ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

HADİD

1

/

3

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ {1} لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ {2} هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ {3}

 

1. Göklerle yerde olanlar Allah'ı tesbih ederler. O Azizdir, Hakimdir.

2. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Diriltir ve öldürür. O herşeye gücü yetendir.

3. O hem Evveldir, hem Ahirdir, hem Zahirdir, hem Batındır. O, herşeyi en iyi bilendir.

 

"Göklerle yerde olanlar Allah'ı tesbih ederler." Allah'ın şanını yüceltmekte ve kötülüklerden O'nu tenzih etmektedirler.

 

İbn Abbbas dedi ki: "Göklerde" bulunan Allah'ın yaratmış olduğu melekler "ile yerde olanlar" canlı olsun, cansız olsun hepsi Allah'a dua etmektedirler.

 

Bunun Allah'ın varlığına delalet anlamında bir tesbih olduğu da söylenmiştir. ez-Zeccac bunu kabul etmeyerek şöyle demektedir: Şayet bu delalet yoluyla ve ilahi sanatın etkilerinin ortaya çıkması yolu ile tesbih olsaydı, anlaşılır bir şey olurdu. Durum böyle ise Yüce Allah'ın: "Fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız." (el-İsra, 44) diye buyurması nedendir' Bu sözlü bir tesbihtir. Buna delil olarak da Yüce Allah'ın: "Davud'a da onunla birlikte tesbih etsinler diye dağları ... müsahhar kıldık." (el-Enbiya, 79) buyruğunu göstermektedir. Eğer bu tesbih Allah'ın varlığına delalet anlamıyla bir tesbih olsaydı, o zaman Davud (a.s.)'ın özelliğinin anlamı ne olurdu'

 

Derim ki: ez-Zeccac'ın yaptığı bu açıklama sahih olandır. Bunun açıklaması ve buna dair bilgiler Yüce Allah'ın: "Onu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur" (el-İsra, 44) buyruğu açıklanırken geçmiş bulunmaktadır.

 

"O Azizdir, Hakimdir."

 

"Göklerin ve yerin mülkü O'nundur." Bunların mülkü yalnız O'na aittir. Mülk ise malik olmak ve emrin geçerli olup yerine getirilmesi demektir. Şanı Yüce Allah melik, Kadir ve Kahir olandır.

 

Bununla yağmur ve bitki hazineleri ile diğer rızık hazinelerini kastettiği de söylenmiştir.

 

"Diriltir ve öldürür." Dünya hayatında canlıları öldürür, ölümden sonra diriliş için de ölüleri diriltecektir.

 

Ölü durumunda olan nutfeleri diriltir ve canlıları öldürür, diye de açıklanmıştır.

"Diriltir ve öldürür" buyruğunun O diriltir ve öldürür anlamında ref' konumunda olduğu söylenmiştir. Bununla birlikte: "O'nundur'" buyruğundaki mecrurdan (o zamirinden) hal olarak: Diriltici ve öldürücü olarak "göklerin ve yerin mülkü onundur" anlamında nasb konumunda olması da mümkündür. Bu durumda cer edatı da onda amil olur.

"O, herşeye gücü yetendir." Yani hiçbir şey Allah'ı aciz bırakmaz.

 

"O hem Evveldir, hem Ahirdir, hem Zahirdir, hem Batındır." buyruğunda geçen isimlerin anlamı hususunda farklı görüşler vardır. Bunların anlamlarını "el-Kitabu'l-Esna" adlı eserimizde açıklamış bulunuyoruz. Rasülullah (s.a.v.) da bu konuda söz söylemiş, hiçbir kimsenin görüşüne ihtiyaç bırakmayacak şekilde açıklamış bulunmaktadır. Müslim'in, Sahih'inde Ebu Hureyre'den gelen rivayete göre şöyle buyurmuştur: "Allah'ım, Sen ilk olansın, Senden önce hiçbir şey yoktur. Sen Ahirsin, Senden sonra hiçbir şey yoktur. Sen Zahirsin, Senden üstün hiçbir şey yoktur. Sen Batınsın, Senden öte hiçbir şey yoktur. Borcumuzu öde ve bizi fakirlikten, ihtiyaçtan kurtar."

 

Peygamber bu buyruğu ile; "Zahir" ile galib gelmesini "Batın" ile de alim olmasını kastetmiş olmaktadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"O herşeyi" olmuşu yahut olanı, olacağı "en iyi bilendir." Hiçbir şey O'na gizli kalmaz.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Hadid 4-6

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR