BELED 4 |
لَقَدْ
خَلَقْنَا
الْإِنسَانَ
فِي كَبَدٍ |
4. Biz; insanı
andolsun, bir zorluk içinde yarattık.
Yemin buraya kadar devam
ediyordu. Bu buyruk da yeminin cevabıdır Yarattıklarından -önceden de geçtiği
gibi onları tazim etmek gayesiyle- dilediğine yemin etmek Allah'ın hakkıdır
Burada sözkonusu olan "insan" Ademoğludur.
"Bir zorluk
içinde" dünya mücadelesinde, zorluk ve sıkıntı içinde demektir.
"Çetinlik, şiddet, zorluk" demektir. "Süt katılaştı, bozuldu,
yoğurt Haline dönüştü" tabiri de buradan geldiği gibi
"karaciğer" anlamındaki; (...) da buradan gelmektedir. Çünkü o
(karaciğer) katılaşmış ve sertleşmiş bir kandır. "Bu işin zorluk ve
sıkıntılarına katlandım" denilir. Şair Lebid de şöyle demiştir: "Ey
göz, Erbed için ağlamalı değil misin? Hani biz de, düşmanlar da zorluk ve şiddet
içinde kalkmış idik."
İbn Abbas ve el-Hasen
dedi ki: "Zorluk içinde", sıkıntı ve yorgunluk içinde demektir. Yine
İbn Abbas'tan, gebe kalınması, doğurulması, süt emzirilmesi, dişlerinin çıkması
ve daha başka halleri gibi zorluk ve sıkıntı içindedir, diye açıkladığı rivayet
edilmiştir.
İkrime'nin rivayetine
göre İbn Abbas şöyle demiştir: Annesinin karnında dikine ... demektir. Çünkü
"Dikine ve dosdoğru olmak" demektir. Bu Yüce Allah'ın yaratılış
itibariyle ona olan lutfunu dile getirmektir Şanı Yüce Allah'ın, annesinin
karnında yarattığı bütün canlılar, mutlaka yüzleri üstüdürler Ademoğlu bundan
müstesnadır O özel bir şekilde dikine durur
Aynı zamanda bu,
en-Nehai, Mücahid ve başkalarının da görüşüdür. İbn Keysan dedi ki: Annesinin
karnında, başı yukarda demektir. Şanı Yüce Allah annesinin karnından çıkması
için ona izin verdiği vakit bu sefer, başı annesinin ayaklarına doğru döner
el-Hasen dedi ki:
Dünyanın musibetlerine ve ahiretin şiddetlerine, zorluklarına göğüs gerer,
demektir. Yine ondan şöyle açıkladığı rivayet edilmiştir:
O bolluk ve rahat
zamanında şükür, zorluk ve sıkıntı zamanlarında da sabır etmek için kendisini
zorlar. Çünkü o, mutlaka bu iki halden birisi ile karşı karşıya bulunur Bu
açıklamayı İbn Ömer'den de rivayet etmiştir Yeman dedi ki: Ademoğlunun karşı
karşıya kaldığı ve göğüs gerdiği sıkıntılar kadar sıkıntı çeken bir başka
varlık, Yüce Allah yaratmış değildir Bununla birlikte o yaratılmışların en
güçsüzüdür
İlim adamlarımız şöyle
demiştir: Onun karşılaştığı ilk zorluk göbek bağının kesilmesidir Daha sonra
kundağa sarılıp, bağlandığı vakit darlık ve sıkıntı ile karşılaşır, sonra süt
emmek zorluğu ile karşılaşır. Eğer süt ememeyecek olursa telef olur, gider.
Daha sonra dişleri biter, dili harekete başlar, arkasından tokat yemekten daha
zor olan sütten kesilmek zorluğu ile karşılaşır. Sonra sünnet olmak
sıkıntısıyla, ağrılarla, kederlerle karşılaşır. Daha sonra öğretmen ve onun
baskısının zorluğu, mürebbi ve onun idaresi, hoca ve heybetinin zorluğu ile
karşılaşır. Arkasından evlenmek ve bu hususta acele etmek meşgalesi ve
sıkıntıları ile karşılaşır. Ondan sonra çocukların, hizmetçilerin ve diğer
yardımcıların meşgaleleri ile karşılaşır. Daha sonra evler, köşkler inşa etmek
sıkıntıları ile karşılaşır. Sonra yaşlanmak, kocamak, dizlerin ve ayakların
zayıflaması ve sayımı dökümü çok olan, serdedilmeleri uzayıp gidecek
musibetlerle karşı karşıya kalır. Başın ağrıması, dişlerin ağrıması, gözlerin
çapaklanması, borcun sebeb olduğu keder, diş ağrıları, kulak ağrıları gelir...
Malda, canda türlü mihnetlerle karşılaşır. Dövülmek, hapsedilmek gibi Herhangi
bir sıkıntıyla karşılaşmadığı, bir meşakkate göğüs germediği bir gün dahi
geçmez. Bütün bunlardan sonra ölüm gelir. Sonra meleğin soru sorması, kabrin
sıkıştırması ve karanlığı, arkasından ölümden sonra diriliş, amellerin Allah'ın
huzurunda arzedilmesi ve nihayet ya cennet veya cehennemde karar kılacağı hale
kadar devam eden sıkıntılar. İşte Yüce Allah:
"Biz, insanı
andolsun bir zorluk içinde yarattık" diye buyurmaktadır. Eğer iş insana kalmış
olsaydı, bu sıkıntıların hiçbirisini seçmez, tercih etmezdi Bu onun işlerini
çekip çeviren, bu halleri onun hakkında hükmedip takdir eden bir yaratıcısının
olduğuna delildir. O halde insan bu yaratıcının emrine uymalıdır.
İbn Zeyd dedi ki: Burada
"insan"dan kasıt, Adem'dir. "Bir zorluk içinde" buyruğu da
semanın ortasında demektir.
el-Kelbi dedi ki: Bu
buyruk, Cumahoğullarından bir kişi hakkında inmiştir. Bu kişiye Ebü'I-Eşeddin
denilirdi. O Ukyazlı deriyi alır, bunu ayaklarının altına koyar ve sonra: Beni
bu derinin üzerinden uzaklaştırabilene şu kadar vermeyi vaadediyorum dermiş. On
kişi o deriyi çeker, deri parçalanır ayakları yerinden oynamazdı. Bu kişi
Peygamber (s.a.v.)'ın düşmanlarından idi. "O hiç kimsenin kendisine asla
güç yetiremeyeceğini mi sanır?" (5. ayet) buyruğu onun hakkında inmiştir.
Gücü sebebiyle (güç yetiremeyeceğini mi sanır) demektir. Bu açıklama İbn
Abbas'tan da rivayet edilmiştir. (Buna göre), "Zorluk içinde", güçlü
demek olur. Yaratılışı itibariyle güçlü demektir. Kureyşlilerin en güçlü
adamlarından birisi idi. Abdu'I-Muttalib oğlu Haşim oğlu Rukane de böyle idi. O
da güç ve kuvveti itibariyle parmakla gösterilir birisi idi.
"Bir zorluk
içinde" buyruğunun yaratılışının zayıflığına, maddesinin hakirliğine
rağmen, yürekli ve sağlam ciğerli (mütehammil) anlamında olduğu da
söylenmiştir.
İbn Ata: Karanlık ve
cehalet içinde, diye açıklamıştır. Tirmizi, kendisini ilgilendiren şeylerle
ilgilenmez, ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olur, diye açıklamıştır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN