MÜCADELE 5 / 6 |
إِنَّ
الَّذِينَ
يُحَادُّونَ
اللَّهَ وَرَسُولَهُ
كُبِتُوا كَمَا
كُبِتَ
الَّذِينَ
مِن
قَبْلِهِمْ
وَقَدْ
أَنزَلْنَا
آيَاتٍ
بَيِّنَاتٍ
وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ
مُّهِينٌ {5}
يَوْمَ
يَبْعَثُهُمُ
اللَّهُ
جَمِيعاً
فَيُنَبِّئُهُم
بِمَا عَمِلُوا
أَحْصَاهُ
اللَّهُ
وَنَسُوهُ
وَاللَّهُ
عَلَى كُلِّ
شَيْءٍ
شَهِيدٌ {6} |
5.
Muhakkak ki Allah ve Rasulü ile sınır yarışına kalkanlar kendilerinden
öncekilerin helak, hor ve hakir edildikleri gibi, hor ve hakir edildiler .. Halbuki
gerçekten apaçık ayetler indirmişizdir. Kafirler için alçaltıcı bir azab
vardır.
6.
Allah, hepsini dirilteceği gün, ne yaptıklarını onlara haber verecektir. Allah
onu bir bir saymış, onlarsa onu unutmuşlardı. Allah herşeye tanık olandır.
Yüce Allah, hududunu
aşmayıp, orada duran müminleri sözkonusu ettikten sonra; "Muhakkak ki
Allah ve Resulü ile sınır yarışına kalkanlar ... " buyruğu ile Allah'ın
hududlarını aşma yarışına kalkıp onlara aykırı hareket edenleri sözkonusu
etmektedir.
(...): Sınır yarışına
kalkışmak, sınırlarda düşmanlık ve muhalefet etmek" demektir. Bu (bu
anlamıyla) Yüce Allah'ın: "Bunun sebebi onların Allah'a ve Rasulüne karşı
gelmeleridir." (el-Enfal, 13) buyruğuna benzemektedir.
"Muhakkak ki Allah
... ile sınır yarışına kalkanlar" Allah'ın dostlarıyla, velileriyle sınır
yarışına kalkışanlar demektir. Nitekim haberde: "Kim benim bir dostumu
küçük düşürecek olursa, Bana karşı savaş ilan etmiş demektir. " diye
buyurulmuştur.
ez-Zeccac dedi ki:
"Sınır yarışına kalkışmak" senin karşındakinin sınırına muhalif olan
bir sınırda bulunmandır. Bunun asıl anlamı engel olmak, karşı çıkmak demektir.
"Hadid: Demir" de buradan gelmektedir. Kapıcıya "el-haddad"
denilmesi de buradandır.
"Helak, hor ve
hakir edildiler" buyruğu hakkında Ebü Ubeyde ve el-Ahfeş: Helak edildiler.
Katade: Kendilerinden Öncekiler hor kılındıkları gibi, onlar da hor kılındılar
diye açıklamışlardır. İbn Zeyd: Azaba uğratıldılar, es-Süddi lanet olundular,
diye açıklamışlardır.
el-Ferra dedi ki: Hendek
günü bunlar öfkelendirildiler. Bedir günü diye de açıklanmıştır. Maksat
müşriklerdir, münafıklar oldukları da söylenmiştir.
"Kendilerinden
öncekilerin helak, hor ve hakir edildikleri gibi" buyruğundaki "hor
ve hakir edildikleri" buyruğunun pek yakında bu hale getirilecekleri demek
olduğu söylenmiştir. Bu Yüce Allah'ın müminlere verdiği bir zafer müjdesidir.
Buyruğun mazi lafzı ile gelmiş olması, haber verilen hususun pek yakında
gerçekleşeceğini anlatmaktadır. Bunun Mezhiclilerin şivesinde böyle olduğu da
söylenmiştir.
"Halbuki"
kendilerinden öncekiler arasından Allah ve Resulü ile sınır yarışına
kalkışanlar arasında yer alan kimselere neler yaptığımıza dair "gerçekten
apaçık ayetler indirmişizdir, kafirler için alçaltıcı bir azab vardır."
"Allah'ın
hepsini" erkek, kadın hepsini kabirlerinden aynı halde "dirilteceği
gün" dünyada iken "ne yaptıklarını onlara haber verecektir"
bildirecektir.
"Gün" lafzı
"alçaltıcı bir azab" ile nasbedilmiştir. Yahutta o günün büyüklüğünü
anlatmak üzere "hatırla ki" takdirindeki bir fiil ile nasbedilmiştir.
"Allah onu"
kendileri hakkında amel defterlerinde "bir bir saymış, onlarsa onu
unutmuşlardı." Ta ki bu yaptıklarını amel defterlerinde kendilerine
hatırlatıncaya kadar. Bu onlara karşı getirilecek olan delilin daha kesin ve
ileri bir delil olması içindir.
"Allah herşeye
tanık olandır." Herşeye muttalidir. Herşeyi görür, hiçbir şey O'na gizli
kalmaz.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN