ŞEMS 11 / 14 |
كَذَّبَتْ
ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا
{11} إِذِ
انبَعَثَ
أَشْقَاهَا {12} فَقَالَ
لَهُمْ
رَسُولُ
اللَّهِ نَاقَةَ
اللَّهِ
وَسُقْيَاهَا
{13} فَكَذَّبُوهُ
فَعَقَرُوهَا
فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ
رَبُّهُم
بِذَنبِهِمْ
فَسَوَّاهَا
{14} |
11.
Semud kavmi, azgınlıkları sebebi ile yalanladı.
12.
Onların en bedbahtları kalkıp gittiği zaman.
13.
Allah'ın Resulü onlara şöyle demişti: "Allah'ın devesinden ve su içmesin(i
engellemek)den sakının."
14. Fakat
onlar onu yalanladılar, sonra da onu (o deveyi) kestiler. Bunun üzerine
Rabbleri günahları sebebiyle onlara azab gönderiverdi ve hepsini bir yaptı.
"Semüd kavmi,
azgınlıkları sebebi ile yalanladı." O kavmin azgınlığı, isyanda haddi
aşmaları idi. Bu açıklamayı Mücahid, Katade ve başkaları yapmıştır. İbn
Abbas'tan gelen rivayete göre; "Azgınlıkları sebebi ile" kendilerine
vaadolunan azapları demektir. Çünkü o kavme vaadolunan azabın adı
"Tağva" idi. Çünkü o azab onların üzerine tuğyan etmişti (haddi aşarak
onları kaplamıştı).
Muhammed b. Ka'b:
"Azgınlıkları sebebi ile" hepsi birlikte (yalanladılar), demektir.
Bunun mastar olduğu ve
bu şekilde kullanıldığı da söylenmiştir. Çünkü böylesi ayet sonlarına daha
uygun düşmektedir. Aslın: (...) şeklindedir, ancak "fa'la" veznindeki
lafızların sonu "ye" olduğu takdirde, isimde isim ile sıfat (isim)in
birbirinden ayırdedilmesi için "ye"nin "vav"a dönüştürülür
şeklinde de açıklanmıştır.
Genelin kıraati
"tı" harfi üstün şeklindedir. Ancak el-Hasen, el-Cahderi ve Hammad b.
Seleme mastar gibi "tı" harfini ötreli okumuştur. "Rüc'a,
hüsna" ve buna benzer mastarlarda olduğu gibi. Bu iki şeklin iki ayrı
söyleyiş olduğu da söylenmiştir.
"Onların en
bedbahtları" dişi deveyi kesmek üzere "kalkıp gittiği zaman." Bu
şahsın adı Kudar b. Salif imiş. Buna dair açıklamalar ve tek kişi mi yoksa bir
topluluk mu olduğuna dair bilgiler daha önce el-A'raf Süresi'nde (77. ayetin
tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Buhari'de Abdullah b. Zemea'dan gelen
rivayete göre o Peygamber (s.a.v.)'ı hutbe irad ederken dinlemiş. Bu sırada
dişi deveyi ve onu keseni sözkonusu etmiş. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuş:
"Onların en bedbahtları güçlü, kuvvetli, zorba, fesad çıkartıcı, kabilesi
arasında korunup kollanan bir kişi olan en bedbahtları -ki Ebu Zemea'ya
benzerdi- kalkıp gittiği zaman ... " diyerek hadisin geri kalan bölümünü
zikretti. Bu hadisi Müslim de rivayet etmiştir.
ed-Dahhak, Ali (r.a)'dan
rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.) ona: "Öncekilerin en
bedbahtlarının kim olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Ben: Allah ve
Rasülü daha iyi bilir dedim. "Dişi deveyi kesendir" diye buyurdu.
Sonra: "Sonrakilerin en bedbahtlarının kim olduğunu biliyor musun?"
diye sordu. Ben: Allah ve Resulü daha iyi bilir dedim. "Seni öldürecek
olan" diye buyurdu.
"Allah'ın
Rasülü" Salih (a.s) "onlara şöyle demişti: Allah'ın devesinden"
buyruğundaki; "Deve" lafzı tahzir (sakındırmak) dolayısıyla
nasbedilmiştir. (Sakının, demektir.)
Bir kimsenin:
"Arslandan arslandan (sakın), çocuğa çocuğa (dikkat et). Dikkatli ol,
dikkatli ol" demeye benzer. Allah'ın devesinden yani onu kesmekten
sakının, demektir. Allah'ın devesini bırakın, ona ilişmeyin, anlamında olduğu
da söylenmiştir. Nitekim Yüce Allah, şöyle buyurmaktadır: "İşte size bir
mucize olmak üzere Allah'ın dişi devesi! Onu bırakın, Allah'ın arzında otlasın.
Ona kötülükle dokunmayın. Sonra sizi acıklı bir azab yakalar.'' (A'raf, 73)
"Ve onun su
içmesinden sakının!" Yani onun su içmesine ilişmeyin! Bırakın suyunu
içsin. Buna dair açıklamalar da daha önce eş-Şuara Süresi'nde (155-156
buyruklarının tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Allah'a hamdolsun. Aynı şekilde
"İktarabeti's-Saatu: kıyamet yaklaştı" Süresinde (el-Kamer, 27-32.
ayetlerin tefsirinde) de geçmiş bulunmaktadır.
Semüd kavmi, mucize
olarak dişi devenin kendilerine verilmesini teklif edince (yüce Allah da) onlar
için o deveyi kayadan çıkartınca pınarlarından kendilerinin su içmesi için
belli bir gün ve deve için de bir gün su içme günü olarak tahsis edildi. Fakat
bu kendilerine ağır geldi. "Fakat onlar onu" Yani Salih (a.s)'ı
"yalanladılar. Eğer sizler bu deveyi kesecek olursanız azaba
uğratılacaksınız" şeklindeki sözlerinin yalan olduğunu söylediler.
"Sonra da onu
kestiler." Yani o deveyi en bedbaht olanları kesti. Kesme işi hepsine
izafe edildi. Çünkü onlar da onun yaptığı işe razı olmuşlardı. Katade dedi ki:
Bize nakledildiğine göre; küçükleri, büyükleri, erkekleri ve kadınları ile ona
tabi olmadıkça o dişi deveyi kesmedi. el-Ferra dedi ki: O dişi deveyi iki kişi
kesmişti.
Araplar da: "Bu iki
kişi insanların en faziletlileri, bu ikisi insanların en hayırlıları, bu kadın
kavmin en bedbahtıdır" derler (ve tesniye olarak kullanmaları gereken
lafızları müfred kullanırlar). Bundan dolayı burada Yüce Allah -tesniye olarak:
(...) diye buyurmamıştır.
"Bunun üzerine
Rabbleri günahları sebebiyle onlara azab gönderiverdi." Küfür, yalanlamak
ve deveyi kesmek şeklindeki günahları sebebiyle Allah onların üzerine azabını
göndererek onları helak etti.
ed-Dahhak'ın, İbn
Abbas'tan rivayetine göre o şöyle demiştir: "Onlara azab
gönderiverdi." Rabbleri günahları, suçları sebebi ile (yurtlarını)
üzerlerine yıktı.
el-Ferra dedi ki:
"Sarstı, zelzeleye uğrattı" demektir. (...)'in gerçek anlamı
"azabın kat kat edilmesi ve tekrarlanması"dır. "O şeyin üzerine
abandım, kapandım" denilir. "Üzerine kapıyı örttü, kapattı"
denilir. "Çokça yağlanmış, yağ toplamış dişi deve" demektir. İşte
harfler birbirlerine mutabık olarak tekrarlanacak olursa; (...) denilir.
"Kökten, toptan helak edip, imha etmek" demektir. Bu açıklamayı el-Müerric
yapmıştır. es-Sıhah'ta şöyle denilmektedir: "O şeyi yere yapıştırdım,
kırıp döktüm, ufaladım" demektir. "Allah onları helak etti"
anlamındadır.
el-Kuşeyri dedi ki:
"Ölünün üzerine toprağı yığıp, düzelttim" anlamındadır, denilmiştir.
Buna göre, Yüce Allah'ın: "Onlara azab gönderiverdi" onları helak
edip, onları toprak altında bıraktı, demektir.
"Ve hepsini bir
yaptı." Yeri üzerlerine dümdüz etti. Birinci açıklamaya göre "hepsini
bir yaptı." Yani onların helakini eşit kıldı (hepsi eşit olarak helak
edildi.) Çünkü gelen çığlık onları helak etmiş, küçükleriyle büyükleriyle
onları mahvetmişti.
İbnu'l-Enbari dedi ki:
"Gazab etti" demektir. "Kişiyi rahatsız eden, dehşete düşüren
söz" demektir. Bazı dilcilerin dediklerine göre; "Devamlı
kılmak" demektir. Araplar: "Oldukça semiz dişi deve" derler.
Bir açıklamaya göre;
"Ve hepsini bir yaptı" üzerlerine azabı indirmek bakımından
küçükleriyle büyükleriyle, zayıflarıyla güçlüleriyle, erkekleriyle dişileriyle
birbirine eşit ve müsavi kıldı, demektir.
İbnü'z-Zübeyr bu lafzı;
(...) diye okumuştur. Bunlar iki ayrı söyleyiştir. (...) ile (...) denildiği
gibi.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN