ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

BEYYİNE

5

وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ حُنَفَاء وَيُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُؤْتُوا الزَّكَاةَ وَذَلِكَ دِينُ الْقَيِّمَةِ

 

5. Halbuki onlar, O'nun dininde ihlas sahipleri ve Hanifler olarak Allah'a ibadet etmelerinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekatı vermelerinden başkası ile emrolunmadılar. Dosdoğru din işte budur.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız:

 

1- Dini Allah'a Halis Kılmak:

2- Hanifler:

3- Dosdoğru Din; Namaz Kılmayı ve Zekat Vermeyi Emreder:

 

1- Dini Allah'a Halis Kılmak:

 

"Halbuki onlar O'nun dininde" yani ibadetlerinde "ihlas sahipleri ... olarak Allah'a ibadet etmelerinden" O'nu tevhid etmelerinden " ... başkası ile emrolunmadılar." Yani bu kafirlere, Tevrat ve İncil'de verilen emir sadece budur.

 

"İbadet etmeleri" buyruğundaki "lam" harfi "... me" anlamındadır. Yüce Allah'ın: "Allah size açıklamak ister." (en-Nisa, 26); "Onlar Allah'ın nurunu söndürmek isterler." (Saf, 8); "Alemlerin Rabbi (Allah)'a teslim olmakla emrolunduk" (el-En'am, 71) buyruklarında olduğu gibi. Abdullah (b. Mesud)'ın kıraatinde de; "Halbuki onlar. .. Allah'a ibadet et-

melerinden ... başkası ile emrolunmadılar" şeklindedir.

 

"De ki: Ben, Allah'a dini yalnız O'na halis kılarak ibadet etmekle emrolundum" (ez-Zümer, 11) buyruğu da bu (buyrukların) anlamı(nı) ihtiva etmektedir.

 

İşte bu buyruk, ibadetlerde niyetin vacib olduğunun delilidir. Çünkü ihlas, kalbin amelleri arasındadır. Ondan başkasının değil de yalnızca Allah'ın rızası ancak kalb ile istenir.

 

2- Hanifler:

 

"Hanifler olarak"; bütün dinleri bir kenara bırakarak, İslam dinine yönelerek. .. demektir. İbn Abbas şöyle diyordu: Hanifler, İbrahim (a.s)'ın dini üzere olanlar, demektir. Hanif'in; sünnet olan ve hacceden kimsenin adı olduğu da söylenmiştir ki bu açıklamayı Said b. Cübeyr yapmıştır. Dilciler de şöyle demiştir: Bu lafzin aslı "İslam'a yöneldi" demek olan; "İslam'a hanif oldu (yöneldi)" ifadesinden gelmektedir.

 

3- Dosdoğru Din; Namaz Kılmayı ve Zekat Vermeyi Emreder:

 

"Namazı dosdoğru" belirlenmiş vakitlerinde, belirlenmiş sürette "kılmalarından, zekatı vermelerinden" onu yerli yerince ödemelerinden "başkası ile emrolunmadılar. Dosdoğru din işte budur." Yani gereklerini yerine getirmekle emrolundukları bu din, dosdoğru dindir. ez-Zeccac dedi ki: İşte dosdoğru yolda giden ümmetin dini bu dindir.

 

"Dosdoğru" lafzı hazfedilmiş bir mevsufun sıfatıdır. Yahutta hakkı dimdik ayakta tutan, yani hakkı yerine getiren ümmetin dini diye de açıklanabilir. Abdullah (b. Mesud)'ın kıraatinde; "İşte dosdoğru din budur" şeklindedir.

 

el-Halil dedi ki: "Dosdoğrular" lafzı; "Dosdoğru" lafzının çoğuludur. Bu ile (...) aynı şeydir.

 

el-Ferra dedi ki: Yüce Allah burada "din"i aynı zamanda sıfatı da olan: "Dosdoğru" lafzına izafe etmiştir. Çünkü bunlar farklı lafızlardır. Yine ondan nakledildiğine göre bu, bir şeyin bizzat kendi kendisine izafe edilmesi kabilindendir. Sondaki "he (yuvarlak te)" ise övgü ve mübalağa için gelmiştir.

 

Sondaki "he (yuvarlak te)"nin "millet (din)" yahut şeriata raci olduğu da söylenmiştir. 

 

Muhammed b. el-Eş'as et-Talakani dedi ki: "Dosdoğru" burada, sözü geçen kitaplara raci olup "din" ona izafe edilmiştir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Beyyine 6-7

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR