ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ŞURA

30

/

31

 

وَمَا أَصَابَكُم مِّن مُّصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ {30} وَمَا أَنتُم بِمُعْجِزِينَ فِي الْأَرْضِ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللَّهِ مِن وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ  31}‏

 

30. Size isabet eden her musibet ellerinizle kazandıklarınız sebebi iledir. çoğunu da affeder.

31. Siz yeryüzünde aciz bırakabilecekler değilsiniz. Sizin Allah'tan başka ne bir veliniz, ne de bir yardımcınız vardır.

 

"Size isabet eden her musibet ellerinizle kazandıklarınız sebebi iledir" buyruğundaki: "Kazandıklarınız sebebi iledir" buyruğunu Nafi' ve İbn Amir "fe"siz olarak; (...) diye okumuşlardır. Diğerleri ise "fe'' ile okumuşlardır, Ebu Ubeyd ile Ebu Hatim harf fazlalığı ve ecir fazlalığı dolayısıyla bunu tercih etmiştir.

 

el-Mehdevı dedi ki: Eğer baştaki: (...) ın mevsule olduğu kabul edilirse, o takdirde "fe" harfinin hazfedilmesi de, kalması da caizdir. Bununla birlikte kalması daha güzeldir, Eğer şart edatı olduğu kabul edilirse, Sibeveyh'e göre hazfedilmesi caiz olmaz. Bununla birlikte el-Ahfeş bunun caiz olacağını kabul etmiş ve delil olarak Yüce Allah'ın: "Eğer onlara itaat ederseniz, elbette siz de müşrikler olursunuz" (el-En'am, 121) buyruğunu delil göstermiştir.

 

Burada sözü edilen; "musibet" el-Hasen'in açıklamasına göre masiyetlere karşılık verilen had cezalarıdır. ed-Dahhak şöyle demiştir: Kişi Kur'an-ı Kerimi öğrendikten sonra onu unutursa ancak işlediği bir günah sebebiyle unutur. Çünkü Yüce Allah: "Size isabet eden her musibet ellerinizle kazandıklarınız sebebi iledir" diye buyurmaktadır. Acaba Kur'an-ı Kerim'i unutmaktan daha büyük hangi musibet olabilir' Bunu İbnu'I-Mübarek. Abdu'I-Aziz b, Ebi Revvad'dan .. , yoluyla zikretmiş bulunmaktadır.

 

Ebu Ubeyd dedi ki: Bu açıklama ancak Kur'an okumayı terketme halinde kabul edilebilir, yoksa Kur'an okumaya devam edip hıfzım unutmamaya çalışan birisi olmakla birlikte, elinde olmayarak unutuyor ise, onun bu tehditle hiçbir ilgisi yoktur. Bunun doğruluğunu ortaya koyan hususlardan birisi de Peygamber (s.a.v.)'in Kur'an-ı Kerim'den bazı yerleri unutması sonra da hatırlamasıdır. Bu hususu ortaya koyan rivayetlerden birisi de Aişe (r.anha)'nın, Peygamber (s.a.v.)'den yaptığı şu rivayettir: Peygamber bir seferinde bir adamın mescidde Kur'an okuduğunu işitince şöyle buyurmuştur: "Allah'ın rahmeti bunun üzerine olsun, O bana şu şu süreden unutmuş olduğum birtakım ayet-i kerimeleri bana hatırlattı."

 

Buradaki (...)'nın, (...) anlamında olduğu da söylenmiştir, Buna göre mana şöyle olur: ''Geçmişte sizin başınıza gelmiş olan herbir musibet ellerinizin kazandıkları sebebi iledir.''

 

Ali (r.a) şöyle demiştir: Bu ayet-i kerime, Yüce Allah'ın kitabında en çok umut veren bir ayet-i kerimedir. Çünkü eğer musibetler sebebiyle benim günahlarım bağışlanıyor ise ve pek çoğunu da Allah Teala'nın kendisi affediyor ise, artık o günahın keffareti ve Yüce Allah'ın affından sonra geriye ne kalır kil

 

Bu anlam yine ondan Peygamber (s.a.v.)'a merfu olarak da rivayet edilmiştir. Ali b. Ebi Talib (r.a) dedi ki: Ben sizlere Peygamber (s.a.v.)'ın bize söylediği şekliyle Allah'ın kitabındaki en üstün ayeti haber vereyim mi? (O Yüce Allah'ın): "Size isabet eden her musibet ellerinizle kazandıklarınız sebebi iledir" ayetidir. (Peygamber devamla buyurdu ki): "Ey Ali! Size isabet eden hastalık yahut ceza ya da dünyadaki bir bela ellerinizin kazandıkları sebebi iledir. Yüce Allah ise ahirette sizi ikinci defa cezalandırmayacak kadar kerimdir. Dünyada affettiği bir şeyi affettikten sonra ise Yüce Allah onun cezasını tekrar vermeyecek kadar da Halimdir. ''

 

el-Hasen dedi ki: Bu ayet-i kerime nazil olunca, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Bir damarın (rahatsızlıktan dolayı) seyirmesi, bir dalın çiziği. bir taşın tökezletmesi mutlaka bir günah sebebi iledir. Hiç şüphesiz Allah'ın affettikleri ise bundan da çoktur."

 

el-Hasen dedi ki: İmran b. Husayn'ın huzuruna girdik Bir adam şöyle dedi: Sende gördüğüm bu ağrıların neden olduğunu sormak benim için kaçınılmaz bir şeydir. İmran dedi ki: Kardeşim yapma! Allah'a yemin ederim ben ağrıları severim. Ağrıları seven de insanlar arasında Allah'ın en sevdiği bir kimse olur. Çünkü Yüce Allah: "Size isabet eden her musibet, ellerinizle kazandıklarınız sebebi iledir. çoğunu da affeder" diye buyurmaktadır. Bu ellerimin kazandıkları sebebiyledir, geriye kalanları Rabbimin affetmesi ise daha da çoktur.

 

Murre el-Hemdanı dedi ki: Şureyh'in elinde bir yara gördüm. Bu ne oluyor, ey Umeyye'nin babası, diye sordum, şöyle dedi: Bu "ellerinizin kazandıkları" sebebi iledir ve O, pek çoğunu da affeder.

 

İbn Avn dedi ki: Muhammed b. Sirin çokça borca batınca, bundan ötürü kederlendi ve şöyle dedi: Şüphesiz ben bu kederi çok iyi tanıyorum. Bu kırk sene öncesinden işlediğim bir günah sebebi iledir.

 

Ahmed b, Ebi'I-Havari dedi ki: Ebu Süleyman ed-Darani'ye şöyle soruldu: Akıl sahibleri acaba neden kendilerine kötülük yapan kimseleri kınamaktan vazgeçiyorlar? şöyle dedi: Çünkü onlar Yüce Allah'ın kendi günahları sebebiyle belaya maruz bıraktığını biliyorlar.

Yüce Allah: "Size isabet eden her musibet ellerinizle kazandıklarınız sebebi iledir. çoğunu da affeder" diye buyurmuştur.

 

İkrime dedi ki: Herhangi bir kula isabet eden en ufak bir musibet ve daha büyüğü mutIaka o olmaksızın Allah'ın kendisini bağışlamayacağı bir günah sebebiyle yahutta o olmaksızın Allah'ın kendisini oraya ulaştırması sözkonusu olmayan bir dereceye nail olması sebebiyle isabet eder.

 

Rivayete göre bir adam Musa (a.s.)'a şöyle demiş: Ey Musa! Sen benim için Yüce Allah'tan, ne olduğunu kendisinin daha iyi bildiği bir ihtiyacımı görmesini dile. Musa bunu yaptı. Münacaattan geri döndüğünde, adamın bir arslan tarafından paramparça edilip öldürülmüş olduğunu gördü. Musa: Bu neden böyle oldu Rabbim, diye sordu. Şanı Yüce Allah ona şöyle buyurdu: Ey Musa! O benden öyle bir dereceye erişmeyi diledi ki. onun bu dereceye ameli ile ulaşmayacağını biliyordum. Bundan dolayı o dereceye ulaşmasına sebeb kılmak üzere onu gördüğün şekilde bir musibet ile karşı karşıya bıraktım.

 

Ebu Süleyman ed-Daranı bu hadisi zikrettiği vakit şöyle derdi: Böyle bir bela olmadan da o kulunu o dereceye ulaştırabilmeye kadir olanın Şanı ne Yücedir! Ama O dilediğini yapar.

 

Derim ki: Anlam itibariyle bu ayet-i kerimenin bir benzeri de Yüce Allah'ın: "Kim bir kötülük yaparsa, onun cezasını görür" (en-Nisa. 123) buyruğu ile dile getirilmiştir, Buna dair açıklamalar daha önceden (belirtilen ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

İlim adamlarımız der ki: Bu müminler hakkında böyledir. Kafire gelince, onun cezası ahirete ertelenmiştir. Bunun kafirlere hitab olduğu da söylenmiştir. Çünkü kendilerine bir kötülük isabet ettiğinde. bu Muhammed'in uğursuzluğundan ötürüdür, diyorlardı. Yüce Allah böylelikle onlara cevap vermekte ve aksine bu sizin küfrünüzün uğursuzluğundan ötürüdür. demiş olmaktadır. Ancak birinci görüş(ü kabul edenler) daha çoktur, daha kuvvetli ve daha yaygın bir görüştür.

 

Sabit el-Bunani dedi ki: Eziyet zamanları günahın işlendiği Zamanları silip götürür, denirdi.

 

Diğer taraftan bu hususta iki görüş vardır: Birincisine göre bu buyruk kendilerine ceza olmak üzere ergenlik yaşına gelmiş olanlar hakkında özeldir. Çocuklar hakkında ise, musibet onlar için bir sevab sebebidir. İkinci olarak da bu ergenlik yaşına gelmiş olanlar hakkında kendi nefislerinde. küçük çocuklar hakkında ise baba ve anne gibi onların dışındakiler hakkında olmak üzere umumidir. (Yani çocukların başına gelen musibetler. anne ve babaların günahları sebebi iledir). (Allah en iyisini bilendir).

 

"çoğunu da affeder." Masiyetlerin bir çoğunu onlar için hadleri gerektiren cezalar olmamak sureti ile de affeder. el-Hasen'in yaptığı açıklamanın gereği budur. Bir diğer açıklamaya göre O, dünyada onları cezalandırmamak sureti ile isyan edenlerin çoğunu affeder anlamındadır.

 

"Siz yeryüzünde aciz bırakabilecekler" Yani Allah'ın azabından kendinizi kurtarabilecekler "değilsiniz." Asla O'nu aciz bırakamazsınız, O'nun (kaza ve hükmünden) kendinizi kurtaramazsınız,

 

"Sizin Allah'tan başka ne bir veliniz, ne de bir yardımcınız vardır" buyruğuna dair açıklama daha önceden başka yerde (Bakara, 107, ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır,

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Şura 32-33

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR