KAF 39 / 40 |
فَاصْبِرْ
عَلَى مَا
يَقُولُونَ
وَسَبِّحْ
بِحَمْدِ
رَبِّكَ قَبْلَ
طُلُوعِ
الشَّمْسِ
وَقَبْلَ
الْغُرُوبِ {39} وَمِنَ
اللَّيْلِ
فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ
السُّجُودِ {40} |
39. Söylediklerine
sabret. Güneşin doğmasından önce de, batışından önce de Rabbini hamd ile tesbih
et.
40. Gecenin bir
kısmında ve secdelerin ardlarında da O'nu tesbih et!
Bu buyruğa dair açıklamalarımızı
beş başlık halinde sunacağız:
1- Kafirlerin
Söylediklerine Sabır:
2- Beş Vakit Namaz ile
Güneşin Doğuşundan ve Batışından önce Allah'ı Tesbih Etmek ve Namaz Kılmak:
3- Geceleyin ve
Secdelerin Arkasında Allah'ın Tesbih Edilmesi:
4- (Farz) Namazlardan
Sonra Namaz Kılmak:
5- Secdelerin Ardları:
1- Kafirlerin
Söylediklerine Sabır:
"Söylediklerine
sabret" buyruğu Peygamber (s.a.v.)'a bir hitaptır. Müşriklerin söylediklerine
karşı sabretmesini emretmektedir. Yani onların bu yaptıklarından ötürü sen
kendini sıkıntıya sokma!
Bu ayet-i kerime savaş
emrinden önce indiğinden nesh olmuş bir ayettir. Bunun Peygamber (s.a.v.) ve
ümmeti için (hükmü) sabit olduğu da söylenmiştir. Yahudilerin: Allah cumartesi
günü dinlendi, şeklindeki sözlerine sabret, demek olduğu da söylenmiştir.
2- Beş Vakit Namaz ile
Güneşin Doğuşundan ve Batışından önce Allah'ı Tesbih Etmek ve Namaz Kılmak:
Yüce Allah'ın:
"Güneşin doğmasından önce de, batışından önce de Rabbini hamd ile tesbih
et" buyruğu ile beş vakit namazı kastettiği söylenmiştir.
Ebu Salih dedi ki:
Güneşin doğuşundan önce sabah namazı, batışından önce de ikindi namazını kıl
(demektir). Bunu Cerir b. Abdullah (Peygamber -s.a.v-'e ulaşan) merfu bir sened
ile de rivayet ederek şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v.)'ın huzurunda oturuyor
idik. Derken ondördünde aya baktı ve şöyle buyurdu: "Sizler şu ayı
gördüğünüz gibi, -onu görmek için birbirinize sıkıntı vermeye gerek duymadığınız
gibi- Rabbinizi göreceksiniz. Bundan dolayı eğer güneşin doğuşundan ve
batışından önce birer namazı geçirmemek -bunlarla ikindi ve sabah namazını
kastetmektedir- imkanınız varsa (bunları geçirmeden vaktinde kılınız). Sonra
Cerir: ''Güneşin doğmasından önce de, batışından önce de Rabbini hamd ile
tesbih et" (Ta-Ha, 130) ayetini okudu. Hadis Buhari ve Müslim tarafından
rivayet edilmiş olup lafız Müslim'e aittir.
İbn Abbas dedi ki:
"Batışından önce" buyruğu ile kasıt öğle ve ikindi namazlarıdır.
"Gecenin bir kısmında ... da onu tesbih et" buyruğu ile de akşam ve
yatsı namazlarını kastetmektedir.
Bu buyruklarla, Yüce
Allah'ın güneşin doğuşundan ve batışından önce sözlü olarak eksikliklerden
tenzih edilmek üzere tesbih edilmesinin kastedildiği de söylenmiştir. Bu
açıklamayı Ata el-Horasanı ve Ebu'l-Ahvas yapmıştır.
Kimi ilim adamı da Yüce
Allah'ın: "Güneşin doğmasından önce de" buyruğu sabah namazının iki
rekatı "batışından önce de" buyruğu da akşamdan önceki iki rekati
anlatmaktadır. Sümame b. Abdullah b. Enes de şöyle demiştir: Muhammed
(s.a.v.)'ın ashabından özlü akıl sahibleri akşam namazından önce iki rekat
kılarlardı. Müslim'in, Sahih'inde Enes b. Malik'ten şöyle dediği
kaydedilmektedir: Biz Medine'de iken müezzin akşam namazının ezanını okudu mu
(ashab) hemen mescid direklerinin arkasına koşuşur ve iki rekat kılıverirlerdi.
Öyle ki yabancı bir adam mescide girer, akşam namazının -bu iki rekati
kılanların çokluğu dolayısıyla- kılınıp bitirilmiş olduğunu zannederdi.
Katade de şöyle
demiştir: Ben Enes ile Ebu Berze el-Eslemi'den başka bu iki rekati kılan
herhangi bir kimseye yetişmedim.
3- Geceleyin ve
Secdelerin Arkasında Allah'ın Tesbih Edilmesi:
"Gecenin bir
kısmında ve secdelerin ardlarında da O'nu tesbih et" buyruğu ile ilgili
dört görüş vardır:
1. Bu Yüce Allah'ın
geceleyin tesbih edilmesi demektir. Bu açıklamayı Ebu'l-Ahvas yapmıştır.
2. Bu gecenin tümünde
(herhangi bir zamanda) kılınan gece namazıdır.
Bu açıklama Mücahid'e
aittir.
3. Sabah namazının iki
rekatidir. Bu açıklamayı da İbn Abbas yapmıştır. 4- Bu yatsı namazıdır. Bu
açıklamayı da İbn Zeyd yapmıştır. İbnu'l-Arabi dedi ki: Bu geceleyin tesbih
getirmektir, diyenlerin kanaatlerini şu sahih rivayet desteklemektedir:
"Kim geceleyin uyanıp da: Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O bir ve
tektir, O'nun ortağı yoktur. Mülk yalnız O'nundur, hamd yalnız O'nadır. O
herşeye güç yetirendir. Allah her türlü eksiklikten münezzehtir. Hamd Allah'a
aittir. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur, Allah en büyüktür. O pek Yüce ve
pek büyük Allah ile olmadıkça hiçbir şeye güç ve takat yetirilemez" derse
... ''
Bunun gece namazı
olduğunu söyleyenlere gelince, namazda Allah'ın tesbihi dolayısıyla ona
"tesbih" adı verilebilir. Kuşluk namazına "subhatu'd-duha"
denilmesi de bundan dolayıdır. Bunun sabah ya da yatsı namazı olduğunu
söyleyenlerin böyle demelerinin sebebi, bunların ikisinin de gece kılınan namaz
oluşlarından dolayıdır. Yatsı namazı olması bu görüşlerin en açık ve anlaşılır
olanıdır.
4- (Farz) Namazlardan
Sonra Namaz Kılmak:
"Ve secdelerin ardlarında
da O'nu tesbih et" buyruğu hakkında Ömer, Ali, Ebu Hureyre, el-Hasen b.
Ali, Hasan-ı Basri, en-Nehai, eş-Şa'bi, el-Evzai ve ez-Zühri şöyle demişlerdir:
"Secdelerin ardları" akşam namazından sonraki iki rekattir.
"Yıldızların kaybolması" ise sabah namazının farzından önceki iki
rekattir. Ayrıca bunu el-Avn, İbn Abbas'tan rivayet etmiştir. İbn Abbas bunu
merfu bir rivayet olarak da zikredip şöyle demiştir: Rasülullah (s.a.v.)
buyurdu ki: "Akşam namazından sonra iki rekat (secdelerin ardları)dır."
Bunu es-Salebi zikretmiştir.
el-Maverdi'nin
rivayetinin lafzı ise şöyledir: İbn Abbas'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Bir gece Peygamber (s.a.v.)'ın yanında kaldım. Sabah namazından önce iki rekat
namaz kıldı, sonra namaza çıkarak şöyle buyurdu: "Ey İbn Abbas! Sabah
namazından önce iki rekat kılmak "yıldızların kaybolması"dır. Akşam
namazından sonra iki rekat de "secdelerin ardları" dır. "
Enes dedi ki: Peygamber
(s.a.v.) buyurdu ki: "Her kim akşam namazından sonra ve konuşmadan önce
iki rekat namaz kılacak olursa, onun bu namazı "illiyyin"de
yazılır."
Enes dedi ki: Birinci
rekatte "kul ya eyyuhe'l kafirun (Kafirun suresi)"u, ikincisinde de
"kul huvallahu ehad (ihlas suresi)"ni okudu.
Mukatil dedi ki:
(Akşamın farzından sonra kılınan) bu namazın vakti, güneşin batımından sonraki
kırmızı şafakın kaybolmadığı sürece devam eder. Yine İbn Abbas'tan bundan
kastın vitir namazı olduğu rivayeti de gelmiştir. İbn Zeyd dedi ki:
"Secdelerin ardları" farz namazlardan sonraki nafile namazlardır. Yani
her farzdan sonra kılınan iki rekattir.
en-Nehhas dedi ki:
ifadenin zahiri buna delalet etmekle birlikte, uyu lmaya daha layık olan
çoğunluktur. Bu, Ali b. Ebi Talib (r.a)'dan sahih olarak da gelmiştir.
Ebu'l-Ahvas dedi ki: Bundan maksat, secdelerin arkalarında tesbih getirmektir.
İbnu'l-Arabi dedi ki:
Aklen (kıyasa göre) daha kuvvetli görülen de budur.
Sahih hadiste
belirtildiğine göre ise Peygamber (s.a.v.) farz namazın akabinde:
"Allah'tan başka
hiçbir ilah yoktur. O bir ve tektir. O'nun ortağı yoktur, mülk yalnız O'nundur.
Hamd yalnız O'nadır. O herşeye güç yetirendir. Allah'ım, Senin verdiğini
engelleyecek olamaz. Senin alıkoyduğunu da kimse veremez. Varlık sahibi bir
kimsenin varlığının Sana karşı herhangi bir faydası olamaz, diye dua ederdi.
''O, Bunun (yani nafile namazların) farz namazlarla nesholduğu da söylenmiştir.
Hiçbir kimseye beş vakit farzın dışında kılmakla yükümlü olduğu namaz yoktur.
Bunu cemaat nakletmiş bulunmaktadır.
5- Secdelerin Ardları:
"Secdelerin
ardları" anlamındaki lafzı Nafi', İbn Kesir ve Hamza hemzesi esreli
olarak; "Secdelerin geri dönmesi" diye okumuşlardır. Bu da geri dönüp
giden bir şeyi anlatmak üzere kullanılan: "O şey geri dönüp gitti, geri
dönüp gitmek"den mastardır.
Diğerleri ise:
"Ard, arda"nın çoğulu olarak hemzeyi üstün okumuşlardır. Ali ve İbn
Abbas'ın kıraati de bu şekildedir. Bu lafzın bir örneği de: "Kazık"
lafzının çoğulunun: (...) diye gelmesidir. Yahut bu: "Ard, arda"
söyleyişinin çoğulu olup bu durumda: "Kilit" lafzının çoğulunun:
(...) diye gelmesine benzer.
Araplar bu lafzı:
"Sana namazın ardında, namazın ardlarından geldim" gibi kullanımlarda
zarf olarak da kullanmışlardır.
et-Tur Suresi'nin
sonunda "Yıldızların kaybolması vaktinde" (et-Tur, 49) şeklinde
kesreli ve mastar olduğu hususunda görüş ayrılığı yoktur. Bu ise ikinci fecrin
doğması ile birlikte yıldızların ışıklarının gitmesi demektir. İkinci fecir,
gece karanlığını yarıp çıkan beyazlık ve aydınlık demektir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN