İNFİTAR 1 / 5 |
بِسْمِ
اللهِ
الرَّحْمنِ
الرَّحِيمِ إِذَا
السَّمَاء
انفَطَرَتْ {1}
وَإِذَا
الْكَوَاكِبُ
انتَثَرَتْ {2} وَإِذَا
الْبِحَارُ فُجِّرَتْ
{3} وَإِذَا
الْقُبُورُ
بُعْثِرَتْ {4} عَلِمَتْ
نَفْسٌ مَّا
قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ
{5} |
1. Gök
yarıldığı zaman,
2.
Yıldızlar dökülüp, darmadağın olduğu zaman,
3.
Denizler akıtıldığı zaman,
4.
Kabirler altüst edildiği zaman,
5.
Herbir nefis önden neyi yollamış, geriye neyi bıraktıysa bilmiş olacaktır.
"Gök yarıldığı
zaman." Meleklerin inişi için, Allah'ın emriyle yarık yarık olduğu zaman
... Yüce Allah'ın; ''Ve O günde gökyüzü bulutta yarılacak, melekler ardı
arkasına indirileceklerdir" (Furkan, 25) buyruğunu andırmaktadır.
Yüce Allah'ın,
heybetinden dolayı yarılıp, çatlayacaktır, diye de açıklanmıştır.
''Varmak" demektir.
''Ben onu yardım. o da yarıldı" denilir. ''Devenin azı dişi çıktı"
ifadesinde de bu kökten gelen fiil kullanılmıştır. Bu durumda olan deveye:
(...) denilir. ''O şey yarıldı, çatladı" demektir. "Çatlakları
bulunan bir kılıÇ" anlamındadır. Antere de şöyle demiştir: "Kılıcım
bir şimşek gibi parlaktır, yanımdan ayırmam onu Benim sila'hım; ne pürüzlüdür,
ne de çatlağı vardır onun." Daha önce -buhususa dair açıklamalar- birkaç
yerde (Fatır, 1. ayetin tefsiri; eş-Şura, 5. ayetin tefsiri gibi) geçmiş
bulunmaktadır.
"Yıldızlar dökülüp,
darmadağınık olduğu zaman." Ardı arkasına düştüğü zaman ...
''O şeyi döktüm
dağıttım, döküyorum dağıtıyorum, dökmek dağıtmak, (o da) dökülüp dağıldı."
İsmi: ''Dökülüp, dağılmış şey" şeklinde gelir. Ötreli olarak ''Bir şeyden
dökülüp dağılan"a denilir. "Çokça dökülüp dağılmışinci"
demektir. Şeddeli gelmesi çokluk ifade etmesi içindir.
''Denizler akıtıldığı
zaman." Biri diğerine akıtılarak -önceden de geçtiği üzere- tek bir deniz
haline geldiği zaman ...
el-Hasen dedi ki:
"Akıtıldı" suyu yok olup gitti ve 'kurudu, demektir. Şöyleki,
denizler önce birarada duruyorken "akıtılacağı vakit" dağılmış olacak
ve suları yok olup gitmiş olacaktır. Bütün bu hususlar, daha önce: "Güneş
tortop edilip, dürüldüğü zaman" (et-Tekvir, 1) buyruğunda geçtiği üzere
kıyametten önce olacaktır.
''Kabirler alt üst
edildiği zaman." Altüst edilip içindekiler canlı olarak çıkartılacağı
zaman, demektir.
"Eşyanın altını
üstüne getirdim" denilir. "(...) ile (...): Havuzu yıktım ve onun
altını üstüne getirdim" denilir.
Aralarında el-Ferra'nın
da bulunduğu bir topluluk da şöyle demiştir:"Altüst edildiği" yer,
içinde bulunan altın ve gümüşü dışarı çıkardığı zaman demektir. Çünkü yerin,
içinde bulunan altını ve gümüşü dışarı çıkarması kıyametin alametlerindendir.
''Herbir Nefis önden
neyi yollamış, geriye neyi bıraktıysa 'bilmiş olacak'tır" 'buyruğu "O
günde insana önden yolladığı şeyler ile geriye bıraktığı şeyler haber
'verilir" (el-Kıyame, 13) buyruğuna "benzemektedir ki daha önceden
geçmiş bulunmaktadır.
Bu buyruk "gök
yarıldığı zaman"ın cevabıdIr. Çünkü bu el-Hasen'in açıklamasına göre Yüce
Allah'ın: "Herbir nefs ... bilmiş olacaktır" buyruğu hakkında
yapılmış bir yemindir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: İşte kıyametin
alametlerinden olmak üzere bu hususlar ortaya çıkıp, ameller sona erip,
mühürlenince; herbir nefs ne kazandıysa onu bilmiş olacaktır. Çünkü bundan
sonra yapacağı herhangi bir amelin ona faydası olmayacaktır.
Bir diğer açıklamaya
göre bu hususlar oldu mu artık kıyamet kopacak ve herbir nefs işledikleri ile
hesaba çekilecek, ona kitabı sağ, ya da sol tarafından verilecek, onu okuması
ile birlikte bütün amellerini hatırlamış olacaktır.
Bu buyruğun yemin
olmayıp (olacakları) haber vermek mahiyetinde olduğu da söylenmiştir. Yüce
Allah'ın izniyle doğru olan da budur.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN