METALİBU’L-ALİYE İBN HACER el-Askalani |
KISAS |
5- Diyetler |
1842. Ömer'in azatlı
kölesi Eşlem naklediyor: Hz. Ömer'in bu minbere çıkıp insanlara sünnetleri
öğrettiğini işittim. İnsanlara öğrettiği şeyler arasında şunlar da vardı:
"Köprücük kemiğine karşılık bir deve, azı dişine karşı bir deve, kaburga
kemiğine karşılık da bir deve diyet vardır.
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
1843. Eşlem bildiriyor:
Ömer b. el-Hattab'ın şöyle dediğini işittim: "Azı dişine karşılık bir
deve, kaburga kemiğine karşılık bir deve, köprücük kemiğine karşılık bir deve
diyet vardır.
Tahric bilgisi:
{Müsedded)
1844. Said b.
el-Müseyyib naklediyor: Ömer b. el-Hattab, başparmak ile onun yanı başındaki
parmağa, avucun diyetinin yarısını takdir ederdi. Başparmağa on beş, yanı
başındakine on, orta parmağa on, onun yanındakine dokuz ve küçük parmağa da
altı takdir ederdi. Osman b. Affan'a gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) tarafından Amr b. Hazm'a yazılmış bir ferman buldu, içerisinde:
"Her parmak için on-on diyet vardır" yazılıydı. Bunun üzerine Osman
her parmağa on takdir etti.
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
1845. İbnu'l-Müseyyib
şöyle der: "Ömer b. el-Hattab, başparmak ile onun yanı başındaki parmağa
avucun yarısı oranında bir diyeti takdir ederken, orta parmağa on, onun
yanındakine dokuz ve küçük parmağa ise altı takdir ederdi." Said der ki:
Ta ki Amr b. Hazm'a yazılmış bir ferman buluncaya kadar ki, o fermanda:
"Her parmağa on vardır" yazılı idi. Said der ki: "Ondan sonra
parmaklarda on-on uygulamasına gidildi.
Tahric bilgisi: (İshak)
Bu hadisin isnadı Said b. el-Müseyyib'e kadar sahih muttasıldır; şayet onun Hz.
Ömer'den hadis dinlediği kesinlik kazanırsa.
1846. Ebu Miclez naklediyor:
Bir adam İbn Ömer'e sağlam gözü oyulan şaşı birinin durumunu sordu da Abdullah
b. Safvan şöyle dedi: "Ömer b. el-Hattab bu konuda diyet verilmesine
hükmetti." Bunun üzerine adam İbn Ömer'e: "Ben sana soruyorum
(başkası cevap veriyor)" deyince İbn Ömer: "Sen bana soruyorsun, bu
da sana Ömer'in verdiği hükmü söylüyor" dedi.
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
1847. Asim b. Kuleyb,
babasından naklediyor: Hac mevsiminde iken Hz. Ömer'le bir araya geldim.
Konakladığı çadırın arkasından şöyle seslendim: "Ey ahali, ben falan oğlu
falan el-Cermi'yim, bir yeğenimizin falancalara esir düşmüş bir kardeşi var,
karşı tarafa Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu konuda takdir
ettiği miktarı teklif ettik, ancak reddetti." Bunun üzerine Hz. Ömer
çadırının bir kenarını kaldırıp şöyle dedi: "Peki, karşı tarafı tanıyor
musun?" dedi. Ben: "Evet, şu zat" dedim. Ömer de: "Onu alıp
götürün de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in verdiği hükmü yerine
getirsin" dedi. Ravi der ki: Biz kendi aramızda Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in verdiği hükmün dört deve olduğunu konuşurduk.
Tahric bilgisi: (Ebu
Bekir b. Ebi Şeybe)
1848. Said b.
el-Müseyyib, Hz. Ömer'in anne, üvey kardeşlere diyetten* pay ayırmadığını
nakletmiştir.
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
1849. Hz. Ali der ki:
"Annenin üvey kardeşleri, üvey kardeşlerden birinin öldürülmesi durumunda,
diyetinden herhangi bir pay almazlar."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
1850. Ömer b. Sahban naklediyor:
Amr b. Ma'dikerib, Kinane oğullarından bir adamın başını beyin zarına kadar
yaraladı, Ömer b. el-Hattab kendisine kısas uygulamak istedi, ancak el-Abbas b.
Abdulmuttalib şöyle dedİ: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle
buyurduğunu işittim: "Beyin zarına kadar işleyen yaralarda, içe nüfuz eden
yaralamalarda ve kemik kırmalarda kısas yoktur." Bunun üzerine Hz. Ömer
ona diyet cezası verdi.
Tahric bilgisi: (İshak
ve Ebu Ya'la)
1851. Ömer b.
Abdurrahman, bizzat ismini verdiği bir zattan, onun da Sakif kabilesinden
bizzat ismini verdiği bir şahıstan naklediyor: Ben, Ömer b. el-Hattab'ın
yanında iken bir bedevi gelip baş yarığının diyetini talep etti. Bunun üzerine
Hz. Ömer: "Biz aramızdaki küçük yaralardan diyet talep etmeyiz" dedi.
Tahric bilgisi:
(Müsedded)
1852. Harice b. Abdullah
b. Ka'b b. Malik, babasından, o da dedesinden naklediyor: Cahiliye döneminde
diyetin üçte biri hemen alınırdı. Şayet yanımızda yoksa borç sayılırdı. İslam
gelince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sünnet olarak bize
getirdiği şeylerden biri de Kureyş ve Ensar'a diyetin üçte birini ödeme
uygulamasını getirmesiydi.
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
1853. Şibh-i amd
(taammüde yakın yaralamalar) ile ilgili durum hakkında Hz. Ali şöyle demiştir:
"Değnek ile vurma veya ağır taşla vurmanın diyeti üç şeyle gerçekleşir:
Üçte biri beş yılını doldurmuş develerden, üçte biri de altı ila sekiz, yaş
arası develerdendir." Yezid der ki: "Biz Hz. Ali'nin sadece: <Gebe
develer> dediğini biliyoruz.
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
1854. Cabir naklediyor:
Hüzeyl kabilesinden iki kadın birbiriyle dövüştüler, biri diğerini öldürdü...
Cabir der ki: Ölen kadın hamile idi. Bunun üzerine öldürülen kadının yakınları:
"Kadın hamile idi ve bu sebeple çocuğunu düşürdü" dediler. Öldüren
kadının yakınları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kendilerine o
çocuğun diyetini ödetmelerinden korkup: "Ya Resulallah! Biz yememiş,
içmemiş ve bir hayat emaresi göstermemiş bir çocuğun diyetini mi
ödeyeceğiz?" demeleri üzerine Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bu söyledikleriniz Cahiliye tekerlemesidir" buyurdu ve bir
köle veya bir cariye verilmesine hükmetti.
Tahric bilgisi: (Ebu
Bekir b. Ebi Şeybe)
1855. Ebu'l-Melih naklediyor:
Hamel b. en-Nabiğa'nın Müleyke ve Ümmü Afif diye iki hanımı vardı. Biri
diğerine taş atıp öldürmüş ve karnındaki çocuğun düşmesine sebep olmuştu. Durum
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e iletildiğinde, diyetin öldüren
kadının yakınları tarafından ödeneceğine karar verdi. Ceninin diyeti olarak ta
bir köle ya da cariye verilmesine hükmetti. Kadının velisi (veya babası):
"Ya Resulallah! Biz yememiş içmemiş ve bir hayat emaresi göstermemiş bir
çocuğun diyetini mi ödeyeceğiz?" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Cahiliye döneminin tekerlemeleri ile işimiz yoktur]"
buyurdu.
Tahric bilgisi:
(el-Haris)
1856. Hz. Aişe
naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kılıcının kabzasında
şunlar yazılı İdi: "insanların en azgını, kendisine vurandan başkasına
vuran, kendisini Öldürenden başkasını öldüren, kendisine düşen nimetten başka
bir nimete talip olan kişidir. Kim böyle yaparsa Allah'ı ve Resulünü inkar
etmiş olur ve bu kişiden diyet olarak hiçbir karşılık kabul edilmez-" Bir
başka rivayette ise şöyle geçmektedir: "Mü'minlerin kanları ve malları
birdir, en zayıfları onların hizmetine koşar. Bir kafire karşılık müslüman
öldürülmez, müslümanların uhdesinde olan kişiye de dokunulmaz, iki din mensubu
birbirine varis olmaz- kadın halası ve teyzesiyle aynı anda bir nikahta olamaz.
İkindiden sonra Güneş batana kadar namaz kılınmaz- Kadın mahremi olmadan üç
günlük sefere çıkamaz."
Tahric bilgisi: (Ebu
Ya'la)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
6- Hataen /
Yanlışlıkla Öldürmelerde Diyet ve Diyetin Affedilmesi