MÜCADELE 10 |
إِنَّمَا
النَّجْوَى مِنَ
الشَّيْطَانِ
لِيَحْزُنَ
الَّذِينَ
آمَنُوا
وَلَيْسَ
بِضَارِّهِمْ
شَيْئاً إِلَّا
بِإِذْنِ
اللَّهِ
وَعَلَى
اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ
الْمُؤْمِنُونَ |
10. Fısıltı ancak
şeytandandır. İman edenleri kederlendirmek içindir. Halbuki Allah'ın izni ile
olmadıkça bu, onlara hiçbir zarar vermez. O halde müminler yalnız Allah'a
tevekkül etsinler.
Bu buyruğa dair açıklamalarımızı
iki başlık halinde sunacağız:
1- Fısıldaşmanın Kaynağı:
2- Fısıldaşmanın Mahiyeti ve
Yasaklanışındaki Hikmet:
1- Fısıldaşmanın
Kaynağı:
"Fısıltı ancak
şeytandandır." Şeytanın süslemesinden ileri gelir.
"İman edenleri kederlendirmek
içindir." Çünkü müslümanların seriyyelerde zarar gördükleri kanaatine
sahib olmuşlardı. Yahutta onlar (yani münafıklar) müslümanlara tuzak kurmak
için toplantı yapıyorlardı. Kimi zaman Peygamber (s.a.v.) ile fısıldaşıyorlar,
müslümanlar da Peygamber (s.a.v.)'ın nezdinde kendilerini küçük düşürmeye
çalıştıklarını sanıyorlardı.
"Halbuki Allah'ın
izni" yani meşıeti, bir açıklamaya göre ilmi, İbn Abbas'tan rivayete göre
de emri "ile olmadıkça bu" fısıldaşma "onlara hiçbir zarar
vermez. O halde müminler, yanlız Allah'a tevekkül etsinler." İşlerini
yanlız Ona havale etsinler. Bütün durumlarını ve hallerini O'nun yardımına
bıraksınlar. Şeytandan ve her türlü kötülükten O'na sığınsınlar. Çünkü kulu
sınamak ve denemek maksadı ile vesveselerle şeytanı (kulunun üzerine) salan
O'dur. Dilerse şeytanın tasallutunu ondan elbetteki uzak tutar.
2- Fısıldaşmanın
Mahiyeti ve Yasaklanışındaki Hikmet:
Buhari ile Müslim'de İbn
Ömer'den rivayete göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "üç kişi
olduğu takdirde biri dışarıda tutularak iki kişi birbiriyle
fısıldaşmasın."
Abdullah b. Mesud'dan
dedi ki: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "üç kişi olduğunuz takdirde
sair insanlarla karışıncaya kadar birisi dışarıda tutularak iki kişi kendi
arasında -onu kederlendirmesinler diye- fısıldaşmasınlar.''
Bu hadis-i şerif
fısıldaşmanın yasak olduğu nihai sınırı açıklamaktadır.
Bu da üçüncü kişinin
-İbn Ömer'in yaptığı gibi- kendisiyle konuşacak bir kimse bulmasıdır. Şöyle ki
İbn Ömer bir kişi ile konuşurken bir diğeri onunla fısıldaşmak isteği ile
yanına geldi. Dördüncü bir kişiyi yanına çağırmadıkça onunla fısıldaşmadı. Ona
ve birincisine: Siz bir kenara çekiliniz, dedikten sonra özel olarak konuşmak
isteyen adam ile sessizce konuşmaya başladı. Bunu Malik, Muvatta'da rivayet
etmiş bulunmaktadır.
Aynı şekilde bu hadiste
"onu kederlendirmemek için" buyruğu ile bunun gerekçesine de dikkat
çekilmektedir. Yani o kişinin kalbine üzülmesine sebeb teşkil edecek düşünceler
gelebilir. Bu da içinden yapılan bu gizli konuşmanın kendisinin hoşuna
gitmeyecek, kendisi hakkında olduğunu yahutta onların bu konuşmalarına
kendisini de katmaya onu ehil görmedikleri için böyle konuştuklarını ya da buna
benzer şeytanın telkin ya da nefsin vesveseleri insanın hatırına gelmesidir.
Bütün bunlar ise kimsenin tek başına kalmasından dolayı ortaya çıkar. Eğer
beraberinde bir başka kişi bulunacak olursa, bunlardan yana emin olur. Buna
göre bu hususta bütün sayılar arasında fark gözetilmez. Dolayısıyla dört kişi
bir kişiyi dışarda bırakarak, on ya da mesela bin kişi birisini dışarda
bırakarak özel konuşmazlar. Çünkü böyle bir husus (yasaklamayı gerektiren
husus) onun hakkında gerekçe olarak varlığını sürdürmektedir. Özellikle üç
kişinin sözkonusu edilmesi ise bu anlamda bu işin gerçekleşebileceği en az
sayının onlar olmasıdır. Hadisin zahiri bütün zaman ve halleri kapsar. İbn
Ömer, Malik ve Cumhur'un kanaati de budur. Fısıldaşılan konu ister bir mendub,
ister mübah, isterse de vacib olsun fark etmez. Çünkü onun sebebiyle üzüntü ve
keder ortaya çıkar. Bazıları da bunun İslamın ilk dönemlerinde böyle olduğu
kanaatindedirler. Çünkü bu münafıkların halinden görülen bir şeydi. Münafıklar
müminleri dışarıda tutarak birbirleriyle fısıldaşıyorlardı. İslam yayılınca bu
da ortadan kalktı.
Kimi ilim adamı da şöyle
demiştir: Böyle bir yasak kişinin karşıdakinden emin olmadığı yerlerdeki
yolculuk haline özeldir". İkamet halinde ve insanların bulunduğu yerde ise
bunun mahzuru yoktur. Çünkü böyle bir yerde kişi kendisine yardım edecekleri
bulur. Halbuki yolculuk halinde böyle değildir. Yolculukta kişinin suikaste
uğraması ve buna karşılık kendisine yardım edecek kimsenin bulunmaması ihtimali
vardır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN