ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

İNŞİRAH

5

/

6

 

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراً {5}

 إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراً {6}

 

5. Çünkü gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.

6. Evet, gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.

 

Yani muhakkak darlık ve sıkıntıyla birlikte kolaylık, yani genişlik ve zenginlik vardır. Yüce Allah bunu tekrarlayarak: "Evet, gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır" diye buyurmaktadır.

 

Bazıları buradaki tekrarlama ifade için bir tekiddir, demiştir. "At at! Acele et acele et!" denilmesi gibi. Yüce Allah da şöyle buyurmuştur: "Sakının yakında bileceksiniz. Evet, sakının ileride bileceksiniz." (Tekasur, 34) Bunun benzeri cevap verirken: "Evet evet, hayır hayır" demek gibidir. Bundan maksat, gerekli açıklamayı yapmak ve mübalağa etmektir.

Bu açıklamayı el-Ferra yapmıştır. Şairin şu beyiti de bu kabildendir: "İçimden geçirdim bazı şeyleri Nefsim için daha uygundur (evet) onun için daha uygundur."

 

Kimileri de şöyle demiştir: Araplar marife bir ismi sözkonusu edip, sonra onu tekrarlayacak olurlarsa aynı şeyi tekrarlamış olurlar. Eğer o ismi önce nekre (belirtisiz) olarak kullanıp, sonra onu tekrar ederlerse, o zaman bunlar farklı şeylerdir, iki ayrı varlıktır. Böylelikle (bu buyruk) ümidi daha bir pekiştirir, sabırlı olmaya daha çok teşvik eder. Bu açıklamayı Saleb yapmıştır.

 

İbn Abbas dedi ki: Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Ben bir zorluk yarattığım halde, iki kolaylık yaratmışımdır. Hiçbir zaman bir zorluk, iki kolaylığı yenmez.

 

Hadis-i şerifte Peygamber (s.a.v.)'dan bu süre hakkında şöyle buyurduğu zikredilmiştir: "Tek bir zorluk, iki tane kolaylığı asla yenik düşüremez."

 

İbn Mesud dedi ki: Nefsim elinde olana yemin ederim ki, eğer zorluk bir taşın içerisinde dahi olsa, kolaylık onun bulunduğu yere girinceye kadar arkasından gider ve asla bir zorluk iki kolaylığı yenik düşüremez.

 

Ebu Ubeyde b. el-Cerrah, Ömer b. el-Hattab'a yazdığı mektubunda kalabalık Bizans ordularından ve onlardan korkusundan sözetmişti. Ömer (r.a) ona şunları yazdı: İmdi, herhangi bir mü'min bir zorluk ve sıkıntı ile karşı karşıya kalacak olursa, mutlaka ondan sonra Yüce Allah, ona bir kurtuluş takdir eder ve hiçbir zaman bir zorluk iki kolaylığı yenemez. Yüce Allah kitabında şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Sabredin, sabır yarışı yapın ve ribatta bulunun. Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.'' (Al-i İmran, 200)

 

Aralarında el-Cürcani'nin de bulunduğu bir topluluk da şöyle demiştir: Bu sonradan uydurulmuş bir açıklamadır. Eğer bu böyle olursa o vakit bir kimse: Bu atlı ile birlikte bir kılıç vardır. Şüphesiz bu atlı ile birlikte bir kılıç vardır, diyecek olursa, atlının bir, kılıçların da iki tane olması gerekirdi. Fakat doğrusu şöyle söylemek olmalıdır: Allah peygamberi Muhammed (s.a.v.)'ı malı az ve varlıksız olarak peygamberlikle görevlendirmişti. Müşrikler fakir olduğundan ötürü onu ayıpladılar. Öyle ki ona: Senin için bir miktar mal toplayalım, demişlerdi. O da bundan ötürü kederlenmiş ve fakirliğinden ötürü kendisini yalanladıklarını sanmıştı. Yüce Allah, onu teselli etti ve onun üzerindeki nimetlerini sayıp döktü. "Çünkü gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır" buyruğu ile ona zengin olacağı vaadinde bulundu. Yani fakirsin diye seni ayıplamaları seni üzmesin. Çünkü bu zorluk ile birlikte acilen -yani dünya hayatında- bir kolaylık vardır. Yüce Allah, ona verdiği vaadi gerçekleştirmiştir. Hicaz ve Yemen fethini ona müyesser kılmadan ve ona genişlik vermeden önce vefat etmedi. Öyle ki, tek bir kişiye ikiyüz deve verebiliyor, çok değerli malları bağışlayabiliyor, ayrıca kendi aile halkı için de bir yıllık erzaklarını bir kenara ayırabiliyordu. Dünya hayatına dair bütün bu lütuf ve ihsanlar, her ne kadar Peygamber (s.a.v.)'a özgü ise de, bunun kapsamına -yüce Allah dilediği takdirde- ümmetinden bazı kimseler de girer. Daha sonra Yüce Allah ahirette ona ihsan edilecek bir başka lütfu sözkonusu etmektedir. Bu da Peygamber (s.a.v.)'a bir tesellidir. O bakımdan Yüce Allah, ibtida ile (yani yeni bir cümle olarak): "Evet, gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır" diye buyurmuştur ki; bu (öncekinden) farklı bir şeydir. Bunun yeni bir başlangıç olduğunun delili ise; başına "fe" yahut "vav" ya da atfa delalet eden başka herhangi bir harfin (edatın) gelmemiş olmasıdır. O halde bu, bütün mü'minler için umumi bir vaaddır ve kimse bunun dışında değildir. Yani dünya hayatında müminlerin karşı karşıya kaldığı zorluklarla birlikte ahirette kaçınılmaz olarak bir kolaylık vardır. Bazan dünyadaki kolaylık ile ahiretteki kolaylık da bir arada bulunabilir. Haberde yer alan "bir zorluk, iki kolaylığı asla yenemez" ifadesi tek bir zorluğun her ikisini yenik düşüremeyeceği ancak eğer galib gelirse onlardan birisinin ötekini yenebileceğini göstermektedir ki bu da (yenik düşecek olanın) dünyadaki kolaylık olduğu anlaşılmaktadır. Ahiretteki kolaylık ise, kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir ve hiçbir şey onu yenik düşüremez.

 

Yahut şöyle de açıklanabilir: "Evet, gerçekten güçlükle" bu Mekkelilerin Peygamber (s.a.v.)'ı Mekke'den çıkarmaları demektir; "beraber kolaylık vardır." Bu da onun şanla, şerefle, güç ve kuvvetle onbin kişi ile birlikte Mekke'nin fethi gününde Mekke'ye girmesidir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

İnşirah 7-8

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR