HAKKA 15 / 17 |
فَيَوْمَئِذٍ
وَقَعَتِ
الْوَاقِعَةُ
{15} وَانشَقَّتِ
السَّمَاء
فَهِيَ
يَوْمَئِذٍ
وَاهِيَةٌ {16}
وَالْمَلَكُ
عَلَى
أَرْجَائِهَا
وَيَحْمِلُ
عَرْشَ
رَبِّكَ
فَوْقَهُمْ
يَوْمَئِذٍ
ثَمَانِيَةٌ {17} |
15. İşte
o günde olan olmuştur;
16. Gök
yarılmış ve o günde o, gevşemiş olacaktır.
17.
Melek(ler) de onun çevresinde olacak(lar.) O günde üstlerinde bulunan sekiz
(melek), Rabbinin Arş'ını yüklenir.
"İşte o günde olan olmuştur."
Kıyamet kopmuş; gök yarılmış, ayrılmış ve parçaları birbirinden uzaklaşmış
olacaktır.
Şöyle de denilmiştir:
İçinde bulunan meleklerin inmesi için gök ayrılacaktır Buna delil Yüce
Allah'ın: "Ve o günde gökyüzü bulutla yarılacak, melekler ardı arkasına
indirileceklerdir" (el-Furkan, 25) buyruğudur. Daha önceden geçmiş
bulunmaktadır.
"Ve o günde o
gevşemiş" zayıflamış "olacaktır." (Bu kökten olmak üzere) bina
oldukça zayıfladığı takdirde: ''Bina oldukça zayıfladı, zayıflar" denilir.
İsm-i faili; (...) diye gelir. "Zayıf, güçlü olmayan söz" denilir.
O bakımdan şöyle
denilmiştir: Gök daha önce sapasağlam iken gevşekliği itibariyle yün gibi
olacaktır. Bu ise -belirttiğimiz gibi- meleklerin inmesi için böyle olacaktır.
Kıyamet gününün dehşeti dolayısıyla böyle olacağı da söylenmiştir.
"Gevşemiş
olacaktır" buyruğunun, delik deşik olacaktır anlamında olduğu da
söylenmiştir. Bu açıklamayı da İbn Şecere yapmıştır. Bu ise Arapların
parçalanan kırba hakkında kullandıkları: ''Su kırbası delik deşik oldu,"
tabirlerinden alınmıştır. Arapların mesellerinden birisinde de şöyle
denilmektedir: "Kırbası delik deşik olan kimse ile Düzlükte suyu dökülmüş
olanı bırak gitsin."
Bu da aklı kıt ve
kendisini koruyamayan kimse hakkında kullanılır.
"Melek"
buyruğundan kasıt meleklerdir, cins ismidir. " ... de onun çevresinde
olacak" yani sema yarılıp çatlayacağı vakit semanın etrafında olacaklar.
'Çünkü sema onların mekanıdır. Bu açıklama İbn Abbas'tan nakledilmiştir.
el-Maverdi de şöyle
demektedir: Belki de bu Mücahid ve Katade'nin göruşüdür. es-Sa'lebi ise bunu
ed-Dahhak'tan naklederek şöyle demektedir: (Melekler) semanın çatlamayan
kısımlarının kenarlarında bulunacaklardır. O, bu ifadeleriyle semanın
meleklerin mekanı olduğunu, sema yarılıp çatlayacağı vakit onun etrafında,
kıyılarında bulunacaklarını kastetmektedir.
Said b. Cübeyr dedi ki:
Mana melek(ler) dünyanın kıyılarında bulunacaklardır. Yani onlar yere inecekler
ve dünyanın kıyılarını, etrafını koruyacaklardır.
Şöyle de açıklanmıştır:
Sema parçalar haline döneceğinde melekler bizatihi çatlamamış bulunan o
parçalar üzerinde duracaklardır.
Bir diğer açıklamaya
göre insanlar cehennemi göreceklerinde dehşete kapılacaklar. Bu vakit develerin
kaçtıkları gibi kaçacaklar, fakat yerin hangi bölgesine giderlerse gitsinler
mutlaka orada birtakım melekler görecekler, bu sefer geldikleri yere geri
döneceklerdir.
Şöyle de açıklanmıştır:
"Onun çevresinde" cehennem ehlini oraya sürüklemek, cennet ehline de
selam vermek ve onlara ikramda bulunmak gibi kendilerine verilecek olan
emirleri bekleyeceklerdir. Bütün bunlar da İbn Cübeyr"in açıklamasının
ihtiva ettiği mananınçerçevesi içerisindedir. Buna da Yüce Allah'ın: " ...
Melekler ardı arkasına indirileceklerdir" (el-Furkan, 25) buyruğu ile; "Ey
cin ve insan toplulukları'! Eğer gökler ve yerin kenarlarından kaçmaya gücünüz
yetiyorsa kaçın" (er-Rahman, 33) buyruğu -orada açıklamış olduğumuz üZere-
delalet etmektedir.
"Çevre(ler)";
Huzeyl lehçesinde taraflar, köşe bucaklar anlamındadır. Tekili maksur olarak: (...)
diye, tesniyesi; (...) diye gelir. "Asa" lafzının tesniyesinin; (...)
diye gelmesi gibi. Şair deşöyle demiştir: '''Ben o iki (helak) yerine atılacak
bir kimse değilim çünkü, Kavim arasında yeri doldurulma ihtimali en az kişi
benim."
Kuyunun kenarı ile kabre
de bu isim verilir.
"o günde üstlerinde
bulunan sekiz (melek) Rabbinin Arş'ını yüklenir'' buyruğu hakkında İbn Abba'S
şöyledemiştir: Bunlar sayılarını Allah'tan başka hiçbir kimsenin bilmediği
sekiz saf melektir. İbn Zeyd dedi ki: Bunlar sekiz melektider. el-Hasen de:
Onların kaç tane olduklarını en iyi bilen Allah'tır, Sekiz mi yoksa sekizbin
mi?
Peygamber (s.a.v.)'dan
şöyle buyurduğu nakledilmektedir: "Bugün Arş'ı taşıyanlar dörttür. Kıyamet
günü olacağında Yüce Allah onları dört melekle daha destekleyecektir.
Böylelikle sekiz melek olacaklardır," Bunu es-Sa'lebi zikretmiştir.
el-Maverdi de bunu Ebu Hureyre'den rivayet etmektedir, Ebu Hureyre dedi ki:
Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Bugün onu (Arşı) dört melek taşımaktadır.
Kıyamet gününde de bunlar sekiz olacaktır,"
el-Abbas b. Abdi'l-Melik
dedi ki: Bunlar dağ keçisi suretinde sekiz melektirler. Bunu Peygamber
(s.a.v.)'dan rivayet etmektedir. Hadiste de şöyle denilmektedir: "Bu meleklerden
herbirinin dört tane yüzü vardır, Biri adam yüzü, biri arslan yüzü, biri öküz
yüzü, biri de kartal yüzüdür. Bu yüzlerin herbiri o tür için Allah'tan rızık
diler. ''
Peygamber (s.a.v.)'ın
huzurunda Umeyye b, Ebi's-Salt'ın: "Onun (Arşın) sağ ayağının altında adam
ve öküz (suretinde melek) vardır, Diğerinin altında ise kartal ve aslan
bekletilmektedir. Güneş her gecenin sonunda görünmektedir, Kırmızı olarak; onun
rengi gül rengini andırır. Onlar için rahat bir şekilde (isteyerek) doğmuyor,
Ancak azab edilerek ve celde vurularak."
Beyitleri okununca
Peygamber (s.a.v.): "Doğru söyledi" demiş.
Haberde zikredildiğine
göre; "yedinci semanın üstünde sekiz tane dağ keçisi vardır. Bunların
tırnakları ile diz kapakları arasındaki mesafe iki sema arasındaki mesafe
gibidir, Onların sırtları üzerinde de Arş vardır." Bunu el-Kuşeyri
zikretmiş bulunmaktadır.
Tirmizı de bunu el-Abbas
b, Abdu'l-Muttalib'in rivayet ettiği bir hadis olarak zikretmiştir. Bu hadis
tamamıyla daha önceden el-Bakara Suresi'nde (29. ayet, 8. başlıkta) geçmiş
bulunmaktadır. es-Sa'lebi de mana ve lafzı itibariyle buna yakın bir rivayeti
zikretmiştir. Merfu bir hadiste de şöyle denilmektedir: "Arş'ın taşıyıcı
melekleri dağ keçisi suretinde sekiz melektir. Bunların tırnakları ile diz
kapakları arasındaki mesafe hızlıca uçan bir kuşun katedeceği şekilde yetmiş
yıllık bir mesafedir. "
el-Kelbi'nin Tefsir'inde
şöyle denilmektedir: Bundan maksat tamamı dokuz bölük olan meleklerden sekiz
bölüktür. Yine ondan nakledildiğine göre tamamı on bölük olan meleklerden sekiz
bölüktür. Sonra da nakledilmesi uzunca sürecek bir şekilde meleklerin
sayılarını sözkonusu etmektedir. Birincisini ondan es-Sa'lebi, ikincisini de
el-Kuşeyri nakletmiştir.
el-Maverdi de İbn
Abbas'tan şöyle dediğini zikretmektedir: (Bunlar) dokuz kısımdan sekiz
kısımdır. el-Kerübiyyün diye bilinenler bunlardır.
Buyruk Yüce Allah Arş
ile iner, demektir. Arş'ın Allah'a izafe edilmesi ise Beytin ona izafe edilmesi
gibidir. Nasıl ki Beyt (ev) orada bulunmak için değilse, Arş da böyledir.
"üstlerinde"
buyruğunun anlamı başlarının üstünde demektir. es-Süddi dedi ki: Arş'ı taşıyıcı
melekler üstlerinde taşırlar. Arş'ı taşıyanları ise Allah'tan başkası taşımaz.
"üstlerinde"
buyruğunun şu anlamda olduğu da söylenmiştir: Arş'ı taşıyanlar semanın
etrafında bulunan meleklerin üstünde olacaktır.
"üstlerinde"
buyruğu, kıyamet ehlinin üstünde, diye de açıklanmıştır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN