MÜMTEHİNE 12 |
يَا
أَيُّهَا
النَّبِيُّ
إِذَا
جَاءكَ الْمُؤْمِنَاتُ
يُبَايِعْنَكَ
عَلَى أَن
لَّا
يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ
شَيْئاً
وَلَا
يَسْرِقْنَ
وَلَا
يَزْنِينَ
وَلَا
يَقْتُلْنَ
أَوْلَادَهُنَّ
وَلَا
يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ
يَفْتَرِينَهُ
بَيْنَ
أَيْدِيهِنَّ
وَأَرْجُلِهِنَّ
وَلَا
يَعْصِينَكَ فِي
مَعْرُوفٍ
فَبَايِعْهُنَّ
وَاسْتَغْفِرْ
لَهُنَّ
اللَّهَ
إِنَّ
اللَّهَ
غَفُورٌ
رَّحِيمٌ |
12. Ey Peygamber!
Mü'min kadınlar: "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık
yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ve ayakları arasında
bir iftira düzüp getirmemeleri ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri"
üzere sana bey'at etmeye geldikleri vakit, beyatlerini kabul et ve onlar için
Allah'tan mağfiret dile! Şüphesiz ki Allah çok mağfiret edendir, çok
esirgeyendir.
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı sekiz başlık halinde sunacağız:
1- Peygamber (s.a.v.)'ın Kadınlarla
Bey'atleşme Şekli:
2- Ebu Süfyan'ın Hanımı Hind'in Bey'ati
ve Bey'atte Şart Koşulan Buyruğun Mahiyeti:
3- Bu Ayette Bazı Yasakların Özellikle
Zikredilmesinin Sebebi:
4- Kadının Kocasının Malından Alacağı
Miktarın Sınırı:
5- Bey'atte Kadınlara Koşulan Şartlar
Erkeklere de Koşulmuştur:
6- genel olarak Bütün Emirlerde özel
olarak da Ağıt Yakmamak Hususunda Peygambere İsyan Edilmemelidir:
7- Peygamber (s.a.v.)'ın Erkeklerden ve
Kadınlardan Bey'at Aldığına Dair Rivayet:
8- İmamın (İslam Devlet Başkanının) Bu
İmtihan Şartlarını Kadınlara Koşması:
1- Peygamber
(s.a.v.)'ın Kadınlarla Bey'atleşme Şekli:
Resulullah (s.a.v.)
Mekke'yi fethettikten sonra Mekkeli kadınlar gelip, ona bey'at ettiler,
"Ey Peygamber! Mü'min kadınlar ... üzere sana bey'at etmeye geldikleri
vakit ... " buyruğu ile onlardan, ortak koşmamak üzere ... bey'at alması
emrolundu.
Müslim'in Sahih'inde Peygamber
(s.a.v.)'ın hanımı Aişe (r.anha)'dan şöyle dediği rivayet edilmektedir: Mü'min
hanımlar Rasülullah (s.a.v.)'ın yanına hicret ederek geldiklerinde Yüce
Allah'ın: "Ey Peygamber! Mü'min kadınlar:
"Allah'a hiçbir
şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri ... üzere sana
bey'at etmeye geldikleri vakit ... " buyruğu gereği imtihan olunurlardı.
Aişe dedi ki: Mü'min hanımlardan kim bu şartları kabul ediyorsa O imtihan
edilmeyi de ikrar ve kabul etmiş oluyordu. Resulullah (s.a.v.) da hanımlar bunu
sözleriyle ikrar edip kabul etti mi onlara: "Haydi gidin, ben sizinle
bey'atleştim" diyordu. Allah'a yemin olsun ki Rasülullah (s.a.v.)'ın eli
hiçbir kadının eline değmedi. Onlarla sadece söz ile bey'atleşti, Aişe dedi ki:
Allah'a yemin ederim ki,
Resulullah (s.a.v.) kadınlardan ancak Yüce Allah'ın kendisine emrettiği
şartlarla bey'atleşti. Resulullah (s.a.v.)'in eli hiçbir kadının eline değmedi,
O, onlardan söz aldı mı sözlü olarak: "Ben sizinle bey'atleştim"
derdi,
Peygamber (s.a.v.)'den
rivayet olunduğuna göre o kadınlar ile kendisinin eli ile kadınların eli
arasında bir elbise parçası bulunduğu halde -onlara bey'at şartlarını koşuyor
ve- onlarla bey'atleşıyordu,
Denildiğine göre
Rasülullah erkekler bey'atini bitirdikten sonra, Safa tepesi üzerine Ömer
(r.a.) onunla birlikte ve ondan biraz daha aşağı bir yerde oturdu. Hanımlara
bey'at şartlarını koşuyor, Ömer de kadınlarla musafahalaşıyordu. Yine rivayet
edildiği ne göre o bir hanımı Safa üzerinde durmakla görevlendirdi ve bu kadın
onlarla bey'atleşti,
İbnu'l-Arabi dedi ki: Bu
zayıftır. Asıl Sahih'te bulunan rivayete bakmak ve ona itibar etmek gerekir.
Um Atiyye dedi ki:
Rasülullah (s.a.v.) Medine'ye geldiğinde ensar hanımlarını bir evde topladı.
Sonra bize Ömer b. el-Hattab'ı gönderdi. Kapıda durup selam verdi, biz de
selamını aldık. Ömer dedi ki: Ben Rasülullah (s.a.v.)'ın size gönderdiği
elçisiyim. Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Kadınlar: Evet deyince, evin
dışından elini uzattı, biz de evin içinden ellerimizi uzattık sonra da: Şahid
ol Allah'un dedi.
Amr b. Şuayb'ın
babasından, onun dedesinden rivayetine göre Peygamber (s.a.v.) hanımlarla
beyatleşecek olursa içinde su bulunan bir kab getirilmesini emreder, elini o
kaba daldırır, sonra da hanımlara emir vererek onlar da ellerini o kaba
daldırırlardı.
2- Ebu Süfyan'ın Hanımı
Hind'in Bey'ati ve Bey'atte Şart Koşulan Buyruğun Mahiyeti:
Rivayet edildiğine göre
Peygamber (s.a.v.): "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları" deyince
Uhud günü Hamza'ya yaptıklarından çekindiğinden ötürü Peygamber (s.a.v.)'ın
kendisini tanıması korkusu ile yüzünü örtmüş olarak gelen Utbe kızı Hind:
Allah'a yemin ederim ki, sen bizden erkeklerden aldığını görmediğimiz bir şartı
istiyorsun, demişti. Peygamber (s.a.v.) da o gün erkeklerle sadece müslüman
olmak ve cihad etmek şartı ile bey'atleşmişti. Peygamber (s.a.v.):
"Hırsızlık yapmamaları" diye buyurunca Hind:
Ebu Süfyan cimri bir
adamdır. Ben onun malından (ondan habersiz) ihtiyacımız için gerekeni alıyorum,
dedi. Bunun üzerine Ebu Süfyan: O sana helal olsun deyince, Peygamber (s.a.v.)
güldü onu tanıyarak: "Sen Hind misin?" dedi. Hind: Allah geçmişi
affetti, dedi. Daha sonra Peygamber: "Zina etmemeleri" diye buyurunca
Hind: Hür bir kadın hiç zina eder mi? dedi. Sonra:
"Çocuklarını
öldürmemeleri" yani kız çocukları diri diri gömmeyip ceninlerini
düşürmemeleri ... deyince Hind: Biz küçükken onları besleyip büyüttük, sense
Bedir günü onları öldürdün. Sen de, onlar da işi daha iyi bilirsiniz.
Mukatil'in rivayetine göre de şöyle demiştir: Biz küçükken onları besleyip,
büyüttük, siz de büyüdükten sonra onları öldürdünüz. Sizler ve onlar durumu
daha iyi bilirsiniz. Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab sırtüstü yatıncaya kadar
güldü. Onun ilk çocuğu Hanzala b. Ebi Süfyan da Bedir günü öldürülmüş idi.
Peygamber daha sonra: "Elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp
götürmemeleri ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri..." diye buyurdu.
Denildiğine göre
"elleri" yani laf taşıyıp götürmek suretiyle dilleri "ve
ayakları arasında" buyruğu ise, fercleri demektir.
Bir diğer açıklamaya
göre "elleri arasında" lafzı öpmek ve el ile yoklamak "ayakları
arasında" da cima demektir. Başkalarından olma çocukları kocalarının
çocuklarıdır, diye iddia etmemeleri demek olduğu da söylenmiştir. Çoğunluğun
(cumhurun) görüşü budur. Herhangi bir kadın başkasının çocuğunu bulup alır, onu
kocasındanmış gibi gösterir ve: Bu benim senden çocuğumdur, dermiş. İşte bu da
yalan ve iftira kabilindendir.
Bir diğer açıklamaya
göre; "elleri ve ayakları arasında" ifadesi çocuktan kinayedir. Çünkü
çocuğu taşıdığı karnı önünde, çocuğun doğduğu yer olan ferci ayakları
arasındadır. Her ne kadar bundan önce zina yasaklanmış ise de başka birisinden
olma çocuğu kadının kendi kocasının çocuğu gibi göstermesi hususunda genel bir
ifadedir.
Rivayet olunduğuna göre
Hind bunları duyunca şöyle demiş: Allah'a yemin olsun ki, elbette ki uydurulan
bir iftira çok çirkin bir iştir. Sen ancak en doğru ve güzel olanın ve üstün
ahlaki hasletlerin yerine getirilmesini emrediyorsun.
Daha sonra Yüce Allah:
"Ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri" diye buyurmaktadır. Katade
ağıt yakmamaları ve onlardan hiçbir kadın yanında mahremi bulunmadıkça başbaşa
bir erkekle kalmamaları ... diye açıklamıştır. Said b. el-Müseyyeb, Muhammed b.
es-Saib ve Zeyd b. Eslem de şöyle demişlerdir: Bu yüzlerini tırmalayarak
yırtmamaları, yakalarını yırtmamaları, vay başıma gelenler! diye feryat ve
figan etmeyip saçlarını (ağıt dolayısıyla) çözmemeleri, mahrem bir kimse olması
müstesna erkekler ile (gizlice) konuşmamaları demektir. Um Atiyye'nin Peygamber
(s.a.v.)'dan rivayet ettiğine göre bu buyruk, ağıt yakmak hakkındadır. İbn
Abbas'ın görüşü de budur.
Şehr b. Havşeb, Um
Seleme'den onun Peygamber (s.a.v.)'dan rivayet ettiğine göre: "Ve hiçbir
marufta sana isyan etmemeleri" buyruğunu "feryad ve figan ederek ağıt
yakmaktır" diye açıklamıştır.
Mus'ab b. Nuh dedi ki:
Ben Peygamber (s.a.v.)'e bey'at eden hanımlardan oldukça yaşlı bir hanıma
yetiştim. Bana Yüce Allah'ın: "Ve hiçbir marufta sana isyan
etmemeleri" buyruğu hakkında Peygamber (s.a.v.)'dan: "Ağıt
yakmaktır" diye buyurduğunu rivayet etti.
Müslim'in Sahih'inde Um
Atiyye'den gelen rivayete göre şu: "Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları
... ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri üzere ... " buyruğu nazil
olunca, Peygamber: "Ağıt yakmak da bunun bir bölümüdür" diye buyurdu.
Um Atiyye dedi ki: Ey Allah'ın Resulü dedim, filan oğulları bundan müstesna
olsun, çünkü onlar cahiliye döneminde iken benimle birlikte ağıt yakmışlardı.
Benim de onlarla birlikte ağıt yakmam mutlaka gerekir. Bunun üzerine Resulullah
(s.a.v.): "Filan oğulları müstesna olsun" diye buyurdu.
Yine Um Atiyye'den şöyle
dediği rivayet edilmiştir: Rasülullah (s.a.v.) beyat ile birlikte bizden ağıt
yakmamamıza dair söz aldı. Beş hanım müstesna bizden hiçbir hanım o sözüne
bağlı kalmadı. Bunlar Um Süleym, Um el-Ala ve Muaz'ın hanımı Ebu Sebre'nin kızı
ya da Ebu Sebre'nin kızı ve Muaz'ın hanımıdırlar.
Yine denildiğine göre
buradaki "ma'ruf" Allah'a ve Resulüne itaat etmektir. Bu Meymün b.
Mihran'ın görüşüdür.
Bekr b. Abdullah
el-Müzeni de şöyle demiştir: Kendilerinin hayrına ve iyiliğine olan hiçbir
hususta sana isyan etmemeleri demektir.
el-Kelbi dedi ki: Bu
buyruk, Allah'ın ve Resulünün emretmiş olduğu bütün maruflar (iyi hususlar)
hakkında geneldir.
Rivayet edildiğine göre
bu buyruk okunurken Hind de şöyle demiştir: Bizler herhangi bir hususta sana
isyan etmek niyetini taşıdığımız halde buraya gelip oturmadık.
3- Bu Ayette Bazı
Yasakların Özellikle Zikredilmesinin Sebebi:
Yüce Allah ve Resulü
bey'atin muhtevasında birtakım hususları zikretmektedir. Bu sözler arasında
dindeki temel yasaklar açıkça zikredildiği halde, emir türünden olan temel
hususlar sözkonusu edilmemiştir, Bunlar da aynı şekilde altı tanedir:
(Kelime-i) Şehadet, namaz, zekat, oruç, hac ve cünubluktan gusletmek.
Bunun böyle
zikredilmesinin sebebi ise, nehyin bütün zaman ve haller hakkında daimi ve
sürekli oluşudur. O bakımdan daimi ve sürekli olan şarta dikkat çekmek daha
önceliklidir.
Bir diğer açıklamaya
göre yasaklanan bu hususları işleyen birçok kadın vardı. Şerefli bir nesebe
sahib olmaları bu işleri işlemelerine engel teşkil etmiyordu. İşte bundan
dolayı bu yasaklar özellikle zikredilmiştir. -Bu yönüyle- bunun bir benzeri de
Peygamber (s.a.v.)'ın Abdü'I-Kayslıların heyetine söylediği: "Ve ben
sizlere kurutulmuş kabak kaplarını, testileri, oyulmuş hurma kütüklerini ve
ziftlenmiş kapları (kullanmanızı) yasaklıyorum." Bu buyruk ile diğer
günahlar bir tarafa, şarap içmek masiyetini terketmeleri noktasında dikkatlerini
çekmiş bulunmaktadır. Çünkü onlar içki içmeyi çokça arzu ediyorlar ve bunu adet
edinmişlerdi, Kişi çokça arzu ettiği bir günahı terkedecek olursa, arzulamadığı
diğer günahları terketmesi daha bir kolayolur.
4- Kadının Kocasının
Malından Alacağı Miktarın Sınırı:
Peygamber (s.a.v.)
bey'at şartları arasında: "Hırsızlık yapmamaları" diye buyurunca
Hind: Ey Allah'ın Resulü, dedi. Şüphesiz ki Ebu Süfyan eli sıkı bir adamdır.
Bana ve çocuğuma yetecek kadarını almamda benim için bir vebal olur mu?
Peygamber: "Maruf sınırları dışında olmadıkça hayır" diye buyurdu.
Bu sözleriyle Hind
sadece Ebu Süfyan'ın kendisine verdikleri ile kalıp ihtiyaçlarını
göremeyeceğinden yahutta bundan fazlasını alarak sözü geçen bey'ati bozup
hırsızlık yapmış olmaktan korktuğunu ifade etmiş oldu. Peygamber (s.a.v.) da
ona "hayır" yani maruf ölçüleri içerisinde aldıkların için senin
hakkında vebal yoktur, diye buyurdu. Bundan maksat ihtiyaçtan daha fazlasına el
uzatmamaktır.
İbnu'I-Arabi dedi ki: Bu
ancak örtüler arasında ondan saklamadığı yahut üzerine kilit vurmadığı mallar
hakkındadır. Bu durumda kadın eğer bu örtüyü kaldırıp ondan herhangi bir şey
alacak olursa emre karşı geldiği bir hırsızlık yapmış olur ve bundan dolayı da
eli kesilir.
5- Bey'atte Kadınlara
Koşulan Şartlar Erkeklere de Koşulmuştur:
Ubade b. es-Samit dedi
ki: Rasülullah (s.a.v.) kadınlara şart koştuğu gibi bize de şart
koşmuştur:"Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayın, hırsızlık yapmayın, zina
etmeyin, çocuklarınızı öldürmeyin, biriniz diğerine büyü yapmasın, size vermiş
olduğum maruf herhangi bir hususta bana isyan etmeyin."
Bundan dolayı İbn Bahr
ve başkaları Yüce Allah'ın: "Bir iftira düzüp getirmemeleri"
buyruğundan kasıt büyüdür, demiştir.
ed-Dahhak dedi ki: Bu,
iftirayı yasaklayan bir buyruktur yani herhangi bir erkek ya da bir kadına büyü
yapmasınlar, demektir. Buna göre; "bir iftira düzüp getirmemeleri"
bir büyü yapmamaları demektir Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
"Elleri ve ayakları
arasında bir iftira düzüp getirmemeleri" buyruğu ile ilgili olarak
cumhurun görüşü şudur: "Elleri" yani buluntu olarak aldıkları
"ve ayakları arasında" zinadan dolayı doğurdukları herhangi bir
çocuğu "bir iftira düzüp getirmemeleri" demektir. Bu açıklama az önce
geçmiş bulunmaktadır.
6- genel olarak Bütün
Emirlerde özel olarak da Ağıt Yakmamak Hususunda Peygambere İsyan
Edilmemelidir:
Buhari'de İbn Abbas'tan
gelen rivayete göre o Yüce Allah'ın: "Ve hiçbir marufta sana isyan
etmemeleri" buyruğu ile ilgili olarak şöyle demiştir: Bu Yüce Allah'ın
kadınlara koştuğu bir şarttır. Anlamı hususunda da belirttiğimiz gibi farklı
görüşler ileri sürülmüştür Doğrusu bunun Peygamber (s.a.v.)'in verdiği bütün
emirler ile yasakladıkları hakkında umumi olduğudur. Böylelikle bunun kapsamına
ağıt yakmak, elbiseleri yırtmak, saçı yolmak ve mahrem olmayanlarla tenhada
başbaşa kalmak ve benzeri hususlar da girer. Bütün bunlar büyük günahlardandır,
cahiliye işlerindendir.
Müslim'in Sahih'inde Ebu
Malik el-Eş'ari'den gelen rivayete göre Peygamber (s.a.v.): "ümmetim
arasında cahiliye işlerinden olan dört husus var olacaktır" diye buyurmuş
ve bunlar arasında ağıt yakmayı da zikretmiştir.
Yahya b. Ebi Kesir'in,
Ebu Seleme'den, onun da Ebu Hureyre'den rivayetine göre Ebu Hureyre şöyle
demiştir: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Şu ağıt yakan kadınlar kıyamet
gününde birisi sağda ve birisi solda olmak üzere iki saf halinde
durdurulacaklardır. Süresi ellibin yıl kadar olan bir gün boyunca köpeklerin
havladıkları gibi havlayacaklar, sonra da cehenneme atılmaları
emrolunacaktır.''
Yine Ebu Hureyre'den
şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Melekler
ağıt yakan ve (ağlarken ya da şarkı söylerken) hazince feryat eden hiçbir
kadına dua etmezler. ''
Ömer b. el-Hattab
(r.a)'dan rivayet edildiğine göre o ağıt yakan bir kadının sesini duymuş, onun
yanına giderek elindeki kamçısı ile başörtüsü başından düşünceye kadar döğmüş.
Ey mü'minlerin emiri kadının örtüsü başından düştü, ona bir baksana, deyince o:
Böyle bir kadının saygınlığı kalmaz diye buyurmuştur.
Bütün bu rivayetleri
senetleriyle es-Sa'lebi (Allah'ın rahmeti üzerine olsun) rivayet etmiştir,
Yüce Allah'ın:
"Sana isyan etmemeleri" ifadesi oldukça güçlü bir ifade olmakla
birlikte "hiçbir ma'rufta" diye tahsis edilmesi hususunda da iki
görüş vardır: Bu anlamı tekid etmek üzere bir açıklamadır. Yüce Allah'ın:
"Dedi ki: Rabbim hak ile hükmet" (el-Enbiya, 112) buyruğuna
benzemektedir. Çünkü sadece "hükmet" demiş olsaydı, elbetteki
yeterdi.
Peygamber (s.a.v.)'ın
bey'atinde "maruf" şartının koşulmasının sebebi şudur: Ondan
başkasına itaatin de maruf şartına bağlı olduğunu, emir veren için daha
bağlayıcı olduğuna dikkat çekmek ve bu husustaki tereddüdü özellikle daha çok
ortadan kaldırmak içindir.
7- Peygamber
(s.a.v.)'ın Erkeklerden ve Kadınlardan Bey'at Aldığına Dair Rivayet:
Buhari'nin rivayetine
göre Ubade b. es-Samit şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)'ın huzurunda idik.
"Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, zina etmemek, hırsızlık yapmamak
üzere bana bey'at eder misiniz?" deyip kadınlar(ın bey'ati) ile ilgili
ayeti okudu. -Süfyan'ın rivayet ettiği lafız ise çoğunlukla: "O ayeti
okudu şeklindedir ... "- Sizden bu şartlara tamamıyla bağlı kalanın ecrini
Allah verecektir. Kim (şartlara uymayarak) bunlardan herhangi birisini işleyecek
olur da bunun cezasını çekerse, bu onun için bir keffaret olur. Kim bunlardan
herhangi birisini işleyip Allah da onu setredecek olursa cezası Allah'a aittir.
Dilerse onu azaplandırır, dilerse onun bu günahını ona bağışlar.
Buhari ve Müslim'deki rivayete
göre İbn Abbas dedi ki: Ramazan bayramı günü Resulullah (s.a.v.) ile Ebu Bekir,
Ömer ve Osman ile namazlarda bulundum. Hepsi de namazı hutbeden önce kılarlar,
sonra da hutbe irad ederlerdi. Allah'ın Peygamberi -Allah'ın salat ve selamı
ona- şu anda elleriyle erkeklerin oturmalarını işaret etmesini görüyormuşum
gibi (minberden) indi. Sonra onları yararak ilerledi ve nihayet Bilal ile
birlikte kadınların bulunduğu yere kadar gelip; "Ey Peygamber! Mü'min
kadınlar: Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina
etmemeleri, çocuklarını öldürmemeleri, elleri ve ayakları arasında bir iftira
düzüp getirmemeleri ve hiçbir marufta sana isyan etmemeleri üzere sana bey'at
etmeye geldikleri vakit ... " diye ayetin tamamını okudu. Ayeti okuyup
bitirdikten sonra: "Siz bu şartlara bağlı kalmaya devam ediyorsunuz değil
mi'" diye buyurdu. -Başka hiçbir kadın ona cevab vermeksizin- sadece bir
kadın şöyle dedi: Evet ey Allah'ın Rasülü, dedi. (Hadisin ravilerinden)
el-Hasen (b. Müslim) bu kadının kim olduğunu bilmiyor. Peygamber; "Haydi
sadaka veriniZ" diye buyurdu. Bilal de elbisesini açtı, hanımlar da
yüzüklerini, bileziklerini Bilal'in açtığı örtüye atıveriyorlardı. Bu
Buhari'nin lafzıdır.
8- İmamın (İslam Devlet
Başkanının) Bu İmtihan Şartlarını Kadınlara Koşması:
el-Mehdevi dedi ki:
Müslümanlar imamın kadınlara bu şartları koşamayacağını icma' ile kabul
etmişlerdir. Bu husustaki emir bağlayıcı bir emir değil, mendupluk ifade eden
bir emirdir.
Bazı kıyas alimleri de
şöyle demişlerdir: Şayet İslam yurdunun uzaklığından ötürü sınamaya gerek
duyulacak olursa, müslümanların imamının böyle bir sınamayı yapma görevi
vardır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN