ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MÜMTEHİNE

12

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا جَاءكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَى أَن لَّا يُشْرِكْنَ

بِاللَّهِ شَيْئاً وَلَا يَسْرِقْنَ وَلَا يَزْنِينَ وَلَا يَقْتُلْنَ أَوْلَادَهُنَّ وَلَا يَأْتِينَ

بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلَا يَعْصِينَكَ

فِي مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ لَهُنَّ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

 

12. Ey Peygamber! Mü'min kadınlar: "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp getirmemeleri ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri" üzere sana bey'at etmeye geldikleri vakit, beyatlerini kabul et ve onlar için Allah'tan mağfiret dile! Şüphesiz ki Allah çok mağfiret edendir, çok esirgeyendir.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı sekiz başlık halinde sunacağız:

 

1- Peygamber (s.a.v.)'ın Kadınlarla Bey'atleşme Şekli:

2- Ebu Süfyan'ın Hanımı Hind'in Bey'ati ve Bey'atte Şart Koşulan Buyruğun Mahiyeti:

3- Bu Ayette Bazı Yasakların Özellikle Zikredilmesinin Sebebi:

4- Kadının Kocasının Malından Alacağı Miktarın Sınırı:

5- Bey'atte Kadınlara Koşulan Şartlar Erkeklere de Koşulmuştur:

6- genel olarak Bütün Emirlerde özel olarak da Ağıt Yakmamak Hususunda Peygambere İsyan Edilmemelidir:

7- Peygamber (s.a.v.)'ın Erkeklerden ve Kadınlardan Bey'at Aldığına Dair Rivayet:

8- İmamın (İslam Devlet Başkanının) Bu İmtihan Şartlarını Kadınlara Koşması:

 

1- Peygamber (s.a.v.)'ın Kadınlarla Bey'atleşme Şekli:

 

Resulullah (s.a.v.) Mekke'yi fethettikten sonra Mekkeli kadınlar gelip, ona bey'at ettiler, "Ey Peygamber! Mü'min kadınlar ... üzere sana bey'at etmeye geldikleri vakit ... " buyruğu ile onlardan, ortak koşmamak üzere ... bey'at alması emrolundu.

 

Müslim'in Sahih'inde Peygamber (s.a.v.)'ın hanımı Aişe (r.anha)'dan şöyle dediği rivayet edilmektedir: Mü'min hanımlar Rasülullah (s.a.v.)'ın yanına hicret ederek geldiklerinde Yüce Allah'ın: "Ey Peygamber! Mü'min kadınlar:

 

"Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri ... üzere sana bey'at etmeye geldikleri vakit ... " buyruğu gereği imtihan olunurlardı. Aişe dedi ki: Mü'min hanımlardan kim bu şartları kabul ediyorsa O imtihan edilmeyi de ikrar ve kabul etmiş oluyordu. Resulullah (s.a.v.) da hanımlar bunu sözleriyle ikrar edip kabul etti mi onlara: "Haydi gidin, ben sizinle bey'atleştim" diyordu. Allah'a yemin olsun ki Rasülullah (s.a.v.)'ın eli hiçbir kadının eline değmedi. Onlarla sadece söz ile bey'atleşti, Aişe dedi ki:

 

Allah'a yemin ederim ki, Resulullah (s.a.v.) kadınlardan ancak Yüce Allah'ın kendisine emrettiği şartlarla bey'atleşti. Resulullah (s.a.v.)'in eli hiçbir kadının eline değmedi, O, onlardan söz aldı mı sözlü olarak: "Ben sizinle bey'atleştim" derdi,

 

Peygamber (s.a.v.)'den rivayet olunduğuna göre o kadınlar ile kendisinin eli ile kadınların eli arasında bir elbise parçası bulunduğu halde -onlara bey'at şartlarını koşuyor ve- onlarla bey'atleşıyordu,

 

Denildiğine göre Rasülullah erkekler bey'atini bitirdikten sonra, Safa tepesi üzerine Ömer (r.a.) onunla birlikte ve ondan biraz daha aşağı bir yerde oturdu. Hanımlara bey'at şartlarını koşuyor, Ömer de kadınlarla musafahalaşıyordu. Yine rivayet edildiği ne göre o bir hanımı Safa üzerinde durmakla görevlendirdi ve bu kadın onlarla bey'atleşti,

 

İbnu'l-Arabi dedi ki: Bu zayıftır. Asıl Sahih'te bulunan rivayete bakmak ve ona itibar etmek gerekir.

 

Um Atiyye dedi ki: Rasülullah (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde ensar hanımlarını bir evde topladı. Sonra bize Ömer b. el-Hattab'ı gönderdi. Kapıda durup selam verdi, biz de selamını aldık. Ömer dedi ki: Ben Rasülullah (s.a.v.)'ın size gönderdiği elçisiyim. Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Kadınlar: Evet deyince, evin dışından elini uzattı, biz de evin içinden ellerimizi uzattık sonra da: Şahid ol Allah'un dedi. 

 

Amr b. Şuayb'ın babasından, onun dedesinden rivayetine göre Peygamber (s.a.v.) hanımlarla beyatleşecek olursa içinde su bulunan bir kab getirilmesini emreder, elini o kaba daldırır, sonra da hanımlara emir vererek onlar da ellerini o kaba daldırırlardı.

 

2- Ebu Süfyan'ın Hanımı Hind'in Bey'ati ve Bey'atte Şart Koşulan Buyruğun Mahiyeti:

 

Rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.): "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları" deyince Uhud günü Hamza'ya yaptıklarından çekindiğinden ötürü Peygamber (s.a.v.)'ın kendisini tanıması korkusu ile yüzünü örtmüş olarak gelen Utbe kızı Hind: Allah'a yemin ederim ki, sen bizden erkeklerden aldığını görmediğimiz bir şartı istiyorsun, demişti. Peygamber (s.a.v.) da o gün erkeklerle sadece müslüman olmak ve cihad etmek şartı ile bey'atleşmişti. Peygamber (s.a.v.): "Hırsızlık yapmamaları" diye buyurunca Hind:

 

Ebu Süfyan cimri bir adamdır. Ben onun malından (ondan habersiz) ihtiyacımız için gerekeni alıyorum, dedi. Bunun üzerine Ebu Süfyan: O sana helal olsun deyince, Peygamber (s.a.v.) güldü onu tanıyarak: "Sen Hind misin?" dedi. Hind: Allah geçmişi affetti, dedi. Daha sonra Peygamber: "Zina etmemeleri" diye buyurunca Hind: Hür bir kadın hiç zina eder mi? dedi. Sonra:

 

"Çocuklarını öldürmemeleri" yani kız çocukları diri diri gömmeyip ceninlerini düşürmemeleri ... deyince Hind: Biz küçükken onları besleyip büyüttük, sense Bedir günü onları öldürdün. Sen de, onlar da işi daha iyi bilirsiniz. Mukatil'in rivayetine göre de şöyle demiştir: Biz küçükken onları besleyip, büyüttük, siz de büyüdükten sonra onları öldürdünüz. Sizler ve onlar durumu daha iyi bilirsiniz. Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab sırtüstü yatıncaya kadar güldü. Onun ilk çocuğu Hanzala b. Ebi Süfyan da Bedir günü öldürülmüş idi. Peygamber daha sonra: "Elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp götürmemeleri ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri..." diye buyurdu.

 

Denildiğine göre "elleri" yani laf taşıyıp götürmek suretiyle dilleri "ve ayakları arasında" buyruğu ise, fercleri demektir.

 

Bir diğer açıklamaya göre "elleri arasında" lafzı öpmek ve el ile yoklamak "ayakları arasında" da cima demektir. Başkalarından olma çocukları kocalarının çocuklarıdır, diye iddia etmemeleri demek olduğu da söylenmiştir. Çoğunluğun (cumhurun) görüşü budur. Herhangi bir kadın başkasının çocuğunu bulup alır, onu kocasındanmış gibi gösterir ve: Bu benim senden çocuğumdur, dermiş. İşte bu da yalan ve iftira kabilindendir.

 

Bir diğer açıklamaya göre; "elleri ve ayakları arasında" ifadesi çocuktan kinayedir. Çünkü çocuğu taşıdığı karnı önünde, çocuğun doğduğu yer olan ferci ayakları arasındadır. Her ne kadar bundan önce zina yasaklanmış ise de başka birisinden olma çocuğu kadının kendi kocasının çocuğu gibi göstermesi hususunda genel bir ifadedir.

 

Rivayet olunduğuna göre Hind bunları duyunca şöyle demiş: Allah'a yemin olsun ki, elbette ki uydurulan bir iftira çok çirkin bir iştir. Sen ancak en doğru ve güzel olanın ve üstün ahlaki hasletlerin yerine getirilmesini emrediyorsun.

 

Daha sonra Yüce Allah: "Ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri" diye buyurmaktadır. Katade ağıt yakmamaları ve onlardan hiçbir kadın yanında mahremi bulunmadıkça başbaşa bir erkekle kalmamaları ... diye açıklamıştır. Said b. el-Müseyyeb, Muhammed b. es-Saib ve Zeyd b. Eslem de şöyle demişlerdir: Bu yüzlerini tırmalayarak yırtmamaları, yakalarını yırtmamaları, vay başıma gelenler! diye feryat ve figan etmeyip saçlarını (ağıt dolayısıyla) çözmemeleri, mahrem bir kimse olması müstesna erkekler ile (gizlice) konuşmamaları demektir. Um Atiyye'nin Peygamber (s.a.v.)'dan rivayet ettiğine göre bu buyruk, ağıt yakmak hakkındadır. İbn Abbas'ın görüşü de budur.

 

Şehr b. Havşeb, Um Seleme'den onun Peygamber (s.a.v.)'dan rivayet ettiğine göre: "Ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri" buyruğunu "feryad ve figan ederek ağıt yakmaktır" diye açıklamıştır. 

 

Mus'ab b. Nuh dedi ki: Ben Peygamber (s.a.v.)'e bey'at eden hanımlardan oldukça yaşlı bir hanıma yetiştim. Bana Yüce Allah'ın: "Ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri" buyruğu hakkında Peygamber (s.a.v.)'dan: "Ağıt yakmaktır" diye buyurduğunu rivayet etti.

 

Müslim'in Sahih'inde Um Atiyye'den gelen rivayete göre şu: "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları ... ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri üzere ... " buyruğu nazil olunca, Peygamber: "Ağıt yakmak da bunun bir bölümüdür" diye buyurdu. Um Atiyye dedi ki: Ey Allah'ın Resulü dedim, filan oğulları bundan müstesna olsun, çünkü onlar cahiliye döneminde iken benimle birlikte ağıt yakmışlardı. Benim de onlarla birlikte ağıt yakmam mutlaka gerekir. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.): "Filan oğulları müstesna olsun" diye buyurdu.

 

Yine Um Atiyye'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasülullah (s.a.v.) beyat ile birlikte bizden ağıt yakmamamıza dair söz aldı. Beş hanım müstesna bizden hiçbir hanım o sözüne bağlı kalmadı. Bunlar Um Süleym, Um el-Ala ve Muaz'ın hanımı Ebu Sebre'nin kızı ya da Ebu Sebre'nin kızı ve Muaz'ın hanımıdırlar.

 

Yine denildiğine göre buradaki "ma'ruf" Allah'a ve Resulüne itaat etmektir. Bu Meymün b. Mihran'ın görüşüdür.

 

Bekr b. Abdullah el-Müzeni de şöyle demiştir: Kendilerinin hayrına ve iyiliğine olan hiçbir hususta sana isyan etmemeleri demektir.

 

el-Kelbi dedi ki: Bu buyruk, Allah'ın ve Resulünün emretmiş olduğu bütün maruflar (iyi hususlar) hakkında geneldir.

 

Rivayet edildiğine göre bu buyruk okunurken Hind de şöyle demiştir: Bizler herhangi bir hususta sana isyan etmek niyetini taşıdığımız halde buraya gelip oturmadık.

 

3- Bu Ayette Bazı Yasakların Özellikle Zikredilmesinin Sebebi:

 

Yüce Allah ve Resulü bey'atin muhtevasında birtakım hususları zikretmektedir. Bu sözler arasında dindeki temel yasaklar açıkça zikredildiği halde, emir türünden olan temel hususlar sözkonusu edilmemiştir, Bunlar da aynı şekilde altı tanedir: (Kelime-i) Şehadet, namaz, zekat, oruç, hac ve cünubluktan gusletmek.

 

Bunun böyle zikredilmesinin sebebi ise, nehyin bütün zaman ve haller hakkında daimi ve sürekli oluşudur. O bakımdan daimi ve sürekli olan şarta dikkat çekmek daha önceliklidir.

 

Bir diğer açıklamaya göre yasaklanan bu hususları işleyen birçok kadın vardı. Şerefli bir nesebe sahib olmaları bu işleri işlemelerine engel teşkil etmiyordu. İşte bundan dolayı bu yasaklar özellikle zikredilmiştir. -Bu yönüyle- bunun bir benzeri de Peygamber (s.a.v.)'ın Abdü'I-Kayslıların heyetine söylediği: "Ve ben sizlere kurutulmuş kabak kaplarını, testileri, oyulmuş hurma kütüklerini ve ziftlenmiş kapları (kullanmanızı) yasaklıyorum." Bu buyruk ile diğer günahlar bir tarafa, şarap içmek masiyetini terketmeleri noktasında dikkatlerini çekmiş bulunmaktadır. Çünkü onlar içki içmeyi çokça arzu ediyorlar ve bunu adet edinmişlerdi, Kişi çokça arzu ettiği bir günahı terkedecek olursa, arzulamadığı diğer günahları terketmesi daha bir kolayolur.

 

4- Kadının Kocasının Malından Alacağı Miktarın Sınırı:

 

Peygamber (s.a.v.) bey'at şartları arasında: "Hırsızlık yapmamaları" diye buyurunca Hind: Ey Allah'ın Resulü, dedi. Şüphesiz ki Ebu Süfyan eli sıkı bir adamdır. Bana ve çocuğuma yetecek kadarını almamda benim için bir vebal olur mu? Peygamber: "Maruf sınırları dışında olmadıkça hayır" diye buyurdu.

 

Bu sözleriyle Hind sadece Ebu Süfyan'ın kendisine verdikleri ile kalıp ihtiyaçlarını göremeyeceğinden yahutta bundan fazlasını alarak sözü geçen bey'ati bozup hırsızlık yapmış olmaktan korktuğunu ifade etmiş oldu. Peygamber (s.a.v.) da ona "hayır" yani maruf ölçüleri içerisinde aldıkların için senin hakkında vebal yoktur, diye buyurdu. Bundan maksat ihtiyaçtan daha fazlasına el uzatmamaktır.

 

İbnu'I-Arabi dedi ki: Bu ancak örtüler arasında ondan saklamadığı yahut üzerine kilit vurmadığı mallar hakkındadır. Bu durumda kadın eğer bu örtüyü kaldırıp ondan herhangi bir şey alacak olursa emre karşı geldiği bir hırsızlık yapmış olur ve bundan dolayı da eli kesilir.

 

5- Bey'atte Kadınlara Koşulan Şartlar Erkeklere de Koşulmuştur:

 

Ubade b. es-Samit dedi ki: Rasülullah (s.a.v.) kadınlara şart koştuğu gibi bize de şart koşmuştur:"Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayın, hırsızlık yapmayın, zina etmeyin, çocuklarınızı öldürmeyin, biriniz diğerine büyü yapmasın, size vermiş olduğum maruf herhangi bir hususta bana isyan etmeyin."

 

Bundan dolayı İbn Bahr ve başkaları Yüce Allah'ın: "Bir iftira düzüp getirmemeleri" buyruğundan kasıt büyüdür, demiştir.

 

ed-Dahhak dedi ki: Bu, iftirayı yasaklayan bir buyruktur yani herhangi bir erkek ya da bir kadına büyü yapmasınlar, demektir. Buna göre; "bir iftira düzüp getirmemeleri" bir büyü yapmamaları demektir Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp getirmemeleri" buyruğu ile ilgili olarak cumhurun görüşü şudur: "Elleri" yani buluntu olarak aldıkları "ve ayakları arasında" zinadan dolayı doğurdukları herhangi bir çocuğu "bir iftira düzüp getirmemeleri" demektir. Bu açıklama az önce geçmiş bulunmaktadır.

 

6- genel olarak Bütün Emirlerde özel olarak da Ağıt Yakmamak Hususunda Peygambere İsyan Edilmemelidir:

 

Buhari'de İbn Abbas'tan gelen rivayete göre o Yüce Allah'ın: "Ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri" buyruğu ile ilgili olarak şöyle demiştir: Bu Yüce Allah'ın kadınlara koştuğu bir şarttır. Anlamı hususunda da belirttiğimiz gibi farklı görüşler ileri sürülmüştür Doğrusu bunun Peygamber (s.a.v.)'in verdiği bütün emirler ile yasakladıkları hakkında umumi olduğudur. Böylelikle bunun kapsamına ağıt yakmak, elbiseleri yırtmak, saçı yolmak ve mahrem olmayanlarla tenhada başbaşa kalmak ve benzeri hususlar da girer. Bütün bunlar büyük günahlardandır, cahiliye işlerindendir.

 

Müslim'in Sahih'inde Ebu Malik el-Eş'ari'den gelen rivayete göre Peygamber (s.a.v.): "ümmetim arasında cahiliye işlerinden olan dört husus var olacaktır" diye buyurmuş ve bunlar arasında ağıt yakmayı da zikretmiştir.

 

Yahya b. Ebi Kesir'in, Ebu Seleme'den, onun da Ebu Hureyre'den rivayetine göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Şu ağıt yakan kadınlar kıyamet gününde birisi sağda ve birisi solda olmak üzere iki saf halinde durdurulacaklardır. Süresi ellibin yıl kadar olan bir gün boyunca köpeklerin havladıkları gibi havlayacaklar, sonra da cehenneme atılmaları emrolunacaktır.''

 

Yine Ebu Hureyre'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Melekler ağıt yakan ve (ağlarken ya da şarkı söylerken) hazince feryat eden hiçbir kadına dua etmezler. ''

 

Ömer b. el-Hattab (r.a)'dan rivayet edildiğine göre o ağıt yakan bir kadının sesini duymuş, onun yanına giderek elindeki kamçısı ile başörtüsü başından düşünceye kadar döğmüş. Ey mü'minlerin emiri kadının örtüsü başından düştü, ona bir baksana, deyince o: Böyle bir kadının saygınlığı kalmaz diye buyurmuştur.

 

Bütün bu rivayetleri senetleriyle es-Sa'lebi (Allah'ın rahmeti üzerine olsun) rivayet etmiştir,

 

Yüce Allah'ın: "Sana isyan etmemeleri" ifadesi oldukça güçlü bir ifade olmakla birlikte "hiçbir ma'rufta" diye tahsis edilmesi hususunda da iki görüş vardır: Bu anlamı tekid etmek üzere bir açıklamadır. Yüce Allah'ın: "Dedi ki: Rabbim hak ile hükmet" (el-Enbiya, 112) buyruğuna benzemektedir. Çünkü sadece "hükmet" demiş olsaydı, elbetteki yeterdi.

 

Peygamber (s.a.v.)'ın bey'atinde "maruf" şartının koşulmasının sebebi şudur: Ondan başkasına itaatin de maruf şartına bağlı olduğunu, emir veren için daha bağlayıcı olduğuna dikkat çekmek ve bu husustaki tereddüdü özellikle daha çok ortadan kaldırmak içindir.

 

7- Peygamber (s.a.v.)'ın Erkeklerden ve Kadınlardan Bey'at Aldığına Dair Rivayet:

 

Buhari'nin rivayetine göre Ubade b. es-Samit şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)'ın huzurunda idik. "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, zina etmemek, hırsızlık yapmamak üzere bana bey'at eder misiniz?" deyip kadınlar(ın bey'ati) ile ilgili ayeti okudu. -Süfyan'ın rivayet ettiği lafız ise çoğunlukla: "O ayeti okudu şeklindedir ... "- Sizden bu şartlara tamamıyla bağlı kalanın ecrini Allah verecektir. Kim (şartlara uymayarak) bunlardan herhangi birisini işleyecek olur da bunun cezasını çekerse, bu onun için bir keffaret olur. Kim bunlardan herhangi birisini işleyip Allah da onu setredecek olursa cezası Allah'a aittir. Dilerse onu azaplandırır, dilerse onun bu günahını ona bağışlar.

 

Buhari ve Müslim'deki rivayete göre İbn Abbas dedi ki: Ramazan bayramı günü Resulullah (s.a.v.) ile Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile namazlarda bulundum. Hepsi de namazı hutbeden önce kılarlar, sonra da hutbe irad ederlerdi. Allah'ın Peygamberi -Allah'ın salat ve selamı ona- şu anda elleriyle erkeklerin oturmalarını işaret etmesini görüyormuşum gibi (minberden) indi. Sonra onları yararak ilerledi ve nihayet Bilal ile birlikte kadınların bulunduğu yere kadar gelip; "Ey Peygamber! Mü'min kadınlar: Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp getirmemeleri ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri üzere sana bey'at etmeye geldikleri vakit ... " diye ayetin tamamını okudu. Ayeti okuyup bitirdikten sonra: "Siz bu şartlara bağlı kalmaya devam ediyorsunuz değil mi'" diye buyurdu. -Başka hiçbir kadın ona cevab vermeksizin- sadece bir kadın şöyle dedi: Evet ey Allah'ın Rasülü, dedi. (Hadisin ravilerinden) el-Hasen (b. Müslim) bu kadının kim olduğunu bilmiyor. Peygamber; "Haydi sadaka veriniZ" diye buyurdu. Bilal de elbisesini açtı, hanımlar da yüzüklerini, bileziklerini Bilal'in açtığı örtüye atıveriyorlardı. Bu Buhari'nin lafzıdır.

 

8- İmamın (İslam Devlet Başkanının) Bu İmtihan Şartlarını Kadınlara Koşması:

 

el-Mehdevi dedi ki: Müslümanlar imamın kadınlara bu şartları koşamayacağını icma' ile kabul etmişlerdir. Bu husustaki emir bağlayıcı bir emir değil, mendupluk ifade eden bir emirdir.

 

Bazı kıyas alimleri de şöyle demişlerdir: Şayet İslam yurdunun uzaklığından ötürü sınamaya gerek duyulacak olursa, müslümanların imamının böyle bir sınamayı yapma görevi vardır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Mümtehine 13

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR