ALAK 15 / 16 |
كَلَّا
لَئِن لَّمْ
يَنتَهِ
لَنَسْفَعاً
بِالنَّاصِيَةِ
{15} نَاصِيَةٍ
كَاذِبَةٍ
خَاطِئَةٍ {16} |
15.
Sakınsın! Eğer vazgeçmezse -andolsun ki- şiddetle yakalayıp çekeriz alnından.
16. O
yalancı ve günahkar alnından.
Ey Muhammed! Ebu Cehil
sana eziyet vermekten "sakınsın ... şiddetle yakalayıp, çekeriz
alnından." Yani onu alçaltacağız. Kıyamet gününde onun alnından
yakalayacağız ve alnı ayakları ile birlikte katlanıp, dürülecek ve bu haliyle
cehenneme atılacaktır diye de açıklanmıştır. Nitekim Yüce Allah bir başka yerde
şöyle buyurmaktadır: " ... alınlarından ve ayaklarından yakalanacak"
(er-Rahman, 41)
Ayet-i kerime her ne
kadar Ebu Cehil hakkında ise de, bütün insanlar için bir öğüt, itaat etmeyen
yahut başkalarının itaat etmesini engelleyen herkes için bir tehdittir.
Dilciler derler ki: Bir
şeyi yakalayıp, şiddetle çekmeyi ifade etmek üzere: "O şeyi şiddetle
yakalayıp, çektim" (denilir), derler. "Atının alnını (perçemini)
şiddetle yakalayıp, çekti" denilir. Şair de şöyle demiştir: "Öyle bir
toplulukturlar ki onlar (savaş için) yüksek sesle bağırmalar çoğaldı mı,
görürsün onların Kimisi tayına gem vurmuş, kimisi (atının perçemini) şiddetle
yakalayıp, çekmiş."
Bu tabirin ateş ve
güneş, bir kimsenin yüzünün durumunu karartmaya doğru değiştirdiği halini
anlatmak üzere kullanılan: "Ateş ve güneş onun (yüzünün) tenini siyaha
doğru değiştirdi" tabirinden alınmıştır.
Nitekim şair şöyle
demiştir: "Tencerenin konulduğu Muarris (denilen yer) de kararmış ocak
taşları Ve yere yapışmış havuzun etrafını çeviren tümsek bir engel
(vardır)."
"Alın;
perçem"; başın ön tarafındaki saçın adıdır. Bununla insanın tamamı
kastedildiği de olur. Nitekim insanın tamamına işaret etmek süretiyle:
"Bu, mübarek bir alın (perçem)dir" denilir. Bir kimseyi zelil edip,
fakir düşürmek istedikleri vakit, alnından (perçeminden) yakalayan Arapların
adeti üzere özellikle alın sözkonusu edilmiştir.
el-Müberred dedi ki:
"Şiddetle yakalayıp çekmek" şiddetle çekmek demektir ki, biz onun
perçeminden yakalayıp, onu cehenneme doğru sürükleyeceğiz, demektir.
Bunun vurmak anlamına
geldiği de söylenmiştir ki, mutlaka onun yüzüne vuracağız (tokatlayacağız),
demektir. Hepsi anlam itibariyle birbirine yakındır. Yani yakalanacağı vakit
aynı zamanda ona vurulacak, sonra da cehenneme doğru çekilip, sürüklenecektir.
Daha sonra (alnın) bedeli olarak şöyle buyurmaktadır:
"O yalancı ve
günahkar alnından." Yani söylediği sözlerinde yalancı, fiilinde günahkar
(hati') olan Ebu Cehil'in alnından (yakalayacağız.) Hati' (günahkar) ise
yakalanır ve cezalandırılır, ancak muhti' (kasten günah ve hata işlemeyen) ise,
sorumlu tutulmaz.
Alnın; günahkar ve
yalancı olmakla nitelendirilmesi Yüce Allah'ın: "Rablerine
bakıcıdırZar" (el-Kıyame, 23) buyruğunda yüzlerin "bakmak" ile
nitelendirilmesine benzer.
Şöyle de açıklanmıştır:
O alnın sahibi yalancı ve günahkardır, demektir.
Nitekim; "gündüzün
oruçludur, gecesi ayaktadır" denilmesi de buna benzer ki; gündüzün oruç
tutar, geceleyin namaz kılar, demektir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN