NUH 15 / 16 |
أَلَمْ
تَرَوْا
كَيْفَ
خَلَقَ
اللَّهُ سَبْعَ
سَمَاوَاتٍ طِبَاقاً
{15} وَجَعَلَ
الْقَمَرَ
فِيهِنَّ
نُوراً
وَجَعَلَ
الشَّمْسَ
سِرَاجاً {16} |
15.
"Görmez misiniz Allah, yedi göğü nasıl tabaka tabaka yaratmış?
16.
"Onların arasında ay'ı bir nur kılmış, güneşi de bir kandil
yapmıştır?"
"Görmez misiniz
Allah yedi göğü nasıl tabaka tabaka yaratmış?" buyruğu ile Yüce Allah,
onlara bir başka delil zikretmektedir. Yani Allah'ın bunu takdir etmiş olduğunu
bilmiyor musunuz? O halde kendisine ibadet olunacak olan da sadece O'dur.
''Tabaka tabaka"
biri diğerinin üstünde anlamındadır. Herbir sema tıpkı kubbeler gibi diğerinin
üstünde tabaka halinde kapatılmıştır. Bu açıklamayı İbn Abbas ve es-Süddi
yapmıştır.
el-Hasen de şöyle
demektedir: Allah, yedi semayı yedi yer üzerinde tabaka tabaka yaratmıştır.
Herbir arz ile arz ve herbir sema ile sema arasında bir takım yaratıklar ve
emirler vardır.
"Görmez
misiniz" sorusu gözle görmek anlamında değil, haber vermek anlamındadır.
Benim filan kimseye nasıl yaptığımı görmedin mi? demeye benzer.
"Tabaka
tabaka" mastar olarak nasbedilmiştir ki; "Tabaka tabaka mutabık bir
şekilde" demektir. Yahutta; ''Tabakalı halde" anlamında haldir. Bu
durumda; '' ...lı" lafzı hazfedilmiş ve "tabaka tabaka'' (anlamı
verilen) lafız onun yerine getirilmiş bulunmaktadır.
"Onların
arasında" yani dünya semasında "ay'ı bir nur kılmış." Bu tabir
"Temimoğulları bana geldi" yahut: "Ben Temimoğullarına
gittim" demeye benzer. Halbuki maksat onların bir kısmıdır. Bu açıklamayı
el-Ahfeş yapmıştır.
İbn Keysan dedi ki: Ay bu
semalardan birisinde ise onların hepsinde anlamındadır. Kutrub da şöyle
demiştir: "Onların arasında" buyruğu "onlarla birlikte"
demektir. el-Kelbı de böyle açıklamıştır. Yani Yüce Allah, gökleri ve yeri
yaratmakla birlikte güneşi ve ay'ı da yaratmıştır. Dilbilginlerinin büyük
çoğunluğu İmruu'I-Kays'ın: "Son dönemlerini teşkil eden otuz aylık zaman
içerisinde üç ayrı halde bulunan kimse rahat olabilir mi?"
Sözündeki
''İçerisinde" lafzının: ''Beraber" anlamında olduğunu söylemişlerdir.
en-Nehhas dedi ki: Ben
el-Hasen b. Keysan'a bu ayet-i kerimeye dair soru sordum, o da şöyle dedi:
Nahivcilerin cevabına göre eğer Yüce Allah onu (ay'ı) o semalardan birisinde
yaratmış ise, onların hepsinde yaratmış demektir. (Onların hepsinde yarattığını
belirten ifade kullanılabilir.) Senin: -Kumaşlardan birisine alamet koymuş
olsan dahi-: O alametli kumaşları bana ver, demene benzer. Bir diğer cevab da
şudur: Rivayet olunduğuna göre ay'ın yüzü semaya doğru bakar. Eğer semanın
içine doğru bakıyor ise o vakit semaya bitişik demektir.
"Bir nur"
buyruğu yeryüzündekilere bir nur anlamındadır. Ata: Göklerde ve yerde
bulunanlara bir nurdur, diye açıklamıştır.
İbn Abbas ve İbn Ömer
de: Onun yüzü yeryüzündekileri aydınlatır. Öbür yüzü ise semadakileri
aydınlatır, demişlerdir.
"Güneşi de bir
kandil yapmıştır." Geçimleri için gerekli iş ve tasarruflarda
bulunabilsinler diye yeryüzündekilere bir kandil kılmıştır. Semadakileri
aydınlatması hususunda da az önce geçen iki görüş sözkonusudur. Bunu da
el-Maverdı nakletmektedir.
el-Kuşeyri'nin İbn
Abbas'tan naklettiğine göre güneşin yüzü göklerde, arkası ise yerdedir
(dönüktür). Aksi de söylenmiştir. Abdullah b. Ömer'e: Güneşe ne oluyor ki bazen
bizi kavuruyor, bazan da bize serin geliyor, diye sorulunca şu cevabı vermiş:
Güneş yazın dördüncü semada, kışın ise yedinci semada Rahmanın Arşının
yakınındadır. Eğer dünya semasında olmuş olsaydı, hiçbir şeyona karşı
dayanamazdı.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN