ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

TALAK

6

أَسْكِنُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ سَكَنتُم مِّن وُجْدِكُمْ وَلَا تُضَارُّوهُنَّ لِتُضَيِّقُوا

عَلَيْهِنَّ وَإِن كُنَّ أُولَاتِ حَمْلٍ فَأَنفِقُوا عَلَيْهِنَّ حَتَّى يَضَعْنَ حَمْلَهُنَّ

فَإِنْ أَرْضَعْنَ لَكُمْ فَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ وَأْتَمِرُوا بَيْنَكُم بِمَعْرُوفٍ وَإِن

تَعَاسَرْتُمْ فَسَتُرْضِعُ لَهُ أُخْرَى

 

6. O kadınları gücünüz yettiğince kaldığınız yerin bir kısmında iskan edin. Onları dara koymak için onlara zarar vermeye kalkışmayın. Eğer onlar hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Eğer onlar sizin için emzirirlerse, onlara ücretlerini verin. Aranızda maruf ile müşavere yapın. Eğer anlaşmada güçlükle karşılaşırsanız, o halde onun (babası) için (çocuğu) başka bir kadın emzirir.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı dört başlık halinde sunacağız:

 

1- İddet Bekleyen Kadının Sükna (Kocası Tarafından Meskeninde Barındırılma) Haldu:

2- "Yeterlilik":

3- Kadınlara Zarar Vermeye Kalkışılmamalı:

4- Hamile Kadınların Boşanması Halinde Nafaka Hakları:

5- Boşanmış Kadınlar Çocuklarını Emzirirlerse:

6- Maruf İstişare Sonucu, Maruf istekler Kabul Edilmelidir:

7- Zorluk Çıkarsa ...

 

1- İddet Bekleyen Kadının Sükna (Kocası Tarafından Meskeninde Barındırılma) Haldu:

 

"O kadınları gücünüz yettiğince kaldığınız yerin bir kısmında iskan edin" buyruğu ile ilgili olarak Eşheb, Malik'ten şöyle dediğini rivayet etmektedir: Hanımını boşayacak olursa onu evde bırakarak evden ayrılır. Çünkü Yüce Allah: "O kadınları ... iskan edin" diye buyurmuştur. Eğer onunla birlikte kalacak olsaydı; "o kadınları ... iskan edin" buyurmazdı.

 

İbn Nafi ise şöyle demektedir: Yüce Allah'ın: "O kadınları.... kaldığınız yerin bir kısmında iskan edin" buyruğu hakkında Malik dedi ki: Bununla kocalarından bain olmuş, bundan dolayı kocalarının kendilerine ric'at yapma imkanları bulunmayan ve hamile de olmayan boşanmış kadınları kastetmektedir. Bu durumdaki bir kadının sükna hakkı var; fakat nafaka ve giyim hakkı yoktur. Çünkü böyle bir kadın kocasından bain olmuştur. Bunlar birbirlerine mirasçı olamazlar. Eski kocasının ona ric'at yapma hakkı da yoktur. Eğer hamile ise bu durumda kadının nafaka. giyim ve mesken hakkı vardır ve iddeti bitinceye kadar bu hakları devam eder. Kocasından bain olmamış: kadınlara gelince, bu kadınlar henüz kocalarının hanımıdırlar ve birbirlerinden miras alırlar. İddetleri süresi içerisinde bulündukları sürece kocaları kendilerine izin vermeksizin evden çıkmazlar. Fakat kocalarına bu hanımları için mesken sağlamaları emri de verilmez. Çünkü böyle bir şeyin, nafakaları ve giyimleri ile birlikte kocaları tarafından sağlanması gerekir. İster hamile olsunlar, ister olmasınlar farketmez. Yüce Allah'ın, lehlerine süknayı emrettiği kadınlar, nafaka hakları bulunmakla birlikte kocalarından bain olmuş kadınlardır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Eğer onlar hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin." Bu buyrukla Yüce Allah, kocalarından bain olmuş hamile kadınlara sükna ve nafaka hakkının varlığını tesbit etmektedir.

 

İbnu'l-Arabi dedi ki: Bunun açıklanma tahkikine gelince; Şanı Yüce Allah süknayı sözkonusu edince, bunu boşanmış herbir kadın için mutlak olarak sözkonusu etmiştir. Nafakayı söz konusu edince ise bunu hamilelik kaydı ile birlikte zikretmiştir. İşte bu, bain talak ile boşanmış kadının nafaka hakkının bulunmadığına delildir. Bu pek büyük bir meseledir. Biz bu meselenin anlaşılma yollarını "Mesailu'l-Hilaf' adlı eserimizde Kur'an, sünnet ve mana itibariyle genişçe açıklamış bulunuyoruz. Bunun alındığı yer ise Kur'anı Kerim'dir.

 

Derim ki: üç talak ile boşanmış kadının durumu hakkında ilim adamlarının üç ayrı görüşü vardır. Malik ve Şafii'nin görüşüne göre böyle bir kadının sükna hakkı vardır, nafaka hakkı yoktur.

 

Ebu Hanife ve arkadaşlarının görüşüne göre, böyle bir kadının sükna hakkı da, nafaka hakkı da vardır.

 

Ahmed, İshak ve Ebu Sevr'in görüşüne göre ise, bu durumdaki bir kadının nafakası da yoktur, sükna hakkı da yoktur. Bu da Fatıma bint Kays'ın hadisine binaen böyledir. Fatıma dedi ki: Beraberimde kocamın kardeşi bulunduğu halde Resulullah (s.a.v.)'ın huzuruna girdim ve şöyle dedim: Kocam beni boşadı, bu da benim sükna hakkımın da, nafaka hakkımın da olmadığını ileri sürüyor. Peygamber şöyle buyurdu: "Hayır. Hem sükna hakkın vardır, hem nafaKa hakkın vardır." (Kayınbiraderi): Kocası onu üç talak ile boşadı deyince. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sükna ve nafaka ancak hanımına ric'at yapma hakkına sahip olanın üzerindeki bir haktır." Ben Kufe'ye varınca, el-Esved b. Yezid bu hususa dair bana soru sormak üzere beni aradı. Abdullah'ın arkadaşları ise: Kadının sükna hakkı da. nafaka hakkı da vardır, derler. Bu hadisi Darakutni rivayet etmiştir.

 

Müslim'in lafzıyla ondan naklettiği rivayet şöyledir: Kocası kendisini Peygamber (s.a.v.) döneminde boşamıştı. Kocası ona oldukça düşük seviyede bir nafaka veriyordu, Kadın bunu görünce, Allah'a yemin ederim ki ben durumu Resulullah (s.a.v.)'e bildireceğim. Eğer benim bir nafaka hakkım varsa, halimi düzeltecek kadarını alırım. Şayet bir nafaka hakkım yoksa hiçbir şey almam, dedi, Durumu Resulullah (s.a.v.)'e zikrettim. O: "Senin nafaka hakkın da yoktur, sükna hakkın da yoktur" diye buyurdu.

 

Darakutni, el-Esved'den şöyle dediğini zikretmektedir: Ömer'e Fatima bint Kays'ın sözleri ulaşınca: Biz müslümanlar hakkında bir kadının sözünü geçerli kılmayız. dedi. Ömer üç talak ile boşanmış kadına sükna ve nafaka hakkını tanıyordu, eş-Şa'bi'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: el-Esved b. Yezid benimle karşılaştı ve: Ey Şa'bi dedi. Allah'tan kork ve Fatıma bint Kays'ın hadisini terk et. Çünkü Ömer böyle bir kadına sükna ve nafaka veriyordu. Ben dedim ki: Kays'ın kızı Fatıma'nın Resulullah (s.a.v.)'den diyerek bana naklettiği hiçbir şeyden dönmem.

 

Derim ki: Bu ne kadar güzel bir şeydir! Katade ve İbn Ebi Leyla da şöyle demişlerdir: Sükna ancak ric'ı talak ile boşanmış kadın için bir haktır. Çünkü Yüce Allah: "Bilemezsin, belki Allah bundan sonra bir iş peyda ediverir" (Talak, 1) diye buyurmuştur. Onun: "O kadınları ... iskan edin" buyruğu ise bundan önceki ile alakalıdır ve bu ric'i talak ile boşanmış kadın hakkındadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

Ayrıca sükna nafakaya tabidir ve onun hükmündedir. Üç talak ile boşanmış kadın için nafaka sözkonusu olmadığına göre onun sükna hakkı da sözkonusu olmaz.

 

Üç talak ile boşanmış kadının nafaka hakkına sahip olduğuna dair Ebu Hanife'nin delili ise Yüce Allah'ın: "Onları dara koymak için onlara zarar vermeye kalkışmayın" buyruğudur. Nafakayı vermemek ise verilecek zararların en büyüğüdür, Ayrıca Ömer (r.a.)'in Fatıma'nın sözünü kabul etmeyişi de bunu açıklamaktadır. Ayrıca böyle bir kadın boşanmış olduğundan dolayı süknaya hak kazanan, iddet bekleyen bir kadındır. O halde tıpkı ric'ı talak ile boşanmış kadın gibi; bunun da nafaka hakkı vardır. Bir diğer sebep te şudur: Kadın erkeğin hakkı dolayısıyla onun için beklemektedir. O bakımdan tıpkı zevce gibi o da nafakaya hak kazanmıştır.

 

Yüce Allah'ın: "Eğer onlar hamile iseler ... " buyruğu -az önce açıklandığı üzere- İmam Malik'e delil teşkil etmektedir.

 

Şöyle denilmiştir: Yüce Allah ric'ı talak ile boşanmış kadını ve ona dair hükümleri ayetin başından Yüce Allah'ın: "Aranızdan adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun." buyruğuna kadar olan bölümlerde açıklamış bulunmaktadır. Arkasından ay hesabı ile iddet bekleyenleri de, diğerlerini de bütün boşanmış kadınları genel olarak kapsayan bir hükmü zikretmektedir. Bu hüküm de bütün boşanmış kadınlar hakkında umumidir. O halde bundan sonra zikredilen diğer hükümler de bütün boşanmış kadınlar hakkındadır.

 

2- "Yeterlilik":

 

''Gücünüz yettiğince" genişliğinizce, imkanlarınız Ölçüsünde demektir. ''Bolca malım oldu, bolca malım var, çokça mal sahibi olmak" denilir. ''Zenginlik ve güç yetirebilmek" demektir.

 

Bu lafız genel olarak "vav" harfi ötreli olarak okunmuştur. el-A"rec ve ezZührı bunu üstün olarak, Yakub kesreli okumuştur. Bütün bu okuyuşlar bu kelimenin bu şekildeki söyleniş ve kullanılışına uygundur.

 

3- Kadınlara Zarar Vermeye Kalkışılmamalı:

 

"Onları dara koymak için, onlara zarar vermeye kalkışmayın" buyruğu hakkında Mücahid: Mesken hususunda ... ; Mukatil ise nafaka hususunda ... diye açıklamıştır. Ebu Hanife'nin görüşü de budur. Ebu'd-Duha'dan şöyle dediği nakledilmiştir: Bu hanımını boşayıp, iddetinin bitmesine iki gün kala ona ric'at yapması, sonra onu tekrar boşamasıdır. (Böyle yapmak ona zarar vermesi demektir.)

 

4- Hamile Kadınların Boşanması Halinde Nafaka Hakları:

 

"Eğer onlar hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin" buyruğu ile ilgili olarak; üç talak ile ya da daha az sayıda talak ile boşanmış hamile kadına, nafaka ve sükna'nın vacib olduğu hususunda ilim adamları arasında görüş ayrılığı yoktur. Kocası vefat etmiş hamile kadına gelince Ali, İbn Ömer, İbn Mesud, Şureyh, en-Nehai, eş-Şa'bi, Hammad, İbn Ebi Leyla, Süfyan ve ed-Dahhak şöyle demişlerdir: Doğum yapıncaya kadar malın tamamından ona nafaka verilir.

 

ibn AbBas, İbn ez-Zübeyr. Cabir b. Abdullah, Malik, Şafii, Ebu Hanife ve mezheblerine mensub ilim adamları: Ona ancak (mirastan) kendisine düşen paydan infak edilir. demişlerdir. Buna dair açıklama daha önce Bakara Süresi'nde (234. ayet. 23. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

 

 

[ - ]

"Eğer onlar sizin için emzirirlerse ... " buyruğuna dair açıklamalarımızı dört başlık halinde sunacağız.

 

5- Boşanmış Kadınlar Çocuklarını Emzirirlerse:

 

"Eğer onlar" yani boşanmış kadınlar "sizin için" sizin onlardan dünyaya gelmiş çocuklarınızı "emzirirlerse" o vakit babaların, onlara süt emzirmelerinin ücretini vermeleri gerekir. Erkek tıpkı yabancı bir kadını ücretle tutması gibi, süt emzirdiğinden ötürü boşadığı hanımını ücretle tutmak hakkına sahiptir. Ebu Hanife ve onun görüşünü kabul edenlere göre kadınlar, bain talak ile boşanmadıkları sürece o kadınlardan olma çocuklarını ücretle tutması caiz değildir. Şafi'ye göre ise bu caizdir. Süt emzirmeye dair açıkIamalar daha Önce Bakara Süresi (233. ayet. 1. başlık) ile Nisa Süresi (23. ayet, 4. başlık) ınde yeteri kadarıyla geçmiş bulunmaktadır. Allah'a hamdolsun.

 

6- Maruf İstişare Sonucu, Maruf istekler Kabul Edilmelidir:

 

"Aranızda marufile müşavere yapın" buyruğu kocalara ve zevcelere bir hitaptır. Yani birinizin, ötekine vermiş olduğu güzel ve maruf emri diğeri kabul etsin. Kadının güzel davranışı çocuğunu ücretsiz emzirmesidir. Erkeğin güzel davranması ise kadına süt emzirdiğinden ötürü fazlasıyla ücretini ödemesidir.

 

Bir diğer açıklamaya göre: Çocuğun emzirilmesi hususunda kendi aranızda maruf ile istişare edin ki. çocuk herhangi bir zarar görmesin.

 

Bunun giyim ve kuşam hakkında olduğu söylendiği gibi çocuğu sebebiyle hiçbir annenin zarar görmemesi aynı şekilde hiç'bir babanın da çocuğu sebebiyle zarar görmemesi demektir.

 

7- Zorluk Çıkarsa ...

 

"Eğer anlaşmazlıkta güçlükle karşılaşırsanız ... " yani süt emzirme ücreti hakkında anlaşmazlık olursa ... Koca anneye süt. emzirmesinin ücretini vermeyi kabul etmeyip anne de çocuğunu süt emzirmek istemese, koca annesini süt emzirmeye zorlayamaz. O vakit öz annesinin dışında ona bir süt anneyi ücretle tutmalıdır.

 

Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Eğer biriniz diğerini sıkıştırıp, birbirinizle anlaşamayacak olursanız; o takdirde baba çocuğuna başka bir süt anneyi ücretle tutsun. Buyruk emir anlamında haberdir.

 

ed-Dahhak dedi ki: Eğer anne süt emzirmek istemezse o vakit çocuğuna bir başkasını ücretle tutar. Eğer (çocuk süt anneyi) kabul etmezse, o vakit annesi ücret karşılığında ona süt emzirmeye mecbur edilir.

 

Çocuğu süt emzirmekle kimin yükümlü olduğu hususunda ilim adamlarının üç farklı görüşü vardır. Bizim (mezhebimize mensub) ilim adamlarımız şöyle demişlerdir: Evlilik devam ettiği sürece kadının çocuğuna süt emzirmesi icab eder. Ancak şerefi ve konumu buna uygun değilse; o takdirde babanın kendi malından çocuğa süt emzirmesi gerekir.

 

İkinci görüş: Ebu Hanife hiçbir şekilde anne çocuğuna süt emzirmek zorunda değildir demiştir.

 

Üçüncü görüşe göre ise annenin her durumda çocuğuna süt emzirmesi gerekir.

 

8- Boşanmış Kadının çocuğu, Başkasının Memesini Kabul Etmeyecek Olursa, Annesi Ona Süt Emzirmek Zorundadır:

 

Erkek hanımını boşadığı takdirde kadının çocuğuna süt emzirme yükümlülüğü yoktur. Ancak ondan başkasının memesini kabul etmeyecek olursa, o takdirde çocuğunu emzirmekle yükümlüdür. Şayet ücret hususunda baba ile anne anlaşmazlığa düşerlerse, kadın ecr-i misil verilmesini isteyip, baba karşılıksız emzirmesinden başka bir çözüm kabul etmeyecek olursa -babanın karşılıksız süt emzirecek kimseyi bulmaması halinde- öz annenin ecr-i misil alması en uygunudur. Eğer baba ecr-i misil vermeyi teklif edip anne aşırı ücret isteyerek bu teklifi kabul etmeyecek olursa, babanın ecr-i misil teklifinin kabul edilmesi daha uygundur. Eğer baba çocuğun annesine ücret vermekte zorlanacak olursa, o vakit çocuğunu emzirmeye mecbur edilir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Talak 7

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR