ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MÜCADELE

2

الَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِنكُم مِّن نِّسَائِهِم مَّا هُنَّ أُمَّهَاتِهِمْ إِنْ أُمَّهَاتُهُمْ إِلَّا اللَّائِي

وَلَدْنَهُمْ وَإِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنكَراً مِّنَ الْقَوْلِ وَزُوراً وَإِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ

 

2. Aranızdan hanımlarına zihar yapanların zevceleri onların anaları değildir. Onların anaları ancak onları doğuranlardır. Şüphe yok ki bunlar, elbette çirkin ve yalan bir söz söylüyorlar. Muhakkak ki Allah pek çok affedendir, bağışlayandır.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı yirmiüç başlık halinde sunacağız:

 

1- Ziharın Anlamı:

2- Ziharın Mahiyeti:

3- Zihar Lafzının Açıkça ve Kinaye Olarak Zikredilmesi:

4- Zihar Lafızlarının Çeşitleri:

5- Hanımının Bedeninin Tama'mını Annesinin Uzuvlarından Birisine Benzetirse:

6- Hanımını Yabancı Bir Kadına Benzetecek Olursa:

7- "Sen Bana Annemin Sırtı Gibi Haramsın" Derse:

8- Zihar Bütün Hanımlar Hakkında Hüküm İfade Eder:

9- Nikahtan Önce Yapılan Zihar:

10- Zımminin Zihar Yapması:

11- Kölenin Zihar Yapması:

12- Kadınların Zihar Yapmaları Sözkonusu Değildir:

13- Deli Bir Kimsenin Düzgün İfadelerle Zihar Yapmasının Hükmü:

14- Kızgınlık Halinde Zihar Yapmanın ve Boşamanın Hükmü:

15- Sarhoşluk Halinde Zihar ve Talakın Hükmü:

16- Zihar Yapan Keffarette Bulunmadan Hanımına Yaklaşamaz:

17- Zihar Yapan Keffarette Bulunmadan Önce Hanımına Yaklaşırsa:

18- Tek Bir Sözle Dört Hanıma Zihar Yapmak:

19- Bir Kimse Dört Kadına: Sizinle Evlenirsem Benim İçin Annemin Sırtı Gibi Olasınız, Derse:

20- Ziharla Birlikte Bain Talak Verirse:

21- Kendisi ile Gerdeğe Girilmemiş Olan Kadına Zihar Yapmak:

22- Hanımlarınız, Anneleriniz Olamaz:

23- Şeriatın Onaylamadığı Çirkin Sözler:

 

1- Ziharın Anlamı:

 

"Zihar yapanlar" anlamındaki buyruğu İbn Amir, Hamza, el-Kisai ve Halef "ye" harfi üstün ve şeddeli "zı" harfinden sonra "elif" ile: (...) diye okumuşlardır.

 

Nafi', İbn Kesır, Ebu Amr ve Yakub ise elifsiz "zı" ve "he" harfleri şeddeli, "ye" harfi fethalı olarak (...) diye okumuşlardır.

 

Ebu'I-Aliye, Asım ve Zirr b. Hubeyş de "ye" harfi ötreli, "zı" harfi şeddesiz, "elif" ve "he" harfi kesrdi olarak: (...) diye okumuşlardır. Bu husus daha önceden el-Ahzab Suresi'nde (4. ayet, 4. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. 

 

Ubey'in kıraatinde ise: (...) şeklinde olup İbn Amir ve Hamza'nın kıraatinin manası ile aynıdır.

 

Ziharda "zahr: sırt" lafzının sözkonusu edilmesi, binmek anlamından kinayedir.

Ademoğullarının kadınlarının ise sırtına değil, karnına çıkılır. Ancak burada kinaye yoluyla karnı yerine sırtı sözkonusu edilmiştir. Çünkü Ademoğullarından olmayan varlıkların sırtına binilir. Bundan dolayı sırt binmekten kinayedir. Mesela: "Hanımından indi" ifadesi, onu boşadı anlamında olup, sırtına binilen bir şeyin üzerinden inmişcesine bu ifade kullanılır. "Sen benim için annemin sırtı gibisin" ifadesinin anlamına gelince, sen bana haramsın, sana binmek benim için helal değildir, demek olur.

 

2- Ziharın Mahiyeti:

 

Ziharın gerçek anlamı, bir sırtın diğer bir sırta benzetilmesidir. Bunun hüküm gerektiren türü ise helal olan bir sırtı, haram olan bir sırta benzetmektir. Bundan dolayı fukaha icma ile şunu kabul etmişlerdir. Bir kimse hanımına: Sen benim için annemin sırtı gibisin diyecek olursa, zihar yapmış olur. Onların çoğunluğunun kanaatine göre de; eğer hanımına: Sen benim için kızımın, kızkardeşimin sırtı gibisin, diyecek yahut bunların dışında mahrem kadınlardan birisinin adını söyleyecek olursa zihar yapmış olur. Malik, Ebu Hanife ve başkalarının da görüşü budur.

 

Bu hususta Şafii-Allah ondan razı olsun-den farklı rivayet gelmiştir. Ondan İmam Malik'in görüşüne yakın bir rivayet gelmiştir. Çünkü o hanımını -anne gibi- kendisine ebediyyen haram kılınmış birisinin sırtına benzetmiştir.

 

Ebu Sevr'in ondan rivayetine göre ise zihar ancak anne zikredilerek yapılır. Bu Katade ve eş-Şa'bi'nin de görüşüdür. Birincisi ise el-Hasen, en-Nehai, ez-Zühri, el-Evzai ve es-Sevri'nin görüşüdür.

 

3- Zihar Lafzının Açıkça ve Kinaye Olarak Zikredilmesi:

 

Ziharın asıl mahiyeti erkeğin hanımına: Sen benim için annemin sırtı gibisin, demesidir. Yüce Allah'ın sırtı sözkonusu etmesi karından kinaye ve setr içindir. Bir kimse: Sen benim için annem gibisin deyip, sırtı sözkonusu etmezse yahutta; sen benim için annem neyse osun deyip de bununla zihar yapmayı niyet etmiş ise, niyetine göre hüküm verilir. Şayet bununla boşamayı kastetmiş ise bu Malik'e göre bain bir talak olur. Talak niyeti de, zihar niyeti de yoksa bu sözleriyle zihar yapmış kabul edilir. Ziharın sarih olarak kullanılması halinde niyet göz önünde bulundurularak talak diye kabul edilmez. Tıpkı sarih olarak kullanılan talak ve bilinen kinaye lafızlarının kullanılması halinde zihara yorumlanmayacağı gibi. Özel olarak ziharın kinayesi niyet ile birlikte olursa, bain talak diye kabul edilir.

 

4- Zihar Lafızlarının Çeşitleri:

 

Zihar lafızları iki çeşittir: Sarih ve kinaye. Sarih lafzı: Sen benim için annemin sırtı gibisin, sen bana göre, sen benim yanımda, sen benimle birlikte annemin sırtı gibisin ifadeleridir. Aynı şekilde sen bana karşı annemin sırtı gibisin yahut başı, yahut ferci veya buna benzer bir ifade kullanması aynı şekilde senin fercin, başın, sırtın, karnın yahut ayağın benim için annemin sırtı gibidir, diyecek olursa, zihar yapmış olur. Tıpkı, elin, ayağın. başın yahut fercin boş olsun, derken hanımının boş olacağı gibi.

 

Şafii iki görüşünden birisinde; bu zihar olmaz demiştir. Ancak ondan bu şekilde gelen rivayet zayıftır, çünkü o talakın hakikat manasıyla özellikle ona (ferce) izafe edilmesinin sahih olacağı hususunda bize uygun kanaat belirtmiş bulunmaktadır. Ebu Hanife'den gelen rivayet ise buna muhaliftir. Ondan ziharın ona (ferce) izafe edileceği sahih olarak rivayet edilmiştir.

 

Erkek hanımını ne zaman annesine yahut baba ya da anne tarafından ninderinden herhangi birisine benzetecek olursa, bu -herhangi bir görüş ayrılığı sözkonusu olmaksızın- bir zihardır. şayet kendisine hiçbir şekilde helal olmayan -kız, kızkardeş, hala ve teyze gibi- bunların dışındaki mahremlerden herhangi birisine benzetecek olursa, yine fukahanın çoğunluğuna göre zihar yapmış olur. İmam Şafii -Allah ondan razı olsun- den gelen mezhebin sahih görüşü zikrettiğimiz gibidir.

 

Kinaye lafızlar ise bir kimsenin: Sen bana karşı annem gibisin, annem konumundasın, demesidir. Bu gibi ifadelerde niyete itibar edilir. şayet zihar yapmayı kastetmiş ise bu zihar olur, ziharı kastetmemiş ise Şafii ve Ebu Hanife'ye göre zihar yapmamış olur. Bu hususta Malik'in görüşü az Önce geçmiş bulunmaktadır. Buna delil şudur: O annesine mutlak bir benzetme ifadesini kullanmıştır. Bundan dolayı bu bir zihar olur. Bunun asıl dayanağı sırtı zikretmiş olması halinde, hükmün böyle olacağıdır, bu da güçlü bir delildir. Çünkü bu hususta lafzi mana vardır -ve lafız bu manadadır.- Ayrıca sırtın hükmü lafızdan ayrılmaz bir şeyolmayıp, onun manasına bağlıdır, bu da haram kılmaktır. Bu açıklamayı ibnu'l-Arabi yapmıştır.

 

5- Hanımının Bedeninin Tama'mını Annesinin Uzuvlarından Birisine Benzetirse:

 

Hanımının bedeninin tümünü annesinin uzuvlarından birisine benzetecek olursa -Ebu Hanife'nin kanaatinin aksine- zihar yapmış olur. Çünkü Ebu Hanife şöyle demektedir: Eğer erkek hanımını, annesinin kendisi için bakılması helal olan bir organına benzetecek olursa, zihar yapmış olmaz.

 

Ancak bu sahih değildir. Çünkü faydalanmak maksadıyla öyle bir azaya bakmak ona helal olamaz. Zaten benzetme bu maksatladır ve zihar yapan da bu maksadı gözeterek benzetme yapar.

 

Bir görüşe göre imam Şafii de şöyle demiştir: Ancak sırtı zikretmesi halinde zihar yapmış olur. Bu da tutarsızdır. Çünkü annenin bütün organları haramdır. Dolayısıyla bu organlardan birisine yapılan benzetme tıpkı sırta yapılan benzetme gibi bir zihar olur. Ayrıca zihar yapan bir kimsenin maksadı helal olanın, haram olana benzetilmesidir. Dolayısıyla bu hüküm, manaya bağlı olarak kabul edilmiştir.

 

6- Hanımını Yabancı Bir Kadına Benzetecek Olursa:

 

Hanımını yabancı bir kadına benzetecek olup da sırtı sözkonusu ederse, birincisine bakarak zihar olur. Eğer sırtı sözkonusu etmezse, bu hususta ilim adamlarımızın farklı görüşleri vardır. Kimisi bu bir zihar olur derken, kimisi bu talak olur demiştir.

 

Ebu Hanife ve Şafii hiçbir şey değildir, demişlerdir. ibnu'l-Arabi dedi ki: Bu tutarsızdır. Çünkü o hanımının helal olan bir tarafını kendisi için haram olan birisine benzetmiştir. Dolayısıyla tıpkı sırtı zikretmiş gibi, onun hükmüyle mukayyed olur. isimler bize göre manaları ile ele alınır. Onlara göre lafızları ile ele alınır. Bu da onların kabul ettikleri asıl ilke ile çelişmektedir.

 

Derim ki: Yabancı bir kadını zikrederek zihar yapmaktaki görüş ayrılıkları Malik nezdinde güçlüdür. Onun mezhebine mensub kimi ilim adamı, ziharın ancak özellikle mahrem kadınlar zikredilerek yapılacağı ve bunların dışındaki kadınlar zikredilerek ziharın yapılmayacağı görüşündedir. Kimileri bunu hiçbir şey kabul ederken, kimileri yabancı bir kadın zikredilerek yapılırsa bunu talak olarak kabul etmiştir.

 

Bu hususta Malik'in görüşü de şudur: Eğer oğlumun yahut kölemin sırtı gibi ya da Zeyd'in sırtı gibi yahut yabancı bir kadını zikrederek onun sırtı gibi diyecek olursa, bu onun için bir zihar olur ve yemini esnasında hanımı ile ilişki kurması helal olmaz. Yine ondan gelen rivayete göre mahrem olmayanların adı zikredilerek yapılan zihar hiçbir şeydir. Tıpkı el-Kufi ve Şafii'nin dediği gibi.

 

el-Evzai de şöyle demiştir: Şayet hanımına: Sen benim için filan adamın sırtı gibisin, diyecek olursa, bu keffaretini yerine getirmesi gereken bir yemin olur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

7- "Sen Bana Annemin Sırtı Gibi Haramsın" Derse:

 

Koca hanımına: Sen bana annemin sırtı gibi haramsın diyecek olursa, bu bir zihar olur, talak olmaz. Çünkü: Sen bana haramsın demesi hem talak yolu ile haram kılma ihtimaline gelir, o vakit bu boşanmış bir kadın olur. Hem de zihar yolu ile haram kılma anlamına gelme ihtimali vardır. O ziharı açıkça ifade ettiğine göre, bu iki ihtimalden birisini açıklamış olur ve bu hususta ona göre hüküm verilir.

 

8- Zihar Bütün Hanımlar Hakkında Hüküm İfade Eder:

 

Zihar ister kendisiyle gerdeğe girilmiş olsun, ister kendisiyle gerdeğe girilmemiş olsun talak yapması caiz olan bir koca tarafından yapılmışsa, hangi durumda olursa olsun, bağlayıcı hüküm ifade eder. Aynı şekilde Malik'e göre cariyelerinden kendisiyle ilişki kurması caiz olanlar hakkında da hüküm böyledir. Bunlardan herhangi birisi ile zihar yapacak olursa, zihar yaptığı cariye hakkında zihar hükmü onun için bağlayıcılık ifade eder.

 

Ebu Hanife ve Şafii ise hüküm ifade etmez, demişlerdir. Kadı Ebu Bekr İbnu'l-Arabi dedi ki: Bu bize göre gerçekten zor bir meseledir. Çünkü Malik şöyle der: Cariyesine; sen benim için haramsın diyecek olursa, bu bağlayıcı bir hüküm ifade etmez. Peki sarih olan haram kılma lafzını cariye hakkında geçersiz kabul ederken, kinaye lafzı nasıl sahih olabilir? Ancak cariye Yüce Allah'ın: "Hanımlarına" lafzının genel çerçevesi içerisine girmektedir. Çünkü bu buyrukla Yüce Allah onlara helal kılınmış olan kadınları kastetmiştir. Ziharın manası ise, mevcut akdi kaldırmak sözkonusu olmaksızın. ilişki kurmakla alalkalı bir lafızdır. Bundan dolayı cariye hakkında da sahihtir. Bunun asıl dayanağı, Yüce Allah adına yemin etmektir.

 

9- Nikahtan Önce Yapılan Zihar:

 

Malik'e göre nikahtan sonra (önce) yapılan zihar, eğer zihar yaptığı kadını nikahlayacak olursa, bağlayıcı hüküm ifade eder. Şafii ve Ebu Hanife'ye göre ise bağlayıcı hüküm ifade etmez, Çünkü Yüce Allah "hanımlarına" demiştir. Nikahı altına almadığı kadın ise "hanımları"ndan değildir. et-Tevbe suresinde Yüce Allah'ın: "İçlerinden kimi de Allah'a şöyle söz vermişti ... " (et-Tevbe, 75) buyruğu açıklanırken, (et-Tevbe, 75-78 ayetler, 2. başlık ve devamında) bu meselenin asıl dayanağı geçmiş bulunmaktadır.

 

10- Zımminin Zihar Yapması:

 

Zımminin ziharı bağlayıcı değildir, Ebu, Hanife de böyle demiştir. Şafii dedi ki: Znnmınin ziharı sahihtir. Bizim delilimiz Yüce Allah'ın: "Aranızdan" buyruğudur. Bu da müslümanlardan demektir. Bu ifade de zımıninin hitabın dışına çıkmasını gerektirmektedir.

 

Eğer: Bu hitab delili ile bir istidlaldir denilecek olursa, şöyle cevab veririz: Bu iştikak ile ve mana ile bir istidlaldir. Çünkü kafirlerin nikahları fasiddir ve feshedilmeye layıktır. Dolayısıyla bu nikahlara talak ve zihar hükümleri taalluk etmez. Bu da Yüce Allah'ın: "Aranızdan adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun." (et-Talak, 2) buyruğuna benzemektedir. Nikahlar sıhhat şartlarından uzak oldukları takdirde fasiddir. Fasid nikahta ise zihar hiçbir durumda sözkonusu olmaz.

 

11- Kölenin Zihar Yapması:

 

Yüce Allah'ın: "Aranızdan" buyruğu bunu kabul etmeyenlere hilafen, kölenin ziharının sahih olmasını gerektirmektedir. Bu görüşü es-Sa'lebi, Malik'ten nakletmiştir. Çünkü köle de müslümanlardan sayılır ve nikahın hükümleri onun hakkında da sabittir. Kölenin başka bir köleyi azad etmesi ve yemek yedirmesi imkansız olsa bile, oruç tutabilir.

 

12- Kadınların Zihar Yapmaları Sözkonusu Değildir:

 

Malik -Allah ondan razı olsun- şöyle demektedir: Kadınların zihar yapmaları sözkonusu değildir. Çünkü Yüce Allah: "Aranızdan hanımlarına zihar yapanlar" diye buyurmakta, "siz kadınlar arasından kocalarına zihar yapan hanımlar'" diye buyurmamaktadır. Zihar sadece erkekler tarafından yapılabilir.

 

İbnu'l-Arabi dedi ki: İbnu'I-Kasım, Salim, Yahya b. Said, Rabia ve Ebu'z-Zinad'dan böylece rivayet edilmiştir, mana itibariyle de sahihtir. Çünkü nikah hususunda helal kılmak, akit, helallık ve haramlık erkeklerin elinde olup kadınların elinde bunlardan herhangi bir şey bulunmamaktadır ve bu, bir icmadır.

 

Ebu Ömer (b. Abdi'l-Berr) dedi ki: İlim adamlarının çoğunluğunun kanaatine göre kadınların zihar yapmaları sözkonusu değildir. el-Hasen b. Ziyad dedi ki: Kadın zihar yapabilir. es-Sevri, Ebu Hanife ve Muhammed şöyle demişlerdir: Nikahtan önce veya sonra olsun kadının erkekten zihar yapmasının hiçbir kıymeti yoktur.

 

Şafii de şöyle demiştir: Kadının erkeğe zihar yapması diye bir şey yoktur. el-Evzai dedi ki: Kadın kocasına: Sen benim için annen filanın sırtı gibisin, diyecek olursa, bu kendisi sebebiyle keffarette bulunması gereken bir yemin olur. İshak da böyle demiştir: Hiçbir kadın erkeğe zihar yapamaz, fakat bu tür ifade onun için keffaretini ödemesi gereken bir yemindir.

 

ez-Zühri de şöyle demiştir: Zihar keffaretinde bulunması gerektiği görüşündeyim. Ancak onun bu ifadeyi kullanması kocasının kendisine yaklaşmasına engel teşkil etmez. Bu görüşünü ondan Ma'mer rivayet etmiştir. ibn Cüreyc de Ata'dan şöyle dediğini nakletmektedir: O Allah'ın helal kıldığı bir şeyi haram kılmış olur. Bundan dolayı onun bir yemin keffaretinde bulunması gerekir. Bu Ebu Yusuf'un da görüşüdür. Muhammed b. el-Hasen de: Ona hiçbir şey gerekmez, demiştir,

 

13- Deli Bir Kimsenin Düzgün İfadelerle Zihar Yapmasının Hükmü:

 

Bir kimsede delilik olur da bazan muntazam ifadeler kullanması halinde zihar yapacak olursa, onun bu ziharı bağlayıcı hüküm ifade eder. Çünkü hadiste şöyle rivayet edilmiştir: Sa'lebe kızı Havle'nin, deliliği bulunan kocası Evs b. es-Samit, aklının başından gittiği bir sırada, hanımına zihar yaptı ...

 

14- Kızgınlık Halinde Zihar Yapmanın ve Boşamanın Hükmü:

 

Kızıp hanımına zihar yapan yahutta talak veren bir kimsenin kızgınlığı söylediğinin hükmünü kaldırmaz. Bu hadisin bazı rivayet yollarında Yusuf b. Abdillah b. Selam şöyle demektedir: Bana Evs b, es-Samit'in hanımı Havle anlattı, dedi ki: Benimle onun arasında bir tartışma olmuştu. O da: Sen benim için annemin sırtı gibisin dedi, sonra da kavminin meclisine çıkıp gitti. Hanımının: Benimle onun arasında bir tartışma çıktı, ifadesi onu kızdıran bir tartışmanın olduğuna ve bunun sonucunda zihar yaptığına delil teşkil etmektedir. Kızgınlık ise herhangi bir hükmü kaldırmayan, şer'i bir hükmü değiştirmeyen boş bir iştir, Sarhoşun durumu da böyledir. Bu da bir sonraki başlığın konusudur.

 

15- Sarhoşluk Halinde Zihar ve Talakın Hükmü:

 

Sarhoşluk halinde zihar yapan ve boşayan bir kimsenin bu tasarrufu eğer söylediğini akledip kavrıyor ve ifadesi düzgün ise; o kimse için bağlayıcı hüküm ifade eder. Çünkü daha önce en-Nisa Suresi'nde (43. ayet, 7. başlıkta) yer alan "sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar. .. " (en-Nisa, 43) buyruğunda açıklandığı üzere bu böyledir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

16- Zihar Yapan Keffarette Bulunmadan Hanımına Yaklaşamaz:

 

Zihar yapan bir kimse -iki görüşünden birisinde belirtildiği üzere Şafii'nin aksine- keffarette bulunmadığı sürece hanımı ile temas kuramaz ve hiçbir şekilde ondan zevk alacak bir davranışta bulunamaz. Çünkü zihar yapanın: Sen benim için annemin sırtı gibisin, demesi lafız ve manası ile her türlü faydalanmayı haram kılmayı gerektirmektedir. Şayet keffarette bulunmadan önce hanımı ile ilişki kuracak olursa, bu da bir sonraki başlığın konusunu teşkil etmektedir.

 

17- Zihar Yapan Keffarette Bulunmadan Önce Hanımına Yaklaşırsa:

 

Bu durumda kişi, Allah'tan mağfiret diler ve bir keffarette bulununcaya kadar ondan uzak durur.

 

Mücahid ve başkası dedi ki: İki keffarette bulunur. Said, Katade'den, Mutarrif, Reca b. Hayve'den o Kabisa b. Züeyb'den, o Amr b. el-As 'dan zihar yapan hakkında şöyle dediğini rivayet etmektedir: Keffarette bulunmadan önce ilişkide bulunacak olursa iki keffarette bulunur. Ma'mer, Katade'den rivayetle dedi ki: Kabısa b. Züeyd dedi ki: İki keffarette bulunması gerekir.

 

Aralarında İbn Mace ve Nesai'nin de bulunduğu hadis imamlarından bir grup da İbn Abbas'tan şu rivayeti kaydetmektedir: Bir adam hanımına zihar yaptı, keffarette bulunmadan önce ona yaklaştı. Peygamber (s.a.v.)'e gelerek ona bu durumu sözkonusu etti. Peygamber: "Seni bu şekilde davranmaya iten ne oldu?" diye sordu. Adam Ey Allah'ın Rasulü dedi. Ayın ışığında onun ayak bileğinin beyazlığını gördüm. Ona yaklaşmaktan kendimi alıkoyamadım. Peygamber (s.a.v.) güldü ve ona keffarette bulunmadan önce yaklaşmamasını emretti. İbn Mace ve Darakutni, Süleyman b. Yesar'dan, o Seleme b. Sahr'dan rivayet ettiğine göre Seleme, Peygamber (s.a.v.)'ın döneminde zihar yaptı. Sonra da keffarette bulunmadan önce hanımına yaklaştı. Rasulullah (s.a.v.)'e gelerek bu durumu ona anlattı. Peygamber ona sadece bir keffarette bulunmasını emretti. 

 

18- Tek Bir Sözle Dört Hanıma Zihar Yapmak:

 

Tek bir söz ile dört hanıma zihar yapacak olursa, mesela: Sizler benim için annemin sırtı gibisiniz, derse hepsinden zihar yapmış olur. Bu durumda hiçbirisiyle ilişki kurması caiz olmaz, fakat ona tek bir keffaret yeterli olur.

 

Şafii: Dört keffarette bulunması gerekir, der. Ancak ayet-i kerimede buna dair hiçbir delil yoktur. Çünkü çoğul lafzı bütün müminler hakkında kullanılmış bulunmaktadır ve esas olan manadır.

 

Darakutni de İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Ömer b. elHattab (r.a) şöyle derdi: Bir kimsenin nikahı altında dört tane hanım bulunup ta o da bunlara zihar yapacak olursa, tek bir keffarette bulunması onun için yeterlidir. Eğer arka arkaya herbirisinden ayrı ayrı zihar yapacak olursa, o zaman onların herbirisi için bir keffarette bulunması gerekir.

Bu hususta icma' vardır.

 

19- Bir Kimse Dört Kadına: Sizinle Evlenirsem Benim İçin Annemin Sırtı Gibi Olasınız, Derse:

 

Bir kişi dört hanıma: Ben sizinle evlenecek olursam, siz benim için annemin sırtı gibi olasınız, deyip de onlardan birisiyle evlenecek olursa, keffarette bulunmadan ona yaklaşamaz. Bundan sonra da diğerleri hakkındaki yemini kalkmış olur.

 

Keffarette bulunmadıkça diğerlerine de yaklaşamaz da denilmiştir. Ancak mezhebin kabul edilen görüşü birincisidir.

 

20- Ziharla Birlikte Bain Talak Verirse:

 

Koca hanımına: Sen benim için annemin sırtı gibisin ve sen benden "elbette talakı (üç talakla) bain ile boşsun diyecek olursa, onun için hem talak, hem de zıhar hükmü birlikte bağlayıcı hüküm ifade eder. Bir başka koca tarafından nikahlanmadıkça ve kendisi de ondan sonra onu bir daha nikahlamadıkça keffarette bulunmaz. Onu nikahladığı takdirde de keffarette bulunmadan onunla ilişki kurmaz.

 

Şayet hanımına: Sen benden "elbette talakı" ile boşsun ve sen benim için annemin sırtı gibisin diyecek olursa, talak gerçekleşir, fakat zihar hükmü bağlayıcı olmaz. Çünkü elbette (bain talak) ile boşanmış olan bir kadının, bir daha boşanması sözkonusu değildir.

 

21- Kendisi ile Gerdeğe Girilmemiş Olan Kadına Zihar Yapmak:

 

Kimi ilim adamı şöyle demiştir: Kendisi ile gerdeğe girilmemiş olan kadına zihar yapmak sahih değildir. el-Müzeni şöyle demiştir: Ric'i talik ile boşanmış olan kadınla zihar yapmak da sahih değildir, ancak bu görüşün bir kıymeti yoktur. Çünkü her iki halde de evlilik hükümleri sabittir. Bu durumda onun talakı sözkonusu olduğu gibi, kıyas gereği ve aklen ziharın hükmü de onun hakkında sözkonusu olur,

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

22- Hanımlarınız, Anneleriniz Olamaz:

 

"Zevceleri onların anaları değildir." Yani onların hanımları anneleri olamaz. "onların anaları" buyruğu genel olarak Hicazlıların şivesine uygun olarak te harfi esreli: (...) diye okunmuştur. Yüce Allah'ın: ''Bu bir beşer değildir." (Yusuf, 13) buyruğunda olduğu gibi.

 

Ebu Ma'mer, es-Sülemı ve başkaları ise Temimlilerin şivesine uygun olarak ref' ile: (...) diye okumuşlardır.

 

el-Ferra dedi ki: Necidliler ile Temimoğulları: ''Bu bir beşer değildir" ve: ''O kadınlar onların anaları değildir" buyruklarında ref ile söylerler.

 

"onların anaları ancak onları doğuranlardır." Yani onları doğuran anneleri dışında kimse onların anaları olamaz. Nitekim Mesel'de: ''Senin oğlun topuklarını kanatandır" denilmiştir. ''O kadınlar ki" anlamındaki ism-İ mevsule dair açıklamalar daha önce -el-Ahzab Süresi'nde geçmiş bulunmaktadır.     .

 

23- Şeriatın Onaylamadığı Çirkin Sözler:

 

"Şüphe yok ki bunlar elbette çirkin ve yalan bir söz söylüyorlar."

 

Ağır ve şeriatin benimsemediği bir söz söylüyorlar. (Ayet-i kerimedeki): ezzar: Yalan demektir.

 

"Muhakkak ki Allah pek çok affedendir, bağışlayandır." Çünkü onları yerine getirmekle yükümlü tuttuğu keffaret bu çirkin ve yalan sözün vebalinden kurtarıcıdır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Mücadele 3-4

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR