KAF 36 / 38 |
وَكَمْ
أَهْلَكْنَا
قَبْلَهُم
مِّن قَرْنٍ
هُمْ
أَشَدُّ
مِنْهُم
بَطْشاً فَنَقَّبُوا
فِي
الْبِلَادِ
هَلْ مِن
مَّحِيصٍ {36} إِنَّ
فِي ذَلِكَ
لَذِكْرَى
لِمَن كَانَ لَهُ
قَلْبٌ أَوْ
أَلْقَى
السَّمْعَ
وَهُوَ
شَهِيدٌ {37}
وَلَقَدْ
خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرْضَ
وَمَا
بَيْنَهُمَا
فِي سِتَّةِ
أَيَّامٍ
وَمَا
مَسَّنَا مِن
لُّغُوبٍ {38} |
36. Biz
bunlardan önce kendilerinden daha çetin güce sahip nice nesiller helak ettik.
Yeri delik deşik etmişlerdi. Kaçıp sığınacak yer buldular mı?
37.
Muhakkak ki bunda kalbi olan veya kendisi şahit olarak dikkatle kulak veren
kimse için elbette öğüt vardır.
38.
Andolsun göklerle yeri ve aralarında olanları Biz altı günde yarattık. Bize bir
yorgunluk da dokunmadı.
"Biz bunlardan önce
kendilerinden daha çetin güce sahip nice nesiller helak ettik." Yani ey
Muhammed, senin kavminden önce onlardan daha çetin güce ve yakalayışa sahip
nice toplumlar helak etmiş bulunuyoruz.
"Yeri delik deşik
etmişlerdi." Kurtulmak arzusu ile orada yol almışlardı. ülkelerde çeşitli
eserler bırakmışlardı, diye de açıklanmıştır. Bu açıklamayı İbn Abbas
yapmıştır. Mücahid dedi ki: Yeryüzünde yol teptiler ve dolaştılar. en-Nadr b.
Şumeyl: Dolanıp durdular, diye; Katade de çokça dolaştılar, diye açıklamıştır.
el-Müerric: Uzaklaşıp durdular diye açıklamıştır. İmruu'l-Kays'ın şu beyiti de
bu anlamdadır:
"Ben pek uzak
yerlerde dolaşıp durdum ve sonunda Geri dönmeyi ganimet bildim."
Şöyle de açıklanmıştır:
Bunlar ticaret yapmak amacıyla ülkelerin en uzak yerlerini dolaştılar. Acaba
ölümden bir kurtuluş bulabildiler mi? Her tarafı ölümden kurtulmak için bir
sığınak bulmak maksadıyla dolaştılar, diye de açıklanmıştır. el-Haris b.
Hillize dedi ki:
"Ölümden
korktuklarından her tarafı dolaştılar Ve yeryüzünde gidilecek her yere
gittiler."
"Delik deşik
etmişlerdi" anlamındaki buyruğu el-Hasen ve Ebu'lAliye "kaf"
harfi üstün ve şeddesiz olmak üzere: (...) diye okumuşlardır.
(...)"Delmek ve bir
şeyin içine girmek" demektir. Bunun dağdaki yol demek olduğu da
söylenmiştir. (...) ile (...) bu demektir. Bu açıklamalar İbnu's-Sikkit'ten
nakledilmiştir.
"Duvarı oydu,
deldi" demektir. Bu delişin ismi: (...) diye gelir, çoğulu: (...)
şeklindedir.
Yani bunlar ülkeleri
delip geçtiler (aşıp gittiler) ve onun dağlarındaki yollarında yol aldılar.
Demirin oyup deldiği
şeyde etki bıraktığı gibi, orada da etki bıraktılar, diye de açıklanmıştır.
es-Sülemi ile Yahya b.
Yamer bu kelimeyi tehdit anlamında emir olarak "kaf'' harfini kesreli ve
şeddeli: "Haydi yeri delik deşik edin!" diye okumuşlardır. Yani yeri
dolaşıp durun ve orada gezin, bakın bakalım ölümden "kaçıp sığınacak bir
yer buldular mı?" Bu açıklamayı es-Salebi nakletmiştir.
el-Kuşeyrı'nin
naklettiğine göre şeddesiz "kaf" harfi kesreli olarak: (...) okuyuşu
da vardır ki, arada -bineklerinin tabanları aşınıp incelinceye kadarçokça yol
aldılar, demek olur. el-Cevheri dedi ki: Esre ile: "Devenin tabanları
inceldi" denilir. "Adamın devesinin tabanları
inceldi."Ayakkabının tabanı parçalandı" demektir.
"Kaçıp, sığınacak
yer" lafzı: "O şeyden yana kaydı, meyletti, eder, meyletmek"
fiilinin mastarıdır. Mesela: "Ondan kurtuluş, ondan kaçacak yer, kaçış
yoktur" denilir. "Kaçıp kurtulmak" da onun gibidir. Dost bilinen
kuvvetlere: "Düşmandan yana çekildiler" denilir. Düşman hakkında da:
"Yenildiler, bozguna uğradılar" denilir.
"Muhakkak ki bunda
kalbi" onunla düşünecek bir aklı "olan ... için elbette öğüt
vardır." Bu surede sözünü ettiğimiz hususlarda bir hatırlatma ve bir öğüt
bulunmaktadır. Burada akıl kastedilerek kalb zikredilmiştir, çünkü aklın yeri
arasıdır. Bu anlamdaki açıklamayı Mücahid ve başkaları yapmıştır.
Hayatta olan ve hakkı
batıldan ayırdedebilecek bir ruhi gücü bulunan kimseler için (öğüt vardır),
diye de açıklanmıştır. Bu durumda yaşayan nefis, kalb diye ifade edilmiştir.
Çünkü bu nefsin yeri ve hayat kaynağı orasıdır. Nitekim İmruu'l-Kays şöyle
demiştir: "Senin sevgin beni öldürüyor diye ve sen bu kalbe Her ne
emredersen, yapıyor olması mı senİ aldanışa sürükledi?"
Kur'an-ı Kerim'de de
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Ta ki hayatta olan kimseleri korkutup
uyarsın ... " (Yasin, 70)
Yahya b. Muaz dedi ki:
İki türlü (insan) kalb(i) vardır: Birisi dünya meşgaleleri ile dolup
taşmaktadır. Öyle ki ahiret ile ilgili herhangi bir durum hatıra gelecek olursa
ne yapacağını bilemez. Bir başka kalb ise ahiretin korkulu halleri ile dolup
taşmaktadır. Öyle ki dünya işlerinden herhangi birisi karşısına çıkacak olursa,
kalbi ahiretle meşgul olup gittiğinden dolayı ne yapacağını bilemez.
"Veya kendisi"
yani kalbi "şahid olarak dikkatle kulak veren" yani Kur'an'ı dinleyen
"kimse için elbette öğüt vardır."
Araplar: "Bana
kulak ver, beni dinle" derler. Dinlemenin keyfiyeti ve bunun sağladığı
sonuçlar ile ilgili açıklamalar daha önce Ta-Ha Süresi'nde (13. ayetin
tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.
"Kendisi şahit
olarak" buyruğunu ez-Zeccac: Kalbi dinlediği şeylere kulak kesilen, diye
açıklamıştır. Süfyan ise: Kendisi orada bulunuyorken kalbi gaib olmayan
demektir, diye açıklamıştır.
Ayet-i kerimenin kitap
ehli hakkında olduğu da söylenmiştir ki, bu görüş Mücahid ve Katade'nindir.
el-Hasen de: Bu buyruk özellikle yahudilerle hristiyanlar hakkındadır; Muhammed
b. Ka'b ve Ebu Salih de: Bu buyruk özel olarak Kur'an ehli hakkındadır,
demişlerdir.
"Andolsun göklerle
yeri ve aralarında olanları Biz altı günde yarattık.
Bize bir yorgunluk da
dokunmadı" buyruğu ile ilgili açıklamalar daha önceden el-Araf Süresi'nde
(54. ayetin tefsirinde) ve başka yerlerde (mesela Fussilet, 9-12. ayetlerin
tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.
"Yorgunluk ve
bitkinlik" demektir. Bu kökten olmak üzere: "Yoruldu, bitkin düştü,
yorulur, bitkin düşer, yorulmak, bitkin düşmek" denilebildiği gibi, pek
güçlü olmayan bir kullanım olarak: (...) da denilir. "Onu ben yordum,
bitkin düşürdüm" demektir.
Katade ve el-Kelbi
dediler ki: Bu ayet-i kerime Medine yahudileri hakkında inmiştir. Onlar Yüce
Allah'ın gökleri ve yeri altı günde yarattığını, bu altı günün başının pazar,
sonuncusunun da cuma günü olduğunu, cumartesi günü de dinlenmeye çekildiğini
iddia etmişler ve böylelikle (yahudiler) bu günü dinlenmeye ayırmışlardır. Yüce
Allah bu hususta onları yalanlamaktadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN