MÜLK 27 |
فَلَمَّا
رَأَوْهُ
زُلْفَةً
سِيئَتْ
وُجُوهُ
الَّذِينَ
كَفَرُوا
وَقِيلَ
هَذَا الَّذِي كُنتُم
بِهِ
تَدَّعُونَ |
27. Artık onu
yakınlaşmış gördüklerinde; o kafirlerin hoşlanmadıkları yüzlerinden belli olur
ve: "İşte bu, sizin acele gelmesini istediğinizdir" denilir.
"Artık onu
yakınlaşmış gördüklerinde"; buyruğundaki: ''Yakın olmak (mealde; yakınlaşmış)"
lafzı mastar olup: ''Yakınlaşmış" demektir. Bu açıklamayı Mücahid
yapmıştır. el-Hasen, gözle görülen diye açıklamıştır.
Müfessirlerin
çoğunluğuna göre mana şöyledir: Onlar o azabı gördüklerinde, .. Buradaki azap
ahiret azabıdır. Mücahid, Bedir azabı demektir, diye açıklamıştır. Şöyle de
açıklanmıştır: Onlar tehdit olundukları öldükten sonra dirilip toplanmanın
kendilerine yakın olduğunu gördüklerinde ... Bu açıklamaya da; "yalnız
O'nun huzuruna toplanıp götürüleceksiniz" (Mülk, 24) buyruğu delil teşkil
etmektedir.
İbn Abbas ise: Onlar
kötü amellerinin pek yakın olduğunu gördüklerinde ... diye açıklamıştır.
"O kafirlerin hoşlanmadıkları yüzlerinden belli olur." Onlara kötü
bir muamele yapılmış olur, demektir. ez-Zeccac: Kötülük yüzlerinde apaçık belli
olur, diye açıklamıştır. Yani bu azaptan onlar hoşlanmamışlar ve küfürlerine
delalet edecek alamet de yüzlerinde görülmüş olacaktır. Yüce Allah'ın: "O
günde kimi yüzler ağaracak, kimi yüzler kararacaktır" (Al-i İmran, 106)
buyruğunda olduğu gibi,
("Hoşlanmadıkları"
anlamı verilen lafzı) Nafi, İbn Muhaysın, İbn Amir ve el-Kisai dammeyi işmam
ile; (...) diye okumuşlar, diğerleri ise hafif olması maksadıyla işmamsız
olarak kesreli okumuşlardır. Dammeli okuyan ise, bunun asıl gelmesi gereken
şekli gözönünde bulundurarak böyle okumuştur.
"Ve: İşte bu, sizin
acele gelmesini istediğinizdir, denilir." el-Ferra dedi ki: Buradaki:
''İstediğiniz" lafzı dua (istemek)den; (...) vezninde bir fiildir. İlim
adamlarının çoğunluğunun görüşü budur. Temenni ettiğiniz ve istediğiniz
anlamındadır. İbn Abbas yalan söylediğiniz, diye açıklamıştır ki bunun da
tevili (yorumu) şöyledir: Kendisi sebebiyle batılları ve yalan sözleri
söylediğiniz şey, işte budur, Bu açıklamayı ez-Zeccac yapmıştır.
Bu lafız genel olarak şeddeli
bir şekilde: (...) diye okunmuştur. Tevili (yorumu) da açıkladığımız gibidir.
Katade, İbn Ebi İshak,
ed-Dahhak ve Yakub ise (dal harfini) şeddesiz: ''Çağırdığınız, dua
ettiğiniz" diye ok okumuşlardır. Katade dedi ki: Bu onların:
"Rabbimiz, hesab günü gelince payımızı bize çabuk ver!" (Sad, 16)
şeklindeki dualarıdır, ed-Dahhak da şöyle demiştir: Bu onların: "Ey Allah!
Eğer bu senin katından (gelmiş) hakkın kendisi ise durma bizim üzerimize gökten
taş yağdır. .. " (el-Enfal, 32) şeklindeki sözleridir.
Ebu'I-Abbas dedi ki: Bu
okuyuş, acele istediğiniz anlamındadır. Nitekim bir şey istendiği zaman: ''Bunu
istedim" denilir. (...) şekli ise o kökten: (...) vezninde kullanılır.
en-Nehhas dedi ki: Şeddeli
ve şeddesiz şekilleri olan: (...) ile (...) aynı anlamdadır. Tıpkı (...) ile
(...) nin: Güç yetirdi": (...) ile (...) nun: haksızlık etti"
anlamına gelmesi gibi. Şu kadar var ki: (...) şeklinde ardı arkasına bir şeyin
olması anlami vardır. Fakat: (...) şekli, az hakkında da, çok hakkında da
kullanılabilir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN