LEYL 11 / 13 |
وَمَا
يُغْنِي
عَنْهُ
مَالُهُ
إِذَا تَرَدَّى
{11} إِنَّ
عَلَيْنَا لَلْهُدَى
{12} وَإِنَّ
لَنَا
لَلْآخِرَةَ
وَالْأُولَى
{13} |
11.
Alçaldığı zaman malı kendisine fayda vermez.
12.
Hidayete iletmek, şüphesiz ki Bize aittir.
13.
Ahiret de, dünya da elbetteki Bizimdir.
"Alçaldığı"
yani öldüğü "zaman malı kendisine fayda vermez."
Adam öldüğü takdirde (aynı
kökten): "Adam öldü, ölür, ölüm" denilir.
Şair de şöyle demiştir:
"Ölüm korkusuyla hevamı o kadınlardan uzak tuttum."
Ebu Salih ve Zeyd b.
Eslem dedi ki: "Alçaldığı zaman" cehenneme düştüğü zaman demektir.
"(Yüksek yerden düşüp ölen hayvana) el-Mutereddiye" adı da bu kökten
gelmektedir. Bir kişi bir kuyuya düştüğü yahutta bir dağdan aşağıya
yuvarlandığı takdirde; (...) denilir. "Nereye gittiğini bilmiyorum"
demektir.
(Ayet-i kerimedeki}
"... mez" edatının cahd (inkar) anlamında olma ihtimali vardır. Yani
malının ona hiçbir faydası olmaz. Azar anlamında istifham (soru) anlamında olma
ihtimali de vardır. Yani, o ölüp de cehenneme yuvarlanacağı vakit ona ne fayda
verebilecektir?
"Hidayete iletmek
şüphesiz ki Bize aittir." Yani hidayet yolunu sapıklık yolundan ayırdedip
açıklamak Bize aittir. Buna göre, burada hidayet ahkamın açıklanması
anlamındadır. Bu açıklamayı ez-Zeccac yapmıştır. Neyin helal, neyin haram
olduğunu, neyin kendisine itaat, neyin masiyet olduğunu açıklamak Allah'a
aittir, demektir. Bu açıklamayı da Katade yapmıştır.
el-Ferra dedi ki: Kim
hidayet yolunu izleyecek olursa, onun yolu(nu doğruya iletmek) Allah'a aittir.
Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Doğru yolu göstermek Allah'a
aittir." (en-Nahl, 9) Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Kim Allah'a giden
yolu izlemek isterse, o doğru olan yol üzerinde demektir.
Anlamın şöyle olduğu da
söylenmiştir: Hidayete iletmek de, saptırmak da Bize aittir. Burada
"saptırmak" sözkonusu edilmemiştir. Yüce Allah'ın: "Hayır yalnız
Senin elindedir" (Al-i İmran, 26) buyruğu ile; "Herşeyin mülk ve
tasarrufu O'nun elindedir" (Yunus, 83) buyruklarında olduğu gibi. Yine bir
başka yerde Yüce Allah: "Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler" (en-Nahl,
81) diye buyurmaktadır ki, bu elbiseler aynı zamanda soğuktan da korur. Bu
açıklamalar da el-Ferra 'dan nakledilmiştir. Kendisini ilettiğimiz hidayetin
mükafatını vermek Bize aittir, diye de açıklanmıştır.
"Ahiret de, dünya
da elbetteki Bizimdir." Burada "ahiret" cennet, "ilk"
de dünya (mealde olduğu gibi) demektir. Ata da İbn Abbas'tan böylece rivayet
etmiştir. Yani dünya da, ahiret de Allah'ındır.
Ebu Salih ise İbn
Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmiştir: Dünya ve ahiretin sevabı (Bize
aittir) Bu da Yüce Allah'ın: "Kim dünya sevabını isterse bilsin ki
dünyanın da, ahiretin de sevabı Allah'ın katındadır." (en-Nisa, 134)
buyruğunu andırmaktadır. Dünya ve ahireti onlara sahib olmayan bir kimseden
isteyenler, elbetteki izlemeleri gereken doğru yolu kaybetmişler demektir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN