FUSSİLET 19 / 21 |
وَيَوْمَ
يُحْشَرُ أَعْدَاء
اللَّهِ
إِلَى
النَّارِ فَهُمْ
يُوزَعُونَ {19} حَتَّى
إِذَا مَا
جَاؤُوهَا
شَهِدَ عَلَيْهِمْ
سَمْعُهُمْ
وَأَبْصَارُهُمْ
وَجُلُودُهُمْ
بِمَا
كَانُوا
يَعْمَلُونَ
{20} وَقَالُوا
لِجُلُودِهِمْ
لِمَ
شَهِدتُّمْ
عَلَيْنَا
قَالُوا
أَنطَقَنَا
اللَّهُ الَّذِي أَنطَقَ
كُلَّ
شَيْءٍ
وَهُوَ خَلَقَكُمْ
أَوَّلَ
مَرَّةٍ
وَإِلَيْهِ
تُرْجَعُونَ
{21} |
19.
Allah'ın düşmanları Cehenneme sürülmek üzere toplanacakları günde hepsi
biraraya getirilirler.
20.
Nihayet onlar oraya geldiklerinde kulakları, gözleri, derileri, işlediklerini bildirerek
aleyhlerine şahidlik edecektir.
21.
Derilerine: "Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?" diyecekler, onlar da
diyecekler ki: "Herşeyi konuşturan Allah bizi de konuşturdu. Sizi ilk defa
yaratan O'dur. İşte yalnız O'na döndürülüyorsunuz."
"Allah'ın düşmanları
cehenneme sürülmek üzere toplanacakları günde hepsi bir araya
getirilirler" buyruğundaki "toplanacakları" anlamındaki kelimeyi
Nafi' "Haşredeceğimiz" şeklinde "nun" ile
"düşmanları" anlamındaki kelimeyi de nasb ile; (...) diye okumuştur.
Diğerleri ise; "Haşredilecekleri" şeklinde ötreli "ye" ile:
"Düşmanları" kelimesini de yine ötreli okumuşlardır. Her ikisinin de
anlamı açıktır.
"Allah'ın
düşmanları" onun peygamberlerini yalanlayıp emrine aykırı hareket
edenlerdir.
"Hepsi biraraya
getirilirler" cehenneme itilerek sürülürler, demektir. Katade ve es-Süddi
de şöyle açıklamışlardır: Biraraya gelip toplanmaları için ilkleri, sonuncuları
gelinceye kadar bekletilir, alıkonulur. Ebu'l-Ahvas da şöyle demiştir: Sayıları
tamam olduğunda günahları itibariyle en büyük olanlarından sırasıyla başlanır.
"Biraraya
getirilirler" lafzına dair açıklamalar daha önceden Neml Süresi'nde (17.
ayet, 1. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.
"Nihayet onlar
oraya geldiklerinde" buyruğundaki: (...); zaiddir. "Kulakları, gözleri,
derileri, işlediklerini bildirerek aleyhlerine şahidlik edecektir"
buyruğunda "deriler" ile müfessirlerin çoğunluğunun görüşüne göre;
bizatihi derilerin kendileri kastedilmiştir. es-Süddi, Ubeydullah b. Ebi Cafer
ve el-Ferra ise bunlarla fercler kastedilmiştir, demişlerdir. Kimi edebiyatçı
Amir b. Cüeyye'ye ait şu beyitleri zikretmektedir: "Kişi esenliğe kavuşmak
için çalışır, Esenliğe kavuşmak ona yetişir. Yahut o derisi katlanmış selamette
olan Ve saçları ağarmış birisidir" Sözü geçen bu edebiyatçının burada
zikrettiği "derisi" kelimesi fercinden kinayedir.
Kafirler
"derilerine: Niçin aleyhinize şahitlik ettiniz" halbuki biz sizin
için mücadele ediyor, tartışıyorduk? ''diyecekler. Onlar da diyecekler ki:
Herşeyi konuşturan Allah bizi de konuşturdu." Burada derilere hitab edilip
derilerin kendileri de hitab edip, konuşunca (kipler itibariyle) akıl sahibi
varlıklar gibi kendilerinden sözedilmiştir.
"Sizi ilk defa
yaratan O'dur," Daha önce nutfe halinde iken size hayat veren O'dur. Buna
kadir olan kimse elbetteki derileri de, daha başka organları da konuşturmaya
muktedirdir.
"Sizi ilk defa
yaratan O'dur" buyruğunun Yüce Allah'ın söylediği (söyleyeceği) söz olduğu
da söylenmiştir.
"İşte yalnız O'na
döndürülüyorsunuz." Müslim'in Sahih'inde Enes b. Malik'ten şöyle dediği
rivayet edilmektedir: Resulullah (s.a.v.)'ın yanında bulunuyorduk Bu arada
güldü ve: "Niye güldüğümü biliyor musunuz?'' dedi. Biz: Allah ve Resulü
daha iyi bilir, dedik. Şöyle buyurdu: "Kulun Rabbine hitab ederek, Rabbim
Sen beni zulümden alıkoymadın mı diye söylemesinden. Bunun üzerine Yüce Allah:
Evet diye buyuracak. Bu sefer kul şöyle diyecek: Ben kendi aleyhime ancak
benden olup tanıklık edecek kimseyi kabul ederim. Yüce Allah da: Kendi nefsine
karşı bugün sen şahid olarak ve Kiramen Katibin de şahidler olarak yetersiniz.
(Peygamber devamla) buyurdu ki: Ağzına mühür vurulur ve organlarına: Konuş
denilir Onlar da yaptıklarını söylerler. Sonra kendisi de serbestçe konuşmak
üzere bırakılır. O (azalarına) der ki: Benden uzak olunuz, benden uzak durunuz.
Ben sizin için mücadele edip, duruyordum. ''
Ebu Hureyre yoluyla
gelen hadiste de şöyle denilmektedir: Sonra şöyle denilecek: "Bugün biz
sana karşı şahidimizi göndereceğiz. O da: Bana karşı kim şahitlik edecek, diye
kendi kendisine düşünürken ağzına mühür vurulur, baldırına, etine ve
kemiklerine: Konuş(un), denilir. Baldırı, eti ve kemikleri konuşarak
işlediklerini söylerler. Bu ise bizzat kendi organlarının şahitliği ile ileri
süreceği bir mazereti bırakılmasın, diye böyle olacaktır. Bu durumdaki kişi
münafıktır, Yüce Allah'ın kendisine gazab edeceği kimse de odur."
Bu hadisi de Müslim
rivayet etmİştir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN