ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MUHAMMED

19

فَاعْلَمْ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ

 

19. Onun için bil ki: "Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur." Hem kendi günahın, hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için mağfiret dile. Allah dönüp dolaştığınız yeri de barındığınız yeri de bilir.

 

"Onun için bil ki: Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur" buyruğu hakkında el-Maverdı şöyle demektedir: Her ne kadar Resulullah Yüce Allah'ı bilen birisi ise de bu buyruğa dair üç türlü açıklamada bulunulmuştur:

 

1- Yüce Allah'ın, sana Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığını bildirdiğini biL. 2- İstidlal yoluyla bildiğin hususu artık kati bir haber olarak da biL. 3- Allah'tan başka hiçbir ilahın olmadığını zikret. Böylelikle Yüce Allah, zikri (Peygamber'in) kendisi yapacağından ötürü, ilim diye ifade etmiş olmaktadır.

 

Süfyan b. Uyeyne'den nakledildiğine göre ona ilmin faziletine dair soru sorulmuş, o da şöyle demiş: Sen Yüce Allah'ın önce ilmi sözkonusu eden:

 

"Onun için bil ki; Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Hem kendi günahın için ... mağfiret dile" diye buyurduğunu ve ilimden sonra ameli emretmiş olduğunu duymadın mı? Yine Yüce Allah'ın: ''Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyundur, bir eğlencedir ... Rabbinizden bir mağfirete ... birbirinizle yarışın" (el-Hadid, 20-21) diye buyurduğunu; ''Bilin ki, mallarınız da, evlatlarınız da birer imtihandır ... " (el-Enfal, 28) diye buyurduktan sonra -bir başka yerde-: ''O halde onlardan sakının" (et-Teğabun, 14) diye buyurduğu gibi; ''Bilin ki ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a ... aittir" (el-Enfal, 41) diye buyurup bundan sonra da ameli emreden buyrukları duymadın mı?

 

"Hem kendi günahın ... için mağfiret dile!" buyruğunun iki anlama gelme ihtimali vardır:

 

1- Senden bir günah sadır olur diye Allah'tan mağfiret dile. 2- Seni günahlardan koruması için Allah'tan mağfiret dile.

 

Şöyle de açıklanmıştır: Ona müminlerle, kafirlerin durumunu sözkonusu ettikten sonra iman üzere sebat etmesini emretmektedir. Yani sen üzerinde bulunduğun tevhid, ihlas ve kendisinden istiğfar dilemeyi gerektirecek hususlardan titizlikle sakınıp uzak durma halin üzere sebat göster.

 

Bir başka açıklamaya göre burada hitab, Peygamber (s.a.v.)'a olmakla birlikte, bununla kastedilen onun ümmetidir. Bu görüşe göre ayet-i kerime bütün müslümanlar hakkında geçerli olmak üzere insanların Allah'tan mağfiret dilemelerini gerektirmektedir.

 

Denildiğine göre Peygamber (s.a.v.) kafirlerle münafıkların küfründen dolayı kalbinden rahatsızlık duyuyor ve göğsü daralıyordu. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil oldu. Yani şunu bil ki, senin bulunduğun bu sıkıntıyı Allah'tan başka kimse gideremez. O bakımdan kalbin O'ndan başkasına bağlanmasın. ümmetin kendisine uyması için mağfiret dilemekle emrolunduğu da söylenmiştir.

 

"Hem de mümin erkeklerle, mümin kadınlar için" onların günahları için "mağfiret dile." Bu buyruk, şefaatte bulunması için bir emirdir.

 

Müslim, Asım el-Ahvel'den, o Abdullah b. Sercis el-Mahzumi'den rivayetle şöyle dediğini zikretmektedir: Peygamber (s.a.v.)'ın huzuruna vardım ve onun yemeğinden yedim. Ey Allah'ın Resulü dedim, Allah sana mağfiret buyursun. (Asım dedi ki:) Benim arkadaşım da ona: Peki Peygamber (s.a.v.) sana mağfiret diledi mi? diye sordu, Abdullah: Evet senin için de, dedi. Sonra da şu ayeti okudu: "Hem kendi günahın, hem de mümin erkeklerle mümin kadınlar için mağfiret dile!" Sonra arka tarafına döndüm, iki omuzu arasındaki peygamberlik mührüne baktım. Onun tıpkı siğilleri andıran bir yumruk kadar bir ben olduğunu gördüm.

 

"Allah dönüp dolaştığınız yeri de barındığınız yeri de bilir" buyruğunun açıklaması ile ilgili beş görüş vardır:

 

1- O sizin yaptığınız işlerde ve ikamet halinizde işlediğiniz amelleri bilir. 2- Gündüzün işlediğiniz ameller sırasında "dönüp dolaştığınız yeri de" geceleyin uykuda iken "barındığınız yeri de bilir." 3- Dünyada "dolaştığınız yeri de" hem dünyada, hem de ahirette "barındığınız yeri de bilir" diye de açıklanmıştır ki; bu açıklama İbn Abbas ve ed-Dahhak'a aittir. 4- İkrime dedi ki: Babaların sulblerinden, annelerin rahimlerine "dönüp dolaştığınız yeri de" yeryüzünde kaldığınız "barındığınız yeri de bilir." 5- İbn Keysan dedi ki: Belden karna, oradan dünyaya "dönüp dolaştığınız yeri de" kabirlerde "barındığınız yeri de bilir."

 

Derim ki: Ayetin genel anlamı bunların hepsini kapsar. Ademoğullarının hiçbir hareketi ve durağı Allah'a gizli değildir. Onun bütün mahlukatının durumu da böyledir. O bunların hepsini daha meydana gelmeden geneliyle, özeliyle, detayıyla, ilkiyle, sonuncusuyla bütün hallerini, durumlarını bilir. O her türlü eksiklikten münezzehtir, O'ndan başka ilah yoktur.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Muhammed 20-21

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR