ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

FETİH

24

وَهُوَ الَّذِي كَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ عَنْهُم بِبَطْنِ مَكَّةَ مِن

بَعْدِ أَنْ أَظْفَرَكُمْ عَلَيْهِمْ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيراً

 

24. O sizi kendilerine karşı muzaffer kıldıktan sonra Batn-ı Mekke'de onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendi. Allah yaptığınızı çok iyi görendir.

 

"O sizi kendilerine karşı muzaffer kıldıktan sonra Batn-ı Mekke'de" Hudeybiye'de demektir. "Onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendi" buyruğunda geçen: "Sizi kendilerine karşı muzaffer kıldıktan sonra" bölümü ile ilgili olarak Yezid b. Harun şunu rivayet etmektedir: Bize Hammad b. Seleme, Sabit'ten haber verdi. O Enes'ten dedi ki: Mekkelilerden seksen kişi silahlı olarak Peygamber (s.a.v.)'ı ve ashabını gafil yakalamak isteği ile Tenim dağından aşağıya indiler. Bize herhangi bir zarar veremeden onları teslim aldık ve hayatta bıraktık (öldürmedik). Bununüzerine Yüce Allah: "O sizi kendilerine karşı muzaffer kıldıktan sonra Batn-ı Mekke'de onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendi" buyruğunu indirdi.

 

Abdullah b. Muğaffel el-Müzeni dedi ki: Hudeybiye'de Peygamber (s.a.v.) ile birlikte Yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de sözünü ettiği ağacın dibinde bulunuyor idik. Biz bu durumda iken üzerimize silahlı otuz genç delikanlı çıkıverdi. Yüzümüze doğru hücum ettiler. Peygamber (s.a.v.) onlara beddua etti, Yüce Allah onların gözlerini aldı. Resulullah (s.a.v.) onlara: "Sizler herhangi bir kimsenin ahdine (emanına) sığınarak mı geldiniz? Yoksa herhangi bir kimse size bir eman mı verdi?" Onlar: Hayır, öyle bir şey yok dediler. Peygamber de onları serbest bıraktı. Bunun üzerine Yüce Allah: "O sizi... onların ellerini sizden ... çekendi" ayetini indirdi. 

 

İbn Hişam, Veki' den şöyle dediğini zikretmektedir: Kureyşlilerden yaklaşık yetmiş ya da seksen kişi müslümanlara zarar vermek ve onların kenar taraflarda bulunanlarına karşı bir fırsat kollamak üzere geldiler. Müslümanlar onların farkına vardı ve onları esir ettiler. Bu olay orada barış yapmak üzere elçilerin gidip geldiği sırada olmuştu. Resulullah (s.a.v.) onları serbest bıraktı. İşte kendilerine "el-uteka (azad edilenler)" adı verilen kimseler bunlardır. Muaviye ve onun babası da bunlar arasındadır.

 

Mücahid dedi ki: Peygamber (s.a.v.) umre yapmak üzere (Mekke'ye) gitti.

Haremde bulundukları bir sırada onun ashabı -kendileri bir şeyden habersizken- birtakım kimseleri yakalayıp getirdi. Peygamber (s.a.v.) onları serbest bıraktı. İşte Batn-ı Mekke'de onlara karşı kendilerine zafer vermesi budur.

 

Katade dedi ki: Bize nakledildiğine göre Züneym diye bilinen Resulullah (s.a.v.)'ın ashabından bir kişi Hudeybiye'deki bir tepe üzerine çıktı. Müşrikler ona bir ok attılar ve onu öldürdüler. Peygamber (s.a.v.) bir grub atlı gönderdi, onlar da kafirlerden oniki süvari alıp geldiler. Peygamber (s.a.v.) onlara: "Sizin benim üzerimde yerine getirmek zorunda olduğum bir hakkınız var mı?" diye sordu, onlar: Hayır dediler. Bunun üzerine onları serbest bırakınca bu ayet-i kerime nazil oldu.

 

İbn Ebza ve el-Kelbi dedi ki: Bunlar Hudeybiye'ye katılanlardır. Yüce Allah barış gerçekleşinceye kadar müslümanlara zarar vermekten yana onların ellerini çekmişti. Halbuki hepsi de (savaş maksadıyla) çıkmış ve müslümanların üzerine gitmek istemişlerdi. Aynı şekilde Yüce Allah müslümanların da ellerini onlardan çekmişti. Halid b. el-Velid'in müşriklerin atlıları arasında olduğu da daha önceden geçmiş bulunmaktadır.

 

el-Kuşeyrı dedi ki: Bu rivayetlerden biridir. Sahih olan ise şudur: O (Halid b. Velid) o sırada Peygamber (s.a.v.) ile birlikte bulunuyordu.

 

Seleme b. el-Ekva' dedi ki: Henüz barış görüşmeleri yapılıyorken Ebu Süfyan geliverdi. Vadi silahlı adamlarla dolup taşıyordu. (Seleme) devamla dedi ki: Kendilerine ne bir fayda, ne de bir zarar vermek imkanını bulamayan silahlı altı müşriği önüme katarak getirdim ve onları Resulullah (s.a.v.)'in huzuruna çıkardım. Ömer ise yolda: Ey Allah'ın Resulü, biz bizimle savaş halinde olan bir topluluğun üzerine gidiyoruz. Bizim ise beraberimizde silah da yok, savaş araç gereci de yok. Resulullah (s.a.v.) bunun üzerine yoldan Medine'ye haber göndererek oradaki bütün silahları, savaş araç ve gereçlerini getirdiler. Rasulullah (s.a.v.)'a; Ebu Cehil'in oğlu İkrime senin üzerine beşyüz atlı ile birlikte geldi; diye haber verildi. Rasulullah (s.a.v.) Halid b. el-Velid'e:

 

"İşte bu senin amcan oğlu, üzerine beşyüz kişi ile birlikte geliyor." dedi. Halid: Ben Allah'ın ve Resulünün kılıcıyım. Bunun üzerine o gün kendisine Allah'ın kılıcı adı verildi. Beraberinde bir grub atlı ile birlikte yola çıktı, kafirleri bozguna uğratarak Mekke bahçelerine sığınmak zorunda bıraktı. Bu rivayet daha sahihtir.

 

Aralarında çarpışma taşlarla olmuştu. Oklarla ve yayların uçlarıyla çarpıştıkları da söylenmiştir.

 

Bir başka açıklamaya göre elin çektirilmesi ile Yüce Allah şunu kastetmiştir: Yazılan antlaşma belgesinde şu şart koşulmuştu: Onlardan bize gelenleri biz onlara geri çevireceğiz. Bunun üzerine Mekke'den müslüman olmuş birtakım kimseler çıkıp geldiler. Rasulullah (s.a.v.)'ın kendilerini müşriklere geri vermesinden korktukları için sahile doğru gittiler. Bunlardan birisi de Ebu Basir idi. Bunlar kafirlere baskın yapmaya, onların kervanlarını vurmaya koyuldular. Nihayet Kureyş'in büyükleri Peygamber (s.a.v.)'a gelerek: Bizim emin olabilmemiz için onları sen yanına al, dediler, o da dediklerini yaptı.

Bir başka açıklamaya göre Gatafanlılarla, Esedliler Hayber yahudilerini müslümanlara karşı korumak istediler. Çünkü onlarla antlaşmaları vardı. Yüce Allah ise onları böyle bir işi yapmaktan alıkoydu. İşte ellerinin çekilmesi budur.

 

"Batn-ı Mekke" hakkında iki görüş vardır. Birincisine göre bununla Mekke'yi kastetmektedir, ikinci görüşe göre de kastedilen Hudeybiye'dir. Çünkü Hudeybiye'nin bir bölümü Harem bölgesindedir.

 

el-Maverdi dedi ki: Yüce Allah'ın: "Sizi kendilerine karşı muzaffer kıldıktan sonra" buyruğu Mekke'nin fethi ile muzaffer kılmış olması demektir. Buna göre bu ayet-i kerime Mekke'nin fethinden sonra inmiş olmaktadır. Ayrıca bu buyrukta Mekke'nin sulh yoluyla fethedilmiş olduğuna delil vardır. Çünkü Yüce Allah: "Onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendi" diye buyurmuştur.

 

Derim ki: Sahih olan -daha önce ashab ve tabiinden olan tevil bilginlerinden naklettiğimize göre- bu ayet-i kerimenin, Mekke fethinden önce Hudeybiye hakkında indiğidir.

 

Tirmizi rivayetle dedi ki: Bize Abd b. Humeyd anlattı, dedi ki: Bana Süleyman b. Harb anlattı, dedi ki: Bana Hammad b. Seleme, Sabit'ten anlattı, o Enes'ten naklen dedi ki: Seksen kişi Resulullah (s.a.v.) ve ashabı üzerine sabah namazı vaktinde -Peygamberi öldürmek kastı ile- Tenim tepesinden üzerlerine hücum ettiler. Hiçbir zarar veremeden yakalandılar. Rasülullah (s.a.v.) onları serbest bıraktı. Yüce Allah da: "O ... onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendi" ayetini indirdi. Ebu İsa dedi ki: Bu hasen, sahih bir hadistir. Daha önceden de geçmiş bulunmaktadır.

 

Mekke'nin fethine gelince, haberlerin gösterdiği şu ki; Mekke kılıç zoru ile fethedilmiştir. Bu hususa dair açıklamalar daha önce el-Hac Süresi'nde (25. ayet, 3. başlıkta) ve başka yerlerde geçmiş bulunmaktadır.

 

"Allah yaptığınızı çok iyi görendir. "

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Fetih 25

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR