ZUHRUF 61 / 62 |
وَإِنَّهُ
لَعِلْمٌ
لِّلسَّاعَةِ
فَلَا تَمْتَرُنَّ
بِهَا
وَاتَّبِعُونِ
هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
{61} وَلَا
يَصُدَّنَّكُمُ
الشَّيْطَانُ
إِنَّهُ
لَكُمْ عَدُوٌّ
مُّبِينٌ {62} |
61.
Şüphesiz ki o, Saatin ilmidir. Onda hiç şüpheye düşmeyin, Bana uyun. Dosdoğru
yol işte budur.
62.
Şeytan sizi asla alıkoymasın. Çünkü o, sizin apaçık bir düşmanınızdır.
"Şüphesiz ki o, Saatin
ilmidir. Onda hiç şüpheye düşmeyin" buyruğu ile ilgili olarak el-Hasen,
Katade ve Said b. Cübeyr: Kur'an-ı Kerim'i kastetmektedir, demişlerdir, Çünkü o
kıyametin gelişinin yakınlığını göstermekte veya onun vasıtası ile kıyametin
dehşetli durum ve halleri bilinebilmektedir.
İbn Abbas, Mücahid,
ed-Dahhak, es-Süddi ve yine Katade şöyle demektedirler: Bundan maksat, İsa
(a.s)'ın çıkışıdır. İşte bu da kıyametin alametlerindendir. Çünkü Deccal'in
çıkışı kıyametin alametlerinden olduğu gibi, kıyametin kopmasından az bir süre
önce Yüce Allah İsa 'yı semadan indirecektir.
İbn Abbas, Ebu Hureyre,
Katade, Malik b. Dirur ve ed-Dahhak "ilmidir" anlamındaki kelimeyi
"ayn" ve "lam" harflerini üstün olarak, (...) diye
okumuşlardır ki, "emaresi (alameti)dir" anlamındadır.
İkrime'den ise iki
"lam" ile: ''Bilinmesi içindir" diye okuduğu rivayet edilmişse
de bu mushaflara muhaliftir.
Abdullah b, Mesud'dan
şöyle dediği nakledilmektedir: Resulullah (s.a.v.)'ın İsra'ya götürüldüğü gece
İbrahim, Musa ve İsa (hepsine selam olsun) ile karşılaştı. Kıyametin kopuşunu
sözkonusu ettiler. önce İbrahim'den başlayarak ona kıyamete dair soru sordular.
Onda bu hususa dair bir bilgi yoktu. Sonra Musa'ya sordular, onda da buna dair
bir bilgi yoktu, Nihayet söz sırası Meryem oğlu İsa'ya gelince, dedi ki:
Meydana gelmesinden önce bana bir ahit verilmiş bulunuyor. Ne zaman
gerçekleşeceğine gelince, onu aziz ve celil olan Allah'tan başkası bilmez deyip
Deccal'in çıkışını sözkonusu etti ve: İnip onu öldüreceğim dedi. Sonra da (İbn
Mesud) hadisin geri kalan bölümünü zikretti. Bu hadisi İbn Mace, Sünen'inde
rivayet etmiş bulunmaktadır.
Müslim'in, Sahih'inde de
şöyle denilmektedir: "o -yani Mesih ed-Deccalbu halde iken Allah Meryem
oğlu Mesih'i gönderecek, o da Dimaşk'ın doğu taraflarında Beyaz minarenin
yakınında, ellerini iki meleğin kanatlarını üzerine koymuş olduğu halde, iki
elbiseye bürünmüş olarak inecek, başını aşağı doğru eğdi mi damlayacak, yukarı
doğru kaldırdı mı ondan inci tanelerini andıran inci suretinde yapılmış gümüş
taneleri yuvarlanacak. (Yağmur yağmasından kinayedir.) Onun nefesinin kokusunu
alan bir kafir mutlaka ölecek. Nefesi de gözü ile gördüğü en ileri noktaya
kadar ulaşacak. Nihayet (İsa) onu (Deccal'İ) takibe koyulacak ve ona Lud
kapısında yetişip öldürecek, .. ''
es-Sa'lebi, ez-Zemahşeri
ve başkalarının Ebu Hureyre yoluyla zikrettikleri rivayetlere göre Peygamber
(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Meryem oğlu İsa semadan Vefik diye
adlandırılan Arz-ı mukaddesteki bir tepe üzerine, sarımtrak iki elbiseye
bürünmüş olarak inecek. Saçları yağlanmış olacak, elinde de kendisi ile
Deccal'i öldüreceği bir harbe bulunacak. İnsanlar ikindi namazında imamla namaz
kıldıkları bir sırada Beytu'l-Makdis'e gelecek, imam geri çekilmek isteyecek,
fakat İsa (a.s) onu öne geçirecek ve Muhammed (s.a.v.)'ın şeriati üzere
arkasında namaz kılacak. Sonra da domuzları öldürecek, ha Çı kıracak, havra ve
kiliseleri yıkacak, ona iman edenler müstesna, hristiyanları öldürecek,"
Halid'in rivayetine göre
de el-Hasen şöyle demiştir: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Peygamberler
baba bir kardeşler (gibi)dir. Onların anneleri ayrı olmakla birlikte, dinler
birdir. İnsanlar arasında Meryem oğlu İsa'ya en yakın benim, Çünkü benim ile
onun arasında bir peygamber yoktur. O semadan ilk inecek kişi olup haçı
kıracak, domuzu öldürecek ve İslama girmeleri için insanlarla savaşacaktır.''
el-Maverdi dedi ki: İbn İsa'nın bir topluluktan naklettiğine göre onlar şöyle
demişler: İsa indi mi Allah'tan aldığı emirlere göre insanlara emir verip, yasaklar
koyan o dönemin bir Rasülü olmasın diye mükellefiyet kaldırılmış olacaktır.
Ancak bu, şu üç husus
sebebiyle reddedilecek bir görüştür. Birincisi hadis-i şeriftir, çünkü dünyanın
kalması dünyada mükellefiyetin kalmasını gerektirir. Diğer taraftan o marufu
emreden, münkerden alıkoyan birisi olarak inecektir. Yüce Allah'ın ona vereceği
emirlerin İslamı desteklemek, İslamın gereklerini emretmek ve insanları İslama
davet etmek ile münhasır olacağı da reddolunacak bir şekil değildir.
Derim ki: Müslim'in, Sahih'inde
ve İbn Mace'de sabit olduğuna göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: Rasülullah
(s.a.v.) buyurdu ki: "Andolsun Meryem oğlu İsa adaletli bir hakem olarak
inecektir. Haçı kıracaktır, domuzu öldürecektir, cizyeyi kabul etmeyecektir.
Andolsun genç develer başıboş bırakılacak, onlara çobanlık eden olmayacaktır.
düşmanlık, nefret ve kıskançlık yok olup, gidecektir. Malın alınması için
çağrıda bulunacak, fakat kimse onu kabul etmeyecek. "
Yine Ebu Hureyre'den
şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki: "İmamınız
kendinizden iken -bir rivayette: sizden olan ile size imam olmuşken- Meryem
oğlu (İsa) aranızda ineceği vakit haliniz ne olacak?" İbn Ebi Zi'b dedi
ki: "İmamınız sizden olan ile size imam olmuşken ne demek biliyor musun!
(el-Velid b, Müslim): Bana haber verirsen öğrenirim, dedim, Dedi ki: Rabbinizin
Kitabı ile peygamberiniz (s.a.v.)'ın sünneti ile size imamlık ederse"
demektir.
İlim adamlarımız
-Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun- dediler ki: İşte bu İsa (a.s)'ın
peygamberimiz Muhammed (s.a.v.)'ın dininin unutulmuş olan birtakım hükümlerini
uygulamaya koymak üzere bir yenileyici (müceddid) olarak ineceği hususunda açık
bir nasstır. Yoksa yeni bir şeriat ile de inmeyecektir, mükellefiyet de -gerek
burada, gerekse de "et-Tezkire" adlı eserimizde açıkladığımız üzere-
olduğu gibi devam edecektir.
Bir açıklamaya göre
"şüphesiz ki o Saatin ilmidir." Yani muhakkak ki İsa'nın ölüleri
diriltmesi kıyametin kopacağına ve ölülerin diriltileceğine delildir. Bu
açıklamayı İbn İshak yapmıştır.
Derim ki: "Şüphesiz
ki o" buyruğunun şüphesiz ki Muhammed (s.a.v.) saatin ilmidir anlamında
olma ihtimali de vardır. Buna Peygamber (s.a.v.)'ın: "Ben ve kıyamet şu
ikisi gibi gönderildik" deyip şehadet parmağı ile orta parmağını yanyana
getirmesi delil teşkil etmektedir. Bunu Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.
el-Hasen dedi ki:
Kıyamet alametlerinin ilki Muhammed (s.a.v.)'dır. "Onda hiç şüpheye
düşmeyin." Yani kıyamet hakkında hiç şüphe ve tereddütünüz olmasın. Bu
açıklamayı Yahya b. Sellam yapmıştır.
es-Süddi de: Onu
yalanlamayın, onun geleceği hususunda tartışmayın.
Çünkü o(nun gelişi)
kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir, demiştir.
"Bana uyun."
Tevhidde ve Allah'tan size getirdiğim tebliğlerde. "Dosdoğru yol işte
budur." Yani Yüce Allah'a ya da cennete giden dosdoğru yol budur.
"Bana uyun"
buyruğunda Yakub her iki halde (vasıl ve vakf hallerinde) de "ye"yi
sabit olarak okumuştur. Aynı şekilde: "Ve bana itaat edin"
(ez-Zuhruf, 63) buyruğunu da böyle okumuştur. Ebu Amr ve Nafi'den rivayetle
İsmail ise vasıl halinde "ye "yi isbat ederken, vakıf halinde isbat
etmemişlerdir. Diğerleri ise her iki halde de "ye"yi hazfederler.
"Şeytan sizi asla
alıkoymasın." Onun vesveselerine ve batıl uğrunda mücadele eden kafirlerin
ortaya attıkları şüphelere aldanmayın. Şüphesiz peygamberlerin şeriatleri
tevhid hususunda da kıyamet bilgisine dair ve ayrıca (bu bilginin) ihtiva
ettiği cennet ya da cehennem hakkında vermiş oldukları haberlerde hiçbir
farklılık göstermez.
"Çünkü o sizin
apaçık bir düşmanınızdır" buyruğu daha önce el-Bakara Süresi'nde (168.
ayet, 4. başlıkta) ve başka yerlerde geçmiş bulunmaktadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN