ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MÜCADELE

7

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ مَا يَكُونُ مِن نَّجْوَى ثَلَاثَةٍ إِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ إِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَا أَدْنَى مِن ذَلِكَ وَلَا أَكْثَرَ إِلَّا هُوَ مَعَهُمْ أَيْنَ مَا كَانُوا ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

 

7. Görmedin mi ki Allah, gökte ve yerde olan herşeyi muhakkak bilir. üç kişi fısıldaşmayıversin, muhakkak O onların dördüncüleridir. Beş kişi olmayıversinler, mutlaka O onların altıncılarıdır. İster bundan daha az veya daha çok olsunlar. Nerede bulunurlarsa bulunsunlar O, mutlaka onlarla beraberdir. Sonra kıyamet gününde kendilerine yaptıklarını haber verir. Gerçekten Allah herşeyi çok iyi bilendir.

 

"Görmedin mi ki Allah gökte ve yerde olan herşeyi muhakkak bilir." Gizli ve açık hiçbir şey Ona gizli kalmaz.

 

"üç kişi fısıldaşmayıversin" buyruğundaki: (...) lafzı genel olarak "ye" ile okunmuştur. Buna sebeb, ikisi (fiil ile fail) arasında bir başka lafzın bulunmasıdır. Ebü Cafer b. el-Ka'ka', el-A'rec, Ebü Hayve ve İsa ise (daha önce geçmiş bulunan "görmedin mi ki" anlamındaki) fiilin müennes oluşu dolayısıyla te ile; (...) diye okumuşlardır.

 

''Fısıldaşmak" gizlice konuşmak demektir. Bu mastar olup, mastar bazan sıfat olarak da kullanılabilir. O bakımdan: "Fısıldaşan topluluk" denilirken, aralarında fısıltı bulunan kimseler demektir. Yüce Allah'ın: "Onlar gizlice konuşurlarken" (el-İsra, 47) buyruğun da bu şekilde kullanılmıştır.

 

''üç" lafzı, ''Fısıltı" lafzının ona izafe edilmesi dolayısıyla cer ile gelmiştir.

 

el-Ferra da "üç" lafzının "fısıltı" lafzının sıfatı olduğunu ve bundan ötürü cer ile geldiğini söylemiştir. Bununla birlikte "fısıltı" lafzını ona izafe etmek de mümkündür. Eğer mukadder bir fiil ile nasbedilecek olursa bu da mümkündür. Nitekim bu İbn Ebi Able'nin kıraatidir. O hem bu lafzı, hem de: "Beş" lafzını nasb ile hal olarak ve; "Fısıldaşırlar" fiilinin takdiri ile okumuşlardır. Bu fiilin takdirine sebeb ise "fısıltı" anlamındaki lafzın ona delalet etmesidir. Bu açıklamayı ez-Zemahşerı yapmıştır.

 

"üç" anlamındaki lafzın "fısıltı" anlamındaki lafzın konumundan bedel olarak ref' ile okunması da caizdir.

 

Diğer taraftan herbir sirar (gizli konuşmak) bir necva (fısıldaşmak)dır denildıği gibi, şöyle de açıklanmıştır: Necva; üç kişinin kendi aralarında yalnızlık halinde bir şeyi gizlemeleri ve bunu kendi aralarında fısıltı halinde söylemeleridir. Sirar; iki kişi arasındaki fısıldaşmadır, denilmiştir.

 

"Muhakkak O, onların dördüncüleridir." Onların neyi fısıldaştıklarını bilir ve işitir. Buna ayetin "Allah'ın herşeyi bildiğini" belirtmekle başlaması ve yine ayetin "Allah'ın herşeyi bilen" olduğunun belirtilmekle sona ermesi delalet etmektedir.

 

"Necva: Fısıldaşmak" lafzının: "Yerin tümsekçe olan kısımları" lafzından geldiği söylenmiştir. Birbirleriyle bu şekilde fısıldaşan iki kişi kendi sırlarını, kendi aralarında gizlice fısıldaşırlar. Onların bu hali de kendisine bitişik olan yerlere göre yerin nisbeten yüksek olan kısmının adeta yalnız başına kalmasına benzer, Buyruğun anlamı da şudur: Yüce Allah'ın işitmesi herbir sözü kuşatır. Yüce Allah, kendisine zihar yapan kocası hakkında tartışan kadının sözlerini dahi işitmiştir.

 

"İster bundan daha az veya daha çok olsunlar" buyruğunda (La harfi erinden sonra gelen isimleri) Sellam, Yakub, Ebu'I-Aliye, Nasr ve İsa: (...) lafzının girmesinden önceki: "Fısıltı" lafzının mahalline atf ile ref' ile okumuşlardır, Çünkü bunun takdiri "Fısıltı(sı) olmayıversin" şeklindedir. "üç'' lafzının: ''Daha az" tafzının mahalline göre merfu olması da mümkündür. Nitekim: "La havle vela kuvvetun illa billah" denilirken "havl" lafzının fetha, "kuvvet" lafzının ref' ile okunması da böyledir. Mübteda olarak her ikisinin merfu okunması da caizdir. Tıpkı: ''La havlun ve la kuvvetun illa billah" demek gibi. Bu hususa dair açıklamalar yeteri kadarıyla daha önce el-Bakara Süresi'nde (254. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

ez-Zühri ve İkrime ("daha çok" anlamındaki lafzı "peltek se" harfi yerine) "be" harfi ile "daha büyük" diye okumuşlardır. Ancak bu genel olarak "(peltek) se" ile ve "re" harfi lafza göre üstün olarak okumuşlardır ki cer konumundadır.

 

el-Ferra Yüce Allah'ın: "üç kişi fısıldaşmayıversin, muhakkak O, onların dördüncüleridir. Beş kişi olmayıversinler, mutlaka O, onların altıncılarıdır" buyruğu hakkında şunları söylemektedir: Anlaşılan mana ve sayı, maksat değildir. Çünkü Yüce Allah az ya da çok olsun bütün sayıdaki şahıslada birlikte olduğunu en iyi bilendir. Onların gizli olsun, açık olsun söyledikleri herşeyi bilir, hiçbir şey O'na saklı kalmaz. Bundan dolayı Yüce Allah birtakım sayıları sözkonusu etmeyip bazı sayıları sözkonusu etmekle yetinmiştir.

Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: Onlar nerede olurlarsa olsunlar, Yüce Allah da bir yerden başka bir yere geçmek yahut intikal etmek sözkonusu olmaksızın onlarla beraberdir. Bu buyruk, gizlice birtakım işler çevirmiş bir münafık topluluk hakkında inmiştir. Yüce Allah da bu buyruğu ile bunların kendisine gizli kalmadığını bildirmektedir.

Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır, Katade ve Mücahid de: Yahudiler hakkında inmiştir, demişlerdir.

 

"Sonra kıyamet gününde kendilerine" iyi ya da kötü olsun "yaptıklarını haber verir" bildirir, "Gerçekten Allah herşeyi çok iyi bilendir."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Mücadele 8

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR