KALEM 40 / 41 |
سَلْهُم
أَيُّهُم بِذَلِكَ
زَعِيمٌ {40} أَمْ
لَهُمْ
شُرَكَاء
فَلْيَأْتُوا
بِشُرَكَائِهِمْ
إِن كَانُوا
صَادِقِينَ {41} |
40. Sor
onlara; buna hangileri kefildir?
41.
Yoksa onların ortakları mı var? Eğer doğru söyleyenler iseler o halde
ortaklarını getirsinler.
Ey Muhammed "sor
onlara"; uydurma sözler söyleyenlere; "buna hangileri kefildir?"
Daha önce sözü geçen hususlara hangileri kefil olabilir? Bu da müslümanlara
verilecek olan hayrın kendilerine de verileceği iddiasıdır.
"Kefil ve taahhüt
edip (gerektiğinde) tazminat ödeyeceğini kabul eden kimse" demektir. Bu
şekildeki açıklamayı İbn Abbas ve Katade yapmıştır. İbn Keysan dedi ki: Burada
bu lafız delil ortaya koyan, iddiasını belgeleyen kimse, anlamındadır. el-Hasen
dedi ki: Burada "kefil" Rasül demektir.
"Yoksa onların
ortakları mı var?" buyruğundaki: "Onların ... mı var"
buyruğunda, mı sıla (zaid)dır. "Ortaklar" da şahitler anlamındadır.
"Eğer"
iddialarında "doğru söyleyenler iseler, o halde ortaklarını"
iddialarının doğruluğuna tanıklık edecekleri "getirsinler."
Şöyle de açıklanmıştır: Eğer
imkanları varsa haydi ortaklarını getirsinler. Buna göre bu, aciz bırakmak
anlamında bir emirdir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN