ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ZUHRUF

45

وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رُّسُلِنَا

أَجَعَلْنَا مِن دُونِ الرَّحْمَنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ

 

45. Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor! Rahman'dan başka ibadet edilecek ilahlar kılmış mıyız?

 

İbn Abbas ve İbn Zeyd dedi ki: Resulullah (s.a.v.) Mescid-i Haram'dan, Mescid-i Aba'ya -ki o Beytu'I-Makdis mescididir- İsra'da götürüldüğünde Yüce Allah ona Adem'i ve soyundan dünyaya gelmiş diğer peygamberleri diriltti. Cibril de Peygamber (s.a.v.) ile birlikte bulunuyordu. Cibril (a.s.) ezan okudu, sonra namaz için kamet getirdi. Sonra da: Ey Muhammed öne geç de onlara namaz kıldır dedi. Rasülullah (s.a.v.) namazı bitirince Cibril kendisine: "Ey Muhammed! Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor. Rahman'dan başka ibadet edilecek ilahlar kılmış mıyız?" dedi, Bunun üzerine Rasülullah (s.a.v.): "Hayır, sormama gerek yok. Ben bu konuda yeterli kanaate sahibim" diye buyurdu.

 

İbn Abbas dedi ki: Bu peygamberler yetmiş kişi idi. İbrahim, Musa ve İsa (hepsine selam olsun) bunlar arasında idi. Onlara soru sormayışının sebebi Allah'ı onlardan daha iyi biliyor olması idi.

 

İbn Abbas'tan başkasından gelen rivayetle de şöyle denilmektedir: Resulullah (s.a.v.)'ın arkasında yedi saf halinde namaz kıldılar. Resuller üç saf, nebiler ise dört saf idi. Rasülullah (s.a.v.)'ın hemen arkasında ise İbrahim haliluIlah, sağında İsmail ve solunda İshak vardı. Sonra Musa, sonra da diğer rasüller dizilmişti. Onlara iki rekat namaz kıldırdı. Namazı bitirip ayağa kalkınca şöyle buyurdu: "Rabbim bana size: Sizden herhangi birinize Allah'tan başkasımı ibadet etmeye davet etmek için bir emir verip vermediğini sormamı vahyetti.'' Onlar: Ey Muhammed dediler, bizler şahitlik ederiz ki, hepimiz aynı çağrı olan la İlahe illallah demeye davet etmek üzere ve onun dışında tapındıkları bütün varlıkların batıl olduğunu, senin nebilerin de sonuncusu, rasüllerin de efendisi olduğunu söylemek üzere gönderildik. Bu husus zaten senin bize imamlık yapman ile de açıkça ortaya çıkmış bulunuyor. Ayrıca kıyamet gününe kadar Meryem oğlu İsa dışında hiçbir peygamberin gelmeyeceği de bunu göstermektedir. Meryem oğlu İsa ise senin izini izlemekle emrolunacaktır. ..

 

Said b. Cübeyr de Yüce Allah'ın: "Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor" buyruğu ile ilgili olarak şunları söylemektedir: O İsra'ya götürüldüğü gece rasüllerle karşılaştı.

 

el-Velid b. Müslim de Yüce Allah'ın: "Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor" buyruğu hakkında şöyle demiştir: Ben buna dair Huleyd b. Da'lec'e sordum da o bana Katade'den şöyle dediğini nakletti: Peygamber İsra'ya götürüldüğü gece bu hususu onlara sordu. Peygamberlerle ve Adem ile ayrıca cehennemin bekçisi Malik ile karşılaşmıştı.

 

Derim ki: Bu ayetin tefsiri ile ilgili olarak sahih olan açıklama şekli budur.

"Peygamberlerimiz" anlamındaki lafızdan önceki: (...) bu açıklamaya göre zaid değildir. el-Müberred ile bir grub ilim adamı ise şöyle demişlerdir: Buyruk: Sen, senden önce gönderdiğimiz rasüllerimizin ümmetlerine soru sor, demektir. Rivayet olunduğuna göre İbn Mesud'un kıraatinde:

 

"Senden önce gönderdiğimiz rasüllere ne gönderdiğimizi sor" şeklindedir. Bu ise tefsir edici bir kıraattir. Buna göre; (...) zaiddir. Mücahid, es-Süddi, ed-Dahhak, Katade, Ata, el-Hasen ve yine İbn Abbas'ın görüşü budur. Sen Tevrat ve İncil kitablarına iman eden kimselere sor, demektir.

 

Anlamın: Ey Muhammed! Bize senden önce göndermiş olduğumuz peygamberlere dair soru sor, şeklinde olduğu ve böylelikle: (...)'in hazfedildiği de söylenmiştir, Bu açıklamaya göre ise: "Peygamberlerimize" buyruğu üzerinde vakıf tam bir vakıf olmakta, daha sonra ise cümle inkar yolu ile soru ile başlamaktadır.

 

Anlamın: Senden önce göndermiş olduğumuz Resullerimize tabi olanlara sor, şeklinde olduğu ve muzafın hazfedildiği de söylenmiştir. Hitab Peygamber (s.a.v.)'a olmakla birlikte maksat onun ümmetidir.

 

"Rahman'dan başka ibadet edilecek ilahlar kılmış mıyız?" buyruğu ile Yüce Allah, akıl sahibi varlıklardan sözettiği gibi, ilahlardan da (akıl sahibi varlıklara uygun zamir kullanarak) sözetmiş bulunmakta ve: "İbadet edilecek" diye buyurmakta, bununla birlikte: (...) veya (...) diye buyurmamaktadır, Çünkü ilahlar onlara tapanlar nezdinde akıl sahibi varlıklar durumunda idi, Şanı Yüce Allah da onlar hakkında akıl sahibi varlıklarla ilgili haber verdiği gibi, haber vermekte (söz etmekte)dir.

 

Böyle bir soru sormakla emredilmesinin sebebine gelince, yahudilerle müşrikler Peygamber (s.a.v.)'a şöyle dediler: Senin bu getirdiklerin senden öncekilere aykırıdır? Bunun üzerine Yüce Allah. duruma vakıf kılmak ve söyletmek maksadı ile, diğer peygamberlere soru sormasını emretmiştir. Yoksa kendisi bu hususta şüphe ettiğinden dolayı bu emir verilmiş değildir.

 

Tevil bilginleri Peygamber (s.a.v.)'ın diğer peygamberlere soru sorması hususunda iki ayrı görüş ortaya atmışlardır, Birincisine göre o peygamberlere sormuş, peygamberler de: Biz tevhid ile gönderildik demişlerdir, Bu açıklamayı el-Vakıdı yapmıştır,

 

İkincisine göre, peygamber Yüce Allah'a yakıni dolayısıyla onlara soru sormamıştır, öyle ki İbn Zeyd'in naklettiğine göre Mikail, Cebrail'e: "Bu hususa dair Muhammed sana soru sordu mu'" diye sormuş, Cebrail: "O bu hususta soru sormayacak kadar sağlam bir iman ve büyük bir yakine sahiptir" diye cevab vermiştir, Bu anlam daha önce zikrettiğimiz şekliyle iki rivayette geçmiş bulunmaktadır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Zuhruf 46-52

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR