ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ĞAŞİYE

2

/

3

 

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌ {2}

عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ {3}

 

2. Yüzler vardır ki; o gün, korkulu ve zelildir.

3. Amel etmişler, yorulmuşlardır.

 

İbn Abbas dedi ki: Bu kimselere dair haber ona gelmediğinden ötürü Yüce Allah ona bunlara dair haber vererek: "Yüzler vardır ki; o gün", yani kıyamet gününde "korkulu ve zelildir" diye buyurmaktadır. Süfyan dedi ki: Azab dolayısıyla zelildir, demektir.

Oldukça zayıf görünümlü ve hareketsiz olan kimseye "haşi': korkulu ve zelil" denilir. Nitekim: Bir kimse zillet gösterip başını eğecek olursa "namazında huşü' gösterdi" denilir. "Ses gizlendi" demektir. Yüce Allah da: 'Rahman'ın huzurunda sesler kısılmış olacak" (Ta-Ha, 108) diye buyurmaktadır.

 

"Yüzler" ile kastedilen yüzlerin sahibi kimselerdir.

 

Katade ve İbn Zeyd: Ateş içerisinde "korkulu ve zelildir", diye açıklamışlardır, Maksat, kafirlerin tümünün yüzleridir. Bu açıklamayı Yahya b, Sellam yapmıştır.

Yahudi ve hristiyanların yüzlerinin kastedildiği de söylenmiştir ki, bu da İbn Abbas'ın görüşüdür.

 

Daha sonra Yüce Allah, şöyle buyurmaktadır: "Amel etmişler, yorulmuşlardır." Bu dünyada olanı bildirmektedir. Çünkü ahiret, amel yurdu değildir. O halde mana şöyledir: Yüzler vardır ki, dünya hayatında amel etmiş ve yorulmuşlardır, ahirette ise bunlar "korkulu ve zelildir."

 

Dilciler şöyle demişlerdir: Bir kimse, eğer kesintisiZ olarak yürüyüp devam edecek olursa: "Amel etti, eder, amel etmek" diye ondan sözedilir. Bulut için; sürekli şimşek çakar durursa, yine (aynı fiil kullanılarak): "Amel etti, eder" denilir "Bu çokça amel eden (çokça şimşek çakan) bir buluttur" denilir

 

Şair el-Hüzeli de şöyle demiştir: "Nihayet gecenin bir vaktinde cılız bir şimşek onları önüne katıp sürükleyecek olursa, O susamış inekler (şimşeğin olduğu yere) yürüyerek geceyi geçirirler ve (o şimşek) gece boyunca da uyum az (durmaksızın çakar.)"

 

"Yorulmuşlardır", yorgun argın düşmüşlerdir, demektir. Bir kimse yorgun argın düştüğü zaman: "Yoruldu, yorulur" denilir Mastarı (...) diye de gelir. Bir kimseyi bir başkası yoracak olursa; "Onu yordu" denilir.

 

ed-Dahhak'ın rivayetine göre, İbn Abbas şöyle demiştir: Bunlar dünya hayatında Yüce Allah'a isyan etmek ve küfre sapmak hususunda kendilerini yoran kimselerdir. Puta tapanlar, kitab ehlinden olan ruhban ve benzeri kafirler bunlara örnektir. Yüce Allah bunların, -kendisi için ihlas ile yapılmış olanı müstesna- amellerini kabul etmeyecektir.

Said'in rivayetine göre; Katade, "amel etmişler, yorulmuşlardır" buyruğu hakkında şöyle demektedir: Bunlar dünya hayatındayken Yüce Allah'a itaat etmeyi büyüklüklerine yedirmedikleri için Yüce Allah, ateşte ağır zincirleri sürüklemek, bukağıları taşımak, süresi ellibin yıl kadar olan bir günde Arasat denilen mevkide çıplak ve ayakkabısız olarak durmak sureti ile amel ettirmiş ve yormuş olacaktır.

 

el-Hasen ve Said b. Cübeyr şöyle demişlerdir: Dünyada iken bunlar, Allah için amel etmemişler, O'nun için yorulmamışlardır. Bu bakımdan onları cehennemde amel ettirmiş ve yormuş olacaktır.

 

el-Kelbi dedi ki: Bunlar cehennem ateşinde yüzleri üzerinde (yüzüstü) çekileceklerdir. Yine ondan ve başkasından nakledildiğine göre onlar, cehennemde demirden bir dağı tırmanmakla yükümlü kılınacak ve en ileri derecede bu uğurda yorulacaklardır. Bu ise onların zincirlere, bukağılara vurulmuş olmaları, develerin çamurda battıkları gibi ateşe dalmaları, ateşten yüksek tepelere yükselmeleri, yine ateşten aşağı vadilere düşmeleri ve buna benzer ateşteki daha başka azaplara düçar olmalarıyla olacaktır. İbn Abbas da böyle demiştir.

 

"Yorulmuşlardır" anlamındaki buyruğu İbn Muhaysın, İsa ve Humeyd hal olarak nasb ile; ''Yorulmuş oldukları halde ... " diye okumuşlardır ki; bu kıraati aynı zamanda Ubeyd, Şibl'den, o da İbn Kesir'den rivayet etmiştir. Bunun onların yerilmesi maksadıyla nasb ile okunduğu da söylenmiştir. Diğerleri ise ya sıfat olarak yahutta bir mübteda takdiri ile ref ile okumuşlardır. Bu durumda ''Korkulu ve zelildir" üzerinde vakıf yapılır. Bu mananın ahirette gerçekleşeceğini kabul edenlerin kanaatine göre ise (ref' ile okuyuş) "yüzler vardır ki" hakkında haberden sonra gelen bir başka haber olabilir. Bu durumda "korkulu ve zelildir" üzerinde vakıf yapılmaz.

 

"Amel etmişler, yorulmuşlardır" buyruğunun, dünyada amel etmişler, ahirette yorulmuş olacaklardır, anlamında olduğu da söylenmiştir. Bu açıklamaya göre, buyruğun şu anlama gelme ihtimali vardır: O gün dünya hayatında amel etmiş, ahirette yorgun düşmüş olan yüzler "korkulu ve zelildir."

 

İkrime ve es-Süddi şöyle demişlerdir: Bunlar, dünya hayatında iken masiyetler işlemişlerdir.

 

Said b. Cübeyr ve Zeyd b. Eslem dedi ki: Bunlar, manastırlarda yaşayan rahiblerdir. İbn Abbas da böyle açıklamıştır. ed-Dahhak'ın ondan naklettiği rivayette bu açıklama şekli geçmiş bulunmaktadır.

 

el-Hasen'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ömer b. el-Hattab (r.a) Şam topraklarına gelince; oldukça yaşlı, saçı başı birbirine karışmış, kir pas içinde, üzerinde siyah elbiseler bulunan bir rahib yanına geldi Ömer onu görünce ağladı. Ona: Ey mü'minlerin emiri, neden ağlıyorsun? diye sorunca şu cevabı verdi: Bu, zavallı bir hedefe varmak istedi, onu tutturamadı. Bir şeyler ümid etti, umduğunu elde edemedi. Daha sonra Yüce Allah'ın: "Yüzler var ki, o gün korkulu ve zelildir, amel etmişler, yorulmuşlardır" buyruklarını okudu. el-Kisai dedi ki Ali (r.a)'dan gelen rivayete göre, burada sözü edilenler Haruralılardır. Yani Rasülullah (s.a.v.)'ın kendilerini sözkonusu ettiği ve haklarında şöyle buyurduğu HaricIlerdir: "Onların namazlarına kıyasla siz kendi namazlarınızı, oruçlarına kıyasla kendi oruçlarınızı, amellerine kıyasla kendi amellerinizi çok basit görürsünüz. Fakat okun hedefini delip geçtiği gibi onlar da dinden öylece çıkarlar. .. ''

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Ğaşiye 4

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR