüce Allah şöyle buyurdu: "Ben sana bir ev indiriyorum. Meleklerin Arş'ımın etrafında döndüğü gibi onun etrafında da dönülür. Arş'ımın etrafında meleklerin namaz kıldığı gibi onun yanında da namaz kılınır." Bunun üzerine o da Kabe'ye yöneldi. Her bir ayağı bir köy büyüklüğünde, iki ayağının arasındaki mesafe ise çöl uzunluğundaydı. Mekke'ye ulaştığında Safa kapısından girerek Kabe'yi tavaf edip yanında namaz kıldı. Daha sonra Şam'a gitti ve orada vefat etti.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. isnadında yer alan Nehhas b. Kahm metruktur.

 

 

 

5727. Abdullah b. Amr b. el-As der ki: "Kabe, yeryüzünden iki bin yıl önce yapılmıştır. Kabe, beyaza çalan bir renge sahipken Arş ise suyun üzerindeydi. Yer ise onun altında ve şeffaf bir billum andırıyordu. Daha sonra birbirlerine geçirildiler."

 

*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. Ravileri Sahıh ricalidir.

 

 

 

5728. Abdullah b. Amr der ki: "Kabe, yeryüzünden iki bin yıl önce yapılmıştır. Yer ise onun altında sonradan ona geçirilmiştir."

Mücahid dedi ki: Yüce Allah'ın Kitab'ında yer alan ayette İbrahim peygamber "Rabbimiz! Bir kısım insanların gönüllerini onlara meylettir."[İbrahim, 37] yerine "insanların gönüllerini" deseydi; o zaman Bizanslılarla Persler ona karşı birbirlerini ezerlerdi.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. Ravileri Sahıh ricalidir.

 

 

 

5729. Ebu't-Tufeyl anlatıyor: Kabe, Cahiliye zamanında kayalardan yapılmış idi. Yüksekliği ise bir keçi yavrusunun aşabileceği kadar olup tavanı yoktu. Üzerine örtü çekilir ve o şekilde kapatılırdı. Haceru'lesved duvarın üzerine ayrıca koyulurdu ve ona eklenmemişti. Halka şeklinde iki temeli vardı. Bizans'tan gelen ve Habeşistan'a giden bir gemi Cidde yakınlarında bir yerde parçalanınca Kureyşliler onun odunlarını almak için yola koyuldular. Geminin yanında bir Bizanslı marangozIa karşılaştılar. Romalının vermiş olduğu tahtaları alarak Romalı marangozu da yanlarında götürdüler. Kureyşliler şöyle dediler:

"Bu ağaçlarla Rabbimizin evini inşa edelim." Yeniden inşa etmek üzere onu yıkmaya geldiklerinde aniden duvarlarının birinin üzerinde aynı Kabe taşlarına benzeyen sırtı siyah, karnı beyaz bir yılan gördüler. Kabe'yi yıkmak üzere yaklaşmak isteyen veya onun taşından almak isteyen olduğunda hemen ona saldırıp ağzını açıyordu. Bunun üzerine Kureyşliler, Makam-ı İbrahim'in orada toplanarak Yüce Allah'a şöyle bir yakarışta bulundular: "Ya Rab! Neden korkutuluyoruz? Bizler evini güzelleştirip düzenlemek istedik. Şayet buna razıysan yapmamıza müsaade et. Buna razı değilsen, yine sen daha iyi bilirsin dilediğini yap." Bunun üzerine gökyüzünden gelen bir uğultu işittiler. Bir de ne görsünler sırtı siyah, karnı ve ayakları beyaz, insandan daha büyük bir kuş aşağıya dalarak pençelerini yılanın başına geçirdi ve onu alıp Ecyad taraflarına götürdü. Düştüğünde ölmüş vaziyette bulunan yılanın kuyruğu oldukça uzundu. Kureyş de hemen Kabe'yi yıkarak onu vadiden, omuzlarında taşıdıkları taşlarla yeniden inşa etmeye başlayarak yirmi zira uzunluğunda yükselttiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ara üzerinde çizgili bir elbiseyle Ecyad'dan taş taşırken bu elbisenin dar olması sebebiyle eteklerini kaldırarak elbiseyi koltuğunun altına alınca avret yerinin görülmesi üzerine kendisine şöyle seslenildi: "Ey Muhammed, avret yerini ört!" Bundan sonra asla açık görülmedi.

Kabe'nin binasıyla kendisine vahiy (peygamberlik) gelmesi arasında beş yıl vardı. Kabe'nin bina edilmesiyle oradan (hicret için) çıkması arasında ise on beş yıl vardı.

 

*Hadisi uzun uzadıya Taberani el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. imam Ahmed ise bir kısmını rivayet etmiştir. Ravileri Sahih ricalidir.

 

 

 

5730. Bir rivayet ise şöyledir: O Bizanslının adı Bel'um'du ... Hemen şöyle seslenildi: "Ey Muhammed, edep yerini ört!"

 

En doğrusunu bilen Yüce Allah'dır. Ebu't-Tufeyl dedi ki: "Kureyşliler tahtaların bir kısmı enlemesine kullandılar."

 

 

 

5731. Abdulmuttalib'in oğlu Abbas anlatıyor: Kureyş, Kabe'yi inşa ederken bizler de taş taşıyorduk. Kureyşliler ikişer erkek şeklinde taşları taşımak üzere eşleştiler. Kadınlar ise harç taşıyorlardı. Ben ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) omuzlarımızda taş taşıyorduk. Elbiselerimizi ise omuzlarımızda taşıdığımız taşların altına koyuyorduk. İnsanların (çıplak olan yerlerimizi görmesinden) çekindiğimiz zaman ise hemen onları peştemal şeklinde kullanıyorduk. Bir ara ben yürürken Muhammed de önümde altsız bir haldeyken birden bire yere kapaklanıverdi. Bunun üzerine ben de hemen elimdeki taşı atıp koşarak yanına vardığımda gök yüzüne baktığını görünce kendisine: "Neyin var?" diye sordum. O da ayağa kalkarak peştemalini alıp: "Çıplak olarak dolaşmaktan men edildim" dedi. Ben de bu olayı, Yüce Allah'ın onu peygamber olarak gönderene kadar, insanların ona deli demeleri korku ve endişesiyle gizledim.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. Bezzar ise benzerini rivayet etmiştir. isnadında yer alan Kays b. er-Rabı isimli raviyi Şu'be ve Sevrl tevsık etmişlerdir. Tayalisı ve bir grup ise zayıf addetmiştir.

 

 

 

5732. Mersed b. Şurahbil'in bildirdiğine göre kendisinin de bulunduğu bir ortamda Abdullah b. ez-Zübeyr, Aişe validemizin yanına Kureyş'in ileri gelenlerini sokması üzerine Hz. Aişe onlara Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu iletmiştir:

"Şayet kavminin şirkle olan ilişkisi yeni kesilmiş olmasaydı, Kabe'yi İbrahim ve İsmail'in yükselttikleri temel üzerine bina ederdim. Onların neden İbrahim ve İsmail'in yükselttikleri temeli tamamlamadıklarını biliyor musunuz?" Dedim ki: "Hayır." Buyurdu ki: "Çünkü nafakaları (paraları) yetmedi." Şöyle devam etti: "Benim Mekke'de bulunduğum bir vakitte Kabe, Şamlıların sebep olduğu bir yangın sonucu yanarak hasar görmüş, hatta temeline varıncaya kadar taşları meydana çıkıp birbirleri üzerine yığılmıştı. Nihayet onun temeline koyulmuş taşların beş tane olduğu ve bunların deveye vurulan damga gibi farklı olarak her yöne birer taş, bir yere de sadece iki taş koyulmak suretiyle dizilmiş olduğunu gördüm. Oraya bir adamın girip de diğer taraftan çıkarken taşın altından uzanan demire bastığında duvarın diğer tarafı hareket ederdi. "

 

(İbnü'z-Zübeyr) bunun üzerine onu o temele uygun olarak inşa edip, biri Doğu ve diğeri de Batı tarafında olmak üzere yere bitişik iki de kapı yaptı.

İbnü'z-Zübeyr vefat edince Haccac(-ı Zalim) onu yıkarak eskıden olduğu gibi inşa etti. Bunun üzerine Abdulmelik ona şöyle bir mektup yazdı: "Keşke İbnü'z-Zübeyr ve yapdığına dokunmasaydın."

 

Mersed ekledi: İbn Abbas'ı şöyle derken işittim: "İbnü'z-Zübeyr'in konumunda olsaydım Hicr-i İsmail denilen yeri de Kabe'ye katardım. Orası da Kabe'den olmasaydı hiç tavaf edilir miydi?"

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. isnadında yer alan Mersed isimli raviyi ibn Hibban zikretmiş ancak eleştirmemiştir. Bunun dışındakiler güvenilir kimselerdir.

 

 

 

5733. Urve bildiriyor: Kabe yanınca duvarları yarıldı. Bunun üzerine İbnü'z-Zübeyr dedi ki: "Sizler, eviniz bu hale gelmiş olsaydı buna razı olmaz ve mutlaka onu onarırdınız. Bence bunu bozup yeniden güzel bir şekilde inşa edelim." Bu konuda insanların da görüşlerini aldı. İbn Abbas kendisine dedi ki: "Bırak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bıraktığı gibi kalsın." Şöyle cevap verdi: "Sen asıl nafakandan bir şeyler vermekten korkuyorsun. Ben kendi malım ve imkanlarımla yapacağım." Böylece sözünde durarak onu bozdu. İnsanları da oralardan uzaklaştırdı. Daha sonra kendisi ve Habeşistanlı zenci kölesi Kabe'ye tırmanarak onu yıkmaya başlayınca insanlar da onlara yardıma geldiler. Öğle sıcağı kavurmaya başladığında onu toprak seviyesine kadar yıktılar. Daha sonra onun taşlarının Cahiliye zamanında nereden getirildiğini sordu. Kendisine yeri tarif edilince o dağdan taşların taşınıp getirilmesi talimatını verdi. Nihayet yeteri kadar taş getirildiğinde şöyle dedi: Şehadet ederim ki Aişe validemizi işittim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuş:

"Şayet kavminin şirkle olan ilişkisi yeni kesilmiş olmasaydı, Kabe'yi yıkıp yerle aynı seviyede yapardım. Kavmin, sadece istedikleri kişiler içeriye girebilsin diye onun duvarlarını yükselttiler. Ayrıca ona bir de batı kapısı yapardım." Bunun dışında çıkmaları için de ayrı bir kapı yapardım dedi; ancak hangi yönde olduğunu unuttum. Üstelik onu mutlaka İbrahim temeline eklerdim. Kavmin o işi yarım yaparak ‘‘Hicr’‘ denilen yeri ona bitiştirmediler."

 

Daha sonra temeli kazınca İbrahim aleyhisselam'ın temeline ulaştı. Taşı yerinden sökmek için kullanılan demiri onun altına soktuğunda bütün kenarları sallanıyordu. Daha sonra Hicr denilen yeri de Kabe'ye eklemek suretiyle onu inşa edip yükseltti. Yıkıldığı gün yüksekliği on sekiz zira idi. Hicr denen yeri de ona katınca yüksekliği biraz alçaldı. Bunun üzerine oğlu ona: "Ona dokuz zira daha ekle" dedi. Oraya ayrıca fazladan üç direk dikti.

Abdulmelik başa geçince İbnü'z-Zübeyr şehit edildi. Haccac ona (halifeye) şu mektubu yazdı: "İbnü'z-Zübeyr'in açmış olduğu kapı kapatıldı. Ayrıca İbnü'z-Zübeyr'in Hicr denilen yerde yapmış olduğu birleştirme iptal edil(ip eski haline getiril) di." Bugün görmüş olduğumuz haliyleki şekli Haccac'ın giydirmiş olduğu Kabe örtüsü ve Hicr denilen yerdeki değişikliğin dışındakiler İbnü'z-Zübeyr'in eseridir.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

5734. İkrime anlatıyor: İbnü'z-Zübeyr ve İbn Abbas Mescid-i Haram'ın yanına geldiklerinde Şamlılar, Kubeys dağından Kabe'yi mancınıkla taş ateşine tutmuşlardı. Yüce Allah bir yıldırım gönderdi ve bu yıldırım mancınıkları ve bunların altında duran tam kırk dört kişiyi yaktı. Umeyye oğullarından bazıları: "Bu sizleri sakın ürkütmesin; çünkü bu bölge yıldırım bölgesidir" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah bir tane daha yıldırım gönderdi ve bu yıldırım mancınık ve onun altındaki kırk kişiyi yaktı. Onlar bu haldeyken Yezid b. Muaviye'nin öldüğü haberi gelince Şam halkı dağıldı.

 

*Derim ki: Bu olay Fitneler kitabında inşallah ele alıncaktır.

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. isnadında yer alan Hilal b, Habbab şaibeli olmakla birlikte güvenilirdir.

 

 

 

5735. Mücahid, (Saib b. Ebi's-Saib'den) bildiriyor: Kendisi, Cahiliye zamanında Kabe'yi inşa edenlerdendi. Şöyle anlatıyor: Yüce Allah'ın dışında bizzat yonttuğum ve taptığım taştan bir putum vardı. Bana göre en güzel ve değerli olan putun yanına gelir ona tapınırdım; benden sonra da bir köpek soluyarak gelir ve ayağını kaldırarak aynı 'putun üzerine işerdi. Bir gün Haceru'l-esved'in yerleştirilmesi gereken yüksekliğe ulaştığımızda taşı göremedik. Birden taşlarımızın arasında insan kafasını ve yüzünü andıran Haceru'l-esved'i gördük. Kureyş'ten bir ocak şöyle dedi: "Onu yerine biz yerleştirmek istiyoruz." Başka bir ocak ise: "Biz koymak istiyoruz" deyince bir kısmı: "O halde aranızda hakem tayin edin" dediler. Bunun üzerine şu karara vardılar: Şu karşıdan ilk çıkan kişi hakem olsun.!'' Derken oradan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelince: "İşte kendisine güvenilen geldi" dedikten sonra ona olayı anlattılar. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Haceru'lesved'i bir giysinin içine koyarak onları çağırdı. Onlar da her bireri elbisenin bir kenarından tutup getirdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de taşı alarak oraya yerleştirdi.

 

*Hadisi, imam Ahmed rivayet etmiştir. isnadında yer alan Hilal b. Habbab hakkında söz olmakla birlikte güvenilirdir. Bunun dışındakiler Sahih ricalidir.

 

 

 

********************************************

Kabe'nin Saygınlığı (Dokunulmazlığı)

********************************************

 

5736. İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kabe'ye bakıp şöyle dedi: "La ilahe illallah (aman Allahım!) Ne güzelsin, ne kadar da güzel kokuyorsun. Ne kadar büyük bir saygınlık ve dokunulmazlığa sahipsin. Mümin kişinin saygınlık ve dokunulmazlığı seninkinden daha büyüktür. Yüce Allah sana dokunulmasını ve zarar verilmesini haram kılmıştır. Ayrıca, mümin kişinin malı, canı, ırzını saygın ve dokunulmaz kılıp onun hakkında kötü düşünülmesini yasaklamış ve haram kılmıştır. "

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. isnadında yer alan Hasan b. Ebi Cafer şaibeli olmakla birlikte güvenilirdir.

 

 

 

5737. Huveytib b. Abdiluzza der ki: Cahileye döneminde Kabe'nin önünde oturuyorduk. Bir kadın gelerek kocasından ona sığındi. Kocası elini kadına uzatınca eli kurudu. Onu İslam'dan sonra gördüğümde eli felçliydi.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. isnadında yer alan leys b.

Ebı Süleym adlı ravi güvenilir olması yanında müdellistir.

 

 

 

*********************

Kabe'nin Anahtarı

*********************

 

5738. Cubeyr b. Mut'im'in bildirdiğine göre o, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Osman b. Talha'ya Kabe'nin anahtarını verirken şöyle dediğini işitmiş:

''Al işte, onu kaybet." İşte bundan dolayı anahtar kaybolmuştur.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiştir. Ravileri güvenilir kimselerdir.

Daha önce Kabe'nin örtülmesi ve su dağıtılması konuları geçmişti.

 

 

 

************************************

Kabe ve Mescid'e Inen Rahmet

************************************

 

5739. İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah, her gün ve gece yüz yirmi rahmet indirir. Bunlardan altmış tanesi tava! edenlere; kırk tanesi namaz kılanlara; yirmi tanesi ise onu seyredenlere indirilir."

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de ve "Bu mescidin - Kabe mescidinin-üzerine iner" ibaresiyle el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiştir.

isnadında yer alan Yusuf b. es-Sefer metruktur. Bir rivayette ise "namaz kılanlar'' ifadesi yerine "Kırkı, itikattakiler içindir"ifadesi yee almıştır.

 

 

 

******************

Kabe'ye Girmek

******************

 

5740. İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Kribe'ye giren kişi, bir iyiliğe girmiş ve bağışlanmış olarak bir kötülükten çıkmış olur. "

 

*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-kebır'de ve Bezzar rivayet etmiştir. isnadında yer alan Abdullah b. el-Muemmel isimli raviyi ibn Sa'd ve başkaları tevsık etmiştir. Ancak bu kişide zayıflık vardır.

 

 

 

5741. İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'nin Fethi günü Kabe'ye girdi. Hacda girmedi. Geldiğinde Kabe'ye yönelerek, Hicr ile kapı arasında iki rekat namaz kılip şöyle buyurdu: "işte bu, kıbledir. "

 

*Derim ki: Havinin, Sahih'de başka hadisi vardır.

Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. İsnadında yer a'lan Cabir el-Cu'fi şaibeli olmakla birlikte güvenilirdir.

 

 

 

5742. İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında Fadl olmak üzere Kabe'ye girdi.

 

*Derim ki: Ravi'nirı, Sahih'de başka hadisi var.

Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiştir. İsnadı hasendir.

 

 

 

5743. Hz. Aişe bildiriyor: Dedim ki: "Ya Resulallah! Benim dışımda bütün eşlerin Kaibe'ye girdiler." Bunun üzerıne Resulutlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Haber gönder de Şeybe sana kapıyı açsın." Kendisine bir haberci yollayınca Şeybeşöyle. dedi: "Ne Cahiliye zamanında, ne de İslam döneminde gece vakti bir defa dahi açamadık.'' Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Hicr'de namaz kıL. Çünkü kavmin onu bina ederken eksik olarak yaptılar.''

 

*Hadisi, imam Ahmed ve daha geniş metinle el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiştir. isnadında yer alan Ata b. es-Saib güvenilirdir; ancak ahir ömründe ihtilat'a düşmüştür.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kabe'nin Içinde Namaz Kılmak