ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

A’LA

14

/

15

 

قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّى {14} وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهِ فَصَلَّى {15}

 

14. Gerçek şu ki umduğunu elde eder, iyice temizlenen;

15. Ve Rabbinin adını anarak namaz kılan.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız:

 

1- "Gerçek şu ki umduğunu elde eder.''

2- Fıtır Sadakası ile Bayram Namazı Medine'de Sözkonusu Olmuştur. Bu Buyruklar ise Mekkidir:

3- Rablerinin Adını Anarak Namaz Kılanlar:

 

1- "Gerçek şu ki umduğunu elde eder.''

 

Yani cennette ebediliğe kavuşur. Burada kasıt, iman etmek süretiyle şirkten arınıp, temizlenen kimselerdir. Bu açıklamayı İbn Abbas, Ata ve İkrime yapmıştır. el-Hasen ve er-Rabi' de: Ameli tertemiz ve artıp duran kimsedir, diye açıklamışlardır.

 

Mamer, Katade'den, "iyice temizlenen" salih ameliyle (iyice arınan) diye açıkladığını rivayet etmiştir. Yine Katade'den, Ata ve Ebu'l-Aliye'den nakledildiğine göre buyruk, fıtır sadakası hakkında inmiştir.

 

İbn Sirin'den nakledildiğine göre: "Gerçek şu ki; umduğunu elde eder, iyice temizlenen ve Rabbinin adını anarak namaz kılan" buyruğunu: Zekatı (fıtır sadakasını) eda ettikten sonra, çıkıp namaz kılan diye açıklamıştır. İkrime de şöyle demiştir: Onlardan olanlar, namazından önce zekatımı (fıtır sadakamı) vereyim derdi.

 

Süfyan dedi ki: Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Gerçek şu ki; umduğunu elde eder iyice temizlenen ve Rabbinin adını anarak namaz kılan."

 

Ebu Said el-Hudr'i ile İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre bu buyruk, fıtır sadakası ve bayram namazı hakkındadır. Ebu'ı-Aliye de böyle demiştir. O ayrıca şunları söyler: Medinelilerin görüşüne göre ondan daha faziletli bir sadaka ve (muhtaç olanlara) su içirmekten daha faziletli bir amel yoktur.

 

Kesir b. Abdullah babasından, o dedesinden o da Peygamber (s.a.v.)'dan rivayet ettiğine göre; Yüce Allah'ın: "Gerçek şu ki umduğunu elde eder, iyice temizlenen" buyruğu hakkında şöyle buyurmuştur: "Fıtır sadakasını Çıkartıp veren" kastedilmektedir. "Ve Rabbinin adını anarak namaz kılan" buyruğu hakkında da, "bayram namazıdır" demiştir.

 

İbn Abbas ve ed-Dahhak dedi ki: "Ve Rabbinin adını" namazgaha giderken yolda "anarak" bayram "namaz"ını "kılan" demektir.

 

Ayet-i kerime ile kastedilenin, mallara dair bütün zekat olduğu da söylenmiştir. Bu açıklamayı Ebu'l-Ahvas ve Ata yapmıştır. İbn Cüreyc rivayetle dedi ki: Ben Ata'ya: "Gerçek şu ki; umduğunu elde eder iyice temizlenen" buyruğu fıtır sadakası için midir? diye sordum. o: Bu buyruk bütün sadakalar hakkındadır, diye cevap verdi.

 

Bundan maksadın amellerin zekhı (temizlenmesi) malların zekatı olmadığı da söylenmiştir. Yani kişinin amellerinde riyadan ve amellerindeki kusurdan temizlenmesi demektir. Çünkü mal ile temizlenme (zekat) hakkında çoğunlukla kullanılan "Zekat verdi" tabiridir. "Temizlendi, arındı" tabiri değildir.

 

Cabir b. Abdullah rivayetle dedi ki: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Gerçek şu ki; umduğunu elde eder, iyice temizlenen" kimse, Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına tanıklık ederek, Allah'a koşulan ortakları bir kenara iten ve benim Allah'ın Rasülü olduğuma şahitlik eden kimsedir.''

 

İbn Abbas'tan rivayete göre; "iyice temizlenen" la İlahe illallah, diyendir. Ata'nın ondan rivayetine göre şöyle demiştir: Ayet-i kerime, Osman b. Affan (r.a) hakkında inmiştir. Medine'de bir hurma ağacı bulunan münafık bir kişi vardı. Bu hurma ağacı ensardan birisinin evine doğru eğilmişti. Rüzgarlar esince taze hurmaları ensardan olan kişinin evine düşürürdü. O ve ailesi bu hurmaları yerdi. Münafık kişi ensardan olan bu kişiye böyle bir işten dolayı davacı oldu. Ensardan olan şahıs da Rasülullah (s.a.v.)'a komşusunun kendisinden rahatsız olduğundan şikayette bulundu. Peygamber münafıka haber gönderdi. Münafık olduğunu bilmiyordu, ona şöyle dedi: "Ensardan olan bu kardeşin senin hurma tanelerinin evine döküldüğünü, kendisinin ve ailesinin bunları yediğini söyledi. Senin o hurma ağacının yerine cennette sana bir hurma ağacı vermeye ne dersin?" Ben peşini veresiye mi satayım. Hayır, böyle bir şey yapmam, demiş. Naklettiklerine göre Osman b. Affan onun bir tek hurma ağacı yerine bir hurma bahçesi verdi. İşte "gerçek şu ki umduğunu elde eder, iyice temizlenen" buyruğu onun hakkında inmiştir. Münafık olan kimse hakkında da: "Oldukça bahtsız olan kimse ise ondan kaçacaktır" buyruğu inmiştir.

 

ed-Dahhak'ın naklettiğine göre ise ayet-i kerime, Ebu Bekr es-Sıddik (r.a) hakkında inmiştir.

 

2- Fıtır Sadakası ile Bayram Namazı Medine'de Sözkonusu Olmuştur. Bu Buyruklar ise Mekkidir:

 

Fıtır sadakası ile ilgili yeterli açıklamaları daha önceden el-Bakara Suresi'nde (43. ayet, 4. başlıkta) yapmış bulunuyoruz. Bu sürenin cumhurun kanaatine göre Mekke'de indiği görüşü de daha önceden geçmiş bulunmaktadır. Mekke'de ise ne bayram, ne de fıtır sadakası sözkonusu idi.

 

el-Kuşeyri dedi ki: Yüce Allah'ın, gelecekte emredeceği fıtır sadakası ile bayram namazı emrini yerine getirecek olan kimselerden övgüyle (bu buyruklarda) sözetmiş olması da uzak bir ihtimal olarak görülemez.

 

3- Rablerinin Adını Anarak Namaz Kılanlar:

 

"Ve Rabbinin adını anarak namaz kılan" yani Rabbini zikreden ...

Ata, İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Bununla Rabbinin huzuruna dönerek Yüce Allah'ın, huzurunda duruşunu hatırlayan ve böylelikle O'na ibadet edip, O'nun için namaz kılan kimseleri kastetmektedir.

 

Namazın başında tekbir ile Rabbinin adını zikredenlerin kastedildiği de söylenmiştir. Çünkü O'nun adı anılmadan namaza başlanılmış olmaz. Bu da namaz kılanın "Allahu ekber" demesidir. İftitah tekbirinin farz oluşuna ve namazın dışında(ki farzlardan) oluşuna bu buyruk delil gösterilmektedir. Çünkü namaz O'na (Allah'ın adının anılmasına, tekbir getirilmesine) atfedilmiştir.

 

Ayrıca bu buyrukta: Yüce Allah'ın isimlerinden herhangi birisi ile namaza başlamak caizdir, diyenlerin görüşünün lehine delil olacak bir taraf da bulunmaktadır. Şu kadar var ki bu, fukaha arasında ihtilaflı bir meseledir. Bu hususa dair açıklamalar el-Bakara Süresinin baş taraflarında (3. ayet, 20. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

 

Kastedilenin bayram tekbirleri olduğu da söylenmiştir.

 

ed-Dahhak dedi ki: Namaza giderken yolda "Rabbinin adını anarak" bayram namazını kılmak süretiyle "namaz kılan", demektir.

 

Bir başka açıklamaya göre "ve Rabbinin adını anarak" buyruğunda kastedilen, kişinin namazını kılarken kalbiyle Rabbini anıp, O'nun cezasından korkması, mükafatını ümit etmesidir. Böylece namazını eksiksiZ kılmaya gayret etsin, korku ve ümidi oranında da namazda huşü sahibi olabilsin.

 

Bir başka açıklama şöyledir: Bundan maksat, herbir sürenin başında "bismillahirrahmanirrahim" demektir. "Namaz kılan"dan kasıt da namaz kılıp, Allah'ı zikreden demektir. Çünkü "bana ikram ettin de beni ziyaret ettin" demek ile "beni ziyaret ettin de bana ikram ettin", demek arasında bir fark yoktur. İbn Abbas dedi ki: Bu farz namaz hakkında böyledir. Bunlar da beş vakit namazdır.

 

Dua anlamında olduğu da söylenmiştir. Yani dünya ve ahiret ihtiyaçlarının karşılanması için Allah'a dua etmek demektir.

 

Bayram namazının kastedildiği de söylenmiştir. Bu görüş; Ebu Said el-Hudri, İbn Amr ve başkalarının görüşüdür. Daha önceden geçmiş bulunmaktadır.

 

Zekatını verdikten sonra nafile namaz kılmasıdır, diye de açıklanmıştır. Bu görüş, Ebu'l-Ahvas'ın görüşü olup, Ata'nın görüşü de bunu gerektirmektedir. Abdullah'tan da şöyle dediği rivayet edilmiştir: Namaz kıldığı halde zekat vermeyen kimsenin namazı yoktur.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

A’la 16

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR