ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ZÜMER

43

/

45

 

{42} أَمِ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ شُفَعَاء قُلْ أَوَلَوْ كَانُوا لَا يَمْلِكُونَ شَيْئاً وَلَا يَعْقِلُونَ {43} قُل لِّلَّهِ الشَّفَاعَةُ جَمِيعاً لَّهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ثُمَّ

إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ {44} وَإِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَحْدَهُ اشْمَأَزَّتْ قُلُوبُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ وَإِذَا ذُكِرَ الَّذِينَ مِن دُونِهِ إِذَا هُمْ يَسْتَبْشِرُونَ {45}

 

43. Yoksa onlar Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Ya onlar bir şeye malik olmasalar ve akıl erdirmeseler de mi?"

44. De ki: "Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerle yerin mülkü yalnız O'nundur. Sonra O'na döndürülürsünüz."

45. Allah bir olarak anılsa, ahirete inanmayanların kalbleri tiksinir. Ondan başkası anılsa, hemen yüzleri güler.

 

"Yoksa onlar Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler?" Aksine onlar Allah'tan başka putları şefaatçi edindiler, demektir. ifadede: (...) olumsuzluk edatını ihtiva eden bir anlam da vardır. Yani: "Muhakkak bunda iyice düşünen bir topluluk için ayetler vardır'' (42. ayet) Ancak onlar düşünmediler, bunun yerine kendi putlarını şefaatçiler edindiler.

 

"De ki: Ya onlar bir şeye malik olmasalar ... " Yani ey Muhammed onlara de ki: Bunlar şefaat namına hiçbir şeye sahib olamasalar" ve" cansız oldukları için" akıl erdirmeseler de mi?" Yine onları şefaatçi edinecek misiniz! Bu, inkar anlamını ihtiva eden bir sorudur.

 

"De ki: Bütün şefaat Allah'ındır." Bu buyruk, şefaatin yalnızca Allah'a ait olduğu hususunda açık bir nasstır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Onun izni olmaksızın nezdinde kim şefaat edebilir?" (el-Bakara, 255) O halde O, izin vermedikçe hiçbir kimse şefaatçi olamaz, "Onun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler," (el-Enbiya, 28)

 

''Bütün" hal olarak nasbedilmiştir. "Bütün" ancak iki ve daha fazlası hakkında kullanılır, şefaat ise bir tanedir diye sorulacak olursa, şöyle cevab verilir: Şefaat mastardır, mastar ise iki ve çoğul hakkında da kullanılır.

 

"Göklerle yerin mülkü yalnız O'nundur. Sonra O'na döndürülürsünüz."

 

"Allah bir olarak anılsa" buyruğundaki "bir olarak" anlamındaki: (...), el-Halil ve Sibeveyh'e göre mastar olarak nasbedilmiştir. Yunus'a göre ise hal olarak nasbedilmiştir,

 

"Tiksinir" lafzını el-Müberred: kalbleri sıkılır ve rahatsız olur diye açıklamıştır, İbn Abbas ve Mücahid'in görüşü de budur. Katade de şöyle açıklamıştır: Nefret eder, büyüklük taslar, kafir olur, asileşir. el-Müerric de: İnkara sapar diye açıklamıştır. ''Tiksinme"nin asıl anlamı nefret etmek ve sapmak, uzaklaşmak demektir. Amr b, Külsum dedi ki:

 

"Mızrakları düzeltmek için kullanılan tahta parçası ona değdi mi, O nefret eder,

Ve onlara karşı büyük bir sertlik, şiddet ve itmek ile karşı koyar (kimse bizi düzeltmeye kalkışırsa başaramaz, karşı koyarız demek istemektedir)."

 

Ebu Zeyd de şöyle demiştir: "Adam korkudan dehşete kapıldı" demektir. İşte müşriklere de "La İlahe illallah: Allah'tan başka hiçbir İlah yoktur" denildi mi bundan nefretle uzaklaşır ve küfre saparlardı.

 

"O'ndan başkası anılsa" bununla putlar kastedilmektedir. Şeytan Peygamber (s.a.v.) en-Necm Süresi'ni okuduğu esnada peygamberin okuması arasına:

 

"Ve işte bunlar üstün putlardır ve şüphesiz onların şefaatleri umulur" sözlerini telkin etmişti, (Bk. Hac, 52, ayetin tefsiri) Müfessirler topluluğu bu açıklamayı yapmıştır.

"Hemen yüzleri güler." Sevinç ve neşe yüzlerinde belirir,

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Zümer 46-48

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR