ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ZÜMER

24

/

26

أَفَمَن يَتَّقِي بِوَجْهِهِ سُوءَ الْعَذَابِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَقِيلَ لِلظَّالِمِينَ ذُوقُوا مَا كُنتُمْ تَكْسِبُونَ  {24} كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ فَأَتَاهُمْ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ

لَا يَشْعُرُونَ {25} فَأَذَاقَهُمُ اللَّهُ الْخِزْيَ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَلَعَذَابُ

الْآخِرَةِ أَكْبَرُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ {26}

 

24. Kıyamet gününde azabın kötüsünden yüzünü korumaya çalışan kimse (azab görmeyecek kimse gibi) mi? Zalimlere de: "Kazandıklarınızı tadınız" denilir.

25. Onlardan öncekiler yalanlamıştı da bilmedikleri bir yerden azab onlara geliverdi.

26. Bu sebebten Allah dünyada onlara rüsvaylığı tattırdı. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür, eğer bilselerdi.

 

"Kıyamet gününde azabın kötüsünden yüzünü korumaya çalışan kimse mi?" buyruğu hakkında Ata ve İbn Zeyd şöyle demiştir: Böyle bir kimse elleri, kolları bağlanmış olarak cehennem ateşine atılır. Vücudundan ateşe değecek ilk bölüm onun yüzü olacaktır.

Mücahid de: Cehennem ateşinde yüzü üstü sürüklenecektir demiştir.

 

Mukatil de şöyle demiştir: Kafir cehennem ateşine elleri boynuna bağlanmış olarak, boynunda da kibritten oldukça büyük bir dağ gibi muazzam bir kaya parçası olduğu halde atılacak. O ateş, boynuna asılı bulunduğu halde o taş parçasını yakacak. Onun hararet ve alevi de onun yüzünü örtecek. Elleri boynuna bağlı bulunduğundan ötürü de bu alevi ve ateşi yüzünden uzaklaştıramayacak,

 

Ayet-i kerimede haber hazfedilmiştir. el-Ahfeş dedi ki: Yani: "Azabınkötüsünden yüzünü korumaya çalışan kimse mi" daha üstündür, yoksa mutlu olan kimse mi? Bu da Yüce Allah'ın: "O halde ateşe atılacak kimse mi hayırlıdır. Yoksa kıyamet gününde emin olarak gelen kimse mi?" (Fussilet, 40) buyruğuna benzemektedir.

 

"Zalimlere de" yani cehennemin bekçileri kafirlere: "Kazandıklarınızı" işlemiş olduğunuz masiyetlerin cezasını "tadınız, denilir." Bunun bir benzeri Yüce Allah'ın: "İşte bu kendiniz için toplayıp sakladıklarınız, öyleyse sakladığınız şeyleri tadın" (et-Tevbe, 35) buyruğudur,

 

"Onlardan öncekiler yalanlamıştı da bilmedikleri bir yerden azab onlara geliverdi. Bu sebebten Allah dünyada onlara rüsvaylığı tattırdı" buyruğunun anlamı daha önceden (el-Bakara, 114, ayet, 7, başlıkta) geçmiş bulunmaktadır,

 

el-Müberred dedi ki: Azaların nail olduğu herbir şey için: "Onu tattı" denilir. Yani tatlılığın ve acılığın tadı tadana ulaştığı gibi, bu da o kimseye ulaştı demektir. (Yine el-Müberred) dedi ki: (...); hoş olmayan şeylerde kullanılır, (...) ise utanç verici şeyleri anlatmak için kullanılır.

 

"Ahiret azabı ise" dünya hayatında onlara gelip çatan musibetlerden "daha büyüktür, eğer bilselerdi..."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Zümer 27-28

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR