HUCURAT 15 / 16 |
إِنَّمَا
الْمُؤْمِنُونَ
الَّذِينَ
آمَنُوا
بِاللَّهِ
وَرَسُولِهِ
ثُمَّ لَمْ
يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا
بِأَمْوَالِهِمْ
وَأَنفُسِهِمْ
فِي سَبِيلِ
اللَّهِ
أُوْلَئِكَ
هُمُ
الصَّادِقُونَ
{15} قُلْ
أَتُعَلِّمُونَ
اللَّهَ
بِدِينِكُمْ
وَاللَّهُ يَعْلَمُ
مَا فِي
السَّمَاوَاتِ
وَمَا فِي
الْأَرْضِ
وَاللَّهُ بِكُلِّ
شَيْءٍ
عَلِيمٌ {16} |
15.
Müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden ve sonra da şüpheye düşmeyen,
sonra da malları ve canları ile Allah yolunda cihad eden kimselerdir. İşte
onlar sadık olanların ta kendileridir.
16. De
ki: "Dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Halbuki Allah göklerde ve yerde
bulunanları bilir. Allah herşeyi çok iyi bilendir."
"Müminler ancak
Allah'a ve Resulüne iman eden ve sonra da şüpheye düşmeyen" yani tasdik edip
şüpheye düşmeyen, cihad ve salih amellerle de bunları gerçekleştiren, tahkike
ulaştıran "kimselerdir. İşte onlar" imanlarında "sadık olanların
ta kendileridir. " Yoksa öldürülmek korkusu ve kazanç elde etmek ümidi ile
müslüman olanlarınki değildir.
Ayet-i kerime nazil
olunca bedevi arablar hem içte, hem de açıkta mümin olduklarına dair yemin
ettiler ve bu yeminlerinde yalan söylediler. Bunun üzerine şu buyruk indi:
"De ki" üzerinde bulunduğunuz "dininizi Allah'a mı
öğretiyorsunuz? Halbuki Allah göklerde ve yerde bulunanları bilir. Allah
herşeyi çok iyi bilendir."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN