TİN 1 |
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ وَالتِّينِ
وَالزَّيْتُونِ |
1. Andolsun incire ve
zeytine
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız:
1- Buradaki "İncir ve
Zeytin"den Kasıt:
2- Bu Görüşlerin Sahih Olanları:
3- İncirde Zekat Var mıdır?
1- Buradaki "İncir
ve Zeytin"den Kasıt:
"Andolsun incire ve
zeytine" buyruğu hakkında İbn Abbas, el-Hasen, Mücahid, İkrime, İbrahim
en-Nehai, Ata b. Ebi Rebah, Cabir b. Zeyd, Mukatil ve el-Kelbi şöyle
demişlerdir: Bu sizin yemekte olduğunuz, incir ve yağını sıkıp çıkardığınız,
bildiğiniz zeytindir Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ve Turu Sina'dan çıkan
yağ veren ve yiyenlere katık olan bir ağaç da (yarattık)." (el-Mu'minun,
20)
Ebu Zerr dedi ki:
Peygamber (s.a.v.)'a bir sepet incir hediye edildi, o: "Yeyiniz" diye
buyurdu ve kendisi de ondan yedi. Sonra da şöyle buyurdu: Eğer bir meyvenin
cennetten inmiş olduğunu söyleyecek olsaydım, o budur diyecektim. Çünkü
cennetin meyvelerinin çekirdeği yoktur Siz bunu yiyiniz. Çünkü bu meyve
basurları keser ve nükris (diye bilinen eklemdeki ağrılar demek olan gut)
hastalığına karşı fayda sağlar.''
Muaz'dan rivayet
edildiğine göre o bir zeytin çubuğu ile dişlerini misvaklamış ve şöyle
demiştir: Peygamber (s.a.v.)'ı şöyle buyururken dinledim: "Zeytin
(ağacının çubuğu) ne güzel misvaktır! O mübarek bir ağaçtandır, ağıza hoş bir
koku verir ve dişlerin sarılığını giderir. O benim de, benden önceki
peygamberlerin de misvakıdır. ''
Yine İbn Abbas'tan
rivayet edildiğine göre incir, Nuh (a.s.)'ın Cudi üzerinde inşa ettiği mescid, zeytin
Beytu'l-Makdis mescididir, demiştir. ed-Dahhak da, incir Mescid-i Haram, zeytin
Mescid-i Aksa'dır demiştir. İbn Zeyd'e göre incir Dımaşk mescidi, zeytin de
Beytu'l-Makdis'in mescididir.
Katade: İncir Şam'ın
üzerinde inşa edildiği dağdır, zeytin Beytu'l-Makdis'in üzerinde bulunduğu
dağdır, demiştir.
Muhammed b. Ka'b dedi
ki: İncir Ashab-ı Kehf'in mescidi, zeytin İlya mescidi demektir.
Ka'b el-Ahbar ve yine
Katade ile İkrime ve İbn Zeyd şöyle demişlerdir: İncir Dımaşk, zeytin
Beytu'l-Makdis'tir. et-Taberi'nin tercih ettiği de budur.
el-Ferra dedi ki: Ben
Şam ahalisinden bir kişiyi şöyle derken dinledim: İncir Hulvan'dan, Hemezan'a
kadar olan bölge arasındaki dağlardır. Zeytin ise Şam dağlarıdır.
Bunların Şam'da iki dağ
oldukları da söylenmiştir. Süryanice de bunlara Turu Zeyta (zeytin dağı) ve
Turu Tina (incir dağı) denilir. Bu dağlara bu isimlerin veriliş sebebi bu
dağlarda bu meyvelerin yetişmesidir. Ebu Mekin de İkrime'den böylece rivayet
etmiştir. Buna göre İkrime, incir ile zeytin Şam diyarında iki dağın adıdır,
demiştir. en-Nabiğa da şöyle demiştir: "O bulutlar yan taraftan Teyn
denilen yere geldiler."
Burada (Teyn) bir yerin
adıdır.
Muzarın hazfedilmiş olma
ihtimali de vardır. Yani incir ve zeytinin bittiği yere andolsun, demek olabilir.
Fakat Kur'an'ın zahiri ifadelerinden buna dair bir delil olmadığı gibi; ona
muhalefet etmenin caiz olmadığı zatın buyruklarından da böyle bir delil
bulunmamaktadır. Bu açıklamayı en-Nehhas yapmıştır.
2- Bu Görüşlerin Sahih
Olanları:
Bu görüşlerin en sahih
olanı birincisidir. Çünkü hakikat anlamı odur. Bir delil bulunmadıkça da
hakikat anlamı bırakılıp, mecaz! anlama geçilmez. Şanı Yüce Allah'ın incire
yemin etmesi, cennette Adem (a.s)'ın kendisi ile örtündüğü ağaç oluşundan
dolayıdır. Çünkü Yüce Allah: "Ve üzerlerine cennet yapraklarından üstüste
koyarak örtmeye başladılar.'' (el-A'raf, 22) diye buyurmuştur ki; bu koydukları
şey de incir ağacının yaprağı idi.
Bir başka açıklamaya
göre, incir ile yemin etmesi, bu meyvedeki pek büyük lütfu açıklaması içindir.
O görünüşü itibariyle güzel, tadı hoş, kokusu hoş, toplanması kolay ve
büyüklüğü de bir lokma kadardır. Bu hususta şu beyitleri söyleyen ne güzel
söylemiş:
"Kuşluk vaktinde
dallardaki incire bak! Derisi parçalanmış, boynunu yana yatırarak Sanki elinden
alınmış bir nimetin sahibi idi De, elbisesi yeni iken sonra eskidi Tepelerdeki
en küçük, onların en büyükleridir Fakat yollarda onun için çağırılır."
Bir başka şair de şöyle
demiştir: "İncir bana göre her meyveden üstündür Parlak dalında eğilip
büküldüğü vakit Yüzü tırmalanmış, balı akmış Sanki Allah'a haşyetinden rükua
eğilmiş."
Yüce Allah'ın zeytine
yemin etmesı ıse şu buyruğunda onu İbrahim (a.s)'a benzetmesinden dolayıdır.
"Mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulan ... " (en-Nur, 35) Şam ve
Mağrib ahalisinin çoğunlukla kullandıkları katık odur. Onlar zeytini katık
olarak kullandıkları gibi, pişirdikleri yemeklerde de (yağını) kullanıyorlar,
onunla kandillerini tutuşturarak aydınlanıyorlar. Karın hastalıkları, çeşitli
yaralar ve irinlerin tedavisinde kullanılır. Onda pekçok faydalar vardır.
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Siz zeytinyağını yiyiniz, onu
vücudunuza sürünün. Çünkü o hiç şüphesiz mübarek bir ağaçtandır. ''
Bu hususa dair
açıklamalar daha önceden el-Mu'minun Süresi'nde (35. ayetin tefsirinde) geçmiş
bulunmaktadır.
3- İncirde Zekat Var
mıdır?
İbnu'l-Arabi dedi ki:
Şanı Yüce yaratıcının inciri yaratmak ile bize lütfunu hatırlattığı ve ondaki
lütfun büyüklüğün gıda olarak kullanılıp, saklanabilme özelliği olması
dolayısıyla biz incil'de zekatın sözkonusu olduğu görüşündeyiz. İncire zekatın
düştüğünü açıkça ifade etmekten birçok ilim adamının kaçınmasının sebebi ise,
yöneticilerin zulmünden kaçınmak istemeleridir. Çünkü onlar zekata tabi olan
mallar hususunda haddi aşar, ileri giderler. Çok doğru sözlü Yüce Peygamberin
(Allah'ın salat ve selamı ona) haber verip, uyardığı şekilde, zekatı ödenmesi
gereken bir borçmuş gibi (zorbalıkla) tahsil etmeye kalkışırlar. Bundan dolayı
ilim adamları yöneticilere haksızca ve zulümle başkalarının malına el
uzatmaları için fırsat vermek istemediler. Şu kadar var ki; kişinin Rabbinin
üzerindeki nimetin hakkını ödemek süretiyle üzerine düşen görevini yerine
getirmesi gerekir. Şafii, bu ve benzeri illet (sebeb) dolayısıyla şöyle
demiştir: Zeytinde zekat yoktur. Fakat sahih olan, her ikisinde de (incir de ve
zeytinde de) zekatın vacib olduğudur.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN