METALİBU’L-ALİYE İBN HACER el-Askalani |
SİYER VE GAZVELER |
31- İbn Ebi-Hukayk'ın Öldürülüşü |
4350. Abdullah b. Üneys
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Katade, Abdullah b. Atik
ve Ensar'ın müttefiki olan bir adamı benimle birlikte İbn Ebi'i-Hukayk'ı
öldürmeye gönderdi. Biz geceleyin çıktık, onların kapılarını yoklayıp dışarıdan
kilitledik. Sonra da anahtarları topladık. İnsanlar da hurmalığa çıktı. Ben ve
Abdullah b. Atik, İbn Ebi'l-Hukayk'ın bahçesine indik. Abdullah b. Atik, İbn
Ebi'l-Hukayk ile konuştu. İbn Ebi'l-Hukayk: "Annen seni kaybetsin ey
Abdullah! Buralarda ne geziyorsun?" dedi. Sonra da karısına: "Kalk ve
ona kapıyı aç. Çünkü misafirperver kişi bu saatte kapısına geleni kovmaz"
dedi. Kadın kalktı. Ben, Abdullah b. Atik'e: "Dur" dedim ve kılıcımı
çektim. Kadın tam bağıracaktı ki kılıcı ona gösterdim. Tam vuracağım esnada
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınları ve çocukları öldürmekten nehyettiğini
hatırladım. Kadına vurmadım.
Abdullah b. Üneys
anlatmaya şöyle devam etti: Ben, İbn Ebi'l-Hukayk'ın odasına girdim. Karanlık
gecede onun bembeyaz tenli olmasına bakıyordum. Beni görünce bir yastık ile
kendisini örtmeye çalıştı. Ancak ben yanına gittim, kılıcı vurmak için
kaldırdım. Ancak evin tavanının alçak oluşundan onu hafif bir şekilde
yaralayabildim. Sonra dışarı çıktım. Arkadaşım: "Öldürdün mü?" dedi.
Ben: "Evet" dedim. Sonra o da içeri girdi, başında durdu ve çıktı.
Biz hızlıca evden çıkmaya çalıştık; ancak Abdullah b. Atik merdivenden düşünce:
"Ah! Ayağım, ayağım kırıldı!" dedi. Ben: "Ayağına bir şey
olmadı" dedim ve yayımı yere koyup onu taşıdım. Abdullah kısa boylu ve
zayıftı. Onu dışarı çıkardım. Ayağına birşey olmamıştı. Bizler arkadaşlarımıza
ulaştığımız esnada kadın güçlü bir şekilde bağırdı. Hayber'dekiler hemen İbn
Ebi'l-Hukayk'ın evine geldiler. Ben merdivendeki yayımı koyduğum yeri
hatırladım ve: "Dönüp yayımı alacağım" dedim. Ama Hayber'liler İbn
Ebi'l-Hukayk'ın evine doğru yürüyüşe geçmişler. Tek sözleri: "İbn
Ebi'l-Hukayk'ı kim öldürdü, onu kim öldürdü?" idi. Ben de baktığım
herkesin yüzüne aynı sözü tekrarlayarak: "Onu kim öldürdü, onu kim
öldürdü?" diyordum. Nihayet evinin merdivenine kadar geldim, insanlarla
birlikte içeri girdim. Yayımı alıp arkadaşlarıma tekrar yetiştim. Biz geceleyin
yürüyor, gündüzleri de gizleniyorduk. Gündüz gizlendiğimiz zaman bir gözcü
koyuyorduk, o bize bekçilik yapıyordu. Medine'ye yaklaştığımızda Beyda denilen
yerde arkadaşlarımın gözcülüğünü ben yaptım. Sonra onlara elbisemle işaret
ettim. Hep birlikte hızlıca oradan çıktılar. Ben de peşlerinden gittim ve
onlara yetiştim. Medine'ye vardığımızda arkadaşlarım bana: "Birşey gördün
mü?" diye sordular. Ben: "Hayır fakat sizin karşılaştığınız zorluğu gördüm
ve korkunuzun sizi sevk etmesini istedim" dedim. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardığımızda insanlara hutbe okuyordu.
Bizi görünce: " Yüzler kurtuldu!" dedi. Biz: "Hayır ya
Resulallah, asıl senin yüzün kurtuldu" dedik. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "O'nu öldürdünüz mü?" dedi. Biz: "Evet"
dedik. Sonra onu öldürdüğümüz kılıcı istedi ve: "İşte onun yemeği, bu
kılıcın keskin tarafıdır" dedi.
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: