MÜCADELE 17 / 19 |
لَن
تُغْنِيَ
عَنْهُمْ
أَمْوَالُهُمْ
وَلَا
أَوْلَادُهُم
مِّنَ
اللَّهِ شَيْئاً
أُوْلَئِكَ
أَصْحَابُ
النَّارِ هُمْ
فِيهَا
خَالِدُونَ {17}
يَوْمَ
يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ
جَمِيعاً فَيَحْلِفُونَ
لَهُ كَمَا
يَحْلِفُونَ
لَكُمْ
وَيَحْسَبُونَ
أَنَّهُمْ
عَلَى
شَيْءٍ أَلَا إِنَّهُمْ
هُمُ
الْكَاذِبُونَ
{18} اسْتَحْوَذَ
عَلَيْهِمُ
الشَّيْطَانُ
فَأَنسَاهُمْ
ذِكْرَ اللَّهِ
أُوْلَئِكَ
حِزْبُ
الشَّيْطَانِ
أَلَا إِنَّ
حِزْبَ الشَّيْطَانِ
هُمُ
الْخَاسِرُونَ {19} |
17.
Malları da, evlatları da Allah(ın azabın)a karşı kendilerine hiçbir şekilde
asla fayda sağlayamaz. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebediyyen kalıcıdırlar.
18. Allah,
onların hepsini dirilteceği günde size yemin ettikleri gibi, O'na da yemin
edecekler ve kendilerinin gerçekten bir şey üzere olduklarını sanacaklar.
Haberiniz olsun gerçekten onlar, yalancıların ta kendileridir.
19.
Şeytan onlara galib ve üstün geldi de onlara Allah'ı dahi hatırlamayı
unutturdu. İşte bunlar şeytanın taraftarlarıdır. Haberiniz olsun, muhakkak ki
şeytanın taraftarları en büyük zarara uğrayanların ta kendileridir.
"Malları da,
evlatları da Allah'a" Allah'ın azabına "karşı kendilerine hiçbir
şekilde asla fayda sağlayamaz."
Mukatil dedi ki:
Münafıklar: Muhammed kıyamet gününde kendisine yardım olunacağını ileri
sürmektedir. Durum böyleyse bedbaht olduk demektir. Allaha andolsun ki kıyamet
gününde bize -eğer kıyamet diye bir şey olacaksa- bizim gibi olanlar,
çocuklarımız ve mallarımız yardımcı olacaktır. Bunun üzerine "Allah
onların ... " ayeti nazil oldu. Yani Allah'ın onları dirilteceği günde
onlar için horlayıcı bir azab olacaktır.
"Size" bugün
"yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler." Bu da hayret edilecek
bir husustur. Yarın onların yemin ile mugalata yapacaklarını göstermektedir.
Halbuki oradaki bilgi kesin ve tereddütsüz bilgi haline gelmiş olacaktır. İbn
Abbas dedi ki: Burada sözü edilen onların: "Rabbimiz olan Allah hakkı için
biz müşriklerden olmadık." (el-En'am, 23) diye söyleyecekleri sözleridir.
"Ve
kendilerinin" inkar etmek ve yemin etmek ile "gerçekten bir şey üzere
olduklarını sanacaklar." İbn Zeyd dedi ki: Bunların ahirette kendilerine
faydalı olacağını sanacaklar.
Şöyle de açıklanmıştır:
Dünyada "kendilerinin gerçekten bir şey üzere olduklarını
sanacaklar." Çünkü ahirette kesinlikle hakkı bilmiş olacaklar. Ancak
birinci görüş daha kuvvetlidir.
İbn Abbas'tan rivayete
göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bir münadi kıyamet gününde
şöyle seslenecek: Allah'ın düşmanları nerede? Bunun üzerine kaderiye yüzleri
kararmış, gözleri göğermiş olarak, ağızları yana yatmış, salyaları akarak
kalkacaklar ve şöyle diyecekler: Allah'a yemin olsun ki senden başka ne güneşe,
ne aya, ne bir puta, ne de bir heykele taptık, ne de senden başka bir ilah
edindik." İbn Abbas dedi ki: Allah'a yemin olsun doğru söyleyecekler. Şirk
onlara bilmedikleri bir cihetten gelmektedir. Sonra da: "Ve kendilerinin
gerçekten bir şey üzere olduklarını sanacaklar. Haberiniz olsun gerçekten onlar
yalancıların ta kendileridir" ayetini okudu. Allah'a yemin ederim ki,
bunlar kaderiyedir, diye üç defa söyledi.
"Şeytan onlara
galib ve üstün geldi." Dünyada onlara yaptığı vesveseleriyle üstünlük sağladı,
onlara karşı güç kazandı, diye açıklanmıştır. el-Mufaddal: Onları kuşatmıştır,
diye açıklamıştır. Dördüncü bir anlama gelme ihtimali de vardır: Onları bir
araya getirdi ve birbirlerine kattı demektir. "Bir şeyi topladı ve bir
kısmını diğerine kattı" denilir. Onları biraraya getirdiği takdirde dahi
onları yenik düşürmüş, onlara karşı güçlenmiş ve onları kuşatmış olur.
"Allah'ı dahi"
yani O'na itaat gereğince amelde bulunmak demek olan emirlerini
"hatırlamayı unutturdu." Masiyetini yasaklayan buyrukları ... diye de
açıklanmıştır.
Unutmak: Gaflet anlamına
kullanıldığı gibi, terketmek anlamında da kullanılır. Burada her iki anlam da
ihtimal dahilindedir.
"İşte bunlar
şeytanın taraftarlarıdır." Onun kesimi, onun kabilesidir.
"Haberiniz olsun,
muhakkak ki şeytanın taraftarları" yaptıkları alışverişlerinde "en
büyük zarara uğrayanların ta kendileridir." Çünkü onlar cennet
karşılığında cehennemi, hidayet karşılığında sapıklığı almış kimselerdir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN