METALİBU’L-ALİYE İBN HACER el-Askalani |
FİTNELER / DEVAM |
3- İsyancılarla Savaşmak |
4458. el-Hasan el-Basri
anlatıyor: Hz. Ali, Talha ve arkadaşlarının durumu için Basra'ya geldiğinde
Abdullah b. el-Kevva ve İbn Ubad ayağa kalkarak şöyle dediler: "Ey
Emirü'l-mü'minin! Bu yürüyüşün hakkında bize bilgi ver. Senin bu yürüyüşün
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana yaptığı bir vasiyet midir,
yoksa sana verdiği gizli bir ahit midir? Veya ümmetin parçalanıp ihtilaf
ettiğini görünce yöneldiğin bir görüş müdür?" Hz. Ali şöyle dedi:
"Ben, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yalan söyleyenlerden
değilim. Allah'a yemin olsun ki Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ansızın ölmedi ve öldürülmedi; aramızda uzun bir süre hasta olarak kaldı. Her
defasında müezzin gelip onu namaza çağırıyordu. Fakat Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gidemediğinden namazın kılınmasını emrediyor ve şöyle
diyordu: Ebu Bekir'e söyleyin insanlara namazı kıldırsın. Elbette o bunu
söylerken benim ona olan konumumu biliyordu ve bile bile bana emretmedi. Sonra,
eğer bana gizli bir ahit vermiş olsaydı, elbette onu yerine getirirdim. Öyle ki
hanımlarından bir tanesi şöyle dedi: Ebu Bekir yumuşak kalpli birisidir. Senin
yerine namaz kıldırınca insanlar onu işitmezler. Keşke Ömer'in insanlara namaz
kıldırmasını emretsen. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun bu sözüne
kızdı ve: "Sizler Hz. Yusuf a musallat olmuş kadınlardansınız"
buyurdu- Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince müslümanlar
kendi durumlarına baktılar ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) din
işlerinde Ebu Bekir'i görevlendirdiğini görünce müslümanlar da onu dünya
işlerinde görevlendirdiler. Böylece müslümanlar ona biat ettiler. Ben de onlar
gibi Ebu Bekir'e biat ettim. Beni savaşa gönderince savaştım. Verdiği zaman
verdiğini aldım, hadlerin yerine getirilmesinde önünde bir kamçı gibiydim. Eğer
bu iş sevgiden dolayı başkasını tercih etme olsaydı, ölümü esnasında
kendisinden sonra emirliği oğluna verirdi. Fakat o böyle yapmayıp Ömer'e işaret
etti. Kimsenin sözüne de aldırmadı. Müslümanlar da ona biat ettiler ve ben de
onlarla birlikte Ömer'e biat ettim. O da beni savaşa gönderdiğinde savaştım,
verince aldım ve hadlerin yerine getirilmesinde önünde bir kamçı gibi oldum.
Eğer o da emirliği sevdiği birisine vermek isteseydi öldüğü esnada onu kendi
oğluna verirdi. Fakat o bunu hoş görmedi Nihayet Kureyş'liler arasında ümmetin
emirliğini üstlenince altı kişilik bir şura heyeti seçti. Ta ki vefatından
sonra kabrinde Ömer'e bir kötülük dokunmasın ve ulaşmasın. Benim de aralarında
bulunduğum altı kişilik heyette ümmet emirim seçecek bir heyet tayin etti. Biz
toplanınca Abdurrahman b Avf kalkıp kendi oyunu bize verdi. Bu heyetten bir
kişiyi seçtiğinde ona itaat edeceğimize dair söz verdiğimiz takdirde kendi
oyunu bize vereceğini söyledi. Biz de ona söz verdik. Seçeceği kimseye itaat
edeceğimize ve ona isyan etmeyeceğimize söz verdik. O da Osman'ın elini tuttu
ve ona biat etti. İşte bu anda nefsime bazı şeyler geldi; ancak durumu iyice
düşününce biat etmemin daha önde olduğunu gördüm ve Osman'a biat edip
şüphelerimden kurtuldum. O da beni savaşa gönderince savaştım, verince aldım ve
hadlerin yerine getirilmesinde onun Önünde de bir kamçı gibi oldum. Osman
öldürülünce kendi durumuma baktım. Ebu Bekir ve Ömer'e verdiğim boynumdaki
sözün çözüldüğünü gördüm. Osman'ın dönemi de geçip gitmişti. Ben müslümanlardan
biriydim ve emirlikte benimle çekişen kimse yoktu ve kimse de bunu istemiyordu.
Ancak benim gibi olmayan, benim yakınlığım gibi bir yakınlığı bulunmayan, ilmi
benim ilmim gibi olmayan hayırlı işlerde koşmada benim gibi olmayan bir kimse
(Muaviye) karşıma çıkınca emirlikte benim ondan daha haklı olduğumu
gördüm." İbnü'l-Kevva ve İbn Ubad: "Doğru söyledin. Bize şu iki arkadaşından
haber ver (Talha ve Zübeyr'den) ki onlar hicrette seninle beraberdiler, Rıdvan
biatmda senin arkadaşların idiler, şurada senin arkadaşların idiler"
dediler. Hz. Ali: "Onlar Medine'de bana biat ettiler; ancak Basra'da bana
muhalefet edip biattan kaçtılar. Eğer Ebu Bekir'e ve Ömer'e biat eden birisi bu
biatından vazgeçerse elbette Ebu Bekir de, Ömer de, Osman da o kimseyle
savaşırdı ve biz de savaşırdık" dedi.
Tahric bilgisi: (İshak)
4459. İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah Teala'nın bu ümmette isyan eden kimse hakkında nasıl hüküm
verdiğini biliyor musunuz?" dedi. Biz: "Allah ve Resulü daha iyi
bilir" dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yaralısı ve
esir edileni öldürülmez; kaçanı takip edilmez."
Tahric bilgisi: (Ahmed
b. Meni')
4460. Kevser b. Hakim
yukarıdaki hadisi nakletti. Ancak ibaresi şöyledir: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), İbn Ümmü Abd'a (İbn Mes'ud'a): "Allah'ın bu ümmette
isyan eden kimseler hakkında nasıl hüküm verdiğini biliyor musun?" diye
sordu. O: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dedi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yaralısı ve esir edileni
öldürülmez, kaçanı takip edilmez ve onlardan alınan ganimetler bölüştürülmez"
İşte Allah Teala bu ümmette isyan eden kimseler hakkında böyle hüküm vermiştir.
Zamanımızda bu kimseler Haricilerdir.
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
4461. Ali b. Rabia der
ki: Hz. Ali'yi minber üzerinde iken işittim; yanına gelen bir adam: "Ey
Emirü'l-mü'minin! Neden insanların develerini boğazladığı gibi senin insanları
boğazladığını görüyorum. Bu, Resulullah'ın sana verdiği bir ahit ve söz müdür;
yoksa kendi görüşün müdür?" dedi. Hz. Ali: "Allah'a yemin olsun ki
ben ne yalan söyledim, ne de yalanlandım. Ne saptım, ne de saptırıldım. Bilakis
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle bir şeyi bana ahit verdi. Kim
iftira ederse elbette ziyana uğrar."
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
4462. Ali b. Rabia der ki:
Hz. Ali'nin şu minberiniz üzerinde şöyle dediğini işittim: "Allah'ın
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana karşı biatını bozanlarla, zorbalarla
ve dinden çıkan kimselerle savaşmamı emretti."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la ve Bezzar)
4463. Ammar b. Yasir
şöyle dedi: "Ben biatını bozanlarla, zorbalarla ve dinden çıkan kimselerle
savaşmakla emrolundum.''
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: