MÜZZEMMİL 5 |
إِنَّا
سَنُلْقِي
عَلَيْكَ
قَوْلاً ثَقِيلاً |
5. Muhakkak Biz, sana
ağır bir söz vahyedeceğiz.
"Muhakkak Biz, sana
ağır bir söz vahyedeceğiz" buyruğu farz kılınan gece namazı ile
ilişkilidir. Yani Biz, gece namazını farz kılmak suretiyle senin üzerine
taşınması ağır gelecek ağır bir söz bırakacağız. Çünkü gece, uyumak içindir.
Çoğunluğunu namaz kılmakla geçirmekle emrolunan bir kimsenin bunu yapabilmesi
ancak nefse ağır bir yük yükletmesi ve şeytana karşı da gerekli mücadeleyi
vermesi ile mümkündür. O bakımdan bu, kula ağır gelen bir emirdir.
Şöyle de açıklanmıştır:
Biz, sana Kur'an vahyedeceğiz. O ihtiva ettiği şer'ı hükümler gereğince amel
edilmesi ağır gelen, ağır bir sözdür.
Katade dedi ki: Allah'a
andolsun ki onun farzları ve hududu ağırdır.
Mücahid helali ve
haramı, el-Hasen gereğince amel etmek (ağırdır), demişlerdir.
Ebu'I-Aliye: Vaadleri,
vaidleri (tehditleri) ile helal ve haramı ile ağır bir söz, diye açıklamıştır.
Muhammed b. Ka'b: Münafıklara ağır gelen bir söz, diye açıklamıştır. Kafirlere
diye de açıklanmıştır. Çünkü bu Kitabta, onlara karşı getirilen deliller
vardır, sapıklıkları açıklanmakta, uydurma ilahları tenkit edilmekte, kitab
ehlinin yaptıkları tahrifler açığa çıkarılmaktadır.
es-Süddi dedi ki: Ağır;
"kerim" anlamındadır. Bu da Arapların: "Filan kişi benim için
ağırdır" yani benim için kerimdir, şereflidir, değerlidir tabirlerinden
alınmıştır.
el-Ferra' dedi ki:
"Ağır" hafif ve değersiz, saçma sapan olmayan; aksine ağırlıklı,
oturaklı (söz) demektir. Çünkü o, Rabbimizin kelamıdır.
el-Huseyn b. el-Fadl
dedi ki: "Ağır"; ancak tevfık ile desteklenmiş kalbin ve tevhid ile
süslenmiş bir nefsin taşıyabildiği bir söz, demektir. İbn Zeyd dedi ki: Allah'a
andolsun ki o ağırdır, mübarektir. Dünyada ağır geldiği gibi, kıyamet gününde
de Mizanda ağır basacaktır.
Bir diğer açıklamaya
göre "ağır"; ağır bir şeyin yerinde sapasağlam durması gibi,
sapasağlam anlamındadır. Buna göre i'cazı sabit ve ebediyyen i'cazı zeval
bulmayacak olan anlamına gelir.
Bu lafzın Kur'an'ın
bizatihi kendisini kastettiği de söylenmiştir. Nitekim haberde şöyle denilmektedir:
Peygamber (s.a.v.)'a vahiy geldiği vakit eğer o devesi üzerinde bulunuyor ise
göğsünü yere yapıştırırdı. Vahiy hali sona erinceye kadar deve hareket
edemiyordu. Muvatta'da ve başka eserlerde belirtildiğine göre Peygamber
(s.a.v.)'a şöyle sorulmuş: Vahiy sana nasıl gelir? Şöyle buyurmuş: "Bazan
bana bir çıngırak sesi gibi gelir. Benim için en ağır olan şekli budur. Vahiy
hali benden ayrılıp gittiğinde ben vahyin dediğini bellemiş oluyorum. Kimi
zaman da melek bana bir adam gibi görünür, benimle konuşur ve onun dediğini de
bellerim."
Aişe (r.anha) dedi ki:
Ben oldukça soğuk günde ona vahyin indiğini, vahyin kesilmesinden sonra da
alnından ter boşaldığını gördüm. İbnu'I-Arabi dedi ki: Şu daha uygundur. Çünkü
hakikat budur. Ayrıca: "Dinde size güçlük vermedi" (el-Hac, 78) diye
buyurulmuştur. Peygamber (s.a.v.) de: "Ben çok müsamahakar haniflik ile
gönderildim" diye buyurmuştur.
Bu suredeki
"söz"ün "la İlahe illallah demek olduğu da söylenmiştir. Çünkü
haberde şöyle denilmiştir: Bu, dile hafif gelir fakat Mizanda ağırdır. Bunu da
el-Kuşeyri zikretmiş bulunmaktadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN