MECMAU

ZEVAİD

NAMAZ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Namazın Farz Oluşu

 

1595. Osman b. Affan'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim namazın farz (ifası zorunlu bir vazife) olduğunu bilirse, cennete girer" buyurmuştur.

 

*Hadisi Müsned'e Ziyadelerinde Abdullah b. Ahmed ve ayrıca Ebu Ya'la rivayet etmiştir. Ancak Ebu Ya'la'nın ifadesi "Yazılmış farz bir görev" şeklindedir. Bezzar da benzerini rivayet etmiş olup ravileri güvenilir olarak değerlendirilmişlerdir.

 

 

 

1596. Hz. Aişe, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Muhakkak ki Allah kullarına her gün ve gecede beş vakit namaz kılmalarını emretmiştir'' diye buyururken işitmiş.

 

*Hadisi el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani, kendisini tanımadığım hocası Muhammed b.

Raşid'e dayanarak rivayet etmiştir. Yine ravilerinden Revvad b. Cerrah da, Ahmed b. Hanbel ve ibn Hibban tarafından güvenilir kabul edilmekle beraber zayıftır.

ileride Yolculuk Namazı bahsinde namazın farz oluşuna dair daha başka rivayetler de zikredilecektir.

 

 

 

1597. Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah'ın insanlara dinlerinde ilk farz kıldığı ibadet, namazdır.

Sonunda yürürlükte kalacak olan yine namazdır. Kulun ilk sorguya çekileceği ibadet de namazdır. Zira Allah buyurur ki: ‘‘Kulumun namazına bakınız’‘. Eğer namazı eksiksiz ise, eksiksiz yazılır. Eksik ise ‘‘Hiç nafile ibadeti var mı? bakınız’‘ buyurur. Eğer nafile namazı bulunursa, farz namazındaki eksiklik, nafile namazlarıyla tamamlanır. Sonra ‘‘Zekatı tam mı? Bakınız’‘ buyurur. Zekatının tam olduğu görülürse, tam yazılır. Eksik olduğu görülürse ‘‘Sadakası var mı? Bakınız’‘ buyurur. Eğer sadakası varsa, zekat farzındaki eksiklik sadakasıyla tamamlanır."

 

*Hadisi Ebu Ya'la rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Yezıd er-Rakaşı'yi Şu'be ve başkaları zayıf görürlerken ibn Main ve ibn Adı güvenilir kabul etmişlerdir.

 

 

 

1598. Hanzale el-Katib demiştir ki: Ben, Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işittim: "Kim rükUları, secdeleri ve vakitlerine riayet ederek beş vakit namazı kılar ve bunun Allah tarafından emredilmiş bir farz olduğunu bilirse, cennete girer" veya" cenneti hak eder" veyahut "cehenneme haram kılınır" buyurdu.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiş olup Ahmed b. Hanbel'in ravilerileri Sahih'in ravileridirler.

 

 

 

1599. İbn Abbas anlatmaktadır: Sa'd b. Bekr oğulları Dımam b. Sa'lebe'yi elçi olarak Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdiler. Dımam gelerek devesini Mescid'in kapına çöktürüp bağladı. Sonra Mescid'e girdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise ashabının ortasında oturuyordu. Dımam, saçlarında iki örgü bulunan gür saçlı bir zat idi. ilerleyerek ashabı arasında bulunan Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başında durdu ve "Abdülmuttalib'in oğlu hanginiz?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Abdülmuttalib'in oğlu benim" dedi. Dımam: "Sen Muhammed misin?" diye sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Evet" dedi. Bunun üzerine Dımam: "Ey Abdulmuttalib'in oğlu! Ben sana bazı şeyler soracağım. Ama soru üslubum biraz kabacadır. Sakın alınma" dedi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Alınmam. Sen aklına geleni sor" demesi üzerine aralarında şu diyalog geçti:

Dımam: "Hem senin, hem de senden öncekilerin ve senden sonra geleceklerin tamısı olan Allah aşkına söyle, seni bize Resul / elçi olarak Allah mı gönderdi?"

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah adına yemin ederim ki, evet." Dımam: "Hem senin, hem de senden sonra geleceklerin tamısı olan Allah aşkına söyle, sana yalnız kendisine ibadet edip ortak koşmamamızı, atalarımızın Allah ile birlikte tapındıkları şu putları kaldırıp atmamızı bize emretmeni Allah mı emir buyurdu?"

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah adına yemin olsun ki, evet."

Dımam: "Hem senin, hem de senden sonra geleceklerin tanrısı olan Allah aşkına söyle, şu beş vakit namazı kılmanı sana Allah mı emretti?'' Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah adına yemin ederim ki, evet."

 

Bu minval üzere Dımam tek tek İslam'ın farzları olan zekatı, orucu, haccı ve bütün İslam hükümlerini saymaya devam etti. Her bir farzı kendisine sorarken bir öncekini sorduğu ifadeleri kullandı. Soracaklarını bitirdiğinde: "Şahadet ederim ki Allah'tan başka tanrı yoktur ve Muhammed Allah'ın Resulüdür. Ben bu farzları yerine getirip, beni menettiklerinden uzak duracağım. Bundan ne eksiğini, ne de fazlasını yaparım" deyip devesine doğru yöneldi ve daha sonra oradan ayrıldı. O arkasını dönüp giderken Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de:

"İki örgülü bu adam eğer sözüne sadık kalırsa, cennete girer" buyurdu. Dımam devesinin yanına vararak bağını çözdü. Sonra yola çıkıp kavminin yanına vardı. Kavmi etrafında toplandığında onlara ilk söylediği şu oldu: "Lat ve Uzza ne kötüdür!" Kavmi: "Yavaş ol Dimam! Alaca ve cüzam hastalığına yakalanmaktan sakın. Delilik hastalığına yakalanmaktan sakın" diyerek onu uyardılar.

 

Dımam ise onlara şöyle cevap verdi: "Yazıklar olsun sizlere! Bu iki put, vallahi ne zarar verir, ne de fayda. Şüphesiz ki Allah bir elçi göndermiş, ona bir kitap indirmiş, bu kitap sayesinde sizleri içerisinde bulunduğunuz halden kurtarmıştır. Ben şahadet ederim ki, Allah'tan başka tanrı yoktur. O tektir. O'nun hiçbir ortağı yoktur. Muhammed de O'nun kulu ve Resulüdür. Ben onun yanından size, onun emrettikleri ve yasakladıkları şeyleri öğrenerek geldim."

Vallahi, o gün onun yanında bulunan hiçbir erkek ya da kadın yoktur ki, daha akşama varmadan İslamiyet'i kabul etmiş olmasın.

 

İbn Abbas demiştir ki: "Kavmine elçilik yapan Dımam'dan daha hayırlı bir elçi işitmedik. "

 

*Ben derim ki: Etraf müellifi bu rivayette kaynak olarak Ebu Davud'a işaret etmiştir. Fakat ben, Ebu Davud'da yalnız hadisin başından bir kısmını bulabildim.

Hadisi bu şekliyle ise Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebir'de Taberani rivayet etmiş olup ibn Hanbel'in ravileri güvenilir olarak değerlendirilmişlerdir.

 

 

 

1600. İbn Abbas anlatmaktadır: Sa'd b. Bekr oğullarından bir bedevi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelerek: "Selamun aleykum (Allah'ın selamı üzerine olsun), Abdülmuttalib oğullarının uşağı" Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Ve aleyke's-selam (sana da selam olsun)" diyerek selamını aldı. Sonra bedevi: "Ben, Sa'd b. Bekr oğullarına bağlı dayılarındanım ve kavmimin sana gönderdiği elçisiyim. Sana bazı şeyler soracağım, ama benim sorularım biraz kabacadır. Yine senden bir takım ricalarım olacaktır, ancak benim ricalarım biraz kabacadır" dedi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine: "Buyur sor, ey Sa'd oğullarının kardeşi!" deyince aralarında şu konuşma geçti:

Bedevi: "Seni kim yarattı? Senden öncekileri kim yarattı ve senden sonrakilerin yaratıcısı kimdir?"

 

Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah" buyurdu. Bedevi: "Senden dileğim şudur ki, seni O mu gönderdi?" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet"

Bedevi: "Peki yedi göğü ve yedi yeri kim yarattı? Bunlar arasında rızkı kim meydana getirdi?"

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah."

Bedevi: "Senden dileğim şudur ki, seni O mu gönderdi?" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet."

 

Sonra bedevi sözlerine şöyle devam etti: "Biz hem senin mektubunda gördük, hem de elçilerin bize, vakitlerinde riayet ederek gece gündüz beş kere namaz kılmamızı emrettiler. Senden dileğim şudur ki, bu senin buyruğun mudur?"

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet."

 

Bedevi: "Biz hem senin mektubunda gördük hem de senin elçilerin bize Ramazan ayında oruç tutmamızı emrettiler. Senden dileğim odur ki, bu senin buyruğun mudur?" diye sordu.

Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet."

Bedevi: "Biz hem senin mektubunda okuduk, hem de elçilerin bize senin bizim mallarımızın fazlasından alıp fakirlerimize vereceğini bildirdiler. Senden dileğim odur ki, bu senin buyruğun mudur?" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet."

 

Sonra bedevi şöyle devam etti: "Beşincisini ise sana sormayacağım. Çünkü benim onlarla bir işim yoktur. -yani fuhşiyat / çirkin davranışlar'' dedi. Sonra: "Seni hakikatle gönderene yemin ederim ki, ben ve kavmimden bana uyanlar, bu esaslara göre amel edeceğiz" diye ekledi. Sonra dönüp gitti. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azı dişleri görünürcesine güldü ve: "Eğer doğru söylediyse, muhakkak cennete girer" buyurdu.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup senedinde adı geçen Ata b. es-Saib güvenilir olmakla birlikte ihtilat'a düşmüştür.

 

 

 

1601. Ebu't-Tufeyl Amir b. Vasile'nin naklettiğine göre bir adam bir topluluğa rastladı ve kendilerine selam verdi. Onlar da selarrunı aldılar. Yanlarından geçip gidince içlerinden biri: "Vallahi ben bu kişiye Allah için buğzediyorum" dedi. Topluluk ise "Vallahi senin bu söylediğin ne çirkin bir sözdür. Vallahi kesinlikle biz bunu ona bildireceğiz" dediler. Sonra -içlerinden bir adama- "Kalk, ey falan, bunu kendisine ilet" dediler. Elçileri o adama yetişip bunu kendisine bildirdi. Adam da doğruca Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına giderek şöyle yakındı:

"Ya Resulallah! Aralarında falan kimsenin de bulunduğu Müslümanlardan bir topluluğa rastladım. Kendilerine selam verdim. Selamımı aldılar. Sonra yanlarından geçip gittiğimde onlardan biri arkamdan yetişip, hakkımda falan zatın ‘‘Vallahi ben, Allah için bu kişiye buğzediyorum’‘ dediğini bildirdi. Ey Allah'ın Resulü! Onu çağırıp kendisine neden bana buğzettiğini sor." Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o kişiyi çağırtıp kendisine bu zatın söylediklerinin doğru olup olmadığım sordu. Adam itiraf edip: "Ben onun hakkında bunu söyledim, ya Resulallah" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Niçin buğzediyorsun?" diye sordu.

 

"Ben onun komşusuyum ve onu iyi tanırım. Vallahi kendisini fasık salih herkesin kıldığı şu farz namaz dışında bir kere namaz kılarken görmedim" dedi.

O zat da: "Kendisine sor bakalım ya Resulallah, benim hiç bu namazın vaktini geçirdiğimi veya abdestini eksik aldığımı ya da rükü ve secdelerinde kusur ettiğimi hiç görmüş mü?" dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunları sorduğunda adam: "Vallahi görmedim" diye cevap verdi, sonra [şöyle devam etti: "Vallahi ben onu fasık salih herkesin tuttuğu şu aydaki oruç dışında bir kere oruç tutarken görmedim" dedi.

Bunun üzerine diğeri: "Sor bakalım, ya Resulallah! Beni hiç bu oruç konusunda kusurlu davrandığımı ya da onun hakkını tam olarak vermediğimi görmüş mü?" dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu sorduğunda adam "Hayır" dedi. Sonra şöyle devam etti: "Vallahi onu fasık salih herkesin ödediği şu zekat dışında, asla ne bir dilenciye bir şey verirken, ne de Allah yolunda malından bir şey sarf ederken gördüm."

 

Bunun üzerine diğeri: "Sor bakalım, ya Resulallah, hiç zekat malından bir şey gizlemiş ya da zekatı isteyen kişiyle bu konuda tartışmış mıyım'' dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sordu ve adam: "Hayır. Yapmadı'' deyince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ona: "Haydi kalk git. Bilmiyorum, belki de o senden daha hayırlıdır" buyurdu.

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebır'de Taberanl rivayet etmiş olup İbn Hanbel'in ravileri güvenilir ve sağlamdıriar.

 

 

 

1602. Nu'man b. Kavkal'ın anlattığına göre kendisi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ya Resulallah! Eğer ben farz namazı kılar, Ramazan orucunu tutar, haramı haram, helali helal kabul eder, buna bir şey ilave etmezsem, acaba cennete girer miyim?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Evet" buyurunca "Vallahi, öyleyse ben buna hiçbir şey ilave etmem" dedi.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen ibn Lehia zayıftır. Aynı rivayet Sahih'te ise Cabir kanalıyla nakledilmiştir.

 

 

 

1603. Ebu'd-Derda'nın anlattığına göre Ensar'dan bir adam, hiçbir zaman nafile bir iş yapmayacağına ve Allah'ın kendisine farz kıldıklarından da hiç bir şeyi terk etmeyeceğine dair yemin etti. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah adına yemin etse, yeminini tutacak olan bir kişiyi ayıplamayın" buyurdu.

 

*Hadisi Taberanl, el-Mu'cemu'l-kebir'inde rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Sadaka b. Abdillah es-Semın'i Ahmed b. Hanbel ve bir grup zayıf görürken Duhaym ve Ebu Hatim kendisini güvenilir kabul etmişlerdir.

 

 

 

1604. Abdurrahman b. Muaviye b. Hudeyc anlatmaktadır: Kindeli bir adamdan duydum. Dedi ki: Bana Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir zat Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden herhangi birinizin (farz) namazında bir eksiklik olursa, muhakkak Allah onu, onun nafile ibadetZerinden tamamlar" diye buyururken işittiğini söyledi.

 

*Bunu Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup senedinde ismi zikredilmeyen bir ravi vardır.

 

 

 

1605. Yahya b. Ya'mer'in Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir zata dayandırarak naklettiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kulun ilk hesaba çekileceği şey namazıdır. Eğer namazı tam ise tam yazılır. Tam değilse, Aziz ve Celil Allah (görevli meleklerine): ‘‘Kulumun hayatında hiç nafile ibadet bulabiliyor musunuz? Ki, farz ibadetindeki eksiğini onunla tamamlasanız’‘ diye buyurur. Sonra zekat farzının, sonra da diğer amellerin hesabı da aynı şekilde görülür."

 

*Ben derim ki: Nesai, Yahya b. Ya'mer kanalıyla Ebu Hureyre'den benzer bir hadis rivayet etmiştir. Fakat hadiste ismi zikredilmeyen sahabinin Ebu Hureyre olup olmadığını bilmiyorum. Zira Ahmed b. Hanbel hadisi Ebu Hureyre'den başka bir zatın biyografisinde nakletmiştir. Bununla beraber ravileri Sahih'in ravileridirler.

 

 

 

1606. Aiz b. Kurt'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bir namazı eksik kılarsa, namazı tam oluncaya kadar ona nafile ibadetlerinden ilave edilir" buyurmuştur.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebır'de rivayet etmiş olup ravileri güvenilir ravilerdir.

 

 

 

1607. Abdullah b. Kurt'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bir namazı eksik kılarsa, ona nafile ibadetlerinden ilave edilir" buyurmuştur.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de rivayet etmiş olup ravileri güvenilir ravilerdir.

 

 

 

1608. Enes'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kıyamet günü kulun ilk sorguya çekileceği şey namazdır. Eğer namazı düzgün olursa, diğer amelleri de düzgün olur. Namazı bozuk olursa, diğer amelleri de bozuk olur" buyurmuştur.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Kasım b. Osman hakkında Buhari: "Mutabaat edilmeyen hadisleri vardır" derken ibn Hibban kendisini güvenilir raviler hakkındaki kitabında zikrederek "Bazen hata yaptığı olurdu" açıklamasını yapmıştır.

 

 

 

1609. Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kıyamet günü kula ilk sorulacak şey, (namazıdır). Namazına bakılır. Eğer namazı tam ise, kurtulur; eksik ise zarar eder, kaybeder'' buyurmuştur.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Huleyd b. Da'lec'i Ahmed b. Hanbel, Nesa! ve Darekutnı zayıf sayarken ibn Adiy bu konuda: "Hadislerinin geneline başkası tarafından mutabaat yapılmıştır" açıklamasını yapmıştır.

 

 

 

1610. Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Şüphesiz ki köle bir kul, namazı hakkında hesaba çekilirken namazında herhangi bir eksiği varsa, kendisine ‘‘Niçin eksik yaptın?’‘ diye sorulur. O da: ‘‘Ya Rabbi! Sen bana bir efendi musallat ettin. O da beni namazından alıkoydu’‘ diye cevap verir. Rab: ‘‘Ama ben seni nefsin için onun malından çalarken gördüm. Aynı şekilde nefsin için, kendi amelinden de çalsaydın ya?!'' buyurur. Böylece aziz ve celil olan Allah'ın hücceti onu ilzam eder."

 

*Hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Mübarek b. Fadale'yi Osman, Ahmed b. Hanbel ve bir grup kimse güvenilir kabul etse de kendisiyle ihticac konusu ihtilaflıdır.

 

 

 

1611. Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün namazı anlatarak şöyle buyurdu: "Kim namazı devamlı kılarsa, kıyamet günü o namazı kendisi için bir nur, bir burhan ve kurtuluş vesilesi olur. Kim de namazı devamlı kılmazsa, kendisi için ne bir nur, ne bir burhan ve ne de bir kurtuluş vesilesi olur ve o kimse kıyamet günü Firavun, Haman ve Ubey b. Halef'lerle birlikte olur."

 

*Bunu Ahmed b. Hanbel ve el-Mu'cemu'l-kebır ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiş olup Ahmed b. Hanbel'in ravileri güvenilir ravilerdir.

 

 

 

1612. Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Namazı olmayanın İslam'da hiçbir nasibi olmaz. Abdesti olmayanın da namazı olmaz" buyurmuştur.

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup senedinde adı geçen Abdullah b. Said b. Ebi Said'in zayıflığı konusunda alimler ittifak etmişlerdir.

 

 

 

1613. Huzeyfe'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İslam sekiz hissedir. İslam bir hisse, namaz da bir hissedir" buyurmuştur.

 

*Hadisin tamamı ve konuyla ilgili daha başka hadisler iman bölümünde geçmişti.

Huzeyfe hadisi ise hasen derecesindedir.

 

 

 

1614. İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Emanet duygusuna sahip olmayanın imanı da olmaz. Abdesti olmayanın namazı da olmaz. Namazı olmayanın dini de olmaz. Kuşkusuz başın beden için önemi neyse, namazın da dindeki yeri odur."

 

*Hadisi el-Mu'cemu'l-evsat ve el-Mu'cemu's-sağir'de rivayet eden Taberani: "Hüseyin b. el-Hakem el-Habarı bu hadiste teferrüd etmiştir" açıklamasını yapmıştır.

 

 

 

1615. Ebu Seleme'nin Ebu Hureyre'ye dayandırarak naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kim vitir kılmazsa, onun namazı olmaz'' buyurdu. Bu rivayet Hz. Aişe'nin kulağına gidince, şöyle tepki verdi: "Bunu Ebu'l-Kasım'dan kim işitti? Vallahi, henüz Peygamber'in vefatı üzerinden uzun zaman geçmedi ve ben (onun dediklerini) unutmadım.

 

Gerçekte Ebu'l-Kasım'ın söylediği şuydu: "Kim kıyamet gününe beş vakit namazın abdestlerini eksiksiz alıp, vakitlerine riayet ederek, rükil ve secdelerini tam yaparak, bunlarda eksik bir şey bırakmayarak gelirse, Allah nezdinde, O'nun kendisine azap etmeyeceğine dair geçerli bir ahitname ile gelmiş olur. Kim de beş vakit namazı hususunda herhangi bir eksikle gelirse, o kimse için Allah katında söz / taahhüt yoktur. Kendisini dilerse esirger, dilerse azaba duçar eder."

 

*Hadisi el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet eden Taberani: "Bunu Muhammed b. Amr'dan isa b. Vakıd'dan başkası rivayet etmemiştir" açıklamasını yapmıştır. Ben de derim ki: Bu zatın biyografisini zikredeni görmedim.

 

 

 

1616. Enes'in naklettiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Üç şey vardır ki, bunlara riayet eden kimse, gerçekten dosttur. Bunları zayi eden kimse de gerçekten düşmandır. Bunlar namaz, oruç ve cünüplük(ten arınmak) tır. "

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Adı b. el-Fadl zayıftır.

 

 

 

1617. Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ümmetinden etrafında toplanmış kimselere: "Siz bana altı hususta güvence verin, ben de size cennet konusunda güvence vereyim" buyurdu. Ebu Hureyre der ki: "Onlar nelerdir, ya Resulallah" diye sordum. "Namaz, zekat, emanete riayet, ferc, mide ve bir de dil (i haramlardan koruma)" buyurdu.

 

*Hadisi el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet eden Taberani: "Hadis Ebu Hureyre'den yalnız bu senetle rivayet edilmektedir" açıklamasını yapmıştır. Ben derim ki: Senedi hasendir.

 

 

 

1618. Ebu Malik el-Eşcai, babasından şu sözünü nakletmiştir: (Bizden) bir adam Müslüman oldu mu, Resulullalı'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize ilk öğrettiği şey namaz olurdu. Ya da: "Ona namazı öğret" diye emrederdi.

 

*Hadisi Bezzar ve el-Mu'cemu'l-kebır'de Taberani rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridirler.

 

 

 

1619. Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre kendisi Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyururken işitmiş: "Muhakkak ki Allah her bir gün ve gecede kullarına beş vakit namazı farz kılmıştır. "

 

*Bunu Taberani, el-Mu'cemu'l-evsat'ta rivayet etmiş olup senedi hasendir.

 

 

 

1620. Ebu Hureyre ve Ebu Said demişlerdir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında farz kılınan ilk namaz, öğle namazıdır.

 

*Bunu Taberani, rivayet etmiş olup senedinde adı geçen Yasın ez-Zeyyat metruk biridir.

 

 

 

1621. Hz. Ali demiştir ki: Rükua vardığımız ilk namaz, ikindi namazıdır. O zaman ben: "Ey Allah'ın Resulü, bu nedir?" diye sordum. "Bana böyle emredildi" buyurdu.

 

*Bunu Bezzar ve el-Mu'cemu'l-evsat'ta Taberani rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Ebu Abdirrahım, eğer adı Halid b. Yezıd ise, Sahih'in ravilerindendir ve güvenilir kimsedir. Rical (ravi) kitaplarında bu zattan başka Ebu Abdirrahim künyeli birine rastlamadığım. Yine Mizan'da da Ebu Abdirrahım künyeli birini göremedim. Buna göre şahıs meçhuldür.

 

 

 

1622. Ebu Rafi' anlatmaktadır: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başı Ali b. Ebi Talib'in kucağında olduğu halde, ona: "Sahip olduğumuz köleleriniz hakkında Allah'tan korkun, Allah'tan korkun. Namaz hususunda Allah'tan korkun, Allah'tan korkun" buyururken vefat etti. Bunlar, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuştuğu en son sözlerdi.

 

*Bunu Bezzar rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Gassan b. Abdillah'ın biyografisini yazana rastlamadım. Kalan ravileri ise güvenilir ravilerdir.

 

 

 

1623. Vasıl anlatmaktadır: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından Naciye et-Tufavi adında bir zata yetiştim. Kendisi mushaf yazardı. Bir gün kendisine bir kadın geldi ve: "Sana namaz hakkında sormak için geldim?" dedi. Naciye: "Sen kuşkusuz ya günahkar bir kadınsın, ya da günahkar bir erkeğin yanından gelmişsindir" dedi. Kadın: "Bilakis sana günahkar bir erkeğin yanından geldim. Ailem beni henüz küçük bakire bir kız iken onunla evlendirdi. Benimle Temim oğullarından bir adam evlendi. Bu adam günler geçer de ne elini suya dokundurur, ne de namaz kılardı. Üç gün sonra gelir, suyla abdest alır, sonra horoz / karga kakması gibi iki kere yatıp kalkar ve "Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın'' [Bakara 238] derdi. Naciye kadına: "Allah'ın Resulü beş vakit namaz kılmıştır: Öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah" dedi. Bunu duyan kadın hemen ailesinin yanına dönerek: "Beni kocamdan kurtarın. Çünkü o fasık bir adamdır.'' dedi.

 

*Bunu Taberani, de rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Bera b. Azib el-Ganevi'yi Ahmed b. Hanbel ve başkaları zayıf sayarlarken ibn Adı: "Bana göre zayıf olmaktan çok dürüstlüğe daha yakındır" demiştir. Ben derim ki: Kendisini zayıf sayanların, ona yönelik tenkitleri hafiftir.

 

 

 

1624. Beyhare b. Amir anlatmaktadır: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına giderek Müslüman olduk ve kendisinden, bizim üzerimizden yatsı namazını kaldırmasını istedik. "Yatsı namazı mı?" deyip buna yanaşmadı. Biz: "Biz o saatte develerimizi sağmakla meşgul oluyoruz" deyince de: "Siz, Allah'ın izniyle, hem (develerinizi) sağacak, hem de namazı kılacaksınızlı buyurdu.

 

*Hadisi Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de, Rehhal b. el-Münzir'in, babası kanalıyla dedesi Beyhare'den nakli olarak rivayet etmiştir ki, ne Rehhal'i, ne de babasını zikredeni gördüm. Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

1625. Ebu'l-Bahteri anlatmaktadır: Selman bir cariye elde etti. Kendisine Farsça olarak: "Namaz kıl" dedi. Cariye "xayır" diye itiraz edince "Bir kere secde et" dedi. Cariye yine "Olmaz" karşılığını verdi. Sonra Selman'a: "Ey Ebu Abdillah! Bir kere secdenin ona ne yararı olur ki?" dendiğinde: "Eğer o (bir kere) namaz kılsaydı, (ondan sonra da) kılardı. İslam'da bir nasibi / hissesi olan, asla hiç nasipsiz gibi değildir" diye karşılık verdi.

 

*Bunu Taberani, el-Mu'cemu'l-kebıy'de rivayet etmiş olup senedinde ismi geçen Dırar b. Sured Ebu Nuaym oldukça zayıf biridir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Çocuklara Namazın Emredilmesi