METALİBU’L-ALİYE

İBN HACER el-Askalani

HİLAFET VE İDARECİLİK

 

2- Yapamayan Kişiye İdarecilik Vermenin Mekruh Olduğu

 

2043. Rafi b. Ebi Rafi et-Tai bildiriyor: Zatu's-Selasil gazvesine çıkıldığı zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ordu göndermiş ve aralarında Ebu Bekir'in bulunduğu orduya Amr b. el-As'ı komutan tayin etmişti. Bu gazve Şam halkının kendisiyle övündüğü ve şöyle dedikleri bir gazvedir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), aralarında Ebu Bekr'in bulunduğu bir ordunun başına Amr b. el-As'ı komutan tayin etmiş ve onlara uğrayacakları müslüman bölgelerdeki İnsanları seferber etmelerini emretmiştir. Bu ordu bizim olduğumuz bölgeye uğradı, bizi cihada davet etti, biz de onlarla cihada çıktık." Ben, kendi kendime şöyle dedim: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından birini seçip ona hizmet edeyim de ondan birşeyler öğreneyim, zira ben, her istediğimde Medine-i Münevvere'ye gitme şansına sahip değilim" Bunun üzerine Ebu Bekir'i seçtim ve ona eşlik ettim. Ebu Bekir'in bir elbisesi vardır ki, bineğe bindiği zaman büyük kısmı aşağıya sarkacak şekilde giyer, indiği zaman da onu tamamen üzerine alır, toplardı. Hevazin kabilesinin Ebu Bekr'i ayıpladığı ve alay konusu yaptığı elbiseydi bu elbise. Şöyle demişlerdi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den sonra şu elbiseyi giyen kişiye mi biat edeceğiz?!" Biz gazamıza gidip döndük ve ben ona hiçbir şey sormadım. Bir gün ona dedim ki: "Ben sana eşlik ettim ve senin üzerinde bir hakkım var ve üstelik sana hiçbir soru sormadım, bana faydası dokunacak bir şey öğretir misin? Zira ben, her istediğim an Medine'ye gitme şansına sahip değilim." Bunun üzerine Ebu Bekir bana şöyle dedi: "Bana hatırlatmadan bunu sana söylemeye niyetim vardı: Allah'a kulluk et ve O'na asla hiçbir şeyi ortak koşma, farz namazını kıl ve farz zekatını ver" dedi. Allah'ın evi Kabe'yi haccet ve Ramazan orucunu tut, sakın iki kişiye de olsa emir / idareci olma!" Bunun üzerine ben şöyle dedim: "Namaz ve zekata gelince bunları anladım, idareciliğe gelince insanlar onun vasıtasıyla hayır kazanırlar." Bana şu karşılığı verdi: "Madem ısrar ediyorsun ifade etmeye çalışayım: İnsanlar islam dinine isteyerek ve istemeyerek girdiler, girdikten sonra da Allah Teala onları zulümden korudu, artık onlar Allah'ın korumasına ve himayesine girdiler, kim onlardan birine karşı haksızlık ederse Rabbine karşı nankörlük etmiş olur. Allah'a yemin olsun ki, sizden birinizin komşusunun koyunu veya devesi elinden alınacak olursa Allah haberdar olmasına rağmen komşusu için başkalarına öfkelenecek ve onlara suratını asıp oturacaktır. Yurtlarımıza dönüp bilahare Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hayata veda ettiğinde müslümanlar Ebu Bekr'e biat etmiş ve onu halife seçmişlerdi. Ben: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den sonra kim halife oldu?" diye sordum; 'Senin dostun Ebu Bekir" dediler. Bunun üzerine Medine'ye gittim. Ebu Bekir'i yanlız halde buluncaya kadar onu kolladım. Musafaha ettikten sonra ona: "Beni tanımadın mı, ben senin dostunum" dedim. O da: "Evet, tanıdım" dedi. Ben: "Bana söylediğin şeyi hatırlıyor musun? İki kişiye bile olsa başkan olma dedin, oysa sen müslümanların başına halife olarak geçtin" dedim. Ebu Bekir şu cevabı verdi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiğinde insanlar Cahiliye döneminden yeni çıkmışlardı, arkadaşlarım bu görevi kabullenme konusunda beni zorladılar, insanların tekrar din değiştirmelerinden korktum." Allah'a yemin olsun ki, Ebu Bekir çok gerekçeler ileri sürünce ben onu mazur gördüm.

 

Cerir'in rivayetinde şöyle bir ilaveye yer verilir: Rafi b. Ebi Rafi dedi ki: "Cahiliye döneminde koyun otlatırdım, daha sonra yavaş yavaş mertebe kaydedip hac idaresi başkanı oldum."

 

Tahric bilgisi: (İshak)

 

 

 

2044. Zİyad b. el-Haris es-Sudai naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Mu'ınin bir kişi. için idarecilikte hiçbir hayır yoktur."

 

Tahric bilgisi: (Ebu Bekir b. Ebi Şeybe)

 

 

 

2045. Umeyr b. İshak naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), el-Mikdad b. el-Esved'i bir yere vazifeli olarak gönderdi. Döndüğünde ona: "Kendini nasıl gördün?" diye sordu. O da: "Etrafımdakileri köle ve cariye zannettim; Allah'a yemin olsun ki, hayatta kaldığım sürece iki kişiye dahi olsa idareci olmam" cevabını verdi.

 

Tahric bilgisi: (Müsedded)

 

 

 

2046. Ömer b. el-Hattab, Resuiullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sahabelerinden birisini idareci tayin etmek istedi de o sahabi sanki bu vazifeyi istemedi, bunun üzerine Ömer, öfkelenip şöyle dedi: "Üstlendiğimiz yönetim konusunda mutlaka yardımcılarımızın olması gerekir. Bu durum karşısında o sahabi Ömer'e onay verip ona şöyle dedi: "Aileme gidip onlara bir takım tavsiyelerde bulunayım, sonra istenilen yere gideyim." Ömer de: "Evet, olur" dedi. O zat Ömer'in yanından çıktıktan sonra amcasıyla karşılaştı, amcası ona: "Gitmemeni tavsiye ederim" dedi. Sahabi: "Nasıl olacak?" diye sordu. Amcası da şu karşılığı verdi: "Ona dön, ben de seninle geleyim; zira Ömer seni gördüğünde sana: Daha gitmedin mi? diye soracak. Sen de ona şöyle de: Ey Mü'minlerin emiri! Sizinle istişare etmek istiyorum." Sahabi amcasının dediğini aynen uygulayıp Hz. Ömer'e geldiğinde Ömer ona: "Kim seni engelledi?" diye sordu. O da amcasını kasdederek: "Falanca" dedi ve şunu ekledi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir vazife veya müslümanlarla ilgili bir göreve bir kişiyi tayin etmek istediğinde o kişi: Ya Resulallah! Seninle istişare edeyim, sen ne dersin?> diye sormuş ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in de şöyle buyurduğunu işitmiştim: "Ben sana gitmemeni tercih ederim / tavsiye ederim; zira on kişiye İdareci tayin edilen herkes kıyamet günü eli kolu bağlı Allah Teala'nın huzuruna getirilecektir, sonra da ameli onu kurtaracaktır." Ben bunları söylerken Hz. Ömer yaslanır vaziyette idi, işitir işitmez doğruldu ve şöyle seslenmeye başladı: "Hangi amel onu kurtaracak?!" Bunu birkaç kez tekrarladı.

 

Tahric bilgisi: (İshak)

 

 

 

2047. Bişr b. Asim naklediyor: Hz. Ömer, Bişr b. "Asım'a bir ferman yazdı. O ise: "Benim bu yazılanlara ihtiyacım yok" diyerek Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu sözünü işittiğini bildirdi: "Valiler kıyamet gününde Allah'ın huzuruna getirilecek ve cehennem köprüsü üzerinde durdurulacaklar. İçlerinden Allah'a itaat edenler kitabları sağlarından verilecek ve kurtuluşa ereceklerdir. İçlerinden Allah'a isyankar olanlar ise, köprüden düşecek ve ateşten bir vadiye yuvarlanacaklardır." Bunun üzerine Hz. Ömer, Ebu Zer ve Selman'ı çağırtıp önce Ebu Zer'e: "Sen bu hadisi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den işittin mi?" diye sordu. O da: "Allah'a yemin olsun ki, işittim" dedi ve: "Söz konusu vadiden sonra ateşten bir vadi daha var" kısmını ilave etti. Daha sonra Selman'a aynı soruyu sordu, ancak o bununla ilgili birşey söylemek istemedi, peşinden Ömer: "Bütün sorumluluklarıyla bu emaneti kim alır?" diye sordu. Ebu Zer de: "Allah kimin gözünü kör, kulağını sağır ettiyse o alır" karşılığını verdi.

 

Tahric bilgisi: (Ebu Bekir b. Ebi Şeybe)

 

 

 

2048. Bişr b. Asim babasından naklediyor: Zekat vergilerini toplamak üzere Ömer b. el-Hattab kendisine haber gönderdiğinde bu görevi kabul etmeye yanaşmadı. Ömer: "Niçin?" diye sorunca o da şu karşılığı verdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kıyamet günü olduğunda vali Allah'ın huzuruna getirilecek ve cehennem köprüsü üzerinde durdurulacaktır. Allah Teala köprüye emredecek, o da öyle bir sallanıp silkelenecek ki, vücudun her kemiği yerinden dağılacak. Sonra Allah Teala kemiklere emredip yerlerine dönmelerini isteyecektir. Şayet o idareci Allah'a itaat eden birisi ise Allah Teala onun elinden tutacak ve rahmetini iki kat ona bahşedecektir. Yok, eğer idareci isyankar birisi ise köprü onu aşağıya yuvarlayacak ve cehennemde yetmiş yıl derinliğinde bir çukura yuvarlanacaktır. Bunun üzerine Hz. Ömer ona şöyle dedi: "Bizim işitmediğimiz şeyi mi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den işittin?" Aynı mecliste Selman: "(evet Ömer) Allah'a yemin olsun ki, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle buyurmuştur" dedi ve: "Ayrıca alevle kaynayan yetmiş yıl uzunluğunda bir vadi daha var" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer elini alnına koyarak: "Eyvah! Biz mahvolduk, ölmüşüz de ağlayanımız yok" dedi ve: "Bu emaneti bütün sorumluluğuyla kim alır?" diye sordu. Ebu Zer de: Allah Teala'nın gözünü kör ettiği, yüzünü toprağa sürttüğü kimse ancak üstlenir" dedi.

 

Tahric bilgisi: (Ahmed b. Meni)

 

 

 

2049. Abdullah b. el-Ayzar, Şam'lı bir kişiden naklediyor: Hz. Ömer, Bişr b. Asım'ı bir yere idareci tayin etmek istediğinde Bişr: "Senin idarecin olmam!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer: "Niçin?" diye sorduğunda Bişr şu cevabı verdi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: "Vali / idareci kimse kıyamet günü sırat köprüsünde durdurulur, kendisine öyle bir seslenilir ki, vücudundaki her organ yerinden çıkar. Şayet bu kişi adil birisi İse sırattan geçer, yok eğer zalim birisi ise yetmiş yıllık ateşten bir kuyu içersine düşer." Bunun üzerine Hz. Ömer yüzünün rengi solmuş vaziyette mescide girdi. Ebu Zer ona: "Ey Mü'minlerin Emiri! Neyin var?" diye sordu. O da: "Bişr b. Asım'ın bana naklettiği bir hadis yüzünden" cevabını verdi. Bu defa Ebu Zer: "Hangi hadis?" diye sorunca Ömer, hadisi nakletti. Ebu Zer: "Evet, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den böyle bir hadisi ben de işittim" dedi. Bunun üzerine Ömer: "Bu hadisi işittikten sonra kim idareci olmaya talib olur ki?!" dedi. Ebu Zer: "Allah Teala'nın burnunu sürttüğü ve kendisini zelil kıldığı kimse..." dedi.

 

Tahric bilgisi: (Abd b. Humeyd)

 

 

 

2050. İbn Ömer naklediyor: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Sa'd b. Ubade'yi bir bölgeye idareci tayin etti. Sa'd tayin edildiği yere gitmek üzere yola çıkmadan gelip Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile vedalaştı. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Ey Sa'd! Kıyamet günü sakın boynunda böğüren bir deve taşıyan birisi olarak Allah'ın huzuruna çıkmayasın" buyurdu. Bunun üzerine Sa'd: "Ey Allah'ın Resulü! Ben idareci olursam da böyle bir şey olur mu?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Evet" dedi. Bunun üzerine Sa'd şöyle dedi: "Ey Allah'ın Peygamberi! Bilirsin ki benden bir şey istendiği zaman reddetmem, beni bu konuda mazur gör"diye rica etti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onu mazur gördü.

 

Tahric bilgisi: (Ebu Ya'la)

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

3- Hilafetin Kureyş'te Olduğu