ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NECM

43

/

46

وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَى {43}

 وَأَنَّهُ هُوَ أَمَاتَ وَأَحْيَا {44}

وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى {45}

 مِن نُّطْفَةٍ إِذَا تُمْنَى {46}

 

43. Güldürenin de, ağlatanın da şüphesiz O olduğunu;

44. Öldürenin de, diriltenin de gerçekten O olduğunu;

45, 46. Döküldüğü zaman bir nutfeden erkek ve dişiden ibaret olan ikili çifti O'nun yarattığını ...

 

"Güldürenin de, ağlatanın da şüphesiz O olduğunu" buyruğunda açıkça görülmektedir ki, araçlar ortadan kalkmakta, geriye hakikatlerin yalnızca Yüce Allah'a ait olduğu gerçeği kalmaktadır. Ondan başka fail yoktur. Müslim'in Sahih'inde Aişe (r.anha)'dan dedi ki: "Allah'a yemin ederim ki hayır. Resulullah asla: Ölmüş bir kimse herhangi birisinin ağlamasından dolayı azablandırılır, dememiştir ama o şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah kafirin azabını, yakınlarının ağlaması sebebiyle daha bir arttırır. Şüphesiz Allah'tır, o güldüren ve ağlatan ve esasen hiçbir yük taşıyıcı, hiçbir kimsenin yükünü yüklenmez. ''

 

Yine ondan rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.), asha bın dan gülmekte olan bir topluluğun yanından geçti, şöyle buyurdu: "Şayet benim bildiklerimi bilseydiniz, pek az gülerdiniz, çokça ağlardınız." Bunun üzerine Cebrail Hz. Peygambere gelerek: Ey Muhammed dedi, şüphesiz Allah sana: "Güldüren de, ağlatan da şüphesiz O'dur" diye buyurmaktadır. Peygamber onlara geri dönerek şöyle buyurdu: "Henüz ben kırk adım atmadan Cebrail bana geldi ve şunlara git ve de ki: Şüphesiz Yüce Allah: "Güldüren de, ağlatan da O'dur" diye buyurmaktadır, de, buyurdu. Yani gülmenin ve ağlatmanın sebeplerini O hükme bağlamıştır.

 

Ata b. Ebi Müslim dedi ki: Sevindiren ve kederlendiren O'dur, demektir. Çünkü sevinmek gülmeyi getirir, kederlenmek de ağlamayı getirir.

 

Ömer (r.a)'a soruldu: Resulullah (s.a.v.)'ın ashabı gülüyor muydu? O, evet.

Bununla birlikte Allah'a yemin ederim, iman kalplerinde sapasağlam dağlardan da daha sağlamdı. 

 

Bu hususa dair açıklamalar daha önce en-Neml (18-19. ayetler, 5. başlıkta) ve et-Tevbe suresi'nde (82. ayet, 2. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

 

el-Hasen dedi ki: Yüce Allah cennetlikleri cennette güldürecek, cehennemlikleri de cehennemde ağlatacaktır.

 

Dünyada dilediği kimseyi sevindirmek suretiyle güldürmüş, dilediği kimseyi kederlendirmek suretiyle ağlatmıştır, diye de açıklanmıştır. ed-Dahhak dedi ki: O yeryüzünü bitkilerle güldürmüş, semayı da yağmurla ağlatmıştır. Bir açıklama da şöyledir: Ağaçları çiçeklerle güldürmüş, bulutları yağmurlarla ağlatmıştır.

 

Zünnun dedi ki: Müminlerin ve ariflerin kalplerini marifetinin güneşiyle güldürmüş, kafirlerin ve isyankarların kalplerini ise O'nu inkar ve O'na isyan etmenin karanlığıyla ağlatmıştır. Sehl b. Abdullah dedi ki: Allah itaatkarları rahmet ile güldürmüş, isyankarları gazab ile ağlatmıştır. Muhammed b. Ali et-Tirmizi de şöyle demiştir: Allah mümini dünyada ağlatmış, ahirette de güldürecektir.

 

Bessam b. Abdullah: Allah onların yüzlerini güldürmüş, fakat kalplerini ağlatmıştır deyip, şu beyitleri zikretmektedir: "Dişler gülümser fakat iç organlar yanmaktadır, O dişlerin gülmesi ise zorlama ve uydurmadır. Gözyaşı akıtmadan ağlayan nice göz vardır, Ve nice gülümseyerek dişini gösteren var ki, hayatta kalacak takati yoktur."

 

Denildiğine göre Yüce Allah, canlılar arasında gülmek ve ağlamak özelliğini insana vermiştir. Canlılar arasında insan dışında gülen ve ağlayan yoktur. Yine denildiğine göre yalnız maymun güler, fakat ağlamaz ve yalnız develer ağlar, fakat gülmezler.

 

Yusuf b. el-Hüseyn dedi ki: Tahir el-Makdisi'ye: Melekler güler mi? diye sorulmuş, o da şöyle cevap vermiş: Onlar da, Arş'ın altındakilerin hepsi de cehennem yaratıldığından beri asla gülmediler.

 

"Öldürenin de, diriltenin de gerçekten O olduğunu" buyruğu ölümün ve hayatın sebeplerini hükme bağlayan O'dur, demektir. Ölümü ve hayatı O yaratmıştır, diye de açıklanmıştır. "o. .. ölümü ve hayatı yaratandır. "(el-Mülk, 2) diye buyurduğu gibi. Bu açıklamayı İbn Bahr yapmıştır.

 

Bir diğer açıklama şöyledir: O küfür ile kafiri öldürmüş, iman ile de mümini diriltmiştir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Ölü iken kendisini dirilttiğimiz, insanlar arasında ona yürümesi için nur verdiğimiz kimse ... "(el-En'am, 122); ''Ancak dinleyenler kabul ederler, ölüleri ise Allah diriltecektir." (el-En'am, 36) Nitekim daha önce de (anılan ayetlerin tefsirlerinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

Ata'nın: Adaletiyle öldürmüştür, lütfuyla diriltmiştir şeklindeki açıklaması da; vermemek ve cimrilikle öldürmüş, cömertlik ve bol bol infak ile diriltmiştir, diyenlerin açıklamaları da bu çerçeve içerisindedir.

 

Nutfeyi öldürmüş ve cana hayat vermiştir, diye de açıklanmıştır. Babaları öldürmüş, evlatları diriltmiştir diye açıklandığı gibi, burada hayattan kasıt bolluk, ölümden kasıt da kuraklıktır, diye de açıklanmıştır. Uyutmuş ve uyandırmıştır, diye açıklandığı gibi, dünyada öldürmüş, ölümden sonra diriliş ile de diriltmiştir, diye de açıklanmıştır.

 

"Erkek ve dişiden ibaret olan ikili çifti O'nun yarattığını" Adem'in oğullarından erkeği ve dişiyi yarattığını kastetmektedir. Yoksa Adem ile Havva'nın da bir nutfeden yaratıldığını kastetmemektedir. Nutfe az miktardaki su demektir. "Su damladı" tabirinden türetilmiştir.

 

"Döküldüğü" rahime dökülüp akıtıldığı demektir. Bu açıklamayı el-Kelbi, ed-Dahhak ve Ata b. Ebi Rebah yapmıştır. "Erkek menisini akıttı" tabiri de, "Meni"den gelmektedir. "Mina"ya bu ismin verilmesi ise: "Oraya akıtılan kanlardan" dolayıdır.

 

"Döküldü" takdir edildi, anlamındadır, diye de söylenmiştir. Bu açıklamayı Ebu Ubeyde yapmıştır. "O şeyi takdir ettim" denilir. "Ona takdir olundu" anlamındadır. Şair de şöyle demiştir: "Ta ki herşeye muktedir olanın, Sana takdir ettiği şey ile karşılaşıncaya kadar."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Necm 47-55

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR