CASİYE 12 / 13 |
اللَّهُ
الَّذِي
سخَّرَ
لَكُمُ
الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ
الْفُلْكُ
فِيهِ
بِأَمْرِهِ
وَلِتَبْتَغُوا
مِن
فَضْلِهِ
وَلَعَلَّكُمْ
تَشْكُرُونَ
{12} وَسَخَّرَ
لَكُم مَّا
فِي
السَّمَاوَاتِ
وَمَا فِي الْأَرْضِ
جَمِيعاً
مِّنْهُ
إِنَّ فِي
ذَلِكَ
لَآيَاتٍ
لَّقَوْمٍ
يَتَفَكَّرُونَ
{13} |
12.
Orada gemiler emri ile akıp gitsin, O'nun lütfundan arayasınız ve belki
şükredesiniz diye denizi size musahhar kılan Allah'tır.
13.
Göklerde ve yerde bulunanların tümünü kendinden size musahhar kılmıştır. Muhakkak
ki bunlarda düşünen bir topluluk için ayetler vardır.
"Orada gemiler emri
ile akıp gitsin, O'nun lütfundan arayasınız ve belki şükredersiniz diye denizi
size musahhar kılan Allah'tır" buyruğunda Yüce Allah, kudretinin kemalini,
kullarının üzerinde nimetinin eksiksizliğini sözkonusu etmekte ve neyi
yaratmışsa, onların faydasına olmak üzere yarattığını açıklamaktadır.
"Göklerde ve yerde
bulunanların tümünü kendinden size musahhar kılmıştır." Yani işte bu, Yüce
Allah'ın fiili yaratması, tarafından bir ihsanı ve nimetlerle donatmasıdır.
İbn Abbas, el-Cahderi ve
başkaları "tümünü kendinden" anlamındaki buyruğu: (...) şeklinde
"mim" harfini kesreli, "nun" harfini şeddeli ve "he
(yuvarlak te)"yi tenvinli olarak, mastar (mefu'l-i mutlak) olmak üzere nasb
ile okumuşlardır. Ebu Amr dedi ki: Ben aynı şekilde Mesleme'yi de: (...) diye
yani "O'nun bir lütfu, keremi olmak üzere ... " diye okuduğunu dinle
mişimdir.
Yine aynı şekilde
Mesleme b. Muharib'den: "Hepsi de O'nun lütfudur" anlamında lütuf
anlamındaki lafız "he" zamirine izafet olarak okunmuştur.
Bu Ebu Hatim'e göre
hazfedilmiş bir mübtedanın haberidir. Yani bu ya da o, O'nun lütfudur
demektedir.
Cemaatin kıraati de
(anlam itibariyle) açıktır.
"Muhakkak ki bunlarda
düşünen bir topluluk için ayetler vardır."
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN