BEYYİNE 6 / 7 |
إِنَّ
الَّذِينَ
كَفَرُوا
مِنْ أَهْلِ
الْكِتَابِ
وَالْمُشْرِكِينَ فِي
نَارِ
جَهَنَّمَ
خَالِدِينَ
فِيهَا أُوْلَئِكَ
هُمْ شَرُّ
الْبَرِيَّةِ
{6} إِنَّ الَّذِينَ
آمَنُوا
وَعَمِلُوا
الصَّالِحَاتِ
أُوْلَئِكَ
هُمْ خَيْرُ
الْبَرِيَّةِ
{7} |
6.
Gerçek şu ki; ister kitab ehlinden olsun, ister müşriklerden olsun o kafir
olanlar, cehennem ateşindedirler. Orada ebedi kalıcıdırlar. Yaratılanların en
kötüleri de işte bunlardır.
7. İman edip,
salih amel işleyenler ise; işte bunlar, yaratılanların en hayırlılarıdır.
"Gerçek şu ki;
ister kitab ehlinden olsun, ister müşriklerden olsun o kafirler"
buyruğundaki "müşrikler" daha önce geçen "kafirler"
(lafzında geçen ve "ler"in anlamını veren); (...) üzerine
atfedilmiştir. Yahutta: "Ehlinden" lafzına atfedilmiş bir mecrur
olabilir.
"Cehennem
ateşindedirler. Orada ebedi kalıcıdırlar. Yaratılanların en kötüleri de işte
bunlardır."
"Yaratılanlar"
lafzını Nafi ve İbn Zekvan her iki yerde de (yani altı ve yedinci ayetlerde de)
asla uygun olarak hemzeli okumuştur. (Berie şeklinde) Bu da Arapların;
"Allah mahlukatı yarattı, O, yoktan var edendir, yaratandır"
şeklindeki kullanımlarından gelmektedir. Yüce Allah da: "Bizim onu yaratmamızdan
önce" (Hadid, 22) diye buyurmaktadır. (Kelimenin kökünün hemzeli olduğuna
işaret etmektedir). Diğerleri ise, hemzesiz ve onun yerine "ye"
harfini şeddeli olarak (beriyye şeklinde) okumuşlardır.
el-ferra dedi ki: Eğer
"beriyye" lafzı toprak anlamına gelen: (...)'dan alınmış ise bunun
aslı hemzesizdir. Bu kökten olmak üzere: "Allah onu yarattı, yaratır,
yaratmak" denilir. el-Kuşeyri dedi ki: Her kim "beriyye"nin
"toprak" demek olan "el-bera"den geldiğini söylüyor ise,
melekler bu lafzın kapsamına girmez, görüşünde demektir.
"el-Beriyye"
lafzının: "Kalemi traş ettim" ifadesinden geldiği de söylenmiştir. O
vakit melekler de bunun kapsamına girer. Ancak bu zayıf bir görüştür. Çünkü bu
durumda bu lafzı "hemzeli" okuyanların bu okuyuşlarının hatalı olduğunu
söylemek icab edecektir.
Yüce Allah'ın:
"Yaratılanların en kötüleri" buyruğu, yaratılmışların en kötüleri
demektir. Bunun umum(genellik) ifade etme ihtimali olduğu da söylenmiştir.
Bazıları da onlar Peygamber (s.a.v.)'ın döneminde bulunan yaratıkların
kötüleridir. Yüce Allah'ın: "Ve sizi alemler üzerine gerçekten üstün
kıldığımı hatırlayın" (el-Bakara, 47) buyruğunda olduğu gibi; ki
çağdaşınız olan alemlerin üzerine", demektir. Çünkü bundan önceki
ümmetlerin kafirleri arasında onlardan daha da kötü kimselerin olması uzak bir
ihtimal değildir. Firavun ve Salih (a.s)'ın dişi devesini kesen kişi gibi, Aynı
şekilde "bunlar yaratılanların en hayırlılarıdır" buyruğunun da ya
umumi anlamda olması sözkonusudur yahutta kendi dönemlerindeki yaratılmışların
en hayırlıları olmaları sözkonusudur
Ademoğullarının
meleklerden üstün olduğunu kabul edenler bu lafzın hemze'li okuyuşunu delil
göstermişlerdir. Buna dair açıklamalar daha önceden el-Bakara Süresi'nde (33. ayet,
3. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Ebu Hureyre (r.a) dedi ki: Mümin, aziz ve
celil Allah nezdinde, kendi yanında bulunan bazı meleklerden daha değerli ve
üstündür.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN