ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

İNSAN

4

 

إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَلَاسِلَا وَأَغْلَالاً وَسَعِيراً

 

4. Gerçekten Biz kafirler için zincirler, tasmalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır.

 

"Gerçekten Biz kafirler için zincirler, tasmalar ve alevli bir ateş hazırlamışızdır" buyruğu ile her iki kesimin halini açıklamaya başlamaktadır. Akıl sahibLerinin kendisine ibadet etmelerini istediğini, onları yükümlü kılıp, kendilerine verdiği emirleri yerine getirme imkanları ile donattığını açıklamaktadır. Bundan dolayı kim kafir olursa, onun için ceza vardır. Kim de Allah'ı tevhid edip, O'na şükrederse onun için de mükafat sözkonusudur.

 

"es-Selasil: Zincirler" cehennemdeki zincirlerdir. Daha önce el-Hakka Suresi'nde (32. ayetin tefsirinde) geçtiği üzere herbirisinin uzunluğu yetmiş arşın olacaktır.

Nafi, el-Kisai, Ebu Bekr'in rivayetine göre Asım ile Hişam'ın rivayetine göre de İbn Amir "zincirler" anlamındaki lafzı (...) şeklinde tenvinli olarak, diğerleri ise tenvinsiz okumuşlardır. Kumbun, İbn Kesir ve Hamza vakıf halinde "elif"siz vakıf yapmışlar, diğerleri ise "elif" ile vakıf yapmışlardır.

 

''Billur kablar" (15. ayet ile 16. ayetin ilk) kelimesine gelince, birincisini Nafi', İbn Kesir, el-Kisai, Ebu Bekr'in rivayetine göre, Asım tenvinli okumuşlardır. Diğerleri ise tenvinsiz okumuşlardır. Yakub ve Hamza ise burada "elif"siz vakıf yapmıştır, diğerleri ise "elif" ile vakıf yapmışlardır.

 

İkincisine gelince yine Nafi, el-Kisai ve Ebu Bekr bunu tenvinli okurlarken, diğerleri tenvinsiz okumuşlardır, Bu lafzı tenvinli okuyanlar "elif" ile okurken, tenvinsiz okuyanlar ise "elif"i düşürmüşlerdir.

 

Ebu Ubeyd ise ("zincirler" anlamındaki lafız dahil) her üçünde de tenvinli okuyuş ile "elif" ile vakıf yapmayı -mushafın hattına uyarak- tercih etmiş ve şöyle demiştir: Ben Osman'ın mushafında "zincirler" lafzını "elif" ile "billur kaplar" lafzının ilkini "elif" ile gördüm, ikincisi ise "elif" ile yazılı iken kazınmış olduğundan orada onun izini açıkça gördüm.

Bu lafızları munsarıf (yani tenvin ile) okuyanların dört tane delili vardır.

 

1. Buradaki çoğullar, tekillere de benzemektedir. (Tekil gibi kabul edilerek) bu sebepten tekiller gibi (bir daha) çoğul yapılmışlardır. Bundan dolayı tekil hükmünde kabul edilerek munsarıf olmuşlardır.

 

2. el-Ahfeş; ''Senden daha üstündür" kipi dışında bütün munsarıf olmayanların Araplar tarafından munsarıf olarak kullanıldıklarını nakletmiştir. el-Kisai ve el-Ferra da böyle demişlerdir: Bu, Arapların: "O senden daha zariftir" şeklindeki sözleri dışında bütün isimleri munsarıf gibi kullananların söyleyişine uygundur. Onlar sadece bu türdeki kullanımları munsarıf kullanmazlar. ibnu'l-Enbarı bu hususta Amr b. Külsum'un şu beyitini zikretmektedir: "Sanki bizim ve onların (yaraları açan) kılıçlarımız Oyun oynayan (çocuk)ların ellerindeki tahta kılıçları andırıyordu."

 

Lebid de şöyle demektedir: "Ve kura yoluyla nice develerimi boğazlamak için (arkadaşlarımı) davet ettim (Hangisinin kesileceğini tesbit etmek için) biri diğerine benzeyen oklarla kura çektim."

 

Yine Lebid şöyle demektedir; "(Bütün bu sözü geçen iyilikleri) bir lütuf olarak (yaparız); kerem sahibi kimseler olup cömertlikle yardımcı olur(uz) Cömert(iz), güzel şeyleri kazanmayı ganimet bilir(iz)."

 

Görüldüğü gibi burada munsarif olmaması gerektiği halde -herbir beyitte birer kelime olmak üzere- (...) lafızları munsarif olarak gelmiştir.

 

3. İlk olarak geçen "billur kablar" anlamındaki lafız, ayet sonu olduğundan dolayı müennes kabul edilir. Burada ise ayet sonları nun (tenvin) ile bitmektedir. Yüce Allah'ın: "Anılmaya değer bir şey, işiten ve gören" buyrukları gibi. Bundan dolayı ilkini ayet sonları arasında vakıf yapmak üzere tenvinli okumuşlar, buna karşılık ikincisini de birincisine komşuluğu (hemen ondan sonra gelmesi) dolayısıyla tenvinli okumuşlardır.

 

4. Mushafa uymak. Çünkü bu iki kelime, Mekke, Medine ve Küfe mushaflarında tenvinlidirler.

 

Bu lafızları munsarıf kabul etmeyenler de şöylece delil göstermişlerdir; "Elif"ten sonra üç harf yahut iki harf ya da şeddeli bir harf gelen bütün çoğul isimler, ister marife, ister nekre olsunlar munsarıf olamazlar. "Elif"ten sonra üç harfi bulunan çoğullara örnek: "Kandiller, dinarlar, mendiller" kelimeleridir. "Elif"ten sonra iki harfi bulunan kelimelere örnek Yüce Allah'ın; "Elbette manastırlar. .. yıkılırdı" (el-Hac, 40) buyruğunda geçmektedir. Çünkü burada "elif"ten sonra iki harf yer almaktadır. Yüce Allah'ın: ''Ve içlerinde Allah'ın adının çokça anıldığı mescidler" (el-Hac, 40) buyruğu da bu şekildedir. "Elif"ten sonra şeddeli tek harfin bulunduğu kelimelere örnek de; "Genç kızlar ve binekler, canlı hayvanlar" gibi,

 

Halef dedi ki: Ben Yahya b. Adem'i, İbn İdris'ten naklederek şöyle derkendinledim: İlk mushaflarda birinci kelime "elif'lidir, ikincisi "elif"sizdir. Bu Hamza'nın lehine bir delildir. Halef de şöyle demiştir: Ben İbn Mesud'un kıraatine nisbet edilen bir mushafta birincisini "elif'le, ikincisini "elif"siz gördüm.

 

''Senden daha üstün" veznine gelince, ister şiirlerinde olsun, ister başka tür sözlerinde olsun, Araplardan herhangi bir kimse bunu tenvinli olarak kullanmış değildir. Çünkü buradaki: (...), izafet yerini tutmaktadır, Aynı kelimede hem tenvin, hem de izafet bir arada kullanılmaz. Zira bunların ikisi de ismin alametlerindendir, iki alamet de bir arada zikredilmez. Bu açıklamayı el-Ferra ve başkaları yapmıştır.

 

"Tasmalar" anlamındaki buyruğun tekili: (...) olup, bunlarla, elleri boyunlarına bağlanacaktır. Cubeyr b. Nufeyr'den onun da Ebu'd-Derda'dan rivayetine göre, Ehu'd-Derda şöyle dermiş: Tasmalar ile bağlanmadan önce şu elleri Şanı Yüce Allah'a kaldırınız (dua ediniz.)

 

el-Hasen dedi ki: "Tasmalar" cehennemliklerin boyunlarına Şanı Yüce Rabbimizi aciz bıraktıklarından dolayı konulmayacaktır. Onlar zelil kılınsın diye konulacaktır. "Ve alevli bir ateş" hakkında açıklamalar daha önceden geçmiş bulunmaktadır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

İnsan 5-6

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR