FUSSİLET 17 / 18 |
وَأَمَّا
ثَمُودُ
فَهَدَيْنَاهُمْ
فَاسْتَحَبُّوا
الْعَمَى
عَلَى الْهُدَى
فَأَخَذَتْهُمْ
صَاعِقَةُ
الْعَذَابِ
الْهُونِ
بِمَا
كَانُوا
يَكْسِبُونَ {17} وَنَجَّيْنَا
الَّذِينَ
آمَنُوا وَكَانُوا
يَتَّقُونَ {18} |
17.
Semud kavmine gelince, Biz onlara hidayet verdik, ama onlar körlüğü hidayetten
daha sevimli buldular. Bunun üzerine kazandıkları sebebi ile horlayıcı azabın
yıldırımı onları aldı.
18. İman
edip sakınanları da kurtardık.
"Semud kavmine
gelince, Biz onlara hidayet verdik." -İbn Abbas ve başkalarından rivayete
göre- onlara neyin hidayet, neyin sapıklık olduğunu açıkladık.
el-Hasen, İbn Ebi İshak
ve başkaları "Semud kavmine gelince" anlamındaki buyruğu: (...)
şeklinde nasb ile okumuşlardır. Buna dair açıklamalar daha önceden el-Araf
Süresi'nde (73. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.
"Ama onlar körlüğü
hidayetten daha sevimli buldular." Yani küfrü imana tercih ettiler.
Ebu'I-Aliye: Onlar körlüğü açıkça anlatılanlara tercih ettiler. es-Süddi
masiyeti, itaate tercih ettiler, diye açıklamışlardır.
"Bunun üzerine
kazandıkları sebebi ile" önceden geçtiği üzere Salih'i yalanlayıp dişi
deveyi boğazlamak gibi işlediklerinden dolayı "horlayıcı azabın yıldırımı
onları aldı." Bu buyrukta "horlayıcı" anlamındaki: (...)
şeklinde "he" harfinin ötreli hali, horluk, hakirlik demektir. Hun
(ise) Huzeyme'nin oğludur, o Müdrike'nin, o İlyas'ın, o Mudar'ın oğludur, O (Hun)
Kinane ve Esed'in kardeşidir.
''Onu hafif kıldı (küçük
düşürdü)" demektir. İsmi ise; (...) ile (...); (aynı anlamda) hafiflik,
hakirlik demektir.
Burada saika
(yıldırım)'nın azaba izafe edilmesi yıldırımın yok edip helak eden şeyin adı
oluşundan dolayıdır. Sanki "helak edici azab" anlamında olmak üzere:
(...) demiş gibidir.
"Horluk" her
ne kadar mastar ise de anlamı hor kılmak (ihanet) demektir. Bu da azab
anlamındadır. Bundan dolayı birinin diğerine sıfat yapılması uygundur. Sanki:
"Horluğun yıldırımı" demiş gibidir. Bu da bir kimsenin: "Benim
kesin bilgim vardır" demesine benzer.
Ayrıca bu lafzın:
''Aşağı" kelimesi gibi isim olması da mümkündür. Buna göre: "Horluk
azabı" denilir ve: ''Horlayıcı, hor kılıcı" demek olur.
Yüce Allah'ın: "Bu
horlayıcı azab içinde devam etmezlerdi" (Sebe, 14) buyruğunda olduğu gibi.
Bunun, horlayıcılık özelliğine sahib azab yıldırımı, anlamında olduğu da
söylenmiştir.
"İman edip
sakınanları da kurtardık." Bununla da Salih ve ona iman eden kimseleri
kastetmektedir.
Yani Biz onları
kafirlerden ayırdık. Kafirlerin başına gelenler onların başına gelmedi. İşte ey
Muhammed, Biz senin kavminden iman edenlere ve inkar edip küfre sapanlara.
böyle yapacağız.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN