ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

RAHMAN

62

/

65

 

وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ {62} فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ {63} مُدْهَامَّتَانِ {64} فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ {65}

 

62. O ikisinden başka iki cennet daha vardır.

63. O halde; Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

64. İkisi de siyaha yakın koyu yeşildirler.

65. O halde; Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

 

"O ikisinden başka iki cennet daha vardır." Yani sözü geçen ilk iki cennetten ayrı olarak iki cenneti daha vardır, İbn Abbas dedi ki: Derece itibariyle o ikisinden daha aşağı demektir.

İbn Zeyd: Fazilet itibariyle o ikisinden aşağıda ... diye açıklamıştır. İbn Abbas dedi ki: Cennetler, Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimseleredir. Bundan dolayı sözü edilen ilk iki cennette hurma ağaçları ve başka ağaçlar, diğer iki cennette ise ekinler, bitkiler ve yerin üzerine yayılan şeyler bulunacaktır.

 

el-Maverdi dedi ki: "O ikisinden başka iki cennet daha vardır" buyruğunda sözü edilen cennetlerin, kişiye ait olan kimseler için olma ihtimali vardır. Çünkü ona ait olanların konumu onun konumundan daha aşağıdadır. Bu iki cennetten birisi huru'l-iyn için, diğeri ise ebedi kılınacak çocuklar içindir. Böylelikle bu iki cennet ile erkekler ve dişiler ayrılmış olacaktır.

 

İbn Cüreyc dedi ki: Cennetler dört tanedir. Bunlardan ikisi ileri geçen ve yakınlaştırılan kimseler için olup "ikisinde de her meyveden çifter çifter vardır'' (52. ayet) ile "ikisinde de akar iki pınar vardır'' (50. ayet) Diğer cennetlerin ikisi de ashabu'l-yemin (kitapları sağlarından verilecek olanlar) içindir. "ikisinde de meyve, hurma ve nar vardır.'' (68. ayet) ve: "ikisinde de suları durmaksızın coşan iki pınar vardır.'' (66. ayet) buyruklarında onlardan söz edilmiştir.

 

İbn Zeyd dedi ki: İlk iki cennet altından olup yakınlaştırılmış kimselere (el-mukarrabun)e aittir. Diğer ikisi gümüşten olup, ashabu'l-yemine aittir.

 

Derim ki şunları söylemiştir: el-Halım! Ebu Abdullah el-Hasen b. el-Huseyn de "Minhacu'd-Din"adlı eserinde bu görüşü benimsemiş ve Said b. Cubeyr'in, İbn Abbas'tan naklettiği şu rivayeti delil göstermiş ve: "Rabbinin huzurunda durmaktan korkana da iki cennet vardır. "(46. ayet) buyruğunda "ikisi de siyaha yakın koyu yeşildirler" buyruğuna kadar olan ayetler hakkında şunları söylemiştir: Bu iki cennet mukarrebler içindir. Diğerleri ise ashabu'l-yemin içindir. Ebu Musa el-Eşari'den de buna yakın bir rivayet gelmiştir. Yüce Allah ilk iki cennetin niteliklerini belirttikten sonra, her ikisi arasındaki farka işaret ederek ilk ikisi hakkında: "ikisinde de akar ikipınar vardır. "(50. ayet) diye buyurmuş, sonraki iki cennet hakkında da: 'ikisinde de suları durmaksızın coşan ikipınar vardır. "(66. ayet) diye buyurmuştur. Yani bunlar coşup kaynamaktadırlar, fakat akıp duran pınarlara benzemezler. Çünkü coşup kaynamak, akıp durmaktan daha aşağı bir derecededir. İlk iki cennet hakkında: 'ikisinde de her meyveden çifter çifter vardır. '' (52. ayet) diye buyurmuş, özel olarak belirli meyvelerden sözetmeyip genel bir ifade kullanmıştır. Diğer iki cennet hakkında ise: 'ikisinde de meyve) hurma ve nar vardır. "(68. ayet) diye buyurmuş ve: 'Yer meyveden"dememiştir. İlk iki cennet hakkında: ''Astarları kalın ipekten döşemelere yaslanmışlar olarak. '' (54. ayet) diye buyururken, diğer ikisi hakkında: 'Yeşil yastıklara ve güzel döşemelere yaslanarak" diye buyurmaktadır.

 

Bu buyruktaki: "Döşeme" işlemeli demektir. Şüphesiz ki kalın ipek işlenmiş olandan daha değerlidir. "Yastık" çadırın bir tarafındaki (dayanılacak) şey demektir. Şüphesiz ki üzerinde yaslanmak maksadıyla hazırlanmış döşemeler, çadırdaki bu parçalardan daha üstündür. İlk iki cennetteki hurilerin nitelikleri ile ilgili olarak: "Onlar sankiyakut ve mercandır. '' (58. ayet) diye buyurmuşken, diğer iki cennettekiler hakkında da: 'içlerinde güzel huylu) güzel yüzlüler vardır. '' (70. ayet) diye buyurmaktadır. Güzellik ise yakut ve mercanın güzelliği gibi değildir.

 

İlk iki cennet hakkında: 'ikisinin de dalları vardır" diye buyurmuşken diğer ikisi hakkında: "İkisi de siyaha yakın koyu yeşildirler" diye buyurmaktadır. Yani ileri derecedeki yeşilliklerinden dolayı adeta siyah renge çalan yeşilliktedirler. İlk iki cennetin dallarının çokluğuyla nitelendirilmesi yanında, diğer ikisinin sadece yeşillikle nitelendirildiği görülmektedir. Bütün bu açıklamalar Yüce Allah'ın: "O ikisinden başka iki cennet daha vardır." buyruğu ile ilgili kastettiğimiz anlamı tahkik etmektedir. Her iki cennet arasında bulunan farka dair sözü edilmeyen hususların, sözü edilenlerden daha çok olma ihtimali de vardır.

 

Şayet ilk iki cennetin sahiplerini sözkonusu ettiği gibi, niçin bu iki cennetin sahiplerini de sözkonusu etmemiştir; diye sorulacak olursa, şöyle cevap verilir: Sözü edilen dört cennet de Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimseler içindir. Şu kadar var ki, korkanların da mertebeleri farklıdır. Sözü edilen ilk iki cennet Yüce Allah'tan korkmak mertebesi itibarı ile kullar arasında en yüksekte olanlar içindir. Diğer iki cennet ise Allah'tan korkma mertebesi daha aşağıda olanlar içindir. ed-Dahhak'ın görüşüne göre ilk iki cennet, altın ve gümüşten, diğerleri ise yakut ve zümrüttendir ve diğerleri ilk ikisinden daha üstündür.

 

Yüce Allah'ın: "O ikisinden başka iki cennet daha vardır" buyruğu da onların önünde ve onların karşı taraflarında anlamındadır. Ebu Abdullah et-Tirmizi el-Hakim de Nevadiru'I-Usul adlı eserinde bu görüşü benimseyerek şöyle demiştir: "O ikisinden başka iki cennet daha vardır." Yani bunlardan Arş'a daha yakın olan iki cennet daha vardır. Bu da Arş'a daha yakın oldukları anlamına gelir. Daha sonra da -birazdan kendisinden naklen aktaracağımız gibi- sonra sözkonusu edilen iki cennetin ilkiki cennetten üstünlüklerini anlatmaktadır.

 

Mukatil ise şöyle demektedir: İlk iki cennet Adn cenneti ile Naim cennetidir. Sonra sözkonusu edilen iki cennet ise Firdevs cenneti ile Me'va cennetidir.

 

"İkisi de siyaha yakın koyu yeşildirler." Yani bolca sulandıklarından ötürü yeşil renklidirler. Bu açıklamayı İbn Abbas ve başkaları yapmıştır. Mücahid: Siyah renklidirler, diye açıklamıştır. Çünkü dilde: "Siyahlık" demektir. Mesela, beyazlığı gidinceye kadar rengi koyulaşmış olan ata, erkek ve dişi deveye; (...) denilir. Şayet koyu siyah olacak kadar koyuluğu daha da artacak olursa, ona da: (...) denilir, (...): Atın rengi (siyaha yakın) koyulaştı" demektir. "O şey siyahlaştı" anlamındadır. Yüce Allah da: "İkisi de siyaha yakın koyu yeşildirler" diye buyurmaktadır. Yani iyice sulandıklarından ve oldukça yeşil olduklarından ötürü siyah gibidirler. Araplar ise (koyu) yeşil olan herşeye siyah derler. Lebid de Hevazinlilerden öldürülenler hakkında şöyle demektedir:

 

"Onu bir hevdec içinde getirdiler arkasında ise İnce deri parçalarından dokunmuş (zırh gibi giyecek)ler içinde yeşil birlikler vardır."

 

Irak arazisine "sevad (siyahlık)" denilmesi de yeşilliğinin çokluğundan ötürüdür. Karanlık geceye de -yeşil anlamında-: (...) denilir. "Allah onların yeşilliklerini yok etsin" sözü onların sevadlarını (yeşil alanlarını) yok etsin, demektir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Rahman 66-69

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR