MÜRSELAT 25 / 28 |
أَلَمْ
نَجْعَلِ
الْأَرْضَ
كِفَاتاً {25}
أَحْيَاء
وَأَمْوَاتاً
{26}
وَجَعَلْنَا
فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ
وَأَسْقَيْنَاكُم
مَّاء
فُرَاتاً {27}
وَيْلٌ
يوْمَئِذٍ
لِّلْمُكَذِّبِينَ
{28} |
25. Biz,
arzı toplanma yeri kılmadık mı?
26.
Dirilere de, ölülere de.
27.
Orada sapasağlam ve yüksek dağlar kıldık. Size tatlı sular içirdik.
28.
Yalanlayanların o gün vay haline!
Bu buyruğa dair açıklamalarımızı
iki başlık halinde sunacağız:
1- Toplanma Yeri Olarak Yaratılan Yer:
2- Kefen Soyuculuğu ve Yerin
Toplayıcılığı:
1- Toplanma Yeri Olarak
Yaratılan Yer:
"Biz, arzı toplanma
yeri kılmadık mı?" Yani dirileri üzerinde, ölüleri altında toplayan bir
toplayıcı kılmadık mı?
Bu ölünün üzerinin
örtülüp defnedilmesinin vacib oluşuna aynı şekilde saçlarının ve kendisinden
uzaklaştırdığı şeylerin de gömülmesine delil teşkil etmektedir, Peygamber
(s.a.v.)'ın: "Tırnaklarınızı kesiniz ve kestiğiniz tırnaklarınızı
gömünüz" buyruğu da bunu
gerektirmektedir, Bu hususa dair açıklamalar daha önce el-Bakara Süresi'nde
(124, ayet, 10, başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.
Bir şeyi bir araya
getirip, toplamayı anlatmak üzere: "O şeyi topladım bir araya getirdim,
toplarım bir araya getiririm" denilir. ''Toplayıp bir araya getirmek"
demektir. Sibeveyh şu beyiti zikretmektedir: "Yılanlar kırağıdan dolayı
Yuvalarına çekildiklerinde kerimdirler onlar."
Ebu Ubeyd, bunun
"kaplar" anlamında olduğunu söylemiştir. İçinde sütü ihtiva ettiği ve
bir arada tuttuğu için süt bulunan tuluma veya kırbaya; (...) ile (...)
denilir. Şair de şöyle demiştir: "Bu gün, sen yerin üzerinde ayaktasın
Yarın ise o seni sağlam bir torbaya alacaktır."
eş-Şa'bi, bir cenaze ile
birlikte gitmiş, kabristana bakmış, "bu ölülerin toplanma yeridir
(konuldukları torbalarıdır)" dedikten sonra bu sefer evlere bakmış:
"Bunlar da hayattakilerin toplanma yeridir" demiştir.
2- Kefen Soyuculuğu ve
Yerin Toplayıcılığı:
Rabia'dan rivayet
edildiğine göre, o kefen soyucu hakkında: Eli kesilir, demiştir. Kendisine:
Niye böyle bir görüş beyan ettin? diye sorulunca, şu cevabı vermiş: Yüce Allah:
"Biz arzı toplanma yeri kılmadık mı? Dirilere de, ölülere de" diye
buyurmaktadır. Buna göre, yer bir hırz (korunması gereken şeyi koruyan)dır. Bu
hususa dair açıklamalar daha önceden el-Maide Suresinde (38. ayet, 7. başlıkta)
geçmiş bulunmaktadır.
Ashab döneminde
(kabristan olan), Baki el-Garkad'a "Kefte" adını veriyorlardı. Çünkü
orası ölüleri toplayan bir kabristan idi. O halde yer canlıları evlerinde,
ölüleri de kabirlerinde toplayıp bir araya getirendir. Aynı şekilde insanlar
yerin üzerinde karar kılmışlardır. Yatıp dinlendikleri yer de, üzerinde bir ara
ya gelmek suretiyle orasıdır.
Bir diğer açıklama da şöyledir:
Yer canlılar için bir toplanma yeridir. Yani insandan çıkan fazlalıklar yerde
gömülür. Zira insanların üzerinde bulunmalarıyla bir araya gelip toplanmaları
sözkonusu değildir. Çünkü toplanmak, bütün yönlerden bir araya gelmeye işaret
eder.
el-Ahfeş, Ebu Ubeyde ve
iki görüşünden birisinde Mücahid şöyle demişlerdir: Canlılar da, ölüler de yere
racidirler. Yani yer, bitip yeşeren demek olan "canlı" ile bitip
yeşermeyen demek olan ölü olmak üzere iki kısma ayrılır.
el-Ferra dedi ki:
"Dirilere de, ölülere de" anlamındaki buyrukların nasb ile gelmeleri;
"Toplanma yeri" lafzının amel etmesi dolayısı iledir. Yani ''Biz,
yeryüzünü dirilerin de, ölülerin de toplanma yeri kılmadık mı?" demektir.
Bu Iafızlara tenvin verilecek olursa, nasb ile okunurlar. Yüce Allah'ın:
"Yahut açlığın çok olduğu bir günde yemek yedirmektir... bir yetime"
(Beled, 1415) buyruğunda olduğu gibi,
"Yer"
lafzından hal olarak nasboldukları da söylenmiştir. Yani onun bir kısmı
böyledir, bir kısmı da böyledir demektir.
el-Ahfeş dedi ki:
''Toplanma yeri" lafzı (...)'in çoğuludur. "Yer, arz" ile çoğul
kastedilebildiğinden, çoğul ile nitelendirilmiştir.
el-Halil dedi ki: ''Bir
şeyin üstünü altına ya da altını üstüne getirecek şekilde evirip çevirmek"
demektir. ''İnsanlar evlerine döndüler" denilir. Buna göre: "Toplanma
yeri" onların yerin üstünde gidip gelmeleri, tasarruflarda bulunmaları,
tekrar ona dönmeleri ve orada gömülmeleri demektir.
"Orada" yani
yerde "sapasağlam ve yüksek dağlar kıldık."
''Sapasağlam":
Yerlerinde sabit demektir. ''Yüksek" uzun demektir. Aynı kökten olmak
üzere bir kimse kibirlenerek burnunu havaya kaldıracak olursa: "Burnunu
yukarı kaldırdı" denilir.
"Size tatlı sular
içirdik." Yani size içecek sular yarattık.
''Tatlı"; içilen ve
kendisiyle ekinlerin sulandığı tatlı su demektir.
Yani bizler dağları
yarattık ve tatlı suyu indirdik. Bu işler dirilişten daha hayret verici
şeylerdir. Ebu Hureyre şöyle demiştir: Yeryüzünde cennetten Fırat, Dicle ve
ürdün nehri vardır. Müslim'in Sahih 'inde ise: "Seyhan, Ceyhan, Nil ve
Fırat'ın hepsi de cennet nehirlerindendir" denilmektedir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN