ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ZARİYAT

1

/

6

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

وَالذَّارِيَاتِ ذَرْواً {1} فَالْحَامِلَاتِ وِقْراً {2} فَالْجَارِيَاتِ يُسْراً {3} فَالْمُقَسِّمَاتِ أَمْراً {4} إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ {5} وَإِنَّ الدِّينَ لَوَاقِعٌ {6}

 

1. Andolsun tozutup savuran (rüzgar)lara.

2. Ağır yük taşıyan (bulut)lara.

3. Kolaylıkla akanlara.

4. Emri paylaştıranlara ki;

5. Şüphesiz va'dolunduğunuz elbette doğrudur.

6. Ve şüphesiz ki din elbette gerçekleşecektir.

 

"Andolsun tozutup savuran (rüzgar)lara" buyruğu hakkında Ebu Bekr el-Enbari dedi ki: Bize Abdullah b. Naciye anlattı, bize Yakub b. İbrahim anlattı. Bize Mekki b. İbrahim anlattı. Bize el-Cuayd b. Abdirrahman anlattı. O Yezid b. Usayfe'den, o es-Saib b. Yezid'den rivayet ettiğine göre bir adam Ömer (r.a)'a şöyle sormuş: Ben Kur'an'ın müşkil (anlaşılması zor) buyruklarının tefsirine dair soru soran bir adam gördüm. Bunun üzerine Ömer: Allah'ım, bana onun hakkından gelmeyi nasib et, dedi. Bir gün bu adam elbiselerini giyinmiş, başında bir sarık bulunduğu halde Ömer de Kur'an-ı Kerim okurken Ömer'in yanına girmiş. Ömer Kur'an okumayı bitirince, adam yanına gelerek: Ey müminlerin emiri "andolsun tozutup savuranlara" ne demektir? diye sormuş. Ömer ayağa kalkıp kollarını sıvadıktan sonra adamı sopalamaya koyulmuş ve sonra da şöyle demiş: Buna elbiselerini giydirin ve onu bir deve semeri üzerinde taşıyarak kabilesine götürün. Sonra bir hatib kalkıp şöyle desin: Şüphesiz ki Sabiğ ilim öğrenmek istemiş, ancak isabet ettirememiştir. Bu şahıs daha önceleri kavmi arasında ileri gelen birisi olduğu halde aralarında sıradan bir kişi olup gitti.

 

Amir b. Vasile'den rivayete göre İbnu'l-Kevva, Ali (r.a)'a: Ey mü'minlerin emiri, diye sormuş şu "andolsun tozutup, savuranlara" ne demektir? Ali (r.a):

 

Yazıklar olsun sana demiş. Sen bilgini arttırmak maksadıyla soru sor, işi zora koşmak maksadıyla soru sorma. "Andolsun tozutup savuranlara" buyruğunda kastedilen rüzgarlardır. "Ağır yük taşıyanlar"dan kasıt bulutlardır. "Kolaylıkla akanlar" gemilerdir. "Emri paylaştıranlar" meleklerdir.

 

el-Haris de Ali (r.a)'dan şunu rivayet etmektedir: "Andolsun tozutup savuranlara" dört ayaklılar yükü taşıdıkları gibi bulutlar da suyu taşırlar. "Kolaylıkla akanlara" bunlar da yüklü gemilerdir. "Emri paylaştıranlara" bunlar çeşitli emirler getiren meleklerdir. Cebrail gazabı, Mikail rahmeti, ölüm meleği de ölümü getirir, demektir.

 

el-Ferra dedi ki: Denildiğine göre meleklerin çeşitli emirler getirmesi bolluk, kuraklık, yağmur, ölüm ve çeşitli olayları getirmeleridir.

 

(1. ayetin lafzından olmak üzere): "Rüzgar toprağı savurdu, savurur, savurmak" denilir.

"Andolsun tozutup savuranlara" ve ondan sonraki buyrukların birer kasem oldukları söylenmiştir. Şanı Yüce Rabbimiz de herhangi bir şeye kasem edecek olursa, onun özel bir şerefi olduğunu tesbit etmiş olur.

 

Anlamının: Tozutup savuranların Rabbine andolsun, şeklinde olduğu da söylenmiştir. Buyruğun cevabı ise: "Şüphesiz vaadolunduğunuz" yani size vaadolunan hayır, şer, mükafat ve cezalar "elbette doğrudur." Onda herhangi bir yalan yoktur, buyruğudur.

"Elbette doğrudur" buyruğu sıdk (gerçek) dır, demektir. Burada ism(-i fail) mastar konumundadır.

 

"Ve şüphesiz ki din" amellerin karşılıklarının verilmesi "elbette gerçekleşecektir" gelip sizi bulacaktır.

 

Daha sonra bir başka şeye yemin ederek: "Güzel yolları bulunan gök hakkı için gerçekten siz birbirini tutmayan sözler içindesiniz." (ez-Zariyat, 78) diye buyurmaktadır.

"Tozutup savuranlar"ın doğurgan kadınlar oldukları söylenmiştir. Çünkü onların saçıp savurmalarında (doğum yapmalarında) insanların dağılması (etrafa yayılması) sözkonusudur. Zira onlar böylelikle çocuklarını savurmaktadırlar. Bundan dolayı onlara "savuranlar" denilmiştir. Yüce Allah'ın onlara yemin etmesi ise onların sulblerinde salih kullarının hayırlı olanlarının bulunmasından dolayıdır. Hem erkek, hem kadının herbirisi aynı zamanda "savuran" olmakla birlikte, erkeklerin dışarda tutulup kadınların bu özellikle anılmalarının iki sebebi vardır:

 

1- Çünkü kadınlar erkeklerde bulunmayan kab olmak özelliğine sahibtir. İşte toplayıp savurma özellikleri kendilerinde bulunduğundan ötürü bilhassa kadınlar zikredilmiştir. 2- Onların savurma özelliği uzun bir süre devam etmekle beraber, onlarla erken yaştan itibaren temas kurulabilir.

 

"Ağır yük taşıyanlar" bulutlar demektir. Yükleri ağırlaşması halinde gebe kadınlar diye de açıklanmıştır.

 

"Sırttaki ya da karındaki yükün ağırlığı" anlamındadır. Mesela: "Ağır yükünü taşıyarak geldi" ile: ''Devesine ağır yük vurdu" denilir. "Vikr: Ağır yük" çoğunlukla katır ve eşeğin yükü için kullanılır. "Vesk" ise deve yükü hakkında kullanılır. "Bu ağır yük taşımış kadın" demektir. "Hurma ağacının yemiş yükü" çoktur demektir. "Çok yemiş yüklenmiş hurma ağacı" denilir, (...) şekli de nakledilmiştir, bu kıyasi değildir. Çünkü fiil (ağır yük yüklenme) hurma ağacınındır. "Kaf" harfi kesreli olarak: (...) şeklindeki kullanım: "Yük taşıyan (hamile) kadın" demeye kıyasendir. Çünkü ağacın taşıdığı yük (meyve) kadınların yüküne (hamileliğine) benzer. "Kaf" harfi üstün olarak: (...) şeklindeki söyleyiş ise şaz (istisnai)dir. Hurma ağaçlarını anlatan Lebid'in şöyle dediği rivayet edilmektedir:

 

"Su ile dopdolu bir yerde ve dalları birbirine bağlanmış (sanki) Yükler taşımışlar, onların kimisi de çok ağır (yemiş) yükü taşımış kapçıkları içindedir."

 

Bunun çoğulu (...) diye gelir. "Vav" harfi üstün olarak: "Kulaktaki ağırlık" demektir. "Kulağı sağırlaştı, sağır olur" demektir. Mastarının kıyasa göre harekeli gelmesi gerektiği halde sükun ile kullanılır. Daha önceden buna dair açıklamalar el-En'am Suresi'nde (25. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Kolaylıkla akanlar" dan kasıt, gittiği yere rüzgarlar ile kolayca akıp giden gemilerdir, bulutlar olduğu da söylenmiştir. Bu görüşe göre bulutların kolayca akışı iki şekilde açıklanır; 1- Yüce Allah o bulutları (dilediği şekilde) ülke ve bölgelere yürütür. 2- Onların yürütülmesindeki kolaylık demektir. Araplarca bilinen anlamı da budur, nitekim el-A'şa da şöyle demiştir: "Onun komşusunun evinden yürüyüşü sanki Bulutun yürüyüşü gibidir ki ne ağırdır, ne de çabuk (sükunetle gider.)"

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Zariyat 7-14

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR