ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

FETİH

6

/

7

وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِقِينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِكِينَ وَالْمُشْرِكَاتِ الظَّانِّينَ

بِاللَّهِ ظَنَّ السَّوْءِ عَلَيْهِمْ دَائِرَةُ السَّوْءِ وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ

وَلَعَنَهُمْ وَأَعَدَّ لَهُمْ جَهَنَّمَ وَسَاءتْ مَصِيراً {6}

 وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزاً حَكِيماً {7}

 

6. Ve Allah hakkında kötü zan besleyen münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırsın diye, kötü akıbet onların üzerine olsun. Allah da onlara karşı gazaplanmış, onları lanetlemiş ve onlar için cehennemi hazırlamıştır. O ne kötü bir dönüş yeridir!

7. Göklerle yerin orduları Allah'ındır. Allah Azizdir, Hakimdir.

 

"Ve Allah hakkında kötü zan besleyen münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırsın diye." Bu da müslümanların şanının yükselmesi, Peygamber (s.a.v.)'ın öldürmek, esir almak ve köleleştirmek suretiyle onlara hakim olmasından ötürü kederlenmeleri suretiyle olmuştur.

 

"Kötü zan" ile kastedilen de Hudeybiye'ye çıkışları esnasında Peygamber (s.a.v.)'ın da, ashabının da tekrar Medine'ye geri dönemeyeceklerini, müşriklerin onları toptan imha edeceklerini zannetmeleridir. Nitekim Yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: "Daha doğrusu siz Rasulün ve müminlerin ebediyyen ailelerine dönmeyeceklerini sandınız." (el-Feth, 12)

 

el-Halil ve Sibeveyh'e göre: "es-Sev': Kötü" burada fesad demektir. "Kötü akıbet" dünyada öldürülmek, çoluk çocuklarının ve kendilerinin esir alınması ile ahirette de cehennem azabı ile "onların üzerine olsun."

 

İbn Kesir ve Ebu Amr: "Kötü akıbet" lafzındaki ("sin" harfini) ötreli, diğerleri ise üstün okumuşlardır.

 

el-Cevheri dedi ki: "Onu sevindirdi" lafzının zıddı (üzdü) üzer, üzmek, üzüntü demektir. İsim ötreli olarak: (...) diye gelir. Bu buyruk: (...) diye okunmuştur ki, hezimet ve

şer onların üzerine olsun, demektir. ("Sin" harfini) üstün olarak okuyanların kıraatine göre ise bu lafız kötü gelen, kötülük anlamında gelir.

 

"Allah da onlara karşı gazaplanmış, onları lanetlemiş ve onlar için cehennemi hazırlamıştır. O ne kötü bir dönüş yeridir! Göklerle yerin orduları Allah'ındır. Allah Azizdir, Hakimdir." Bu buyrukların tamamı (ve açıklamaları) daha önce başka yerlerde geçmiş bulunmaktadır. Allah'a hamdolsun.

 

Denildi ki: Hudeybiye barışı gerçekleşince İbn Ubeyy şöyle dedi: Muhammed Mekkelilerle barış yapıp ya da orayı fethedince hiçbir düşmanının kalmayacağını mı sanıyor? Hani nerede Farisiler ve nerede Bizanslılar? Yüce Allah bu buyrukla göklerin ve yerin ordularının Farisilerden ve Bizanslılardan daha çok olduğunu beyan etmektedir. Bunun kapsamına bütün mahlukatın girdiği de söylenmiştir.

 

İbn Abbas dedi ki: "Göklerle yerin orduları" buyruğundaki "göklerin orduları"ndan kasıt meleklerdir, "yerin orduları" ise müminlerdir. Yüce Allah'ın bunu tekrarlamasının sebebi, daha önce geçen bu buyruklar Kureyşli müşriklerin sözkonusu edilmesinden sonra geçmişti. Bu da burada münafıklarla diğer müşriklerin sözkonusu edilmesinin akabinde geçmiştir. Her iki yerde de maksat korkutmak ve tehdittir. Yüce Allah eğer münafıklarla müşrikleri helak etmeyi murad ederse, bu konuda o acze düşmez. Fakat onları belirlenmiş bir süreye kadar erteler.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Fetih 8-9

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR