MÜSNED-İ ŞAFİİ |
CİHAD |
Cihad |
385- (651) Burayde
radıyallahu anh'den: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ordu
gönderip başlarına bir komutan tayin ettiği zaman şöyle derdi: "Müşriklerden
olan düşmanınla karşılaştığın zaman onları üç haslete veya güzel huya da'vet
et! -Alkame tereddüt etti- Onları İslam'a davet et! Şayet sana icabet ederlerse
onu kabul et ve kendilerini (serbest) bırak! Sonra kendilerini yurtlarından
muhacirler diyarına göçmeye davet et! Ve onlara haber ver ki bunu yaparlarsa
muhacirlerin lehine olan onların da lehine, aleyhine olan onların da aleyhine
olacaktır. Yurtlarından göçmeyi kabul etmezlerse onlara haber ver ki,
müslümanların bedevileri gibi olacaklar; kendilerine Allah'ın, mü'minler
üzerine cereyan eden hükmü uygulanacak; Müslümanlarla birlikte savaşmaları
dışında ganimetten hiç bir hakları olmayacaktır. Eğer bunu kabul etmezlerse
onlardan cizyeyi iste! Şayet sana icabet ederlerse onu kabul et; ve kendilerini
(serbest) bırak! Kabul etmezlerse artık Allah'dan yardım dileyerek onlarla harb
et!"
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (17721) Muslim (1731)
386- (791) Burayde
radıyallahu anh'den: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ordu gönderip
başına komutan tayin ettiği zaman ... " böylece hadisi zikretti.
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (18475) Muhammed b. Eban b. Salih el-Kuraş! zayıftır. Şahidi:
Muslim (1731)
387- (785) Amr b.
Dinar'dan: İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki: ''Allah Teala'nın: "Eğer
sizden sabırlı yirmi kişi olursa, bunlar, iki yüz kişiye galib gelirler"
(Enfal 65) ayeti nazil olunca onlara yirmi kişinin iki yüz kişiden kaçamayacağı
yazıldı. Allah Teala şu ayeti indirdi: "Şimdi Allah, sizde zaaf olduğunu
bilmiş ve (yükünüzü) hafifletmiştir. Buna göre, eğer sizden sabırlı yüz kişi
olursa, iki yüz kişiye galib gelirler." (Enfal 66) Onlardan hüküm
hafifletilerek yüz kişinin iki yüz kişiden kaçmaması yazıldı."
Tahric: Sahih. Şafii;
Sunen (17971)
388- (1119) İbn Abbas
radıyallahu anhuma şöyle dedi: "Üç kişiden kaçan firar etmiş olmaz. İki
kişiden kaçan isefirar etmiş olur."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (17972)
389- (786) Abdurrahman
b. Ömer radıyallahu anhuma'dan: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi
bir seriyyede gönderdi. Düşmanla karşılaştılar ve insanlar tamamen bozguna
uğrayıp, dağıldılar. Sonra biz Medine'ye geri dönüp kapısını açtık ve dedik ki:
"Ey Allah'ın Rasulü! Biz savaştan kaçanlarız." Şöyle buyurdu:
"Bilakis siz tekrar savaşa dönen kimselersiniz ve ben sizin
birliğinizdenim."
Tahric: Zayıf. Şafii,
Sünen (17977) Yezid b. Ebi Ziyad el-Kuraşı zayıftır.
390- (788) İbn İsam,
babasından rivayet ediyor: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir seriyye
gönderdiği zaman şöyle derdi: "Bir mescid görürseniz veya müezzin
işitirseniz kimseyi öldürmeyin."
Tahric: Zayıf. Şafii,
Sunen (18466) Isam el-Muzenı meçhuldür.
391- (1128) Enes b.
Malik radıyallahu anh'den: "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Hayber'e doğru çıktı ve oraya geceleyin vardı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir kavme gece ulaştığı zaman sabah olmadıkça• baskın yapmazdI. Eğer
ezan işitirse bırakırdi. Eğer namaz kılanlardan değil iseler onlara sabah
saldırırdI. Sabah olunca bineğine bindi ve müslümanlar da bineklerine bindiler.
Burada da sabah olunca yahudiler çapa ve sepetlerini alarak evlerinden
çıktılar. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i görünce: "Muhammed!
Vallahi o! Muhammed ve ordusu" diye telaşlandılar. Bunun uzerine
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allahu ekber, Hayber haraboldu. Biz
bir kabilenin önüne konakladığımız zaman, azabla korkutulanların sabahı ne kötü
oluyor" buyurdu. Enes radıyallahu anh dedi ki: "Ben Ebu Talha'nın
bineğinin terkisinde idim. Ayağım Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
ayağına değiyordu."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (18013) Muslim (1365) Buhari (2945, 4197,2991, 4198,
3647,4200,947,371,610) Tirmizi (1550) Ahmed (3/206, 263)
392 (1118) Nafi'
rahimehullah'tan İbn Ömer r.a.'dan ''Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem Mustalik
oğulları üzerine saldırdı. Onlar Mureysi'deki mallarına saldırmışlardı.
Savaşanları öldürüldü ve zürriyetleri esir alındı."
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (18012) Ebu Said radıyallahu anh'den: Buhari (4138)
393- (850) Ebu Katade
el-Ensarı radıyallahu anh'den: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile beraber Huneyn senesinde çıktık. İki ordu karşılaşınca müslümanlarda bir
bozulma oldu. Derken müşriklerden bir adam gördüm ki, müslümanlardan bir zatı
alt etmişti. Hemen ona dönerek arkasından yanına geldim ve boynunu vurdum. Ama
üzerime dönerek beni öyle bir sıktı ki bundan ölümün kokusunu duydum. Sonra can
vererek beni bıraktı. Ardından Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh'e yetiştim:
''Şu insanlara ne oldu?" dedim. O da: ''Allah'ın emri!" dedi. Sonra
insanlar döndüler. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de oturdu ve:
"Bir kimse birini öldürür de onun aleyhine beyyinesi de bulunursa, ölenin
üzerindeki eşyası onun olur" buyurdu. Bunun üzerine ben ayağa kalkarak:
''Bana kim şahidlik edecek?" dedim. Sonra oturdum. Sonra Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine önceki dediği gibi buyurdu. Ben hemen
kalkarak: ''Bana kim şahitlik edecek?" dedim ve oturdum. Sonra Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) o sözü üçüncü defa tekrarladı. Ben yine kalktım.
Fakat Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sana ne oldu ey Ebu
Katade?" diye sordu. Ben de kıssayı kendilerine anlattım. Derken cemaattan
bir adam: ''Doğru söyledi ey Allah'ın Rasulü! Bu öldürülenin üzerindeki eşyası
bendedir. Hakkından dolayı Ebu Katade'yi razı ediver!" dedi. Ebu Bekr
es-Sıddik radıyallahu anh ise: ''Hayır vallahi! Bu olamaz!. Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Allah ve Rasulünün yolunda cenk eden Allah
arslanlarından bir arslanın hakkını çiğneyerek onun eşyasını sana
veremez!" dedi. Artık Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Doğru söyledi. Bunu ona ver!" buyurdu ve bana verdi. Sonra zırhı
sattım da onunla Seni Selime kabilesinde bir bahçe satın aldım. İşte İslam'da
ilk edindiğim mal budur."
Tahric: Hasen. Şafii,
Sünen (12930) Muslim (1751)
394- (910) İbn Ka'b b.
Malik, amcasından rivayet ediyor: ''Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İbn
Ebi'l-Hukayk'a birlik gönderdiğinde kadınları ve çocukları öldürmekten
yasakladı."
Tahric: Sahih. Buhari
(4038)
395- (910/1) İbn Ka'b b.
Malik, amcasından rivayet ediyor: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İbn
Ebi'l-Hukayk'a birlik gönderdiğinde kadınları ve çocukları öldürmekten
yasakladı."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (17993)
396- (909) İbn Abbas
radıyallahu anhuma'dan: "es-Sa'b b. Cusame radıyallahu anh Rasulullah'dan
işitmiş bana şöyle haber verdi: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
müşriklerden gece baskınına uğrayıp isabet alan kadınları ve zürriyetlerinin
hükmü soruldu. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar da
onlardandır" buyurdu. Amr b. Dinar, ez-Zuhri'den rivayetinde: "Onlar
babalarına tabidir" buyurdu."
Tahric: Sahih. Muslim
(1745)
397c (909/1) İbn Abbas
radıyallahu anhuma'dan: "es-Sa'b b. Cusame el-Leysı radıyallahu anh bana
şöyle haber verdi: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e müşriklerden gece
baskınına uğrayıp isabet alan kadınları ve çocuklarının hükmü soruldu.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar da onlardandır"
buyurdu. Sufyan bazen rivayetinde şöyle derdi: "Onlar babalarına
tabidir" buyurdu."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (18000, 18001) Muslim (1745)
398- (1120) İbn Ömer
radıyallahu anhuma'dan: "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Nadir
oğullarının mallarını yaktı."
Tahric: Sahih. Muslim
(1746) Buhari (3021)
399- (1121) İbn
Şihab'dan: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Nadir oğullarının mallarını
yaktı. Birisi şöyle dedi: "Buveyre'de uçuşanyangın, Lüey oğulları eşrafina
ehemmiyetsiz geldi"
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (18029) Muslim (1746)
... (1121/1) İbn
Şihab'dan: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Nadir oğullarının mallarını
yaktı. Birisi şöyle dedi: "Buveyre'de uçuşanyangın, Lüey oğulları eşrafina
ehemmiyetsizgeldi"
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (18029) Muslim (1746)
400- (1120/1) İbn Ömer
radıyallahu anhuma'dan: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Nadir
ogullarının Buveyre'de bulunan hurmalıklarını yaktı."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sünen (18028)
401- (1131) Usame b. Zeyd
radıyallahu anh'den: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana Ebna
ahalisine sabah saldırmamı ve yakmamı emretti."
Tahric: Zayıf. Şafii,
Sünen (18032) mubhem ravİsİ vardır.
402- (1126) Musa b. Enes'ten:
Ömer b. El-Hattab radıyallahu an h, Enes
b. Malik radıyallahu
anh'e: "Şehri kuşattıgınız zaman nasıl yapacaksınız?" diye sordu. O
da dedi ki: "Birisini şehre gönderir ve ona deriden bir kalkan
yaparız." Ömer radıyallahu anh: "Taş atılırsa ne yapacaksınız?"
dedi. Enes radıyallahu anh: "O zaman öldürülmüş olur" dedi. Ömer
radıyallahu anh dedi ki: "Böyle yapmayın. Nefsim elinde olana yemin ederim
ki bir tane Müslümanın zayi edilmesine karşılık içinde dört bin kişi öldürülen
bir şehri feth etmek beni sevindirmez,"
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (17694)
403- (1127) es-Saib b.
Yezid'den: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud günü iki zırh
giyinerek çıktı."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (17700)
404- (1125) Enes b.
Malik radıyallahu anh'den: "Tuster'i kuşattık ve Hurmuzan Ömer radıyallahu
anh'ın hükmetmesi için getirildi. Ona götürdüğümüz zaman Ömer radıyallahu anh
ona: "Konuş" dedi. Hurmuzan: "Dirinin kelamıyla mı yoksa ölünün
kelamıyla mı konuşayım" dedi. Ömer radıyallahu anh: "Konuş, sakıncası
yok" dedi. Hurmuzan dedi ki: "Allah bizleri ve siz Arapları kendi
halimize hiç bırakmadı. Biz sizleri öldürür ve karşı koyardık. Ancak ne zaman
Allah sizlerle beraber oldu, artık size gücümüz yetmez ,oldu." Ömer
radıyallahu anh bana: "Ey Enes! Seri ne dersin?" diye sorunca:
"Ey mü'minlerin
emiri! Gelirken geride büyük bir güç ve kalabalık bir düşman topluluğu
bıraktım. Şayet sen bunu öldürürsen bundan geriye kalanlar hayattan ümitlerini
kesecek ve ölümüne bir karşılık koyacaklardır. Ancak hayatta bırakırsan geride
kalanları da buna tamah eder" dedim. Fakat Ömer radıyallahu anh bana:
"Ey Enes! Bera b. Malik ile Meczee b. Sevr'in katilini mi hayatta
bırakayım?" dedi. Onu- öldüreceğini anladığım zaman da: "Onu
öldüremezsin. Sen ona istediğin gibi konuş, sakınca yok" dedin. Ömer
radıyallahu anh dedi ki: "Ondan rüşvet mi aldın, sana bir şey mi
verdi?" Ben de:
"Ne rüşvet verdi,
ne de bir şeyaldım" dedim. Ömer radıyallahu anh: "Ya bunun böyle
(eman anlamında) olduğuna şahit getirirsin ya da cezaya senden başlarım"
dedi. Çıkınca ez-Zubeyr b. el-Avvam ile karşılaştım. O da benimle beraber
şahitlik etti. Ömer radıyallahu anh Hurmuzan'ı serbest bıraktı. Sonra Hurmuzan
müslüman oldu ve ona da maaş bağlandı."
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (18118) Ebu Ubeyd; el-Emval (304) İbn Ebi Şeybe (34084) Beyhaki
(9/96)
405- (611/2) İmran b.
Husayn radıyallahu anh'den: "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
ashabı Beni Ukayl'den bir kişi esir ettiler, onu bağlayıp taşlığa attılar.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun üzerine geldi, biz de yanında
idik. - yahut dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzerine kadife
sergi serdiği bir eşek üzerinde geldi - Adam: Ey Muhammed!" diye seslendi.
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun yanına gelerek: "Ne
istiyorsun?" diye sordu, Adam: "Beni niçin aldın? Hacıları geçeni
niçin aldın?" dedi.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) meseleyi büyültmek için: "Seni müttefiklerin olan
Sakif'in cinayetinden dolayı aldım." Sakifkabilesi, Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in ashabından iki kişiyi esir etmişlerdir," Sonra Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan ayrılıp gitti. Adam (tekrar) ona
seslenerek:
"Ey Muhammed! Ey
Muhammed!" dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) merhametli ve
nezaketli idi. Bu sebeple ona dönerek: "Ne istiyorsun?" diye sordu.
Adam: "Ben müslümanım" dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Eğer bu sözü kendi işine malik iken söylemiş olsaydın tamamıyla
kurtulurdun!" buyurdu. Sonra gitti. Adam tekrar seslenerek: "Ey Muhammed!
Ey Muhammed!" dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine yanına geldi.
Adam: "Ben açım, beni doyur; susuzum, beni sula!" dedi. Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Senin ihtiyacın bu mu?" dedi. Sonra
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu adamı Sakif'in esir aldığı o iki
kişiye fidye olarak verdi. Devesini de aldı."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (17943) Muslim (1641)
... (611) İmran b.
Husayn radıyallahu anh'den: "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı
Ukayl oğullarından bir adamı esir aldılar. Sakif de Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in ashabından iki kişiyi esir almıştı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Sakif'in esir aldığı iki kişiye karşı onu fidye olarak verdi."
Tahric: Sahih. Şafii, Sunen
(17907)
406- (1130) Yezid b.
Hurmuz'den: "Necdet, İbni Abbas radıyallahu anhuma'ya mektup yazarak ona
beş şey sormuş, İbni Abbas radıyallahu anhuma dedi ki: "İnsanlar İbn Abbas
Haruri'lerle yazışıyar diyorlar. Bir ilmi gizlemiş olmaktan korkmasam buna
cevap yazmazdım!" Necdet ona şöyle yazmıştı: "Bundan sonra: Bana
haber ver: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınlarla birlikte gaza
eder mi idi? Onlara hisse ayırır mıydı? Çocukları öldürür müydü? Yetimin
yetimlik müddeti ne zaman sona erer? Beşte bir kimin hakkıdır?" İbni Abbas
radıyallahu anhuma ona şu cevabı yazdı: "Bana mektup yazarak: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınlarla birlikte gaza eder miydi? diye sordun.
Evet onlarla birlikte gaza ediyordu. Onlar da yaralıları tedavi ediyor;
kendilerine ganimetten bir şeyler veriliyordu. Hisseye gelince: onlara hisse
ayırmamıştır. Şüphesiz Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çocukları da
öldürmezdi. O halde sen de Hızır aleyhi's-selam'ın ilmi gibi ilmin olup ileride
mümin ya da kafir olacağını bilmeden çocukları öldürme! Bana yazarak: Yetimin
yetimlik müddeti ne zaman sona erer? diye sordun. Muhakkak ki, adam vardır,
sakalı biter de hala kendi hakkını almaktan zayıf, kendi namına vermekten
zayıftır. İşte kendisi için başkalarının aldığının elverişlisinden almağa
başladı mı artık ondan yetimlik gitti demektir. Bana yazarak: Beşte birin kime
verileceğini sordun. Biz: Bu bizim hakkımızdır derdik, fakat kavmimiz bunu
bizim için kabul etmedi. Biz de sabrettik."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (17642) Muslim (1812)
407- (784) Yezid b.
Hurmuz'den: "Necdet, İbn Abbas radıyallahu anhu-
. ma'ya:
"RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınlarla savaşır mıydı? Onlara
hisse ayırır mıydı?" diye yazarak sordu. O da şöyle dedi: "RasuluIlah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınlarla savaşır, onlar yaralıları tedavi
ederlerdi. Onlara hisse ayırmazdı. Lakin ganimetten bir şeyler alırlardı."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (17674) Muslim (1812)
408- (1138) Malik b. Evs
b, Hadesan'dan: "el-Abbas ve Ali b. Ebi Talib
radıyallahu anhuma Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in malları hakkında tartışırlarken Ömer b.
el-Hattab radıyallahu anh'ın şöyle dediğini işittim: "Beni Nadir
kabilesin'in malları, Allah'ın Rasulüne fey' olarak verdiği şeylerden olup müslümanlar
bunların üzerine at ve deve koşturmamışlardı. Binaenaleyh yalnız Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e mahsustular, O da ailesinin senelik nafakasını
ayırır; kalanını Allah yolunda bir hazırlık olmak üzere hayvan ve silaha sarf
ederdi. Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etti. Sonra
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de bu konuda bulunan yetki Ebu Bekr
es-Sıddık radıyallahu anh'e geçti. Sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'de ve Ebu Bekr radıyallahu anh'de bulunan bu yetkiyi ikiniz benden
istiyorsunuz. Ben sizi, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ve Ebu Bekr
radıyallahu anh'ın yetkisinde iken nasıl yaptılarsa öyle kullanmak üzere
ikinize vermem için bana gelip davalaşıyorsunuz. İki yarısını ikinizden her birine
mi vereyim? İkiniz arasında daha önce vermediğim bir hükmü vermemi mi
istiyorsunuz? İzniyle gökleri ve yeri tutan Allah'a yemin ederim ki hayır!
Aranızda başka bir hüküm vermeyeceğim. Eğer ondan aciz kalırsanız bana iade
ediverin."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (12905)
Şafii dedi ki:
"Sufyan bana şöyle dedi: "Ben bunu ez-Zuhri'den işitmedim. Lakin bunu
Amr b. Dinar bana Zuhri'den nakletti." Ben: "Anlattığın gibi
mi?" dedim. "Evet" dedi."
Tahric: Şafii,
Sunen(12906)
409- (1141) İbn Ömer radıyallahu
anhuma'dan: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim de içinde
bulunduğum bir seriyyeyi Necid tarafına gönderdi. Asker birçok develeri ganimet
olarak aldılar. Bu ganimetten hisseleri on ikişer yahut on birer deve idi;
kendilerine birer deve de nefel olarak verildi."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (12953)
410- (1142). İbn Ömer
radıyallahu anhuma'dan: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) atlara
ganimetten iki pay, atlılara da bir pay verdi."
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (13020) Buhari (2863) Muslim (1762)
411- (1143) Yahya b.
Abbad b. Abdillah b. ez-Zubeyr'den: "ez-Zubeyr b. el-avvam radıyallahu anh
ganimetten dörtpayaldı. Bir pay kendisi için, iki payatı için ve bir pay da
akrabalığı içindi."
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (13051) mevsul olarak: Ahmed (1/166)
Şafii rahimehullah dedi
ki:'Allahu a'lem akrabalık için olan payı annesiSafiyye radıyallahu'anha'dan
dolayı idi.
Tahric: Şafii, Sunen
(13052)
Nitekim Sufyan, Hişam'dan,
onun da Yahya'dan işitmesi konusunda tereddüt etti. Fakat ne Sufyan, ne de
Hişam'dan rivayet eden diğerleri bunun Hişam'ın Yahya'dan rivayeti olmasında
tereddüt ettiler.
Tahric: Şafii, Sunen
(13053)
412- (1144) Cubeyr b.
Mut'im radıyallahu anh'den: "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Zi'l-Kurba denilen Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yakın akrabalarının
hisselerini Haşimoğulları ve Muttalib oğulları arasında taksim edince, ben ve
Osman b. Affan radıyallahu anh onun yanına geldik ve şöyle dedik: "Ey
Allah'ın Rasulü! Haşimoğullarının üstünlüğünü inkar etmiyoruz. Zira, Allah seni
onlardankılmış. Muttalib oğullarına verdin bize birşeyler vermedin. Halbuki
senin yanında biz de onların durumundayız." Bunun üzerine Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) parmaklarını birbirine geçirerek:
"Haşimoğulları ve
Muttalib oğulları aynı şeydir, birbirinden farksızdır" buyurdu."
Tahric: Sabih ligayrihi.
Şafii, Sunen (13102.) Buhari (3502) Nesai (4137)
413- (1144/1) Cubeyr b.
Mut'im radıyallahu anh, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynı manada
rivayet etti,
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (13103)
414- (1144/2) Cubeyr b.
Mut'im radıyallahu anh, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynı manada
rivayet etti,
Tahric: Sahih. Şafii,
Sünen (13104, 13105)
415- (1145) Ali b.
el-Huseyn rahimehullah, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den aynısını
şu ziyade ile rivayet etti: "Haşim oğulları ile Muttalib oğullarını
ayırana Allah lanet etsin."
Tahric: Zayıf. Şafii,
Sünen (13116) isnadı mu'daldir.
416- (1144/3) Cubeyr b.
Mut'im radıyallahu anh'den: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zi'l-kurba'nın payını Haşim oğulları ile Muttalib oğulları arasında taksim
etti. Abdu Şems oğulları ile Nevfel oğullarına ondan bir şey vermedi."
Tahric: Sahih ligayrihi.
417 - (1146) Abdurrahman
b. Ebi Leyla'dan: "Ahcaru'z-Zeyd yanında Ali radıyallahu anh ile
karşılaştım ve ona: "Babam ve annem sana feda olsun, Ebu Bekr ve Ömer
radıyaBahu anhuma siz ehl-i beyt'in beşte bir hakkı hususunda ne
yaptılar?" dedim. Ali radıyallahu anh dedi ki: "Ebu Bekr'e Allah
rahmet etsin, onun zamanında beşte bir yoktu. Olan hakkımızı da tamamen aldık
Ömer radıyallahu anh'e gelince, Sus ve Ahvaz - yahut Ahvaz ve Faris dedi - maHarı
gelinceye kadar bize vermeye devam etti. (Rebi dedi ki: Şafii, kendisinin şekke
düştüğünü söyledi.) Müslümanların ihtiyaçları vardı Ömer radıyallahu anh dedi
ki: "İsterseniz size hakkınızı bırakırım. Ancak onu bize mal gelip de
sizin hakkınızı verinceye kadar müslümanların ihtiyaçlarına bıraktık"
El-Abbas radıyallahu anh, bana dedi ki: "Hakkımızı yedirme!" Ben de
dedim ki: "Ey Ebu'l-Fadl! Müminlerin emirine icabet etmeye ve
müslümanların ihtiyaçlarını gidermeye biz daha layık değil miyiz?" Mal
gelip de bize verilmeden önce Ömer radıyaBahu anh vefat etti." El-Hakem,
Matar el-Verrak'ın rivayetinde dedi ki: "Ömer radıyaBahu anh şöyle dedi:
"Sizin bir hakkınız var ama bilmiyorum hepsi mi? Dilerseniz size uygun
gördüğüm miktarını vereyim" Biz bunu kabul etmedik ve tamamını istedik O
da bize tamamını vermeyi kabul etmedi:'
Tahric: Çok zayıf.
Şafii, Sunen (13139) İbrahim b. Muhammed metruktur. Beyhaki (6/334) Begavi,
Şerhu's-Sunne (2737)
418- (1147) Malik b.
Evs'ten: Ömer radıyallahu anh şöyle dedi: "Verilmiş olsun veya olmasın,
eliniz altında bulunanlar (köle ve cariyeler) dışında herkesin bu maldan hakkı
vardır."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (13179) Abdurrazzak (20039)
419- (1147/1) Malik b.
Evs, Ömer radıyallahu anh'den benzerini rivyet etti ve şöyle dedi: "Eğer
yaşarsam Himyer'in bir dağ yamacında olan bir çoban da hakkını alacaktır."
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (13180) Abdurrazzak (20040)
420- (1201) Cerir
radıyallahu anh'den: "Becile kabilesi insanların dörtte biri idi. Ömer
radıyallahu anh onlara Sevad arazisinin dörtte birini taksim etti. Üç veya dört
sene kullandılar. Ben tereddüt ettim. Sonra Ömer radıyallahu anh'e geldim.
Yanımda onlardan bir kadın daha vardı ki ismini hatırlayamadım. Ömer
radıyallahu anh dedi ki: "Şayet sorgulanacak bir paylaştırıcı olmasaydım,
daha önce size verdiğimi sizde bırakırdım. Lakin şimdi onu müslümanlara geri
vermeyi uygun görüyorum."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (18365) Tahavi Şerhu Meani'l-Asar (5122-23)
421- (1149) Ebu Cafer
Muhammed b. Ali'den: "Ömer radıyallahu anh divanları düzenlediği zaman
şöyle dedi: "Kimden başlamamı uygun görürsünüz?" Ona: "Sana en
yakın olan akrabalarından başla" dediler. O da dedi ki:
"Bilakis Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e en yakın olan akrabalarından başlayacağım."
Tahric: Zayıf. Şafii,
Sunen (13209) Ebu Ubeyd, el-Emval (549, 550) isnadı kopuktur.
422- (1148) İbn Ömer
radıyallahu anhuma'dan: "Uhud savaşında Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e arz edildim. O zaman on dört yaşında idim, beni reddetti. Sonra
Hendek savaşında ben on beş yaşında iken arz edildim, savaşa katılmama izin
verdi." Nafi diyor ki: Bu hadisi Ömer b. Abdilaziz rahimehullah'a
anlattım. Dedi ki: "İşte bu öldürülecek olan ile bırakılacak olan zürriyet
arasındaki ayrımdır." Bunun üzerine on beş yaşında olanların savaşta
öldürülebileceği, bu yaşa varmamış alanlarında çocuk kabul edilmesini
yazdı."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (13188, 13189)
423- (1199) Ebu Hureyre
radıyallahu anh'den: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Müsabaka (yarış yapmak) at ve deve koşturmakta, ok ve benzeri şeyleri
atmaktadır."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (19441) Ebu Davud (2574) Tirmizi (1700) Nesai (3586) İbn Mace (2878)
424- (1199/1) Ebu
Hureyre radıyallahu anh'den: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu:"Müsabaka (yarış yapmak) at ve deve koşturmakta, ok ve benzeri
şeyleri atmaktadır."
Tahric: Sahih ligayrihi.
Şafii, Sunen (19442) Ebu Davud (2574) Tirmizi (1700) Nesai (3586) İbn Mace
(2878)
425- (1200) İbn Ömer
radıyallahu anhuma'dan: "RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) besili
atlara koşu yarışı yaptırırdı."
Tahric: Sahih. Şafii,
Sunen (19444) Buhari (2869)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: